17 Nisan 2023 Pazartesi

4973

(2 ŞUBAT PERŞEMBE)

Fotoğraf çekimi günlerinde kızlar dayımı hem merak ediyor, hem de ondan kaçıyorlar. Hem ona yaklaşmak isteyip, hem güvenli alanlarında uzak duruyorlar. 

Bizim ilişkimiz de bir parça tuhaf; geçmişte ciddi bir yara almış ve her şey açıkça konuşulmadan konu kapatılmış olduğundan, yokmuş gibi davrandığımız bir karşılıklı gerginlik var aramızda. 

Bunu düzeltebilir miyim, bilemiyorum...

4972

 (1 ŞUBAT ÇARŞAMBA)

Ayakkabı boyadığım günleri seviyorum, ekstra bir sorun çözmek zorunda kalmadığım günleri kolay geçti sayıyorum artık. Bugün de böyle bir gündü, bir yandan da yaklaşan buluşmanın tatlı gerginliğini hissetmeye başladım içten içe...

14 Nisan 2023 Cuma

4971

 (31 OCAK SALI)

Haftanın ilk doğru düzgün iş günü ve yeniden sakince ayakkabı boyuyor olmak keyifli. Aslında yaptığım işin yaratıcı tarafı beni besliyor, ama diğer yönleri öyle zorlayıcı olabiliyor ki bazen, bırakmayı düşündüğüm oluyor. Çocuklarla birlikte işi yürütmek gerçekten imkansıza yakın, evde çalışmak avantaj gibi görünen bir tuzaklı durum. 

Bakıcı varsa rahatsın zannedenler, evden sabah çıkıp akşam gelenler benim kızlara harcadığım mesaiyi asla hayal bile edemezler. Bütün yemeklerini, ara öğünlerini yapan, yıkarken, parka veya doktora götürürken yanlarında olan, birini mutlaka taşıyan, sabah erken uyandıklarından altlarını değiştirip üstlerini giydiren, akşam uyutan ve kriz anlarında onları sakinleştiren benim.


4970

 (30 OCAK PAZARTESİ)

Akşam tüm yorgunluğun üstüne bir aile ziyareti yaptık ve bir kere daha bu insanların nasıl bu kadar hiçbir işe yaramadan hayatlarını sürdürdüklerine şaşırıp kaldım. Hayata dahil olmak yerine, var olmayan bir öte-dünya için kendilerini bir takım dualara, ritüellere hapsetmiş kafeslerinde ömür tüketiyorlar. Oysa öyle çok şey var ki deneyimleyecek, her yaşta ve her koşulda!...

Kızlar yabancı gördükleri için ağladılar yine, çocuk sahibi olmayan insanlar neden ağladıklarını anlayamadılar, aylardır görmedikleri ve muhtemelen hatırlamadıkları birileri onları kucaklamak isteyince neden ağlamasınlar ki? Çocuklardan ne tuhaf beklentilerimiz var...!

4969

 (29 OCAK PAZAR)

Bazen arka arkaya birkaç gün çalışamamak geriyor beni, aslında hemen her hafta böyle geçiyor diyebilirim. Bu pazar ufak tefek işlerimi kızlar uyurken Emirli'de yapıyorum en azından. 

Hayat ben bir şeyler planlarkan, yetişmeye çalışırken, farkına varamadan geçip gidiyor aslında ve ben en çok da hayatı yakalamak istiyorum!

4968

 (28 OCAK CUMARTESİ)

Kahvaltıdan sonra yine toparlanıp Emirli'ye gidiyoruz, önce marketten alışveriş yapmak için uğrayıp, çiftlikten süt yumurtamızı alıyoruz. Hafta sonu burada hamur işi pişirmeyi çok seviyorum, bana evde hissettiriyor. Kışın zaten İstanbul'da hafta sonu kalabalığında kızlarla yapacak çok bir alternatifimiz de yok başka.

İlk defa burada banyoya giriyor kızlar, en sevdikleri şey suyla oynamak zaten, ama çıkarmak bir mesele. Küveti dolduruyoruz, hiç bitmesin istiyorlar...

4967

 (27 OCAK CUMA)

Aslında dün de fotoğraf çekimiyle geçtiği için pek çalışamadım, ama bugün arkadaşımın sergiye gitme teklifine hayır diyemedim. 

Merakla beklediğim Emily Dickinson şiirinden ilhamını alan sergiyi gezdik bugün; hava soğuktu ve Beyoğlu'nda olmak tüm yozlaşmasına rağmen güzeldi. Kimlik ve Ego meselesine dair işler görmek, birlikte bir kahve içmek, evden ve çocuklu rutinimden uzaklaşmak çok iyi geldi. 

4966

 (26 OCAK PERŞEMBE)

Bugün dayımla fotoğraf çekimimiz var; hem çalışıyor hem eğleniyoruz.

Yeni modellerin üretimi, fotoğraflanması, editleri ve listelenmeleri gerçekten vakit alıyor ve sonuca ulaşmak tahmin ettiğimden de uzun süreceğe benziyor. Bir yandan her yeni ürünü listelerken var olanların da açıklamalarını, videolarını elden geçirmem gerekiyor. Her şey değişip dönüşüyor, işim de öyle ve ben bütün tempomla ayak uydurmaya çalışıyorum, elimden geldiğince...