31 Aralık 2009 Perşembe

192

Yeni yılda
Herşey yeterli olsun!
Seni ayakta tutmaya yetecek kadar
Güzelliklerle dolu bir yaşam
Sürmeni diliyorum.
Aydınlık görüşe sahip olmana
Yetecek kadar
Güneş diliyorum.
Güneşi daha çok sevmeye
Yetecek kadar
Yağmur diliyorum.
Ruhunu canlı tutmaya
Yetecek kadar
Mutluluk diliyorum.
Yaşamdaki en küçük zevklerin
Daha büyükmüş gibi algılanmasına
Yetecek kadar
Acı diliyorum.
İsteklerini tatmin etmeye
Yetecek kadar
Kazanç diliyorum.
Sahip olduklarını takdir etmeye
Yetecek kadar
Kayıp diliyorum.
Son"Elveda"yı anlatmana
Yetecek kadar
"Merhaba" diliyorum.

30 Aralık 2009 Çarşamba

191

Güzel ve Çirkin...

Neden hep en çirkin, ezik, dışlanmış olandı
En güzele aşık olma cüretini gösteren?...

29 Aralık 2009 Salı

190

Leylak yağı damlatılmış ılık suda
Bir saat bekletilip yumuşayan
Sonra özenle temizlenen,
Masaj yağlarıyla ovulan
Tırnaklarına oje sürülen
Bir çift ayaktan daha mutlu ne olabilir?!

28 Aralık 2009 Pazartesi

189

NEW
REBEL
IN
TEL
LI
GENCE!

188


(27 ARALIK PAZAR)

Eve dönüş yolculuğunda iç sesler:
"İnsanlar, senin tahammül edebileceğin bir tür değil..."
"Biraz Portishead mi dinlesem, belki iyi gider.."
"Sen de biliyorsun, dayanamadığını-"
"Bir şeyler yapmalıyım, daha çok çabalamalıyım!"
"Hepsi aptal ve can sıkıcı. Hiçbiri benim kalemim değil."
"Dostluk etmeyi özledim. Bir dönsem, konuşacak öyle çok şey var ki..!"
"Bu şarkıyla gece yolu çok güzel oldu, tekrar tekrar dinlemek istiyorum."
"Bir şişe martinimiz var, açar içeriz, anlatır dinlerim, anlatırım güleriz..."
"Beyazlığını özleyeceğim bu dağın, sessizliğini sevmiştim."
"Her ayrılışta bir koparılmışlık hissi, aynı öksüzlük duygusu..."
"Çocukken de böyleydim ben!"
"İnsanlar neden bu kadar insanca davranmayı sürdürüyorlar hala?"
"Bazı ırkları, cinsleri belirten sözcükler aşağılama olarak kullanılmış-
Çingene! Köpek! Eşek! Yahudi! Zenci! ...
Bence artık en ağır küfür İnsan! olmalı belki de..."
"Dağın tepesinde, ayaklarım kara batmış, kendi başımayken
Ne kadar da mutluydum; mutlu olduğumu hissedemeyecek kadar..."

187


(26 ARALIK CUMARTESİ)

Bu sabah inceden yağmur çiselmeye başladı,
Bütün gün durmadı, gece de sürdü.
Görülmemiş bir sis bastı ortalığı-
Issızlığın ortasında tek başına kaldı her şey.
Yeşillerin en zengini sessiz, dans etmeye koyuldu rüzgarda
Beyazların en temizi donuk, uykudaydı adeta
Yine de duyuyordum, derinlerinden sesler geldiğini-
Belki bir karınca çalışıyordu yorulmaksızın, yahut
Biz görmüyorduk ama, yeni bir yeşil filizleniyordu...

186


(25 ARALIK CUMA)

Dağın zirvesinde tertemiz buzul havasını içime çekiyorum doya doya.
Kalabalık içinde, yapayalnızım, doğanın ortasında, öyle rahat!
Dizime kadar kara batmışım, ayaklarım altında bir bembeyaz dünya;
Kar altında usulca uykuya dalmış yeşiller, böcekler, karıncalar-
Arada bir, uykudan uyandırdığım hayvanlarda küçük kımıldanışlar...
Beyazı eşeleyince altından baş gösteren taze yapraklara şaşırıyorum.
Başta çekimser, giderek düşünmeden dokunuyorum, oyunlar oynuyorum.
Kar kristallerinde ışıldayan Güneş, ısıtıyor, aydınlatıyor, gülümsetiyor.
Kara bir kez düşen kalkmaya çalışmıyor, çocuk olup kayıyor!
Doğanın en sessizinde, bir kar ovası gerisinde, dev çamların gölgesinde
Yapayalnızım, yaşadığımı unutturmuyor buz tutan parmaklarım,
Nefesim öyle taze-şehrin kirinden arınınca, bir karmaşanın ortasındayım yine
Ama bu kargaşada her şey yerli yerinde, herkes evinde, hepsi rahat!

27 Aralık 2009 Pazar

185

(24 ARALIK PERŞEMBE)

Yollar, ip gibi, önümde kıvrıla kıvrıla uzamakta
Hava, gece şehre çökeldikçe, inceden soğumakta
Işıklar,renkler İstanbul'dan uzaklaştıkça solmakta
Ve sesler, tanıdık yüzleri geride bıraktıkça susmaktaydı....

23 Aralık 2009 Çarşamba

184

1 saat heyecanla beklenen bir yolcu,
Tatlı yalanların uydurulduğu telefon konuşmaları,
Bir türlü çıkışı bulunamayan bir hava alanı,
Ödenmeden kaçılan bir otopark bileti,
Hız sınırına yaklaştıkça sallanan bir araba,
Kötü kokan bir peynir ve bir şişe martini...

Hepsi, uzun zamandır beklenen bir dostu karşılamak içindi.

22 Aralık 2009 Salı

183

Ayaklarım arasında yere oturmuş,
Önümdeki aynadan keyifle izlediğim,
Dizlerimden bileklerime kadar inen
Yüzlerce ayakkabı bağcığını
Beceriksiz elleriyle teker teker
Dakikalarca çözmeye hevesli
Bir adamı azarlamak için
Upuzun çizmeler istiyorum...

20 Aralık 2009 Pazar

181

Akşamdan kalma bir gün.

180

(19 ARALIK CUMARTESİ)

Bölük pörçük uykular...
Kelepçeleyen düşünceler,musallat olan düşler...
Derin ve karanlık su altından çıkar gibi uyanış.
Odaklanamayan bir zihine pek çok yabancı kelimeyi tıkmaya çalışmak.
Bir sürü sınav kağıdı üzerine işaretlemeler...
Arkadaşlarla bir kaç bira eşliğinde sohbetler- şundan bundan
Çocukluk oyunları, oyun kazaları, kazara yaşananlar,
Yaşanan gariplikler, garip deneyimler üzerine gülüşmeler...
Başka bir arkadaşa rastlayış, durmak istemeyen bir sabırsızlık hissi.
Aniden cesurca bir karar, cumartesi gecesi yalnız başına bir kadının Taksim'e gitmesi.
Bar sandalyesinde ard arda bitirilen tekilalar, emilen limonlar.
Galatasaray lisesi önünde bir başka buluşma, tanışmalar...
Bir ara sokakta bar önü sigaraları tüttürüp selamlaşmalar.
Biraz sohbet, biraz müzik, biraz rakı, biraz soğuk...
Sürprizli, her şeye açık, bitmeyi reddeden bir İstanbul gecesi.

18 Aralık 2009 Cuma

179

Bir çift topuk yarasını iyileştirmek için
Kaç yüz çift öpücük gerekir ayaklarıma...?

17 Aralık 2009 Perşembe

178

İsa'yı ayaklarım altına alsaydım
Öpsün, kutsasın diye
Yüzümde en sevdiğim günah; kibir
Bedenimin güzelliğini örten kumaşın
Tonu hangi şehvetli kırmızıya çalardı...?

16 Aralık 2009 Çarşamba

177

Her zaman keyiflidir;
Yolda rastladığın bir yabancıyla
İki çift laf etmek
Ya da önüne çıkan bir takipçinle
Dilediğince oynayıp,
Aklını başından almak...

15 Aralık 2009 Salı

14 Aralık 2009 Pazartesi

175

Yerimde oturtmayan bir sebepsiz huzursuzlukla ekşimiş,
Yakında kokusu çıkacak bilinmez bir sabırsızlıkla çeşnilenmiş,
Damakta mayhoş bir tat bırakan hevesle lezzetlenmiş,
Dilin ucunu tatlı tatlı yakan sezilmesi güç kederlerle acımış,
Türlü vitaminli yeşillere, turunculara, sarılara bulanmış,
İnce kıyılmış taze bahar kokulu aşk heyecanlarıyla süslenmiş,
Ulaşılamayacak arzuların ıtırlı baharatlarıyla tuzlanmış,
Güzelliğime düzülen methiyelerle ballanıp şekerlenmiş,
Ruhumun karışık sebze çorbası...

13 Aralık 2009 Pazar

174

İste-n-mek:
Mıknatıs olmak.

Çekici olmak;
Benim için her koşulda çok çekici bir durum.
Yakındakileri kendime yapıştırmak eğlenceli,
Fakat ancak kolay çözülen bulmacalar kadar.
Uzaktakileri kendime çekmek ise,
Zalimce zevkli gelir bana çoğu zaman.

Bununla birlikte, çekici olmanın sıkıcılaştığı
Hatta tehlikeli olmaya başladığı bir noktaya geliyorum
Mıknatıslığımın bana verdiği zararı ancak,
İtici gücümle nötralize ediyorum.
En çekici olmaya katlanabilmek için,
En itici olmayı da becermek lazım.

12 Aralık 2009 Cumartesi

173

Bugün ilginç bir gün olabilirdi aslında.
Beyaz fırtınaya rağmen... Tatmin edilemeyen arzuların kıskacına rağmen.
Ama varsın yitik bir gün olsun, ne çıkar...
Balkonda memleket türküsü söylerken yaktığım bir sigara,
Arkadaşla tokuşturduğum bir kahveli likör kadehi
Bugünü boş bir gün olmaktan kurtarmaya yetmez mi?

172

(11 ARALIK CUMA)

beklenti=huzursuzluk

10 Aralık 2009 Perşembe

171

Bir Slovak, bir Çek, bir Türk
Galata'da butikleri dolaştılar
Vitrindeki tatlılara bakıp
İçeri girdiler, yukarı çıktılar
Birer frambuazlı tartolet söyleyip
Çay içip hayatlarından konuştular
Sonra yağmurlu İstanbul akşamına
Sıcak şarap içerek devam ettiler
Şehirler, renkler, sesler karıştı
anlatıp, dinleyip gülüştüler

9 Aralık 2009 Çarşamba

170

Bugün ne yazsam..
Hatırlanacak ne yaptım ki bugün?

8 Aralık 2009 Salı

169

Nişantaşı'nın dolambaçlı dar sokaklarında
Kıvrıla kıvrıla bir evi aramak,
Serpiştiren yağmur altında, kedi gibi

7 Aralık 2009 Pazartesi

168

Bugün,
Dudağının kenarında çıkan yarayı
Yazmak istiyorum.
Düşündüm;
En derinime işleyen o olmuş
Son günlerde...
Garip şairlerden birinin
Bilmemkim efendinin nasırını
Yazmak istemesi gibi hani,
Öyle sebepsiz ve içten...
Dokundu bana o yara;
Kırmızılığıydı belki,
Hala kanıyor olması
Ara sıra-
Kısa sakallarının arasında
Kabuk tutmayı reddetmesi...
Kim bilir, belki o da
Kendinden bahsedecek
Bir garip şair aramaktaydı
Umutsuzca, bütün bir hafta...
Bu akşam,
Dudağının kenarındaki yaraya
Yazmak istiyorum,
Demek istiyorum ki,
Sırf onun duyabileceği fısıltıyla:
"Öpeyim de geçsin!"

6 Aralık 2009 Pazar

167

Şakadan bir yerme tavrıyla kızgın ses tonunda biri bağırdı: "Ben sen miyim!?" Kurnazlığından memnun, karşıda, kıkırdayan ses tonuyla cevabı yapıştırdı diğeri: "Değil misin!?"

166

(5 ARALIK CUMARTESİ)

Doğumgünü

4 Aralık 2009 Cuma

165

Sergilemek...
Ne kadar zalimce zevkli,
Nasıl da iştah kabartıcı,
Ağız sulandırıcı, lezzetli...

3 Aralık 2009 Perşembe

164

Sabah bana "Bir kedi gibi gözüküyorsun..!" dedi turuncu saçlı yabancı bir kız.
Akşam bir sergide üstünde üç siyah kedi çizili beyaz bir defter beğendim.
Gece eve dönerken kapımın önündeki arabanın üzerine kurulmuş üç tekir kedi gördüm.

2 Aralık 2009 Çarşamba

163

Çocuk gibi hala, heyecanlanıyorum
Tüm coşkun duyguların boş olduğunu
Bile bile...

1 Aralık 2009 Salı

162

Sen, her şeyi hatırlıyorsun;
Yıllar önce benden nasıl gizlendiğini
Ve sonunda maskeni nasıl indirdiğimi
Oysa ben, unutkanlıkla kutsanmışım
Dünü bugünden gömüyorum anıya
Ardımda bıraktığım izleri hatırlamıyorum


İşte aramızdaki fark bu...