31 Ekim 2022 Pazartesi

4869

(21 EKİM)

Çocuklar varsa, her günkü görevler başından aşacak kadar yüklü oluyor. Hiçbir şey "yapmasan" bile yaptığın, her gün tekrar tekrar yaptığın işler vaktini, enerjini alıyor. Kızlar son haftalarda yememeye başlayınca önce nedenini anlamakta zorlandım. En sevdikleri çorbaları bile yapsam, kaşığı direkt reddediyorlardı. Birden fark ettim ki; onlar artık büyüdü ve kendileri yemek istiyorlar. Elleriyle almak, yemekleriyle oynamak, döküp saçarak kendileri yemek istiyorlar. Artık bizim yediklerimizin tadına bakmak istiyorlar, tatsız tuzsuz püreler değil. Bu yeni duruma adapte olmaya çalışıyorum ben de şimdi...

20 Ekim 2022 Perşembe

4868

Çok iyi geldi yeni insanlarla tanışmak, neler yaptıklarını öğrenmek, bienal işlerine bakmak, yeni bir yer keşfetmek, gizli bahçesinde oturup sohbet etmek, Beyoğlu'nun özlediğim yüzünü görmek- ilham vericiydi.

4867

(19 EKİM)

Ne büyük duygular girdi kalbime son zamanlarda, ne büyük amaçlar edindim; aslında ne zamandır özlemini çektiğim ve eksikliğini duyduğum. Bazen zor geliyor bunlarla yaşamak; iniş çıkışları sert oluyor-ama sonuçta bu duyguların ötesindeyim.

Kadın, mitler, Yunan ve Hitit, Dionysos ve Nietzsche, Budizm ve Kant; zihnimin içinde bugün postmodern bir çorba....

4866

(18 EKİM)

Hayat işte böyle bol sürprizli, pek şaşırtıcı, korkunçluklar ve harikalarla dolu kızlar. Siz de hayatı her gün yeniden keşfedecek ve yeniden yaratacaksınız; sizin kişisel döngünüz tüm varoluşun döngüsüyle iç içe...

Bildiğim bir tek şey varsa; varoluşun yasaları hepimiz için geçerli (yani her varlık) ve son derece basit. Sizler doğduğunuzdan beri bana ait değilsiniz, aslında öncesinde de benim değildiniz- varoluşa hediyemsiniz, yahut varoluşun bana hediyesi...

Güneş etrafında 1 tam tur döndü Dünya siz geldiğinizden beri aramıza, yeniden hoşgeldiniz!

17 Ekim 2022 Pazartesi

4865

From the dark secluded valleys

I heard the ancient songs of sadness

But every step I thought of you
Every footstep only you
Every star a grain of sand
The leavings of a dried up ocean
Tell me, how much longer?
How much longer?

4864

(16 EKİM)

Benim pratiğimin bir parçası bu sanırım, birbirleriyle dürüst ve açık ilişkiler kurmayan aile bireylerinin asla anlam veremediğim tavırlı halleriyle birlikte yaşamak. Neden olduğunu anlayamadığım sıkılmalara, bozulmalara maruz kalmak ve hiç takılmadan kendi gündemime devam etmeye çalışmak.

Kızların doğumgünü geldi geliyor; aklımda hep süsler, hazırlanacak atıştırmalıklar var. Ne heyecanlı!

4863

(15 EKİM)

Dopdolu bir haftaydı ve benim için fazladan yorucu, fazlasıyla güzeldi. 

Emirli'ye gelip evi temizledikten sonra akşamüstü geri döndük, bu yağmurlu havada film ekimine bir biletimiz daha var. 30ların sonunda Amerika'da geçen filmnoir türü bir hikaye izliyoruz, en sevdiğim atmosfer!

Sonbaharı şehirde yaşamanın da romantik bir tarafı var işte; ele ele sinemaya yetişmek, çıkışta eve dönmek için acele etmek... 


4862

(14 EKİM)

Deli gibi yorgunum, fena halde uykusuzum ama, içim içime sığmıyor, evde duramadım. Hayata borçlu hissediyorum  ve bana verilen şansın karşılığında teşekkür etmek istiyorum, var oluşa...

Medusa'nın izinde tuhaf, tekinsiz bir sergi gezdim, Abdülmecit Efendi köşkünde. Köşkün atmosferi, bahçesi zaten çok keyifli. Bizans mitlerinden ürkütücü hikayelere gönderme yapan işler görmek de çok hoşuma gitti. Tam benim kalemim!

Sonrasında Kuzguncuk'ta bir kahve, artizan çikolatalar yapan keyfekeder bir işletmede tasasız garsonlarla iki laf arası... İstanbul'a çok yakışan sonbahar rüzgarının savurup dağıttığı saçlarım, dolaşık duygularım, sonuna kadar açtığım kalbimle, tam buradayım.





4861

(13 EKİM)

18. yy. kimyageri Lavoisier'in "Hiçbir şey yoktan var edilemez, var olan hiçbir şey de tümüyle yok edilemez." sözü ile Zen rahibi Suzuki'nin "Var olmayan hiçbir şey yok edilemez, bir şeyin yok edilebilmesi için önce var olmuş olması gereklidir." sözü sizce zıt mıdır, aynı mı?

Gerçekte bu zaten bir soru değil, biliyorsunuz.

Sınırlı varlığımızla sınırsız olanı anlayabiliyoruz; tıpkı Ay'ı görmemiz için buluta ihtiyacımız olması gibi.

4860

(12 EKİM)

"Yumuşak tarafını göstermekten kaçan, hem çekingen hem cüretkar, hem güçlü hem kırılgan bir kadın..."
Tam vaktinde gelmesen duyamazdın, hakkımda yapılan tespitleri. 
Tam vaktinde olmasa, denk gelemezdik böyle birbirimize- ama biliyorsun; bazı şeylerin "olması gerekli"dir.

13 Ekim 2022 Perşembe

4859

(11 EKİM)

Mata oturduğumda karşımda senin yüzün, yastığa başım düşüp saçlarım yüzüme döküldüğünde yanı başımda soluğun... Sana düşüyorum rüyaya dalarken.

12 Ekim 2022 Çarşamba

4858

(10 EKİM)

Haftaya yoga yaparak başladığım günler, pazartesi de olsa güzeldir!

Çok küçük keyiflerim var; gün içinde mahalle cafelerinden birinde kısa bir kahve molası vermek ya da kendime doğal yağlardan nemlendirici kremler yapmak gibi... Sonbaharda pencereden yağmuru seyrederken piyano dinlemek, mum ışığında çay içip kitap okumak gibi... 


9 Ekim 2022 Pazar

4857

 Now I've heard there was a secret chord

That David played, and it pleased the LordBut you dont really care for music, do you?It goes like this, the fourth, the fifthThe minor falls, the major liftsThe baffled king composing Hallelujah
Hallelujah, HallelujahHallelujah, Hallelujah
Your faith was strong but you needed proofYou saw her bathing on the roofHer beauty and the moonlight overthrew herShe tied you to a kitchen chairShe broke your throne, and she cut your hairAnd from your lips she drew the Hallelujah
Hallelujah, HallelujahHallelujah, Hallelujah
Well, maybe there's a God aboveAs for me all I've ever learned from loveIs how to shoot somebody who outdrew youBut it's not a crime that you're hear tonightIt's not some pilgrim who claims to have seen the LightNo, it's a cold and it's a very broken Hallelujah
Hallelujah, HallelujahHallelujah, HallelujahInstrumental
Hallelujah, HallelujahHallelujah, Hallelujah
Well people I've been here beforeI know this room and I've walked this floorYou see I used to live alone before I knew yaAnd I've seen your flag on the marble archBut listen love, love is not some kind of victory march, noIt's a cold and it's a broken Hallelujah
Hallelujah, HallelujahHallelujah, Hallelujah
There was a time you let me knowWhat's really going on belowBut now you never show it to me, do you?And I remember when I moved in youAnd the holy dove she was moving tooAnd every single breath we drew was Hallelujah
Hallelujah, HallelujahHallelujah, Hallelujah
Now I've done my best, I know it wasn't muchI couldn't feel, so I tried to touchI've told the truth, I didnt come here just to fool youAnd even though it all went wrongI'll stand right here before the Lord of songWith nothing, nothing on my tongue but Hallelujah
Hallelujah, HallelujahHallelujah, HallelujahHallelujah, HallelujahHallelujah, Hallelujah
Hallelujah

4856

(8 EKİM)

Hayatımızın yine o sıkıcı ve özgürlük kısıtlayan zamanları mı geldi ne? Ama bu sefer, belki benim için bir pratik vesilesi olabilir. 

Emirli'de bu hafta sonu Leyla çok huzursuz ve bana yapışık yaşamak istiyor, o yüzden hiçbir şey yapmaya fırsatımız kalmıyor. Çocukların bu hastalık dönemleri fena zorluyor, cidden. Yine de Dük Bey ile birlikte olmak bile yeter mutlu etmeye bizi, sıcacık, koyun koyuna...

8 Ekim 2022 Cumartesi

4855

(7 EKİM)

Bugün için önceden arkadaşımla bienal gezeceğiz diye konuşmuştuk, ama pek enerjim yok, hem birkaç işim var halletmem gereken hem hava da bulutlu. Bugünü kurban ediyorum, elimden kayıp gitmesine izin veriyorum, pek de bir şey yapamadan bir bakıyorum akşam oluvermiş. Oysa bienale gitmezsek, aşağıdaki cafede bir iki saat oturur sakince kitabımı okurum diye düşünmüştüm, onu da yapamadım. Kızlar bazen tüm vaktimi ve enerjimi alıyorlar, sonra da gün nereye gitti şaşıyorum.


4854

(6 EKİM)

Zihnimi toparlayamadığım son birkaç günü verimsiz geçirdiğim için kendime biraz kızgınım. Önümüzdeki hafta, önümüzdeki ay ve önümüzdeki yaz beni motive etmiyorsa-başka ne edebilir artık?Aslında belki, bütün bu planlar fazlasıyla heyecanlandırıyor ve yapamamaktan korkuyorum. Bir sorun çıkmasından, gidememekten, gitsem bile istediğim gibi olamamaktan... Bu korkular mı kilitledi beni acaba? Fazla mı geldi...?

6 Ekim 2022 Perşembe

4853

(5 EKİM)

Tam da orası işte- bu kitabın beni en vuran yeri oldu: Zen hissi, şiirden başka türlü anlatılamaz...

Düalitelerle ironik bir şekilde birliği anlatıyor, müthiş zekice yazılmış bir kitap. Şiir seven biri olarak; içeriğini geçtim, yazı dili beni beklediğimden fazla etkiledi. Her sayfada, o anlaşılması zor görünen cümlelerini okudukça, gülümsetiyor beni. Tokat yedikçe gülümsüyorum...

Şu "eve dönmek meselesi"... Bana hep, müzikte her parçanın bir ev akoru vardır, örneğin Mibemol majörle başlar, sonra bir yerinde Reminör olur, sonra Simajöre döner, ama en sonunda hep ev akoruna geri döner, bunu hatırlatıyor...

4852

(4 EKİM)

Sadece bunun hayali bile içimi ısıtıyor: serince bir sonbahar günü, kurumuş yapraklar dökülürken ve rüzgarla yerden yeniden havalanırken, seninle birlikte sinemaya yetişmek için hızlı adımlarla yürüyoruz, bir elimizde kahvelerimiz, diğer elimiz birbirinin avcunda. 

4851

(3 EKİM)

"Zihnimize dışarıdan hiçbir şey girmez. Zihnimizi genellikle dışarıdan deneyimler ve izlenimler elde eden bir şey olarak düşünürüz; bu, zihnimizle ilgili doğru bir anlayış değildir. Doğru anlayış, zihnin her şeyi kapsadığını anlamaktır; dışarıdan bir şeyin geldiğini düşündüğünüzde, bu yalnızca zihnimizde bir şeyin belirdiği anlamına gelmektedir. Sizin dışınızdaki hiçbir şey, soruna neden olmaz. Zihninizdeki dalgaları siz yaratırsınız. Zihninizi kendi haline bırakırsanız, kendiliğinden dinginleşecektir. Bu zihin, "büyük zihin" olarak adlandırılır."


4850

(2 EKİM)

Bugün ancak evin tadını çıkarmaya başladık, hiç şehre dönesimiz yok ve bu akşamı burada geçirmeye karar verdik. Kızlara evde ne varsa yemek pişirip, kendimize pizza yaptık. Birer bira açıp enteresan bir film bulduk. İşte benim konfor alanım!

4849

(1 EKİM)

Kızların doğum ayına girdik bile ve ben hala işler ve hayatımın geneli konusunda kendimi tıkanmış hissediyorum, huzursuzum. Emirli'de kızlar durmayınca kendimizi dışarı atıyoruz; kediler için bir sürü yaş mama, evimizde sonbaharı ağırlamak için de birkaç süs kabağı alıyoruz. Tahinli cevizli keki fırına atınca keyfimiz yerine geliyor; bu benim en sevdiğim mevsim!

4848

(30 EYLÜL)

Çok eski tanıdığım ve sohbetinden her dem keyif aldığım kuaförümle bir kahve eşliğinde kapı önü sohbetlerimizden biri: insanların pandemiden beri giderek artan psikolojik arayışları, eskiden kaynaklarımızı harcadığımız pek çok eşyanın artık gözümüzde değersiz olması, dinler tarihinden ilgi çeken detaylar... 

Akşam kızların izin verdiği ölçüde karşılıklı güzel bir sofraya oturmak, kadeh tokuşturmak ve geride bıraktığımız anılarla bizi bekleyen anıları düşünmek...

4847

(29 EYLÜL)

Evde giysi dolaplarından sonra bir de mutfak dolapları ve buzdolabında mevsim geçişi işleri var. Baharatlar, unlar ve kuru bakliyat buzdolabından çıkıp kilerdeki yerlerini alıyor. Mutfak hazırlıklarıyla geçen günün ardından kızlarla park vakti: Vera ve Leyla artık sadece pusette gezmekle kalmayıp salıncağa filan da biniyorlar. Kaydıraktan kayarken heyecanlanıp, daha büyük çocuklara gıpta ile bakıyorlar.

Zamanın nasıl çabucak geçtiğini gözlemlemek için, bebeklere yakın olmak yeterli.

4846

(28 EYLÜL)

Tek olmak ister insan, sahip olmak ister, kıskanır. Bu kez başka; elinin değdiği herkes için mutluyum, daha fazla kişiye değebileceğin için heyecanlıyım. Kendimi özel hissetmek beni çok sevindiriyor, doğru. Öte yandan herkese cömert davranman saygımı arttırıyor. İyi ve güzel olanı takdir etmek kolay, dışarıdan antipatik görüneni de aynı güzel gözle görmek mesele. Şimdi daha iyi anlıyorum.

Coşkuluyum. Sakinim. 

Minnettarım.