28 Şubat 2018 Çarşamba

3170

Güne kafam karışık, dalgın ve sinirli başladım. Dünden aklımda kalanlar yerinde duruyordu, sabah erkenden uyanıp bir süre uyuyamamıştım. 
Bütün gün kafamı toplamaya çalışmakla, siparişleri kontrol etmek ve gitmeden önceki acilleri ayarlamakla geçti, mailler telefonlar vs...
Boyamayı planladığım ayakkabıya başlayamadan akşamüstü oldu, o saatten sonra da doktora gitmemiz gerekti. 
Sanırım bir daha doktora gitmeyeceğim-modern tıbba olan inancım sıfır demiştim değil mi?
Bu yaşıma kadar daha bir seferde derdimi anlayıp çözüm üreten bir doktora rastlamadım; ya ağrı kesici ve egzersiz verip gönderiyorlar yahut her şey psikosomatik oluyor...
Tam anlamıyla paramızla rezil oluyor, ilaçlarla zehirlenip acımızı baskılıyor ve kendimizi tedavi olmuş sanıyoruz. Bir MR 1250tl olur mu yahu! Nedir ki bu?
Tam bir sahtekarlık sektörü kısacası, bundan sonra ben kendime bir ebe teyze, bir kırık çıkıkçı bulacağım.

3169

(27 ŞUBAT SALI)

Bir sarsıntı daha; seyahat planından tesadüfen haberim oldu ve ertesi güne kadar aklımdan çıkmadı, bende mi bir anormallik var yoksa son günlerde her şey üst üste mi geliyor?
Bu dünyaya ait olmadığımı bir kez daha anlıyorum; herkes için normal kabul edilen bu gibi şeyler bana ters geliyor, neden kabul etmek zorunda olayım ki?
Benden fazla başkalarıyla vakit geçiren, bir yemek eşliğinde sohbet dahi olsa hayatından bir şeyler paylaşan birine nasıl yakın hissedebilirim?
Artık benim değilmiş gibi hissediyorum, doğrusu bu-uzaklaşıyorum ve kendimi geri çekmekten başka yol bulamıyorum. Bana hayatı çok karanlık artık, çok uzak, seçemiyorum...
Kimsenin suçu yok bu durumda, yanlış anlaşılmasın-sadece ben katlanamıyorum artık.

26 Şubat 2018 Pazartesi

3168

Sabah telefon çalışıyla uyanıp ne olduğumu anlamadan başladım yeni haftaya; hızlı olacağı belli!
Bugünün yarısını eğitimde aldığım notları okuyup online dükkanımı düzenlemekle geçirdim. Listeli ürünlerimin isimlerini, açıklama ve fotoğraflarını elden geçirmeye başladım; bu bilgisayar başı işi çok fazla zaman alıyor ve boynumu ağrıtıyor.
Öğleden sonra ancak ürünlerimin yarısını bugün düzeltebileceğimi kabul ettim ve diğer işlere başladım. Bir yandan haftalık acil siparişleri toparlamam gerekiyor, eskizler ve müşteri mesajları beni bekliyordu.
Gün nasıl geçti anlamadan akşamı ettim, evden hiç çıkmadan ve hatta masadan pek kalkmadan çalıştım bugün; verimli bir gündü ve bir şeyler yerine oturdu en azından.
Umuyorum bu hafta aksiliklerle karşılaşmadan işlerimi yoluna koyup cuma çıkacağım yolculuk içn hazır olurum!

3167

(25 ŞUBAT PAZAR)

Uzun zamandır bu kadar kötü olmamıştım, epeydir böyle içim sökülürcesine ağlamamıştım.
Zor geliyor artık, sürekli çabalıyorum ama hiçbir işe yaramıyor sanki-kendimi çok çaresiz hissediyorum.
Hiçbir şey daha iyi olmayacak gibi geliyor; ne yaparsam yapayım hayatım hep sorunlarla boğuşmakla geçecek sanki...
Sahip olduğum her şey, işim, evliliğim- güvendiğim kadar sağlam değil diye korkuyorum.

Çok ağlamalı, uykusuz ve huzursuz gecenin sabahında göz yaşlarım kurumadan sevişmek, bir süredir unuttuğum bir şeydi.
İstediğimi hisssetmeyi, istendiğimi hissetmeyi özlemişim- tutkuyu hatırladım.
Gün aydınlanırken biz tekrar uykuya daldık, bu kez her şeyden soyutlandık...

Gözlerim açılmıyordu ama biraz daha iyi hissederek uyandım öğlen üzeri, geç ve güzel bir kahvaltı yaptık; kendimize su böreği kıyağı çektik.
Yeniden zevk almak güzeldi, gülümseyebilmek, birlikte kanepeye sıkışıp mayışmak- ihtiyacım olan şeydi.

Son haftalarda sardığımız gizemli dizinin ilk sezonunu bitirdik ve merak ettiğimiz yeni bir diziye başladık. Mükemmel pazar günü!

3166

(24 ŞUBAT CUMARTESİ)

Sabah kahvaltıda fazla oyalanmadan evden çıkmam gerekiyordu, acil bir gönderimi dükkana teslim edip hemen katılacağım eğitimin düzenleneceği plazaya gittim.
Bu hafta sonu biraz stresli ve yoğun, hava da birden kara kışa bağladı.

Eğitim iyi geçti; yorulsam da, biraz belki canım sıkılsa da, pek çok dikkatimden kaçan püf noktası öğrenmiş oldum ve insanlarla tanıştım.
Ne kadar zor bir iş başardığımın farkına vardım bir yandan da, dünyanın umrunda olmayan bir avuç insanız burada ve hayatta kalmaya çalışıyoruz resmen. Zor bir ruh hali, yine iyi üstesinden geliyorum.
Öğlen yemek de verdiler, çayımı kahvemi aldım ve yeniden öğrenci olmanın tadını çıkardım.
Bazı satıcılar çok yeni ve hiçbir şeyden haberleri yok gibiler, bir iki düzgün tip vardı aralarında, tecrübelerimizi paylaşmak iyi geldi.

Akşamüstü çıkarken kendimi kötü hissediyordum, fazla geldi sanırım son günlerde olanlar. Bir yandan özel hayatımdaki stres, bir yandan işteki belirsizlik...
Dayanamadım artık, bugün pes ettim. Eve döndüğümde nefes alamıyordum, kendimi duşa atıp sakinleşmeye çalıştım.
Elbette birdenbire olmadı bu halim; son günlerde her şey üst üste geldi dedim ya-sürekli beni geren bir şeyler vardı.

Akşamki planımız eşimin kuzeni ve İngiliz erkek arkadaşını meyhaneye götürmek; hazırlanmak için çok az vaktim vardı. Zor da olsa kendime geldim ve Hatay Meyhanesi'ndeki masamıza oturdum.
Tuhaf mezeler istedik; beyin, tarama, dil... Eğlendik tadarken, yabancılarla her zaman olduğu gibi sohbet keyifliydi.
Ama gece yine huzursuzluk uyutmadı beni, gece yarısı kendi düşüncelerimden korktum...

23 Şubat 2018 Cuma

3165

Stresli bir günden sonra dinlenemeden uyandım, gece uyku arası öksürükler tuttu, rüyalar sıkıntılıydı.
Kahvaltıdan sonra 2. çayımı apar topar içerken hazırlandım, annemden eve döneceğim önce.
Öğleden sonra KOSGEB'e gitmem gerek. o vakte kadar birkaç iş halledeceğim.
Son zamanlarda hep acil gönderiler var, bugün de 2 kutu paketleyip hazır ediyorum.
Hava yağmurlu ve soğuk, devlet dairesi ziyaretleri her zamanki kadar sıkıcı-işim 5 dk. sürüyor.
Aslında sadece bilgi almaya gelmiş oluyorum, neyse!
Akşamüstü biraz sakinliyor ruh halim, ne olursa olsun hallederiz bir şekilde, diyerek kendimi rahatlatıyorum. İşimizi doğru dürüst yapan bir firma olduğumuza göre; bizim için sorun olmaz.
Yine de tabi çok mutlu ve rahat hissedemiyorum kendimi, bugünlerde içimdeki gerginliği dizginlemeye çalışıyorum.

3164

(22 ŞUBAT PERŞEMBE)

Baştan beri stresli bir gün; bazen hayat beni çok yoruyor!
Ben bu dünyaya ait değilim demiştim, çok da ciddiydim. Bu kurumsal şirketlerin mecbur kıldığı düzene, sahte insani ilişkilere alışabilecek bir karakter değilim, gerçek olmayan politik tavırlarla hayatta kalamam.
Pek çok şey beni rahatsız ediyor "modern" dünyada, ama haddini bilmeyen insanlar en fazla. Her ilişkide olması gereken bir mesafe vardır bence, iş arkadaşları arasında belli bir mesafe, kayınpeder kayınvalide ile gelin/damat arasında, ve hatta ebeveynlerle çocuklar arasında...
Nedense insanlar bu yazılmamış kuralları toptan unutmuş gibi davranıyorlar ve ben fena halde sinirleniyorum bu duruma, hem de bu duruma müsaade edilmesine.
Bu sabah da bu minvalde beni çok sinirlendiren ufak ama moral bozucu bir durumla karşılaştım.
Öğlene kadar aklımdan atamadım zaten, öğleden sonra da işle ilgili bir mail aldım gündemimi değiştiren ve yeni bir gerginlik dalgasına sokan.
Belki de hiç önemli bir şey değil, sanıyorum ki bir numara girip aynen devam edeceğiz işimize gücümüze ama işte bunun ne anlama geldiğini bilmemek, tam detaylara vakıf olmamak çok endişelendirdi beni.
Akşama kadar kalp atışlarımın normale dönmediği bir gün geçirdim kısacası, gece de huzursuz uykularda kabuslarla uyandım.
Umarım her şey yoluna girer, başımıza yeni bir dert gelmez, tam düzenimizi oturtmuşken ve yeni güzel gelişmeleri beklerken, yolumuza devam ederiz...

21 Şubat 2018 Çarşamba

3163

Bu hafta biraz huzursuzum; geceler, hep rüyalarda yorulup geç uyanıyorum. Görüşmediğim kuzenlerimle dalaşıp duruyorum...
Yapmam gereken işleri hiç yetiştiremiyorum çünkü bir türlü konsantre olamıyorum ve bir yandan ev işleriyle vakit kaybediyorum. Bu hafta biraz planın gerisinde ve erteleme havasındayım, enerjim düşük.

Ama bugün gelen yüzüğüm beni kem gözlerden koruyacak ve bana ışık olacak, hissediyorum!

3162

(20 ŞUBAT SALI)

Ailelerimizin denk olmasını ve anlaşabilmeyi çok isterdim, cidden büyük konfor. Ne yazık ki ne sosyo ekonomik açıdan denkler, ne de bakış açıları benzer. Başından beri yaşanan bazı sorunların kaynağı bu farklılığın yarattığı iki taraflı tahammül güçlüğü aslında.

En çok üzüldüğüm; aileme karşı mahçup olmak, onları tasvip etmedikleri şeylere muhatap kılmak. Maddi manevi hep biz/ ben zarar görüyorum bir şekilde, senin ailen sebebiyle. Şu ya da bu, bir şeyler çıkıyor işte... Biziz hep canı sıkılan, sinir olan taraf nedense.

Bulabildiğim tek çözüm; mesafeyi korumak ve mümkün olduğunca az görüşmek. Saygıyı kaybetmemek için bu elzem, başka da yapabileceğim bir şey yok gibi. Zor olacağını biliyordum önceden beri, bu yaştan sonra böyle sorunlarla uğraşmak çok saçma geliyor bir de insana. Sen, her şeye rağmen seçtiğimsin. Sen, her şeyinle birlikte kabul ettiğimsin.


20 Şubat 2018 Salı

3161

(19 ŞUBAT PAZARTESİ)

Yoğun bir haftaya başladım, hafta sonundan yorgunluğumu tam atamadım. Hızlı çalışmam lazım, bir sürü şey var yapılacak.
Günlük işleri bitirdikten sonra son film festivalinden son filme biletimiz vardı, ona yetiştik.
 Stalin'in Ölümü iyi bir kara mizah filmiydi, diktatörün ölümünden sonra dağılan yoldaşlarını gülerek izledik.

3160

(18 ŞUBAT PAZAR)

Gün biraz stresli başladı, sabah sabah annemin araba konusundaki aşırı hassasiyeti beni gerdi. Dün gece geç uyuduğumuz için erken kalkamadım ve şöyle rahat rahat hazırlanmak için vaktim olmadı, yine de biraz makyaj yapıp çıktık evden.
Karaköy'de arkadaşlarla kahvaltıya gidelim dedik, gittik bir de ne görelim-Hacı Hasan Fehmi'nin yeri kapanmış! 1915ten beri kahvaltı ve öğle yemeği veren, Vize tarafında kendi mandırası olan Arnavut Hasan'ın Karaköy'deki eski binasını "kiralık" görmek beni ziyadesiyle üzdü. Dedelerinden devralıp tüm zorluklara rağmen devam ettirdiği mesleğini bırakmak zorunda mı kaldı, bilemiyoruz.
Mecbur çok da acıkmış olduğumuzdan, saat 12 gibi Karaköy'ün hip mekanları arasından bir tanesini gözümüze kestirip oturmak zorunda kaldık. Bugünde bir cenabetlik var demiştim ya-Karaköy Pim'de bir masa bulup kahvaltı söyledik. Yediklerimiz lezzetli olmakla birlikte hiç bir özel tarafı yoktu ve bölge sebebiyle pahalıydı tabi, hayallerimiz çok başkaydı bu tarafa gelirken...
Kahvelerimizi içmeden önce, erkek giysi ve aksesuarları satan küçük sevimli butik Bey'i gezdik; renklerine göre sergilenen çorap ve berelere bayıldım. Zevkli bir yer.
Ara sokakta dikkat çeken Likestore'a uğradık ve uzun bir süreyi buradaki ıvır zıvıra bakarak geçirdik; takılar, fincanlar, çantalar, derken kızlar alışveriş yaptı. Ben de kendime çok hoş bir kutu çanta hediye ettim; kaneviçe işlemeli.
Bir kahve molası verelim dedik, güneşte oturduk. Dünden beri çok üşüyorum, burada ısındım. Hamile ve aşırı asabi kedi bizi biraz ürkütse de, kahvemizi keyifle içip aceleyle kalktık. Sinemaya yetişeceğiz; The Hilton Nile Incident filmine biletimiz var.
 Mısır'da gerçekleşen bir cinayeti çözmeye azmeden polis memurunun inadı, güçlü olduğu için her şey yanına kalacak sanan bir milletvekilinin ülkeyi terk etmesine sebep olacak...
 Rüşvetle ilerleyen sistem, adaletin olmadığı bir ülke, geleceği olmayan insanlar... Ne kadar tanıdık!

19 Şubat 2018 Pazartesi

3159

(17 ŞUBAT CUMARTESİ)

Geçtiğimiz hafta sonunu pas geçtiğimiz için, bu hafta sonuna pek çok şey sığdırmaya çalışıyoruz: film festivali, ev işleri, arkadaşlarla buluşmalar ev elbette baş başa vakit geçirmek...

Güne evi temizleyerek başlıyoruz, öğleden sonra işleri bitirdiğimizde epey yorulmuşuz. Akşamüstü geçen hafta gidemediğimiz Emirli tarafına gidip köpekleri beslemek istiyoruz, hava sert soğuk. Bacakları sakat olan ve yeni doğurmuş görünen iki köpeği göremeyince aklıma takılıyor, ama diğerleri aynı yerde. 1 paket mamayı dağıtıp üstümüz başımız çamur içinde, ellerimiz buz kesmiş halde geri dönüyoruz. Bu baharda belki site yöneticiliğini devralıp burayı iyice evimiz belleyeceğiz gibi görünüyor, bakalım...

Bugün de köpekleri doyurmanın gönül rahatlığıyla akşam yemeğini aceleyle yedikten sonra evden çıkıp hızlıca yürüdük. CKM'de bu akşam Phantom Thread filmine biletimiz var.
 Takıntılı ve kibirli İngiliz modacı Reynolds Woodcok'ın hayatından bir kesit anlatan bu keyifli komediyi, kıskanarak seyrettim. Gümüş demliklerden dökülen çayın sesini kıskandım, hem yulaf lapalı hem de sosis jambon ve yumurtalı şık kahvaltıları, müşterilerin üzerine dikilen elbiseleri, ipek tafta kumaşları, kayık yaka uzun tuvaletlerle takılan eldivenleri, duvarına pastallar asılmış dikiş masasını...
 Hayli zor karakter Reynolds, kendi zarafetinin tam tersi basit ve kaba bir kızın hayatına girmesiyle alt üst olan dengesini nasıl toparlayacak? Zehirli mantarlar bu tuhaf ilişkinin gel-gitlerine nasıl iyi gelecek?

3158

(16 ŞUBAT CUMA)

Evet-inatçılığım, cimriliğim, pire için yorgan yakan hallerim ve kindarlığımın soya çekim olduğu kanıtlandı!
Debreli Hasan'ın memleketlisi, Ustrumcalı Bayram oğlu Ömer dedemin torunuyum.
Bir gün Ohrid gölü kıyısındaki küçük Debre'yi ziyaret etmek hayalim var...
Akşam film festivalinden ilk filmimize gidiyoruz; İranlı bir öğrenci genç kız Ava'nın hayatını cehenneme çeviren anlamsız katılıkta okul ve aile kuralları, toplumsal kurallar... Bunaltıcı ortamda bu kız keman çalmak istiyor, belki bir erkek arkadaşıyla biraz yürümek istiyor.
 Birkaç saat ortalıktan yok olsa, annesi tarafından bekaret kontrolüne götürülen kızın peki hiç kendine saygısı kalmasın mı, ailesine ya da? Babası kızına güvendiği halde, ahlakçı müdire hanım neden ısrarla suçlu ilan etmeye çalışsın onu?
 Kendi orta okul hayatımda yaşadıklarım aklıma geldi de anlattıkça tekrar sinirlendim, nasıl bir dönemden geçmişim! Bugün sağlıklı ve kendime güvenen bir kadın olduğuma şükür...




17 Şubat 2018 Cumartesi

3157

(15 ŞUBAT PERŞEMBE)

Hızlı bir gün; sabah erken başladı. Bu güne bir müşteri görüşmesi, 2 Amerika gönderisi, muhasebeci randevusu, biraz alışveriş ve rutin ev işlerini sığdırmayı başardım.
Müşterimin yanında getirdiği komik gay arkadaşının 7 göbek sülalesinin İstanbul doğumlu olduğunu öğrendiğimde, ben de merak ettim bizimkiler ne çıkacak diye. Hemen e-devlete başvurdum heyecanla bekliyorum!


14 Şubat 2018 Çarşamba

3156

Kendimi dinlenmiş ve yeniden enerjik hissederek uyandım bugüne, ilk iş kedilerimi sevgi manyağı yaptım!
Günlük işlerim bölük pörçüktü, hepsini öğlene kadar tamamlayıp öğleden sonra dükkana yürüdüm. Hava yol boyunca bir kapadı bir açtı, yoluma çıkan kediler mamalarını aldı.
Dükkana gönderilerimi bıraktıktan ve yeni çıkan siparişleri aldıktan sonra geri döndüm ve benden haber bekleyen müşterilerime yazdım.
Bugünün sürprizi ise çok tatlı tasarım küpelerim oldu. Gerçekten güzeller, takmak için sabırsızlanıyorum!

13 Şubat 2018 Salı

3156

Dün gece filme daldım, yine 2'ye doğru yatağa girdim, nedense evde yalnız kaldığımda hep böyle yapıyorum. Anne babası gidince evde abur cubur yeyip sabahlayan ergenler gibi pusulayı şaşırıyorum illa.
Sabah beni uyandıran arsız kedilerimi birer posta sevip okşadıktan sonra tekrar uykuya dalmışım, 11'de kalkabildim. Ben uyurken arayanlara geri döndüm, bir yandan yumurta kaynattım, maydanoz yıkadım ve ceviz kırdım. Kahvaltı rutinimi artık biliyorsunuz.
Hemen ardından evde kalan sebzelerle zeytinyağlı kereviz pişirdim, mutfağı toplayıp maillerime baktım. İşim çok yoğun değil bugün; dün başladığım ayakkabıyı bitirdim.
Akşam banyomu yapıp kremlerimi sürüp mis gibi olduktan sonra, özlediğim adamı beklemeye başladım...

3155

(12 ŞUBAT PAZARTESİ)

Biraz dağıldım sanki bu aralar, hem birkaç gündür evde yalnız kalmak, hem hafta sonunu hafta içiyle karıştırmak, bir yandan havanın soğuyup yağmurlu olması benim enerjimi düşürdü sanırım.
Hem bir çalışmaya isteksizlik, hem geceleri çok geç yatmaya başladığımdan bir enerjisizlik var üzerimde, hem de uzaklarda olan eşimle doğru düzgün iletişim kuramıyor olmanın verdiği huzursuzluk...
Beslenme düzenimi çok iyi oturtmuşken birkaç gündür bozdum -tabi dışarı yemeğe çıkınca zor oluyor korumak- hasta olmadığım halde bütün gün yatmak istedim ve kendimde spor yapacak enerjiyi bulamadım, pazar gününü ayakkabı boyamakla geçirdiğim için sanırım; hafta başından önümüzdeki hafta sonunu planlamaya başladım.
Bugün öğleden sonra internet ve kablolu tv. gitti, gece yarısını geçene kadar da gelmedi; haliyle evde sessiz sedasız masa başında çalışmak çok sıkıcı oldu. Bir saat Bach dinledim önce, ardından bir film koyayım dedim ve zamanında kaçırdığım The Wolf of Wall Street'i izlemeye karar verdim akşam. Film bitmek bilmeyen, hep aynı çılgın hayatı anlatan ama yine de iyi bir film. Amerikan rüyası üzerine düşündürüyor, eğlendiriyor da.
Yalnızlık zor, iyi ki kedilerim var beni çok seven tüylü yumaklar!

12 Şubat 2018 Pazartesi

3154

(11 ŞUBAT PAZAR)

Dün resmen tatil etmiştim kendime; iyi geldi, dinlenmişim. Gerçi gece çok geç yatıp sabah kedilerim tarafından uyandırılınca yine uykusuz başladım bugüne ama, bir sakinleşmiş hal var üzerimde.
Kahvaltıya yumurtam kalmamış, çıktım aldım, hava soğumuş birden. Gündüz bir yandan dizi açıp bir yandan ayakkabı boyama rutinime geri döndüm. Akşam dedemleri yemeğe götürmek için söz vermiştik, hava yağmurlu ve rüzgarlı, üzerime tembellik çöktü, yine de kendimi dışarı çıkmaya zorladım. Ailecek kebap ziyafeti çektik kendimize, her seferinde anneannemle dedemi iyice yaşlanmış ve biraz komik yeni huylar edinmiş buluyorum. Yaşlılık zor!

11 Şubat 2018 Pazar

3153

(10 ŞUBAT CUMARTESİ)

Nasıl yorulmuşsam artık, bugünü yatarak geçirmek istedim resmen. Uzun zamandır ilk defa gece kalp çarpıntısıyla uyanmadım uykumdan, yine kedilerim uyandırdı ama olsun-sakin bir gece geçirdim.

Sabah her zamankinden 1 saat geç uyandım ve kahvaltımı layıkıyla yaptıktan sonra biraz mutfakta vakit geçirdim, yavaş yavaş yemek yaptım-terapi gibi.

Öğleden sonra maksadım çalışmaktı, ama canım hiç istemeyince vazgeçtim. Bugün cumartesi; evde kalsam da en azından bir film izleyebilirim değil mi? Mountain Between Us aheste ruh halime uygun, geniş manzaralar sunan bir filmdi ve bana güzel vakit geçirtti diyebilirim.

Akşama doğru biraz kış depresyonuna sarmaya başlayacaktım ki; arkadaşlarım kapıma kadar gelip beni dışarı çıkmaya zorladılar-iyi de etmişler çünkü çok keyifli bir akşam oldu! Moda'da bir şarap evi ve İtalyan restoranından masa ayırtmıştık bu akşam için, arkadaşımın doğum günü vesilesiyle. Rüzgar, yağmur derken gidişimiz biraz ıslak ve üşümeli olduysa da, içerisi sıcacık ve sevimli bir atmosfer... Aida Vino e Cucina tipik bir İtalyan trattoriası havasında, kasmayacak kadar samimi ve olması gerektiği kadar saygılı bir ortam sunuyor.
 Bir şişe Barbare kırmızı şarabı söyleyip başlangıç olarak keçi peyniri tempura istiyoruz, lezzetli fakat çok da abartıldığı kadar enteresan bir şey değil yahu. Taze keçi peynirini ilk tadanlar için belki enteresan...
 Bizim grubun favorisi kesinlikle gorgonzola peynirli midye sote oldu, sosunu kaşıkladığımızı hatırlıyorum iştahla...
Mekanın en popüler tabağı dana yanağını deneyen arkadaşımız, fazla sosa bulanmış aşırı yumuşak bir et olduğunu söyledi, beğendiyse de tam etin tadını alamadığı için bir dahakine başka bir seçim yapacağını da... Biz hanımlar ördek söyledik; orman meyveli sos ve kıtır patates ile geldi. Alışıldık çıtır ördeklerden farklı ve yumuşaktı, ben beğenerek yedim, yalnızca sosun zencefili beni bir tık rahatsız etti.
Genel olarak servis yapanlar, mutfak ekibi son derece tatlıydı, alt katta müzik eşliğinde oturmak için bir kez daha gelinir muhakkak. Burası bana biraz Sevilla'daki El Rinconcillo'yu anımsattı.

9 Şubat 2018 Cuma

3152

Evet, büyük gün geldi çattı! Sabah her zamanki gibi alarmdan önce uyanıp hızlıca kahvaltımı ediyorum, erken çıkmamız gerek yola.
Yolda defalarca iş fikrimi tekrarlıyorum: "Kişiye özel tasarlanan özel günler için sipariş üzerine üretilen el yapımı ayakkabıların e-ticaret satış modeli ile ulusal ve uluslararası pazarlarda müşterilere sunulması." Cümleye bak be!
Trafiğe rağmen vaktinden önce müdürlüğe vardığıma memnun bekliyorum bira, beni çağırdıklarında heyecandan ölsem de çaktırmadan giriyorum odaya, güven dolu bir "Günaydın!" ile. Masa başında oturup başlıyorum anlatmaya; kendimi iyi ifade ettiğim için çok mutluyum. Firma kuruluşumun tam da 2. yıl dönümümde, bu kadar güzel karşılandığıma seviniyorum. Desteği aldım bence!

Çıkışta çok rahatlamış hissediyorum-ne haftaydı ama! Hava bahar gibi; annemle biraz caddede yürüyelim diyoruz. Güneşli havada nefes almak bile daha keyifli, bir kahve molası verip havuçlu kekle glutensiz şekersiz 1 ayımı devirmiş olan ben, küçük bir kaçamak yapıyorum-bugün hakkım!
Yarınki doğum günü yemeği için arkadaşıma kibar bir hediye seçtim.
Epeydir aklımda olan okaliptüs yaprakları ile eve mis kokularla döndüm...

3151

(08 ŞUBAT PERŞEMBE)

Gündüz işleri biraz ağırdan alıyorum, azıcık yavaşlamaya ihtiyacım var bu hafta malum.
Kafamı toparlamak ve iş planımı tekrar gözden geçirmek istiyorum biraz akşam. Yarınki kurul toplantısına hazır hissetmek için küçük bir broşür hazırlıyorum, ayakkabılarımı ve dükkanımı gösteren. Elbette gerginlikler var, zamanın geçmiş olmasından dolayı bir şeyleri kaçırmaktan korkuyorum, veya hiç beklemediğim bir şeylerin ters gitmesinden. Gece uykularım kabuslarla bölünüyor...

7 Şubat 2018 Çarşamba

3150

Hafta ortasına nasıl geldiğimizi anlamadım, öyle telaşlı ve stresli geçti son günler-ama sanıyorum artık bu haftalık dertlerimi attım diyebilirim!
Bu sabah sorunsuz bir iş gününe uyandım ve kahvaltımı daha tatlı hale getirmek için bir bölüm Bizimkiler açtım. Kesinlikle beni en çok rahatlatan, en sıcak dizi bu.
Öğlen üzeri unutulan, ertelenen, sarkan bir iki ufak işi aradan çıkardıktan sonra bir kahve molası verdim.
Annemle birlikte masa başına oturup bir yandan çalıştık, bir yandan dedikodu yaptık-böyle günleri seviyorum!
Bugünkü mevzu; bize tek ayak üstünde saçma sapan yalanlar söyleyerek kendini çok akıllı sanan yardımcımız üzerineydi. Tanıştığımızda çok dürüst ve düzgün bir insan sandığımız, bizi fazlasıyla hayal kırıklığına uğratan ve çok kısa zamanda foyası meydana çıkan bu kadınla, başta uzun süreli birlikte çalışacağımızı düşünmüştüm oysa. Sigortasını yapmış ve elimizden geldiğince yardım etmiştik, sonra hem işten kaytarmaya başladı, hem de her aradığımızda bir yalan uydurmaya... kendi bilir, kendi kaybeder-bundan sonra yollarımız ayrıldı. Daha düzgün biri ile karşılaşmak umuduyla biz yolumuza devam ediyoruz.
Akşama kadar acil Almanya gönderilerini hazırlayıp paketleri eşime teslim ettikten sonra, içim rahatlamış halde akşam yemeğine oturdum. Yarın farklı bir gündemim olacak-şans benden yana olsun!

3149

(06 ŞUBAT SALI)

Akşam akşam uzuun bir mail döşendim kendi hayatlarını bana fatura eden gönderici firmaya.
Dolandırıcılıktan girdim kandırmaktan çıktım, zekama hakaretten sona erdirdim ki bence şahane oldu.
Sinirlenmemek elde değil gerçekten bu dünyada, bakalım daha neler göreceğiz...
Bir yandan da yakınlarımın iş hayatlarında bir takım heyecan verici gelişmeler oluyor, ben de takipteyim. Umarım herkes için her şeyin en güzeli olur, hak ediyorlar çünkü.

6 Şubat 2018 Salı

3148

(05 ŞUBAT PAZARTESİ)

İşler açıldıkça sorunlar da artabiliyor, yetişme stresi ve üzerimdeki baskı fazlalaşıyor bu aylarda...
Yine de keyfim yerinde elbette, biraz para biriktirelim yazın gezelim bol bol!
Bugün dükkana uğrayıp sipariş kontrolü yapmak, ardından evde mutfak işleri ile geçiverdi zaman.
Akşam arkadaşımız geldi uzun süre sonra bizde kalmaya, yemekten sonra sohbetimiz yeni iş teklifi hakkındaydı. Umarım çok güzel olur her şey bizim için!

4 Şubat 2018 Pazar

3147

Efendim pazar kahvaltısını geniş tuttuk; peynirli pastırmalı omlet, lor peyniri, ceviz, taze tere otu, güneşte kurutulmuş domates, Hatay kırma yeşil zeytin, Ayvalık petek balı, fonda Bizimkiler dizisi...

Öğlen evi toparlayıp yola çıktık, bebek görmeye gideceğiz. Yeni doğan evinde bir şaşkınlık, kutlama havasından ziyade bir endişe hakim. Çok da normal; şimdiye kadar hiç tecrübe etmediğin bir yeni hayat biçimi ile aniden karşı karşıya kalıyorsun. Anneliğin ilk ayları, en azından-tam amelelik onu anladım. Göğüs pompası, göğüs ucu kremi, dikişlerin ağrısı, uykusuzluk, kansızlık, çatlaklar derken-uğraşacağın bir sürü yeni kalem ortaya çıkıveriyor!

Cidden gözüm korktu, ama ben daha bir süslenir lohusalığımın tadını çıkarırım, hastane odasında ve evde daha bir özenle hazırlanırım diye düşünüyorum. Bilmem ki çok mu iyimserim? Kendime lohusa takımları, saç aksesuarları filan yaptırsam, makyajsız da iyi görünmek için öncesinde kaş kontürü ve ipek kirpik olayına girsem fena olmaz hani...

Minik uykucu kıza güzel dileklerle veda edip ayrıldık, sonrasında hep biz nasıl yaparız diye düşündük. Eve dönerken aşırı acıkmıştık, kendimize çiğ köfte ziyafeti çekmeye karar verdik!

3146

(03 ŞUBAT CUMARTESİ)

Kahvaltıda fazla oyalanacak vaktimiz yok; arabanın muayene randevusuna ancak yetişiyoruz. Kurtköy'deki istasyonda ilk kez muayene işlemine tanık oluyorum-nedense bir şey çıkacak diye gerilmişim.
Hafta sonuna biraz endişeli ruh hali içinde başlasam da, muayene bitip eve döndükten sonra yavaş yavaş sakinleşiyorum. Yeni bir sorun da yok işlerle alakalı, eskisinden de ses yok-çok şükür!
Öyleyse bir banyo yapıp ruhumu arındırayım şimdi, akşam da bir film koyalım geçen hafta seçtiklerimizden.

 Lamb, belki çok dokunaklı bir öyküydü ama bana dokunmadı. Daha doğrusu filmin sonuna kadar hep bu işte bir yanlışlık var, diye düşünüp durdum. Orta yaşlı bir adamın kızı yaşındaki çocukla kurduğu yakınlık beni rahatsız etti.
Kızın güzel manzaralar görmesi ve depresif hayatından uzaklaşması mıydı adamın niyeti? Değerli olduğunu hissetmesi miydi? Bilemiyorum, bana biraz tuhaf geldi...

Filmin ardından, kendi içime dönüp biraz sessizce düşünmeye ihtiyacım olduğunu fark ettim; neden uzaklaşmış hissediyorum bir süredir, beni tutan ne? Sorgulayıp durdum, bir yandan uzakken onu özlüyor ve istiyorken, bir yandan kendimi neden rahat bırakamıyorum yanındayken? Bir şeyler mi değişti, bir şeyler mi eksildi, bilemiyorum ve korkuyorum içten içe.

Ama bu sürecin geçici olduğunu biliyorum ve çok şanslı olduğumu da...

3145

(02 ŞUBAT CUMA)

Amannn amma da stresli günler!
Bir uyuz müşteri ve bir anlık dalgınlık hayatını zehir edebiliyor işte, her zaman çok dikkatli olmak lazım...
İş kendi işin olunca insan mesai bitiminde kafasını dağıtamıyor, hele ki benim kadar mükemmelliyetçi ve sorumluluk sahibi ise.
Nefes alamaz oldum, göğsüm sıkışıyor bir iki gündür-şu sorun bir çözülse!
Akşam rahatlamak için bir şişe şarap açtık,hayatımı kolaylaştıran bu adam da olmasa hayat çekilir mi bilmem.
Bir İtalyan ve İspanyol peynir&İberian ham tabağı hazırladık, kedilerimiz de olmasa nasıl sakinlerim bilmem.

1 Şubat 2018 Perşembe

3144

Bugün hava bahar gibi, pazar alışverişine çıktım; tezgahlarda biberler domatesler...
İçimde bir heves var, bahar bana da uğradı sanırım-geçen haftalara göre daha rahat hissediyorum.
Tosalak kedimize mama verdik, beni en mutlu eden şey sokak hayvanlarını sevip beslemek.
Haftalık sebze meyvelerimizi alıp dolabımızı doldurduktan sonra, evlendikten sonra hayatıma giren standart ev hanımlığı görevlerimi yaptım. Bunlar bana zor gelmiyor, hatta kendim yapmak daha çok içime siniyor, kimsenin işini de beğenmiyorum.
Öğleden sonra ancak mesajlarıma geri dönebildim ve bir müşterim sağolsun, beni lila ile pembenin aynı renk olup olmadığı konusunda şüpheye düşürdü. Nasıl diye sormayın-bazı insanlar herkesin lila gördüğünü pembe görüyormuş meğer!
Bu saçma beyin fırtınasının heyecanını yendikten sonra, gönderime hazır siparişlerimin fotoğraflarını düzenledim ve bugünlük işlerimi hallettim.
Akşam çok tatlı olsun olur mu?

3143

(31 OCAK ÇARŞAMBA)


Ev işleri ve rutin çalışmalardan sıkıldığım bir günün akşamına, arkadaşım sinemaya davet edince reddedemedim. Hava güzel, aslında ocak için fazla ılık bugünlerde...
Kadıköy'de buluşup önce birer çorba içtik, azıcık arkadaşımın Kars gezisini dinledim. Anadolu'nun her yerini görmek lazım, fırsat bulup biz de gitsek.

Loveless bende şahsen Rusya'ya gitmeme isteği uyandıran, sanki orada herkes hep mutsuzmuş gibi hisettiren bunaltıcı bir film, ama iyi bir film.
 Çok kısa rol alan çocuğun düşünceli bakışlarına, kapı arkasında sessizce ağlayışına bayıldım!
Filmin odağında sevgisiz bir çift var; karısını artık sevmeyen ruhsuz bir adam ile kocasını hiç sevmemiş olduğunu söyleyen bir kadın... Oğlunu bile sevemeyen, hatta bebekken ondan tiksindiğini itiraf eden bir anne ile bu kadının kendisine çok öfkeli olduğu bariz olan yaşlı annesi...
Kimsenin kimseyi sevemediği bu tatsız soğuk ortamda, ortadan kaybolan küçük çocuklarını ararken birbirlerine tahammül edemeyen anne babasının hırçın tartışmalarını izliyoruz.
Bitirmek üzere oldukları evliliklerini de satmaya çalıştıkları dairelerini de bir türlü elden çıkaramıyor gibiler, huzursuzlukları bu yüzden.
Adamın başka bir kadından yakında bir çocuğu daha olacak, kadın da kendine durumu iyi olduğu belli, yaşı ileri, şefkatli bir sevgili bulmuş. Ana yeni hayatları bile onları hiç mutlu edemiyor ve filmin sonunda yeniden o sevgisizlik girdabına kapılıp gitmiş olduklarını izliyoruz...

Filmden çıktıktan sonra birer kadeh şarap içmeye oturduk Lal'de. Sohbet de haliyle hep aldatma, ilişkiler etrafında döndü durdu, ben daha çok dinleyici konumundaydım. Arkadaşımın inanması zor gelen tuhaf hikayelerini dinledikçe, insanlara ve birlikteliğe olan inancımı kaybetmeye başladığımı hissettim-gerçekten bu kadar mı yalan her evlilik? etrafımızdaki herkes mi bunca mutsuz? Şaşırdım.

Herkesin yolunu kaybetmiş gibi etrafta dolandığı bu ortamda, birbirine bağlı kalabilmek, bir sevgiyi sürdürebilmek amma zor iş! Bize maşallah...