27 Temmuz 2014 Pazar

1860

Gerçi bu sabah patatesli yumurta yaptık ve harika bir kahvaltı ettik ama; canımız fena mandalina çekti...
Geçen film festivalinde gösterildiğinde aklımızda kalan sevimli Estonya&Gürcü filmi "Mandarins"i izledik.
90larda patlak veren Abhazya'daki Gürcülerle ayrılık isteyen Rus destekli Abhazlar ve Çeçenler arasındaki savaş esnasında, herkesin memlekete kaçtığı Estonya köylerinden birinde geçiyor film.
2-3 köylü kalmış yalnızca; bir doktor, bir bizim dede, bir de tek derdi mandalinaları olan naif komşusu. Bahçelerindeki mandalinaları o topluyor, bizimki ise kasa yapma görevini üstlenmiş. Kendilerini mandalinaları ziyan etmeden toplayıp satmaya adamışlar adeta.
Mandalinalar toplanamadan bir sabah, çatışma sesleri ile uyanıyor dedemiz, kapısının önünde birbirlerini vurmuş birkaç kişilik bir Gürcü grup ile Çeçen grup buluyor; çoğu ölmüş. Bir Çeçen'i yaralı kurtarıp eve taşıyor, diğerlerini de tam gömecekken birinin kımıldamasıyla canlı olduğunu fark edip son anda hayatını kurtarıyor. Evin bir odasında, kuşun yarası iyileşmekte olan nefret dolu bir Çeçen yatmaktayken, yan odada arkadaşının intikamını almak için ayağa kalkar kalkmaz öldürmeye yemin ettiği Gürcü, uyanacağı şüpheli vaziyette ateşler içinde şuursuzca yatıyor...
Yaşlılara besledikleri saygıdan dolayı birbirlerini hayatlarını kurtaran dedenin evinde öldürmeyeceklerine söz veren iki düşman, iyileşme süreçlerinde karşılıklı ne tür müzikler dinlediklerini, neden topraklarını savunmaya mecbur hissettiklerini ve başka dinlere saygı duyduklarını konuşacak fırsatı buluyor. Derken insanlık öyle baskın geliyor, savaştan birkaç gün uzaklaşınca, Gürcü veya Çeçen olmak öyle anlamsızlaşıyor ki; intikama yeminli Çeçen'in Gürcü düşmanını korumak için onu eve gelen askerlerden sakladığına şahit oluyor, hatta bir gün eve baskın yapan Rus askerlerini, kendilerinden olduğuna inanmadıkları için vurmaya kalkıştıkları Çeçen'i korumak için Gürcü'nün öldürdüğüne tanıklık ediyoruz.

Şüphesiz savaş; çok anlamlıymış gibi başlayıp, insanların kendini kaybettiği ve artık neyin ne olduğunu hepten unuttuğu bir yerlerde sona eriyor...











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder