31 Ekim 2021 Pazar

4514

Kızlarımla yeni bir hayata başlamamızın tadını çıkarmak istiyorum, bu anların çabucak geçtiğinin farkımdayım ve ne kadar şanslı olduğumu hissetmek istiyorum. 

Bu sıralar bana moral veren insanlarla bir arada olmaya ihtiyacım var; kimsenin afra tafrasını çekecek halim de yok. Zaten hayatım zorlaştı doğal olarak; uykusuzluk, yorgunluk ve ağrılarla birlikte güne çok az iş sığdırabiliyorum. Ekstra gerginliklere yer yok hayatımda.

Neredeyse 2 hafta oluyor, ancak bu akşamüstü biraz vakit bulabildik kızlarla evde fotoğraf çekmek için. Güya yanımda yardımcı olacak insanlar var; ama yine de ne dinlenmeye ne işlere vakit bulamıyorum gün içinde. Yine de bugün akşamüstü ışığında kısacık da olsa bir keyif molası vermek hoşuma gitti.

30 Ekim 2021 Cumartesi

4513

Sabah gerilimli bir an yaşandı, ama ben sesimi çıkarabildiğime memnunum. Çocuk benim, dedim, bu kadar müdahale etmeyin!

Haklı olunca insan, bu kadar net oluveriyor.

Güneşli ama hafif rüzgarlı bir sonbahar günü; aslında bu sene hem ilk hem son baharı kaçırdığıma üzülüyorum- ama kızlar için değer. Birlikte seneye nasıl olsa çok eğleneceğiz!

Gündüz gece aynı rutinimiz devam ediyor ve zaman nasıl da çabucak geçiyor-kızlar hızla büyürken bizler de yeniden öğreniyoruz hayatı, hatırlıyoruz yaşamayı...


4512

(29 EKİM)

Bugün arkadaşlarımız geliyor kızları görmeye- çok heyecanlıyız! 

Kızlarla ilgilenmekten kalan vakitlerde hazırlıklarımız yapıyoruz; aylar sonra misafir ağırlamak için en sevdiğim servisleri çıkarmak ve hafif bir makyaj yapmak bana çok iyi geliyor. Tabi ki özlediğim dost sohbeti de. beni anladığını bildiğim insanlarla bir arada olmayı özlemişim...

Akşam kendimi çok kırgın hissettiğim bir vakitte, parkta yürüyüşe çıkıp konuşmak istiyorum. "Her anın tadını çıkarın" diye öğüt veren hemşirenin sözü aklıma takıldı, neden tadını çıkaramıyoruz? Tamam, yorgunuz ama, yine de çok şanslı olduğumuzu unutmamak gerek. uzun ve zorlu bir yolun sonunda sapasağlam 2 kızımız oldu! Duble şanslıyız, duble mutluyuz- kutsanmış hissediyorum.

4511

(28 EKİM)

Kızların ilk banyosunu bugün yaptırdık, Vera'nın da göbeği düştükten sonra. Göbeklerini nereye gömsem, Viyana devlet konservatuarına mı? 

Birkaç gecedir gaz sorunu yaşamaya başladık, bazen tam besledik temizledik her şey bitti, uykuya yatırdık diyoruz ki aniden ağlamaya başlıyorlar. 1 saat pışpışlayıp gaz çıkartmaya çalışsak da olmuyor, huysuzlanıyorlar. Ama çok normal değil mi? Daha 2 hafta önce bu dünyada yoktular, şimdi bilmedikleri bir alemde bambaşka bir şekilde nefes alıp beslenmeye çabalıyorlar- kahraman kızlarım!

4510

(27 EKİM)

10 günde 2 kere hastane, 1 kez sağlık ocağına gittik ve doğumdan sonra hala o ortamdan kurtulamamış gibiyim. Aldığım ilaçların haddi hesabı yok; antibiyotik, ağrı kesici, vitaminler, kremler... Yine de geceleri yataktan bağıra bağıra kalkıyorum, 10 gün oluyor ben hala toparlanamadım. Bu kadar zor bir iyileşme süreci beklemiyordum gerçekten.

Tek iyi giden; kızların sağlığı yerinde ve hızla kilo alıyorlar. Sütümün yetmediği endişesine rağmen demek ki güzel besleniyorlar, içim rahatladı. Doktorumuz tatlı bir hanım, fakat her zaman çok yoğun ve 1 saat beklediğimiz oluyor hastanede. Bu arada kızlar acıkıp huysuzlanabiliyorlar, eve döner dönmez de besleme seansları başlıyor... Kısacası bu tempoda yine de iyi gidiyoruz, bravo bize! 

26 Ekim 2021 Salı

4509


Böyle Anlar

Dünden beri Leyla'nın bir huzursuzluğu var; gözü akıyor ve mızmızlanıp ağlıyor. Emziremedim gece boyu, kendimi bu konuda çok kötü hissediyorum. Umutsuz ve suçlu... Küskün ve güçsüz...

4 buçukla 7 buçuk arası sabaha karşı kızları sakinleştirmeye çalıştım; onlara yetememek ve dertlerini bazen anlayamamak beni üzüyor. Sabahı beraber ettik; boynumda sakinleştirdim. O an fark ettim- ikimiz için de özel, keyifli saatlerdi. Yalnız ikimiz arasında, hafızamıza ölene dek kazınan...


4508

(25 EKİM)

Öyle bir dönem ki hem desteğe ihtiyacım var, hem de yalnız bırakılmaya. 

Bence emzirme mahremiyeti olmalı; bebekle anne arasında sürekli merakla izleyen gözlere ve her kafadan çıkan seslere yer yok. 

Zaten sürekli çaba sarf ediyorum ve bazen tükenmiş hissediyorum, zaten hayal kırıklığı ve endişelerle baş etmeye çalışıyorum-bir de başkalarına laf anlatmak beni yoruyor. Biraz rahat bıraksalar belki daha kolay olacak...

Dünden beri ben biraz daha iyiye gidiyorum, ama bir şeyler yanlış gibi hissediyorum-bu ruh halinden çıkıp acilen hayatımın kontrolünü elime almam lazım. Benden ayrı karar veren ama benim dibimde yaşayan insanlara sınır çizmeyi öğrenmem lazım. Bu bıkkın ve sinirleri bozuk halimi kızlara yansıtmayı hiç istemiyorum, çünkü hiç hak etmiyorlar.

Kendime onlarla bir dünya kurmalıyım, dışarıya kapalı...


4507

(24 EKİM)

Evde annem ve yardımcı kadın ile birlikte bir kargaşa içindeyiz; kızlara sürekli bir besleme ve bakım halindeyiz ve bir yandan evin düzenini oturtmaya çalışıyoruz hala. Defalarca söylediğim halde aynı hataların tekrarlanması beni sinirlendiriyor, ama her şeye hakim olmam çok zor. Her şey benden habersiz yapılıyor ve hiçbir şeyden haberim yok gibi hissediyorum. Ev kontrolümden çıkmış gibi geliyor.

Emirli'deki düzeni sürdürmemiz de çok kolay olmuyor tabi; oradaki hayvanları ihmal ettiğimize üzülüyorum ve onları şimdiden özlüyorum. 

Hava çok güzel muhtemelen ama, ben dışarı çıkamıyorum ve gün yüzü görmeden gece gündüze karışmış yaşıyorum. Yine de bence; kızlarla biz birlikteyken mutluyuz, sıcacığız. Biraz yalnız kalmak istiyorum onlarla sadece...

25 Ekim 2021 Pazartesi

4506

(23 EKİM)

Sanırım dün en zor günümdü.

Yataktan kalkarken acıdan bağırıyorum, en ufak zorlanmada canım çok yanıyor. 

Aslında anladım ki; 2 saatte bir kalkmak beni o kadar da zorlamayacak, yeter ki bir toparlayayım kendimi. Bu acılar olmasa ikiz bebek bakmak benim için korktuğum kadar zor değil gibi görünüyor.

Bugünden itibaren bir yandan kendimi tedavi etmeye; kremler sürüp dikişlerimi iyileştirmeye ve bir yandan süt üretimini arttırmaya adandım. 

4505

(22 EKİM)

Bizimkilerin işitme testi ve ilk doktor kontrolleri var bugün. Arabaya binip hastaneye gitmek beni inanılmaz zorladı, koltuğa oturup kalkmak bir olay benim için. Gitmişken kendi doktoruma kontrol için görüneyim dedim, sıkıntılarımı anlattım. Dikişlerimi fazla zorlayıp morarttığımı söyleyince moralim . bozuldu, verdiği ilaçlar umarım işe yarar. Kızlara bakayım derken kendimi ihmal ettiğimin farkına vardım, ama ilk günler bu dengeyi kurmak gerçekten zordu.

Günün güzel haberleri ise; kızların testi geçmesi ve doktor tarafından gayet iyi bulunmaları, Vera'nın kilo almaya başlamış olması. Kendimi saymazsak her şey çok yolunda!



4504

(21 EKİM)

Acıyla Yüzleşmek

Eve çıktıktan sonra hem hastane psikolojisinden kurtulup rahatladım, hem de aslında çok da iyi olmadığımın farkına vardım. Sanırım sağlam ağrı kesiciler veriyorlardı, bugün hareket etmekte ne kadar zorlandığımı görünce biraz keyfim kaçtı. Dikişler baskı yapılınca yakan acı, doğru düzgün oturup kalkamadığımdan kaynaklı bel ve sırt ağrıları, emzirmeyle oluşan yaralar ve daha türlü çeşit fiziksel zorluklarla baş başayım.

Sezaryenin kolay bir doğum olduğunu söyleyenlere şaşıyorum, beni tahminimden fazla zorladı. Anestezinin etkisi olan boğaz rahatsızlığı da cabası. Akşamüstü biraz eczaneye yürüyelim dedik, ben mahvoldum. Bu kadar zayıf olmaktan hiç hoşlanmıyorum ve dikiş yerime bakamıyorum. Şimdilik böyle...

4503

(20 EKİM)

Asla lohusa depresyonuna girmiş değilim(henüz) ve hastanede sürekli hemşireler girip çıktığı, eş dost ziyarete geldiği için hiç uyuyamıyor olmam dışında bir sıkıntım yok. Daha doğrusu eve gidip banyo yapmak, birazcık dinlenip kendime gelmek istiyorum. Hastane odasından çıkmayı iple çekiyorum.

Kızlarımızla birlikte yeni bir hayata başlıyor olmak heyecan verici! Yolda onlara mahallemizi tanıttık; sokak kedileriyle, çingene çiçekçimizle tanıştırdık ve evimize hoşgeldiniz dedik. Şimdi evde yanımızda olduklarına inanamıyorum!

Belki beklenmedik bir anda, hazırlıksız bir zamanda oldu, bütün giysileri büyük geldi, kendimi çok iyi hissetmediğim bir şekilde gerçekleşti aylardır beklediğim doğum. Ama sonuçta şu an birlikteyiz ve kızlar sağlıklılar, küçücük olmalarına rağmen kendi başlarına hayatta kalabilecek kadar iyiler. En mühimi bu, gerisi mühim değil.

4502

(19 EKİM)

Sanırım 2 günde 2 saat uyudum ama yine de uykulu değilim. 

Her uykudan uyanışta anesteziden ayıldığım ana geri döneceğim bir süre daha-o ıssız araf boşluğuna- ürpertiyle...

Emzirmeye pozisyonları deneyerek ve kızların ritmine adapte olmaya çalışarak geçiyor günler, geceler. Bir yandan her şeye çok yabancıyım, acemiyim, bir yandan hep bu düzende yaşar gibi alışkınım-ne tuhaf!

Ben; hayatımda eline bebek almamış, ikizleri olacağını aklına hiç getirmemiş, bebekleri fazla da sevimli bulmayan ben Rana; dünden beri minyatür kızlarımın ne kadar güzel olduklarına hayran kalıyorum.

Yenidoğanlar genellikle çirkin olur, üstelik bunlar prematüre, ama yine de öyle bağ kuruyoruz ki şimdiden-şaşkınım. Meme emerken minicik parmaklarıyla beni sımsıkı tutmaları inanılmaz, gözlerini kocaman açıp şaşkın şaşkın etrafı seyretmeleri, bana tanıyarak bakmaları akıl almaz...!

Erken doğmalarına rağmen akıllı ve hareketliler, ikisinin de kendine özgü karakterleri var resmen- nasıl tutmuşum ben bu hanımları içimde...? Dünyaya gelme iradeleri varmış, hayata tüm güçleriyle bağlandıklarını görmek beni hayran bırakıyor.


4501

(18 EKİM)

Dün gece yarısı yattıktan sonra tuvalete kalktım, aslında anında bir tuhaflık olduğunu hissettim, ama emin olamadım. Endişelendim, anlamaya çalıştım, yok canım değildir dedim, ne yapmamız gerekiyor şimdi diye düşündüm. Hiçbir şeyimiz henüz hazır değildi!

Biraz sonra artık suyumun geldiğini kabullenip hastaneye gitmek üzere yola çıktık, işler planladığımız gibi gitmeyince gecenin köründe içimde garip bir huzursuzluk ve karnımda yine o dünkü ağrı... Ciddi ciddi doğuma mı gidiyorum ben şimdi??

Hastane odasında gergin bekleyişimiz 7saatten fazla sürdü; ağrılarım giderek arttı ve sürekli NST'ye bağlı yatmaktan sıkıldım. Tam olarak ne olacağını bilemeden bekleyişle geçen saatlerin sonunda sabah vakti doktorum geldi, anesteziyi görüştüler. Ciddi ciddi oluyor yani?!

Bundan sonrası çorap söküğü gibi; daha sedyeyle asansöre bindiğimde dünyadan soyutlandığımı hissetmeye başladım, ameliyathaneye girdiğimde lokal anestezi için uygun olmadığımdan genel anestezi alacağımı öğrenince biraz rahatsız oldum. Hiçbir şey planladığım gibi gitmemişti-ama olsun varsın.

Ben doğuma bakımlı bir şekilde, fön çektirip gelmeyi planlıyordum ve kızların Akrep olmalarını umuyordum. Hastane odası için süslemeler ve ikramlıklar düşünmüştüm. Ama onlar beni en hazırlıksız halimle yakaladılar ve kendi zamanlarını seçtiler. Ben de kabul ettim.

"Şimdi uyutuyoruz." sesini duyduktan sonra saniyeler içinde bir boşluğa daldı zihnim; uzay karanlığı ıssızlığı mı desem, okyanus dibi sessizliği mi, Budist hocamın anlattığı "bardo" mu...? Ürkütücüydü.

Uyanışımı hatırlıyorum; adımı sesleniyorlardı, duyuyor ama cevap veremiyordum. Gözlerim akmıştı, sürekli siliyordum ve boğazım öksürür yahut öğürür gibiydi. Konuşabildiğimde "Kızlar nasıl?" diye sordum ilk. "Neredeler?"  Sonra saati sordum, ne kadar çabuk olmuş, diye düşündüm.

Odaya geldiğimde tam ayılamamıştım, kızları bekledik bir süre. Yanımıza geldiler, ilk gördüğümde hiç yadırgamadım, benim olduklarını bildim- beklediğimden çok güzeldiler. Hangisi Vera, hangisi Leyla hemen bildim. 

Sonrası bir harala gürele, emzirme telaşı, gelen gidenler, arayan soranlar-ben kızlarla bambaşka bir dünyada gibiydim, tüm karmaşanın ortasında, kalabalıktan uzakta... Sanki hep benimle buradalardı, ezelden beri birlikteydik üçümüz.


4500

(EKİM 17)

Bugün tuhaf bir rahatsızlığım var; daha önce olmayan bir ağrı başladı. Hala ev işlerini yapabiliyorum ve köpekleri beslemek, kedileri sevmek için Emirli'ye geldiğime memnunum. Bir daha ne zaman gelebilirim bilmiyorum ve şimdiden Dük Beyi özlüyorum.

Eve erkence dönüp kızların taşıma puseti ve oto koltuklarını almaya gittik. Son dakikada hazırlanmak diye buna denir-miş meğer!

4499

(EKİM 16)

Doğuma 2 gün kala hala yoga yaptığımı ve piyano çaldığımı söyleyebilirim o halde. 

Komşularla keyifli balık soframızı da baş başa son akşam yemeğimiz olarak kişisel tarihimize not düşebilirim.

4498

(15 EKİM)

 Geriye dönüp baktığımda; hayatımın henüz hala eskisi gibi devam ettiği günler, diyorum...

14 Ekim 2021 Perşembe

4497

 35. hafta bizim için bir milat ve kendimi çok daha iyi hissediyorum. Bugün adeta ışık saçar gibiydim, herkes iltifatlar edip durdu- tanıdık tanımadık...

Evdeki yardımcı kadını denetleme ve yönlendirme meselesi bugünlerde gündemimizin üst sıralarında; bana sormadan kendi kafasına göre yaptığı işler ve iletişimin kopukluğu canımı sıkıyor biraz... Şimdiye kadarkilerin en iyisi dediğimiz kadın bile yeterince temiz değil, tembel değilse de ben evde olmayınca boşluyor işleri gibi. Gerçekten bir yandan hamileliğin son haftaları heyecanı ve ikizlerin hazırlıklarının son aşamalarının takibi, bir yandan devam ettirdiğim ayakkabı işlerim ve ev işlerini yönetmek zorluyor beni. Yine de kendime gün içinde hava güzelse dışarıda bir kahve içme vakti yaratmaya çalışıyorum; sonbaharın son güneşli günlerinin tadını çıkarmak için...

4496

(13 EKİM)

Merkür retrosunda kızları beklerken

Uykumu aldığım için nasıl da harika başlayan bir gün; kendime vakit ayırmak giderek daha lüks hale gelirken, keyifle banyo yaptıktan sonra yağlar sürünmek, saçlarıma maşa yapmak bile mutlu etmeye yetiyor artık beni... Kızlardan sonra bakalım bu rutinlerime nasıl geri döneceğim?

Öğleden sonra ancak kendimi toplayıp günlük işlere başlayabildim ve günün geri kalanı ne yazık ki sabahki gibi sakin ve rahat geçmedi. Kargolar art arda kapıyı çaldı, müşterilerden biri daha dağıtıldı görünen kutusunu teslim almadığını iletti, kayıp fatura için muhasebecinin asistanı ile görüşüldü, kredi kartı ekstresinde bir türlü çözemediğim işlemler defalarca hesaplandı-tam bir Merkür retrosu!

Bugün ev yardımcımız da hastalanıp gelmediğinden, ortalık toparlamak annemle bana kaldı. Akşamüstü kafam kazan gibi vaziyette başlayabildim ayakkabı boyamaya, gerçekten hamileliğin son haftalarında bir yandan çalışmak zor geliyor. Kızların odasının düzeni ve eşyalarının eksiklerini tamamlamak için uğraşırken, bir yandan belki gereksiz olan hastane odası süslerini planlıyorum ve hep zamanla yarışır gibi hissediyorum.

Umarım bize biraz daha vakit verirler de hem her şeyi en güzel haliyle hazır edebiliriz, hem de olabildiğince gelişmiş olarak gelirler aramıza...

12 Ekim 2021 Salı

4495

Dün gece yine uyuyamadım; artık endişeler arttı haliyle. Hep aklımda planladığım Ekim sonu tarihi belirsizleşti ve 37. haftayı görebilecek miyiz diye kaygılanmaya başladım. Dün ve hafta sonu sipariş verdiğim kıyafet ve malzemelerin de henüz kargoya verilmemiş olduğunu görünce hiçbir şey yetişmeyecek korkusuna kapıldım, kızlar lütfen bir dahaki haftayı bekleyin- hazır değiliz!

Hastane süslemesi için sipariş verdiğim kişilerle görüşüp erken göndermelerini rica ettim, gerçi bu en ufak derdimiz tabi şu an. İçim bir türlü rahat etmiyor, cuma günü yeniden doktor görmek istedi beni. 35. haftayı bitirmiş oluyorum ve acilen sezaryene alınmaktan korkuyorum- öte yandan korkunun faydası hiç yok ve her şey olacağına varır, biliyorum.

4494

(11 EKİM)

Benim için zor bir gün; sabah hızlıca hazırlanıp maillerime bile tam geri dönemeden evden çıktığım ve akşamüstü yorgun döndüğüm bir hastane günü.

Rutin ultrason kontrolünde ikizlerin gelişimini beklediğimizden geride görünce, yine beni hocasının da görmesini istedi doktorum. Biraz moraller bozuldu açıkçası; ben çok emindim ay sonuna kadar her şeyin yolunda gideceğinden. Şimdi prematüre bebeklerin zorlukları ile nasıl başa çıkacağımı bilemiyorum ve korkmaya başladım.

NST'ye girdim ardından; iki tane elektrot bağlı dev göbeğimle yarı uzanır pozisyonda kek yemeye çalıştığım sahneyi çekmek lazımdı aslında! İkizlerin her şeyi komplike malum; neyse ki sonuçlar iyi çıktı.

Akşamüstü de eğlenceli Mehmet hocanın muayenehanesine yetiştik annemle, kadıncağız da benimle oradan oraya koşturdu bütün gün. Buradan biraz moralim düzelmiş ayrıldım; ikisinin gelişiminin benzer ölçtü ve doppler değerlerini normal bulduğunu söyledi. Güdük değilmiş kızlarım!!

35. haftayı görmenin bile monokoryonik ikizler için iyi oluğunu, bundan sonra akciğerlerinde sorun olmayacağını söylemesi rahatlattı. Umuyorum kızlarımız sağlıkla ve en doğru zamanda dünyaya gelirler!

4493

(10 EKİM) 

Dünden sonra bugün ne kadar soğudu hava, gece yine uyku tutmayınca sabah beklediğimden geç kalktım. Kahveye arkadaşlarımız uğrayacağı için hızlıca bir şeyler atıştırıp hazırlanmaya koyulduk; meyve ve kuruyemiş kaseleri koyduk sofraya, tuzlu- tatlı kurabiyeler ve mis gibi sütle hazırlanan filtre kahve...

Bulgaristan'dan gelen misafirlerimiz epey tatlı insanlardı; bahçede sohbet etmek keyifliydi, umarım ileride daha sık görüşürüz... Öğleden sonra canım hiç çalışmak istemedi açıkçası; tam uyku havasıydı ve bütün kediler uyukluyordu. Online alışverişe daldık biz de; kızlara kıyafetler seçtik ve fark ettim ki online almak sanki daha da uzun sürüyor. Ya da belki biz ne almamız gerektiğini pek bilmediğimiz için kararsız kalıyoruz. Hala eksiklerimiz olsa da, ilk hafta ihtiyaçlarını tamamladığımızı düşünüyorum. Önümüzdeki günlerde de diğer eşyaları alıp hazır olmak istiyorum.

4492

(9 EKİM)

Bugün haftanın tüm yorgunluğunun ardından kendime biraz sakinleşmek için vakit ayırmaya ihtiyacım vardı; biraz daha uyumak, güzel bir banyonun ardından bakım kremlerimi sürmek ve piyano çalmak iyi geldi.

Akşamüstü yine hafta sonu rutinimize girdik; alışveriş yapıp toplandık yola çıktık, köpekler için kasa kasa tavuk kemiği alıp besleyerek köyümüze gittik, bizi bekleyen kedilerimizi de mutlu ettikten sonra akşam yeni bir diziye başladık... Bakalım bu rutini daha ne kadar sürdürebileceğiz?

8 Ekim 2021 Cuma

4491

Zor oldu tabi, dünden sonra bu sabaha başlamak. Her saat başı uyandığım gecenin sabahında kendimi toparlamak zor oldu. Donuklukla öfke patlaması arasında gidip gelen ruh halimi sakinleştirmem zaman aldı.

Herkes senin gibi çalışıyor aşağı yukarı, herkes bir şekilde çabalayıp yoruluyor ve burada yaşamak zaten hepimizi yıpratıyor-ama bu kadar zor değil bir güler yüz göstermek, "küpeni yeni mi aldın?" demek mesela, yahut "saçlarını mı yaptın, güzel görünüyor..."

Kendimce elimden geldiği kadar her güne, her sofraya, bu eve özen göstermeye çalıştım. Bu halimle zor da olsa baş başa anlarımızı özel kılmak istedim... Ama hep karşımda çökkün, sessiz, telefonuna bakan bir adam görür oldum.

Üstelik başkalarının yaşadıklarına, hissettiklerine karşı duyarlısın, bakıyorum da. Bana bir kez bile "Nasıl hissediyorsun son günlerde?" diye sormadın. Hayatımın en zorlu, en unutulmaz döneminden geçerken ancak fiziksel ihtiyaçlarımı karşılamak için yanımda oldun, yeter mi bu sence?

Ben daha iyisini hak ediyorum, biz daha güzelini hak ediyoruz... Üzgünüm.

4490

 Yine aynı noktadayız, belki hatta daha da kötü bu kez; son şansımızı da kaybettik...

Son haftalarda art arda her gün hayal kırıklığına uğruyorum ufak ufak, her seferinde aynı yerden kırılıyorum.

"Benim hiçbir şeyim değilsin artık!" diye bağırıp çekip gitmek istiyorum, yapamıyorum.

Hayatımın geri kalanını böyle bir özensizlikle geçirmek için fazla gencim.

Yine de kendimi çok suçlu hissediyorum, kızlar gerçek sevgiyi görerek büyüsünler isterdim... Ben babamla gurur duydum hep, olmasa bile varlığını hissettim-onlar da böyle hissetsin isterdim. Özür dileyerek ağladım gece boyunca onlardan, şimdiden özür dileyerek...


6 Ekim 2021 Çarşamba

4489

Evde bir yabancı ile günü geçirmenin elbet zor yanları var, ama yine de aklımdaki gibi bir yardımcı bulduğuma memnunum. Sanırım en büyük mesele buydu, hallettik gibi görünüyor. Üstelik görüştüğümüz ilk adayla!

Bu ekim belki de hayatımdaki en farklı, en unutulmaz ay olacak. Ne kadar hazırım emin değilim, heyecanla bekliyorum ay sonunu. Şimdilik evdeki düzenleme yerleştirme ve temizlik işleri devam ediyor, ancak yetişir gibi de görünüyor. 

Beni tek korkutan; tüm bu detayları düşünmüş olduğum halde, ruh halime yatırım yapmayı düşünmemiş olmak... Tüm bu curcuna içerisinde hiç yalnız kalmaya vaktim olmadan, eskisi gibi bunaldığımda kaçacak fırsatlarım olmadan nasıl sürdüreceğim bakalım...?

5 Ekim 2021 Salı

4488

Gece yarısı uyandığımda birdenbire yıllar yıllar evvelinden bir anı hatırladım; evin önünde arabada bir kış akşamı Leonard Cohen söylüyordu: "I'm your man..."

Ağladım; o an nasıl da hafızama kazınmış, ne kadar eşsiz ve tekrarsızmış, mutluluk varsa tam da o anmış.

If you want a lover
I'll do anything you ask me to
And if you want another kind of love
I'll wear a mask for you
If you want a partner, take my hand, or
If you want to strike me down in anger
Here I stand
I'm your man
If you want a boxer
I will step into the ring for you
And if you want a doctor
I'll examine every inch of you
If you want a driver, climb inside
Or if you want to take me for a ride
You know you can
I'm your man

4 Ekim 2021 Pazartesi

4487

Hiç planda yokken ilk yardımcı adayımızla görüştük bugün ve olumlu geçti. İlk izlenim olarak sakin ve mülayim bir kadın olduğunu hissettim, umarım çalışkandır da. yarın başlamasına karar verdik, elbette benim için de biraz zor olacak alışmak başlangıçta. Tanımadığım biriyle kendi evimde birazcık kısıtlanmış hissedeceğim sanırım, ama ihtiyacımız olduğu bir gerçek. Doğuma kadar alışma süremiz olur böylece-bakalım nasıl geçecek...

3 Ekim 2021 Pazar

4486

 "Aramıza öyle bir şey girdi ki, aşamıyorum." dedim.

"Aşamayacağımız bir şey yok, öyle değil mi?" dedi.

Emin değildim, ama onun emin olması hoşuma gitti.

4485

Kayıp geçen gün

Neden bu kadar kayıp geçti bugün... Niçin bir türlü uyanamamış gibiydim? Kış gibi soğuktu; komşular da olmayınca fazla sessizdi- ıssızlığın ortasındayken kendi varlığımı bile hissedemiyordum.

Akşamüstü göle yürüyüşte biraz ıslanmak güzel geldi; kızarmış sonbahar yapraklarıyla selamlaşmak ve eskiden tanıdığımız köpekleri görmek mutlu etti. 

Birlikte mutfağa girip yemek hazırlamak her zamanki gibi keyifliydi, ama sonrasında seçtiğimiz film beni öyle bunalttı ki- belki de filmin suçu yoktu; zihnimin labirentinde kaybolmuştum. 

2 Ekim 2021 Cumartesi

4484

(1 EKİM)

Geçen doktor kontrolünde eklenen ilaçlarımı sabaha karşı uyanıp aldığım için, birkaç gündür zombi gibiyim sabahları. Geve boyunca defalarca uyanıp kaygılar bastırınca uyuyamıyorum ve bir nevi doğum sonrası uykusuzluk rutinine başladım şimdiden. 

Yatakta kediler de üzerime geldikçe zaten ağrılarımdan zorlukla hareket edebildiğim için bazen bunalıyorum. Sabrımı kaybedince öfkeleniyorum. Bir yandan ev işleri yardımcısı ararken karşılaştığımız abuk subuk insanlar, bir yandan hazırlıkları tamamlama telaşı, en çok da erken doğum endişesi...

Zihnim karman çorman ve öyle rahatsız ki... Ekim ayı'nı daha sakin, daha fazla yoga&mediyaston ve yürüyüş yaparak geçirmeyi umuyorum. 

4483

(30 EYLÜL) 

Baş başa son evlilik yıldönümümüz- V. yılımız kutlu olsun!