28 Haziran 2009 Pazar

6

Uzun hikaye...

Uzun bir hikayesi var bu hikayenin. Hikayenin hikayesi olurmuymuş demeyin! Her hikayenin bir hikayesi vardır mutlaka. Unutulmuş kasabalar var bu hikayenin hikayesinde, masalar, masalarda duran ütüler, saat kuleleri_altında hayali buluşmaların randevularını vermek için, ağaçlar_özellikle çınarlar, çayhaneler ve Şeyh Galip mısraları yazmış bu hikayenin hikayesini...

Uzun hikaye dedim ya, gizlendiği yerde izlemeye başlayalım onu birlikte, gelin.

27 Haziran 2009 Cumartesi

5

İkiyolikiayrıyerbirsabahvaktibenikarşılayankişinin
anlatacaklarıvaryapmakistediğimfarklıgezegenler
gibibirsürüşeyhepsiolacakkısazamaniçindealacağım
anibirhaberbeniuçağabindiripyurtdışınagötürecek
sonradönüptekrargideceğimbelkiannemleoturup
tartışacakvehayatımınçokönemlikararınıvereceğim
istedikleriminhepsiolacakhepsiolacakbirbirolacak
hanemdegülaçacakveevlilikteklifialacağım
evlenmeyidüşüneceğim

26 Haziran 2009 Cuma

4


Yakışıklı bay, çapkın bay, centilmen bay, salon erkeği bay, mağrur bay, eski moda bay, soyu tükenmiş şövalye ruhlu bay...

Bay çok kaliteli, bay kadından anlayan, bay ellerimin beyazına aşık, bay denizaşırı bana yazan, bay her zaman böyle nazik ve incecik, şair dediğimde "İlham olmasan şiir olmazdı." diyen...

Uzatıyorum işte sevdiğin gibi, dudaklarına doğru yay gibi bükülmüş uzun zarif parmaklarımı...

Öp elimi!

25 Haziran 2009 Perşembe

3

Bir anda kum saatini baş aşağı çevirdi görünmez bir el. Tersine akmaya başladı zaman.

Arkada Zeki Müren ağır bir şarkı söylüyordu. Geceydi. Yaz sıcağı havayı şarkı gibi ağırlaştırmıştı. Dinledim:

"Gitmek mi zor, kalmak mı zor?..."

Bir anda alaşağı oldum, ben kum tanesi. Nereye düşeceğimi bilemiyor, ne yöne akacağımı kestiremiyordum. Her şeye rağmen ne Güzel Geceydi! Gözlerimi yumdum, içime çektim:

"O sabahı gel bana sor..."

24 Haziran 2009 Çarşamba

2


Bay takım elbiseli, terzi oğlu, meleklerin hediyesi sesinin mahkumiyetinde şarkı kulesinde tek başına çile dolduran derviş!

Kedilerin yaralarını yalaması gibi, yala beni en derin yaramdan!

23 Haziran 2009 Salı

1

Günün birinde Deli, bir kuyuya taş atar. Gözlerini yumar ve bekler, sonsuzluk kadar kesintisiz bir An sonunda düşüşün yankısını duyar: "Şıp!"

Deli, düşünmeden kuyuya atlar.

İşte budur Aşk!