28 Şubat 2024 Çarşamba

5343

 ( 7 ŞUBAT ÇARŞAMBA)

Sabah yine bir kriz geçirince Vera'ya tahammül edemedim, son derece yaptığımın yanlış olduğunun farkında olarak oyuncağını kırdım. "Sen şimdi nasıl hissediyorsan, ben de bana ait eşyaları kırıp bozduğunda işte böyle hissediyorum. Bu hissi unutma ve bir daha yapma."

Ders vermek istiyordum, ama sonuçta ona şiddeti göstermiş oldum. 

Sonrasında kötü hissetmeler, yorgunluktan bitap düşmeler, suçluluk duygusuyla yapılan telefon konuşmaları... Ne yaşayıp buraya geldiğimi anlattıkça, kendimi daha iyi anlayabildim. Uyandığımızdan beri bu sabah kaçıncı krizdi; bez değiştirmeyi reddetmek, giyinmek istememek, kahvaltıda hangi sandalye minderine oturacakları hakkında kavga etmek gibi birkaç olayı sabırla atlattıktan sonra, son krizde kendimi nefretle dolu bulmuştum. Belki de normaldi.


5342

 (6 ŞUBAT SALI)

Akşamki kitap kulübü buluşmamız ertelenince kızlarla kahve içmeye çıkalım dedik, yakındaki bir mekana gittik. Bütün gün sıkılmışlardı, uyumayınca huysuzlanmaya başlamışlardı, ben de iyi olur diye düşündüm ama, cafeye gelir gelmez Vera bisikletinin üstünde uyuya kaldı. Kafası yana düşünce kucağıma aldım, ağlamaya başlayacak gibi oldu, sakinleştirip koynuma yatırdım. Tek omzum tutuk halde kahvemi içtim, Leyla ise enerji doluydu, babasıyla etrafta dolaşıp durdu. 

Eve döndükten sonra yemeği hazırlarken salonda kızların kedi maması kabını tamamen boşaltıp her tarafa saçtıklarını gördüm. Çocuklar, tabii ki dökecekler işte, ama kendimi tutamayıp çok sinirlendim. Bağırıp çağırdık, azarladık, toplamalarını söyledik, elbette pek bir işe yaramadı. Kendimi hiç istemediğim bir pozisyonda; öfkeli bir anne olarak buldum. 

5341

 (5 ŞUBAT PAZARTESİ)

Kızların bakımı ve ev işleriyle geçen klasik bir günün akşamında hocamızla dersimize katıldım, Heart Sutra ile bitirdik. Bu metni, onun yanında, mis gibi bir bahçeye tepeden bakan şalemizde gözlerim kapalı dinlediğim anlar geri geldi...


26 Şubat 2024 Pazartesi

5340

 (4 ŞUBAT PAZAR)

Sabah kendi arkadaşlarımdan oluşan minik grubumuza meditasyon yönlendirerek güne başladım, ne güzel. Kışın burada kedilerle birlikte sıcacık şömine başında oturmak ne keyifli! 

Kızları parka götürdük, sonra uyurlarken film izledik, comfort food olarak her zamanki gibi makarna pişirdik. 

Kızlara yaramazlık yaptıklarında kızıp bağırıyoruz, aslında her şeyi anlıyorlar ve çocuk olduklarına göre tabii ki kırıp dökecekler, ortalığı dağıtacaklar... Aslında dürüst olmak gerekirse, onlar normal davranıyorlar, sanırım biz fazlasıyla yorgun ve tahammülsüz oluyoruz bazen.

Bu akşam hiç eve dönmek istemiyordum, ama döndük ve derse katıldım. Elmas Sutra dinlerken, bir kez daha Dharma ile temas etmek bambaşka güzeldi...

5339

 (3 ŞUBAT CUMARTESİ)

Birkaç gündür sosyal medyadan uzak kalmayı deniyorum yine, kendimi beklentilerden arındırmak için aslında. Elbette eksikliğini hissediyorum, hayatımın yavanlaştığını duyumsuyorum. Yerine açılan boşluğu normalden biraz daha fazla alkol ve dizi seyrederek, bazen de kendimi güzel hissettiren alışverişlerle dolduruyorum-bunun da farkındayım. Bu boşluğa Dharma'yı yerleştirmek istiyorum.

Bu öğleden sonra kış bahçesinde oturup, biraz evin gürültüsünden uzaklaşıp çeviri işi üzerinde çalışma fırsatım oldu. Beklediğimden çok daha uzun süreceğe benziyor, aslında kolay bir çeviri ama, tahminimden fazla zaman alıyor. 

5338

 (2 ŞUBAT CUMA)

Haftanın son iş gününe iş dışında her şeyi sığdırdım yine: pazar ve kooperatif alışverişi, evin temizliğinin organize edilmesi, kendime özel bakımlarım, Emirli'ye gelip yerleşmemiz, hatta yatmadan önce sanghama meditasyon yönlendirdim. Uykum gelmiş ve enerjim çok düşmüşken nasıl da iyi geldi, anlatamam! Bir kez daha hayatıma neyi daha fazla sokmam gerektiğini fark ettim...

5337

 (1 ŞUBAT PERŞEMBE)

Ocak ayı tahminimden daha sıkıcı ve zor geçti, Şubat'ta konserlere gitmek, sergiler gezmek ve yemeğe çıkmak istiyorum.

Pratiğime yakınlaşmak ve akşamlarımı kitap okuyarak değerlendirmek istiyorum. Bu akşam sangha ile meditasyona katıldım uzunca bir aradan sonra-güzel başlangıç...

22 Şubat 2024 Perşembe

5336

 (31 OCAK ÇARŞAMBA)

Ne kadar iyi geldi dün akşam bana anlatamam! Bugün de araba servisten çıktı, içimiz biraz rahatladı. 

İşimle ilgili adres değişikliği vesaire de hallolduktan sonra biraz gezmek istiyorum önümüzdeki ay!

5335

 (30 OCAK SALI)

Arkadaşımın İstanbul'da olduğunu öğrenince gelebilenlerle ufak bir sangha buluşması organize ettik bugün için. Evden çıkıp metroyla karşıya geçmek, sonra yokuş tırmanıp Cihangir'de bir cafenin arka bahçesine oturmak ne kadar keyifliydi. Benim için adeta küçük bir macera oldu; bitkiler ve minik havuzla süslenmiş, bohem bir avlu-bahçenin kalabalık masasında sandviç yemek... sohbet etmek, yeni yüzlerle tanışmak... Ardından rakı içmeye yakındaki meyhaneye oturmak ve mekanın eski tip çok hoş, sakin bir yer olmasına sevinmek... 2 dubleyle yetinmek ve kapı önünde nefes molası verirken herkesin deneyimlerini dinlemek... 

5334

 (29 OCAK PAZARTESİ)

Acil siparişlerimden birini boyamaya başladım, bu ara kişiye özel tasarımlar çok gelmeye başladı ve aslında, işimi yapmayı özlemişim. 

Bugünlerde sosyal medyadan uzak kalma kararı aldım, beklentiden kendimi azad etmek için biraz, biraz da vakit kaybetmemek için. Ne kadar bağımlı olduğumu fark ediyorum tabi; masada boyalar ve fırçalarla baş başa kalınca, ne kadar eğlendirilmek istediğimi görüyorum. 

5333

 (28 OCAK PAZAR)

Belki

Beklediklerim belki de hiç olmayacak, o defalarca hayalini kurduğum şiiri belki asla okuyamayacağım, çok istediğim konsere yahut tatile çok arzuladığım insanla gidemeyeceğim belki, belki hayatım hep şu anki döngüde sürüp gidecek veya pat diye bitiverecek, her şeyi yarım bırakacağım...

Öyle bile olsa, evde olmak sıcacık bir his; tüm sahip olduklarımız, birlikteliğimiz çok kıymetli...

5332

 (27 OCAK CUMARTESİ)

Espresso'dan sonra Leyla'nın favori yatak arkadaşı Latte oldu. Kulaklarını çektirirken gırlıyor...

Bazen durup dururken, Espresso'yu çok özlüyorum; pencere kenarındaki minderde yatışını, okşarken gerinişini, akıllı bakışlarını hatırlıyorum...

5331

 (26 OCAK CUMA)

Yeni evcil hayvanımız Jonathan, kahvaltısı gecikince pencereye gagasıyla tıklatmaya başladı, nasıl hoşuma gidiyor! 

Sanki her seferinde doğada(dışarıda) yaşayan bir hayvanla temas ettikçe, diğer türdeşlerinin de var olduklarının farkına varıyoruz, önceden görmezden geldiğimiz... Ne tuhaf, ne üzücü kalbimizin bu kadar kapalı olması. 

5330

 (25 OCAK PERŞEMBE)

Meditasyon yaptırmaya söz verdiğim sabahlar benim için de iyi oluyor.

Bugün yine; ödemeler ve siparişlerin organizasyonu, fotoğraf ve video çekimi, pazar alışverişiyle geçti.

5329

 (24 OCAK ÇARŞAMBA)

Kış soğuklarında dışarıda yaşayan hayvanlar için üzülüyorum, markete giderken mahallede kedileri besledim. Kısırlaştırılması gerekenler var, bir şeyle ilgilenmeye fırsatımız olmuyor ki.

Tutuk bedenimle evde yemek yapıp kızlarla ilgilendiğim ve aradaki saatlerde ayakkabı siparişlerimi boyadığım bu sıradan günlerde, hayatımı ne zaman çıkacağımı kestiremediğim bir kısırdöngü gibi görüyorum. Önceki aylarda aldığım ilgiden de mahrum kalınca, hayal kırıklığı, anlam yitimi ve motivasyonsuzluk hissi yaşıyorum... 


5328

 (23 OCAK SALI)

Bugün evde yalnızım ve belim tutuldu, aşırı yorgunum. Garip bir şey var; uykuya düşkün olmadığım halde, 8 saat uyusam da asla yetmiyor son 1 yıldır, yorgun uyanıyorum. 

Bakıcıyı çıkarma kararımdan pişman değilim esasında, zamanı gelmişti, ama bir yandan 3 haftada pert oldum. Fiziksel yorgunluk bir yana, hayatta yapabileceğim onca şey varken çocuk bakımı ve basit ev işleriyle meşgul olmak, yapmak istediğim hiçbir şeye vakit ve enerji ayıramıyor olmak ağır geliyor bana. 

Bu süreçte Dharma okuyorum bir yandan, elimden geldiğince dahil etmeye çalışıyorum kendimi, hep ileride daha fazla dahil olmayı dileyerek...

5327

 (22 OCAK PAZARTESİ)

Aslında hata yaptığımı bile bile kızlara bağırmaya başlıyorum beni zorladıklarında, öfkelendiğimde nevrim dönüyor, yaptığımın şiddet olduğunun farkında olsam da başka türlüsü gelmiyor elimden. Her seferinde üzülüyorum, sonrasında özür dileyerek konuşuyorum onlarla. 

Bir dahaki sefere kendimi daha doğru yönetebilecek miyim...? Tüm pratiğimin işe yaradığını görecek miyim artık?

5326

 (21 OCAK PAZAR)

Emirli'de şömine başında yeni fincanlarımızla birer kahve içtik bugün-bir oh! anı.

Ama sonrası berbat geçti; çok bunalmış ve tükenmiş hissettiğim için kızlar huysuzlanınca, uyumayıp yemek yemeyince bağırmaya başladım. Vera kriz geçirdi ve tek sebebinin benim gerginliğim olduğunu biliyorum aslında. Ağlayarak ondan özür diledim, yatakta birlikte sakinleştik. Bir süredir iyi gittiğimi sanıyorken aslında içimde ne kadar çok biriktirmişim... 

Akşam Heart Sutra dinlemek ferahlattı kalbimi...


5325

 (20 OCAK CUMARTESİ)

Evde sabah rutinim epey hareketli ve günün ilk yarısı yorucu geçiyor. 

Yataktan kaldırılıp altları değiştirildikten sonra giydirilip kahvaltıları hazırlanıp yedirilmiş, ağızları elleri silinmiş ve her türlü krizleri atlatılmış iki bebek!


5324

 (19 OCAK CUMA)

Her ay başında aylık planlarımı ve niyetlerimi yazdığım panoya bu ay hiçbir şey yazmadığımı fark ettim, zira Ocak'tan tek beklentim hayatta kalmak. 

Kızlara kendimiz baktığımız ve bir yandan işlerin açıldığı Ocak ayında, değişen dükkan-ev düzenine nasıl uyum sağlayabileceğiz, ana gündemim bu.


5323

 (18 OCAK PERŞEMBE)

Kızlara oyun ablası çağırıp deniyoruz bu aralar; artık yavaş yavaş kreş öncesi evde aktivitelere başladık.

Bakıcısız geçirdiğimiz bu süre içinde şimdiden yorulduğumuzu fark ediyorum; özellikle annemin. Benim için daha kolay olan bazı şeyler; kızların banyosu, yakında bir cafeye yürümek gibi, onun için zorlayıcı oluyor. O gelmeyince de ben evde tek başıma yapamıyorum. Uygun bir yardımcı bulamadık bu zamana kadar, bazı günler çok yıprandığımızı hissediyorum ve nasıl böyle devam edeceğimizi bilmiyorum...


15 Şubat 2024 Perşembe

5322

 (17 OCAK ÇARŞAMBA)

Bu akşam Gökçeada'ya yerleşen ve harika bir taş ev inşa eden bir ailenin hayatını gözlemledim biraz, dışarıdan elbette, sakinliğine hayran kaldım.

Herkes sonuçta yakınındakilere yatırım yapıyor, ailesine, çocuklarına, belki ben de başka şeyleri bırakıp, yalnızca sade bir yaşam sürmekten tatmin olmalıyım.

Doğanın içinde, kalabalıktan ve şehirden uzakta, mevsim döngüleriyle uyumlu, sade ve sakin bir yaşam...

5321

 (16 OCAK SALI)

Sutraları ve 4.yol kitaplarını okumak istiyorum, daha önceki Budist hocaların kitaplarını bitiremedim oysa. 

Yeniden derslere katılmak istiyorum, daha önceki ders kayıtlarını tekrar edemedim oysa.

Ayda 1 kere en azından sergi gezmek, 1 kere sinemeya veya tiyatroya gitmek, 1 de konser dinlemek istiyorum. Çok şey mi bunlar? Aslında olması gereken standart bir sosyal ortam değil mi yani?

Zamanımı daha verimli kullanmam gerek, ama kızlarla nasıl?

5320

 (15 OCAK PAZARTESİ)

Bir güne yine annelik görevleri, ev işleri, kişisel bakım ve ayakkabı işlerini sığdırdım, yetmedi akşam da derse katıldım.

Peki... Yanan evin içindekiler ne yapıyorlar? Opera dinliyorlar.

Ben de, huzursuz kıpırdanışlarla bölünen uykuya yatarken Jeanne de Salzmann okuyorum.

5319

 (14 OCAK PAZAR)

Hayatımı istediklerime yakınlaşacak şekilde düzenleyebilir miyim, yapabilir miyim  bunu?

Çok uzak ve zorlu bir yolun başındaymışım gibi görüyorum kendimi, öncelikle kızları kreşe başlatıp, sonra bana kalan vakitte teker teker eksiklerimi tamamlayıp, yapmam gerekenleri yapabilirsem, önümüzdeki senelerde hayatım daha farklı ve bağımsız olabilir...

13 Şubat 2024 Salı

5318

 (13 OCAK CUMARTESİ)

Kargolarımı benden önce açan bir kayınvalide ile şömine başında aptal videolar seyrederken bulmak istemiyorum ama ben kendimi.

2li bir hayat yaşıyor gibiyim ve bu beni çok rahatsız ediyor içten içe: gündüz anne ve eş rolündeyim görevlerimi yerine getiriyorum, geceleri hasretle yanıp tutuşuyorum. 

Bu şöminenin başında şiir okumak istiyorum ezberden.

"Yes you can" diyebilmek istiyorum, "and you will."

5317

 (12 OCAK CUMA)

Komşumla buluşmak için sözleşmiştik, ama yine buluşamadık. Bu tarz insanlarla nasıl ilişki kuracağımı cidden bilemiyorum; dönem dönem çok yakın ve samimi davranıp, fazlasıyla sevgi dolu yaklaşıp sonra tamamen kayıplara karışan tiplerden bahsediyorum... 
Aslında, bunun kendisiyle ilgili olduğunun farkındayım; zor zamanlar geçirdiğini tahmin ediyorum. Olduğundan daha zor hale getirdiğini de biliyorum, gereğinden fazla ıstırap çektiğini de. Kendini böyle kapatmasa ona destek olabilirdim, elimden geldiğince ve karşılıklı sağlıklı bir ilişki kurulabilirdi. Ama bu hali benim için bilinmez, öngörülemez ve gerçek samimiyet bu değil. 

5316

 (11 OCAK PERŞEMBE)

Dün akşam arkadaşlarım anlattıkça ilişkimizin başını hatırladım aslında ne kadar güzelmiş... 

Şimdi utandığım, kendime ait hissetmediğim bu ilişkinin başlangıcı son derece keyif dolu, birbirimize merak ve ilgiyle yaklaştığımız bir haldeymiş. Acaba eskisi gibi olmasa da-elbette her şey değişti ve hiçbir şey eskisiyle aynı kalamaz- saldırıya veya savunmaya geçmeden, çocukça flört etmek mümkün mü?

Vera kriz geçirdi yine ve benden başka evde kimse bahsetmiyor bundan, bu görmezden geliş beni deli ediyor. Bir tek ben mi farkındayım, bu önemli durumla baş ederken tek başıma mıyım?! 

Bize ev işlerinde ve çocuk bakımında yardım etsin diye çağırdığımız babaanne hiçbir şey yapmayınca ben de verimsiz bir gün daha geçirmiş oldum ve akşam çok yorgundum.