29 Kasım 2019 Cuma

3811

Yine geç uyandım bu sabah, günler yetmiyor bir türlü... Yogadan sonra kahvaltımı yaptım, ardından annemle balkonda çiçekleri elden geçirdik. Kaktüsleri diktik, yeni aldığımız çilli begonya ile kurdelenin saksısını değiştirdik. Çok hoş oldu, ahşap çiçekliği de düzenledim.
Sabah yağmurluydu hava, içimden huzurlu bir müzik açıp bir fincan sıcak çikolata yapıp pencere kenarında saatlerce oturmak geldi. Tabi ki hayatım buna müsaade etmedi, belki kışın kar seyrederek sessiz bir gün geçirebilirim...
Temizlik için öğlen kadın geldi; evi süpürdü sildi, toparladı. Kediler arttıkça tüylerle baş etmek de zorlaşıyor, her gün örtüleri silkelemekten yoruldum. Ben de biraz piyano çaldım, hala Beethoven'ın sonatını istediğim kadar iyi çalamıyorum. Öğleden sonra muhteşem bir güneş açtı, kaktüsleri güneşlenmeye koydum. Ben de çalışmaya oturdum ve elimdeki ayakkabıları tamamladım.
Akşamki dersimizi erteledik, zaten içimden pek de gelmiyordu gitmek,çünkü yorulmuştum. Konuşmak iyi geldi, içten içe biraz cezalandırmak istediğim birinin sesini duyunca yumuşadım sanki. Sonra kendimi bu indirim çılgınlığına kaptırdım biraz, yılbaşı hediyesi bahanesiyle birkaç şey sipariş ettim. Hafta sonu hem dinlenmek, hem biraz gezmek istiyorum, bir yandan çalışmam da gerek...

28 Kasım 2019 Perşembe

3810

Dün gece Spinoza üzerine bir kitaba başladım ve bırakamadım, heyecanlı ve düşüncelerle doluydum, geç uyudum. Sabah sıkıntılı bir rüyadan yorgun uyandım; Emirli'yi çöp ev misali kedilerle doldurmuşuz, bir sürü hasta kedi doluydu ev...
Rüyanın sıkıntısını zor attım, derken çalışma odamdaki mindere kedilerin işediğini fark ettim. Minderi yıkamaya atıp halıyı sildim, sinir oldum. Sakinleşip hava elementi yogamı yaptım ve her sabahki gibi kahvaltımı balkonda ettim. Annemle pazar alışverişine çıktık sonra; meyve sebze aldık. Dönüşte hava çok güzeldi, biraz rüzgarlı da olsa koruda çay içtik.
Aldıklarımı buzdolabına yerleştirme, çamaşır toplama, yatak rulolama, bulaşık kaldırma derken günün yarısı yine ev işleriyle geçiverdi. Her günüm böyle, bir türlü çalışmaya oturamıyorum!
Öğleden sonra biraz müşterilerle ilgilendim, siparişlerime devam ettim ve ödemeleri aldıktan sonra keyifle kendime bir kahve koydum.
Piyano başına geçtim, bu sefer uzun çalıştım ve epeyce minör majör akorlara kafa patlatıp Hatırla Sevgili'yi çaldım. Yani kendi kendime çıkarabiliyorum artık yeni bir parçayı, hoşuma gitti, ama çok da yoruldum. Yeni ojemi denemek için manikür yapmaya karar verdim akşam, Aralık ayını neden bu kadar neşeyle bekliyorum ki acaba?...

27 Kasım 2019 Çarşamba

3809

Bugün de geç uyandım, kendime şaşıyorum. 2 saat daha erken uyanmam lazım işlerimi bitirebilmek için. Gerçi keyfim yerinde, yeni hastalıktan kalktığım için fazla yüklenmek istemiyorum kendime.
Yogamı yaptıktan sonra kahvaltımı hazırladım, son günlerde Hatırla Sevgili dizisini izlemeye başladım, Bizimkiler'den sonra Şaşıfelek Çıkmazı, şimdi de bu. O dönemleri anımsamak, nostaljik Büyükada yaşamını düşlemek bana iyi geliyor...
Öğlen terapiye yetiştim; içimden bir şeyler değişmişti zaten son haftayı pas geçmiştik ve ben koptuğumu hissediyordum. Bu kez sanırım konuşurken aynı fikirde olduğumuzu hissettim; özellikle anti depresanlar konusunda. 2 haftada bire yaymaya karar verdik görüşmelerimizi, bir de daha derinden giderek meditatif çalışmaya-bu fikri sevdim.
Çıkışta yine annemle bir mola verdik; canımız muhallebi çekti. Etrafımdaki insanları annemle konuşmayı seviyorum...
Akşamüstü sonunda ayakkabı boyamaya başladım, hızlıca devam edip çok şey yapmak istiyorum yıl sonuna kadar!

3808

(26 KASIM SALI)

Balkondaki sarkan çiçeklerden 2si ardı ardına öldüler, ben de yenilerini almak istiyordum. Öğleden sonra biraz baktım; bir kurdele çiçeği bir telgraf bir de çok enteresan çilli begonya aldım. Yeni çiçeklere çok seviniyorum! Balkonu düzenlemek, burada kendime bir kahve koymak, evde yılbaşı dekorasyonu yapmak çok hoşuma gidiyor...
Ovacık doğal ürünler marketinden kışlık nohut, fasulye filan aldım. Bu kooperatiflerden alışveriş yapmayı da seviyorum, hem desteklemek adına hem de lezzetini beğeniyorum. Bugün de ev işlerine daldım, ayakkabı boyamaya başlayamadım. Haftanın kalanını iyi değerlendirmem lazım!

3807

(25 KASIM PAZARTESİ)

Eğlenceli bir doktora denk geldim, son günlerde onun konuşmalarını dinliyorum. Nöro-science dalını çok seviyorum, beynin yapısı çocukluğumdan beri acayip ilgimi çekiyor. Zeki insanların esprili tarzına bayılıyorum!
Bu hafta sonunda iyileşmiş olduğumu hissediyorum ve yeniden yogaya başladım. Hava elementi başta biraz sıkıcı gelmişti, meditasyona yakın yavaş bir pratik. Ama şu ara hoşuma gidiyor, fazla vücudumu zorlamadan devam ediyorum. Sonbaharın geldiğini ancak şimdi hissediyorum; daha geç uyanmaya başladım mesela, cildim kurumaya başladı, havanın kokusu değişti...
Yoganın ardından kahvaltıdan sonra evdeki işleri toparlamak öğleni buluyor. Piyano çaldıktan sonra sosyal medya planlaması derken, masa başına oturmam akşamüstünü buluyor. Bugün yeni siparişime başlayamadım, ama kendimi daha güçlü ve hevesli hissetmeye başladım.

25 Kasım 2019 Pazartesi

3806

(24 KASIM PAZAR)

Dün o kadar yorulmuşum ki, bacaklarım ağrıyor. Hastalığın da yavaş yavaş son kalıntıları çekiliyor üzerimden, vücudum kendini ancak toparlıyor...
Dünkü konserden sonra aceleyle çekip gitmem sanırım tuhaf oldu, hoşçakal demeliydim ama bir garip denk geldi. ne bileyim herkes başına üşüşünce ben de onların hayranlarından biri gibi görünmek istemedim sanırım. Aslında çıkışta sohbet etmeyi bir kadeh bir şey içmeyi çok istemiştim, ama fazla ilgili gibi görünmekten çekindim açıkçası.
Kahvaltıdan sonra yorgun hissettim, biraz kitap okuyup uzandım. Öğleden sonra güne başlayınca Emirli planımızı erteledik. Banyodan sonra ancak gündelik işleri yapıp, biraz piyano çaldım ve akşamüstü sinemaya gitmeye karar verdik.
Haftalardır denk getiremediğimiz Parazit filmini izledik, gerçekten iyiydi. Çıkışta düşündüm; Shoplifters mı daha iyiydi bu mu? Sanki Shoplifters daha iyiydi, sıcacık duygular bıraktı içimde, ama bu filmin de hafif gerçeküstücü komik sinema dili birden bire doğum gününde kızı bıçaklayan adamın ağzından nasıl yumruk gibi çaktı: "Respect!" 
Zenginlerin, yukarıda yaşayanların, yerin altında yaşayan garibanlara hiç mi hiç saygısı yok...
Nefis bir hiciv, buruk bir mizah.

3805

(23 KASIM CUMARTESİ)

Keyifli bir gün; ilk defa daha iyi hissederek uyandım ve bugünü annemle planladım: öğlen buluşup gezeceğiz, akşamüstü de dedemleri ziyaret edeceğiz.
Kendimi daha zinde hissettiğim için çok mutluyum, gerçekten hastalıktan bıkmıştım artık. Evden çıkmadığım atalet günlerinden sonra bugün yürümek iyi geldi.
Dükkanları gezerken annemin içeri giriş ve çıkış alarmlarında ötmesi günün komedisiydi. Bir türlü sebebi anlaşılamayan bu garip durum gün boyu sürdü; 1 mağaza hariç hepsinde alarmı öttüren kadıncağızın ceketi, çantası, her şeyine bakıldı ama bir şey bulunamadı. Ameliyatta içimde bir parça mı unuttular diye telaşa kapıldı hatta, çok güldük.
Dedemi iyi gördüm ve bu kadar uzun süre gelmediğim için üzüldüm, ölmeden önce babaannem için de bu suçluluğu hissettiğimi hatırladım... Yaşlılık hem yaşlanan için hem de ailesi için zor gerçekten. Akşam da programım vardı; Piyano House'da bir konsere gideceğim. Biraz fazla yoğun bir gün oldu, ama ne yapayım hastalığın acısını çıkartıyorum işte!

6 ay olmuş ilk konsere geleli, bu akşam yine bir klasik karma dinleyeceğiz. Topluluk içinde konuşmak ve tanımadığım insanlarla kaynaşmak gibi kendimi zorlayan ufak girişimlerde bulundum, hoşuma gitti. Bazen kendimizle ilgili ön yargılarımızdan kurtulunca bambaşka biri gibi davranabiliyoruz ve normalde zorlandığımız şeyler kolayca oluveriyor.
Heyecanla beklediğim parça Stændchen başlarken yine ismini yanlış telaffuz eden piyanist ile tatlı tatlı atışmaya başlıyoruz. Parçanın ortasına gelemeden şaşırıp tekliyor, "Ne oldu bana çalamadım, beni bir ateş bastı." diyor.

Arada bahçeye çıkıp bestelerini beğendiğim piyanist ile sohbet ediyoruz, müziğin hiçlikten doğduğunu söylediğimi hatırlıyorum. Beni anladığını hissettiğimi de, kısa ama akılda kalan bir sohbet-ilham verici. Yukarı çıkarken peşimden gelen diğer piyanist laf atıyor arkamdan: "Rana ve kedileri!"  Gülümseyerek arkamı döndüğümde kaç kedim olduğunu soruyor, 5 diyorum. "Daha fazla var sanıyordum, mutlular mı?" diyor. Bana ait olan her şey zaten mutlu olur, değil mi?

İkinci yarıda en sevdiğim serenat yeniden çalınınca gözlerimi kapatıp içimden söylüyorum, kimsenin orada olmadığını düşleyerek, kendi kendime...

22 Kasım 2019 Cuma

3804

Yorucu bir gün, sabah uykumu almadan ve boğazıma yapışmış kalmış bir gıcıkla uyandım.
Ihlamurumu içtim, kedileri besledim, temizlik günü olduğu için yatmadım tekrar.
Ama pek bir şey de yapamadım, etrafı toplayıp kahvaltı hazırladım. Sonrasında biraz dinlendim ama uyuyamadım, telefonlar kapı zili vesaire...
Dün son dakika detaylar eklenen ayakkabıyı bitirdim, dükkana götürdük, anneme uğrayıp Christmas ayakkabılarını denedik.
Çalıştığım halde karşılığını alamamaktan yakındım biraz, bugünlerde canım sıkkın işle alakalı ve içten içe korkuyorum. Böyle gidemez, bir an önce düzelmeli diyorum. Eskide hiç düşünmediğim detaylara kafa yorup emek harcadığım halde eskisi gibi satış yapamıyor olmak beni üzüyor.
Akşamüstü eve geri dönüp müşterilerle yazıştım yine, buzdolabını temizledim, aklımda kalmasın. Akşam saatlerinde birden bir sürü kişi yazmaya başladı art arda soranlar, mesajlar... Hepsine geri döndüm, eskizler yaptım ve satış da yapınca moralim düzeldi. Her şey anlık aslında, inişli çıkışlı ama korkmadan devam etmek gerek...

21 Kasım 2019 Perşembe

3803

Öksürüğüm şiddetlendi bugün, tekrar ıhlamur-adaçayı-zencefile başladım.
Gerçekten yoruldum öksürmekten ve halsiz hissetmekten, azıcık yürüsem yogaya başlasam tekrar.
Yeter artık iyileşmek istiyorum!
Bugün de işlere kendimi vermekte zorlandım, ev işlerine daldım, kedilerle ilgilendim, kafamı toplayamadım derken akşamüstü sosyal medya stratejileri üzerine odaklanmayı başardım. Hala somut bir şey elde edemediysem de, ne yapıp ne yapmamam gerektiğini anladım. Şimdi yıl sonuna kadar hepsini gözden geçirip umarım bir yere varacağım.
Kışın geldiğini hissetmek hoşuma gidiyor bir yandan, tanıdık bir koku var sanki havada, sabahların serinliğinde...
Heveslendiğim şeyler var, hayallerim, hedeflerim-yeni yıl benim yılım olacak!


3802

(20 KASIM ÇARŞAMBA)

Dün doğum günümde sanki içimden bir kuşu saldım, tuhaf bir özgürlük anı yaşadım kendi içimde...
Bıraktım bazı şeyleri, terapiyi de bırakmaya karar verdim, haftaya gittiğimde konuşacağım. Ama tepkili değilim, karamsar da değilim hatta.
"Artık terapinin nasıl bir şey olduğunu, ne bekleyebileceğimi biliyorum ve soruların hiç bitmeyeceğini de... Bir süredir buraya geldiğime memnunum; kendimle baş başa gibi hissederek konuşmak, karşımda beni kötü niyetli olmadan tarafsızca dinleyen birinin olduğunu bilmek güzel. Artık bir süre kendi başıma kalmak ve işlerime odaklanmak istiyorum. Çünkü işimi ve ailemi biraz ihmal ettiğimi fark ettim, kendi duygularımı odağıma aldığım için son aylarda. Bana iyi gelmesi için yaptığım şeylerin biraz fazla yorucu olduğunu fark ettim; her gün yoga piyano, her hafta terapi, seramik derken koşturmaktan yorgun düşmüşüm. Bu hafta dinlenmek iyi geldi bana. Şimdi bir süre de işime adamak istiyorum kendimi. Belki sıkışmış hissettiğimde tekrar gelebilirim. Desteğiniz için çok teşekkürler."
Böyle bir konuşma geçiyor içimden, bu hafta piyano çalışamadım, derse de gitmeyeceğim. Artık yeni bir döneme giriyoruz ve eskisi gibi hissetmiyorum, eskisinden farklı bir düzen hakim olacak ve elbette benim kontrolümde olacak. İpleri ele alıyorum ve cesaretle hayata devam diyorum!

3801

(19 KASIM SALI)

Doğum günüm!
Hala tam iyileşemedim, akşamki sinema ve öncesinde yemek planımızı sanırım erteleyeceğim. Yine de keyfim yerinde, kutlamaya ihtiyacım yok çünkü zaten hafta sonu hep birlikte eğlendik. Bugünü sessiz sakin evde geçirmek iyi gelecek hatta bana, kedilerimle, balkonumda kendime güzel bir kahve pişirmek... Çiçeklerimi sulayıp sevdiğim müziği dinlemek iyi gelecek.
Gün içinde işlere geri döndüm, dükkana uğradım ve annemle yemek yedim. Annelik böyle bir şey işte, diye düşündüm, kendin için isteyeceğin bir şey kalmamışsa bile çocuğun için heyecanlanmak... Birlikte biraz oturduk, konuştuk.
Akşam evde kahve demledik, birer dilim kek kestik yanına, bir mum yaktık ve 90lar playlist açtık. Bir kaç viski shot attıktan sonra ısındım ve canlandım, kendi kendime dans ettiğim anları unutmayacağım...
Kendimle baş başa, her şeye rağmen eğlendiğim, Rana'yı kutladğım bir gece geçirdim. Kurt Cobain ve Leonard Cohen eşlik etti geceme, selamlar yeni yaşım!

18 Kasım 2019 Pazartesi

3800

Sabah uyanırken göğsüm ağrıyordu, nefesim tıkalı ve boğazımda gıcıklanma hissiyle başladım güne. Pek başlayamadım daha doğrusu, pastil ve himalaya mentolü ile yatakta biraz burnumu sildim. Kedilerimi sevdim, kahvaltı edecek iştahı zar zor buldum kendimde.
Evi toparladım, çiçekleri suladım filan ama çalışacak gücü bulamadım bir türlü. Kendime biraz izin vermeyi seçtim; iyileşmek, dinlenmek için.
Kızlarımla kanepeye uzandım, biraz kitap okudum. Elementlerin dengesine kafa yordum ve kendimdeki eksikleri, fazlalıkları gözden geçirdim. Kendimi hep su elemetine yakın hissettim, ama düşündükçe belki de toprak bende tam dengeli olmayabilir, ateşim biraz sönük kalmış olabilir... Yeni yaşımda kendimi yoga ve meditasyonla dengelemeye yöneleceğim.
Öğleden sonra güneş açtı, yarım saat uyumak bana iyi geldi ve baş ağrım geçmese de kalkıp güne başlamaya karar verdim.
Çorbamı içtim, maillerime baktım ve sosyal medya için fotoğraf çektim.
İşler istediğim gibi gitmese de, içimde bir umut var, yeniden dirileceğim günler çok yakında...

3799

(17 KASIM PAZAR)

Dünden sonra bugüne tam bir enkaz gibi uyandım.
Son hafta hep 4 saat filan uyudum ve hastalığım sürekli tekrarladığı için bir türlü kendime gelemiyorum. Bugün motivasyonum çok düşük, içimden hiç çalışmak gelmiyor.
Biraz geç uyanınca ev işleri; temizlik, mutfak derken akşamüstü oluveriyor.
Birlikte bir film seçiyoruz akşam için; Japon kültürüne bağımız giderek artıyor. Kedilerimin adlarını sushi, sashimi, nigiri, wanton gibi değiştirmeye karar vermek üzereyim!
Beynimin içi sisli sanki, odaklanamıyorum, iyice dinlenmeden iyileşemeyeceğimi anladım artık.
Bu hafta yeni bir başlangıç olsun; önce yeniden dinç hissedeyim, yogaya geri döneyim, piyanomu zihin açıklığı ile çalayım, işlerimde hızla ilerleyip güzel sonuçlar alayım...

17 Kasım 2019 Pazar

3798

(16 KASIM CUMARTESİ)

Doğumgünü erken kutlamaları başlasın!
Dün hiç ama hiç uyuyamadım ve hastalığım yeniden arttı, berbat hissediyorum ve bir türlü dinlenemiyorum.
Akşamüstüne kadar boş beleş geçirdim günü, kanepede uyuya kalıp öksürüklerle uyandım durdum. 
Akşamüstü hazırlandık, çok hoş bir yerde masa ayırtmıştık.
Koşuyolu'nda Kaen sushide arkadaşlarla toplanıyoruz. 
Menünün tamamını yemek istiyoruz, ortaya 4 çeşit sushi ve somon carpaccio söyleyerek başlıyoruz. İnsanlar biliyor burayı, içerisi kalabalık ve müzik de hoş. Kaliteli servisleri ve güler yüzlü garsonları benden tam not alıyor.
 Sushiler bence nefis, her seçtiğimiz gerçekten çok lezzetli. Masaya geldiği gibi bitiyor zaten, şarapla uyumu da mükemmel. Bir posta daha sipariş ediyoruz; bu kez daha enteresan çeşitler seçip. En sevdiğim wasabi ve zencefil turşusu-tam kış tatları...
 Ardından enerjim düşük de olsa, geceye Kadıköy'de devam ediyoruz. Ağaç Ev blues barda Mojo Town sahnede, içerisi tıkış tepiş kalabalık. Barmenin hazırladığı enteresan kokteyllere bakarak şarkılara eşlik ediyoruz, aslında ilk parçaları bilmiyorum ve repertuarları çok benlik sayılmaz ama, grup çok iyi.
 Gerçekten İstanbul'da gidilecek nadir doğru barlardan biriymiş burası ve keşfettiğime çok memnunum. İçerideki kitleyi de sevdim, kendimi ait hissettim ortama. Gece yarısından sonra tekila shotları devirdikçe neşemizi bulduk, buraya daha sık gelmeye karar verdik. Hep birlikte barda takılmayalı çok uzun zaman olmuş, özlemişiz...
2den sonra eve dönüğümde pestilim çıkmış olsa da, bence harika bir akşam ve keyifli bir geceydi. Doğumgünümde epeydir böyle eğlenmemiştim, yatmadan kitap okudum biraz...

16 Kasım 2019 Cumartesi

3797

(15 KASIM CUMA)

Yorgun ve hastayım hala; yine de hiçbir şey yokmuş gibi sabah kalkıp yogamı yaptım, kendime güzel bir kahvaltı hazırladım. Bütün gün hiç oyalanmadan bu halimle çalıştım, enerjim olmamasına rağmen planladığım işleri bitirdim. İnatla hastalığımı inkar politikası uyguluyorum.
Öğlen terapiye gittim; o odaya girince geçen hafta sinirlendiğim şeyleri söyleyemedim. Biraz belli ettim gerçi; burada aldığım tavsiyelerin beni derinden etkilemediğini söyledim mesela. Bir şeyleri değiştirdiğini, ama benim asıl sorunumu çözmediğini, gerçekte ihtiyacım olanın şefkat olmadığını söyledim. İyiyken herkesin iyi olduğunu, ben kötüyken kimsenin hiçbir şeyin bana iyi gelmediğini söyledim.
Beni yalnız buluyor, kendimi yalnızlaştırdığımı söylüyor... Belki de bu bendeki yalızlık hissinin bebeklik dönemime dayandığını, annem beni emzirmediği için kendimi ifade edemediğim dönemde başladığını düşünüyor. Kim bilebilir?
Bir şeyi çok derinlere gömmüş gibiyim, o kadar derinden ki gömdüğümü bile hatırlamıyorum. Ama bedenim anımsıyor, nöronlarım hatırlıyor...

Birini istemeden kırdığınızda, aynı zamanda ondaki değerinize emin olur musunuz?
Birine en ince yerinizden kırıldığınızda, aynı anda en yakın hisseder misiniz ona?

14 Kasım 2019 Perşembe

3796

Sabah uyandığımda birazcık daha iyiydim, sesim tam düzelmediyse de, arada öksürsem de. Kedilerimi sevdim, banyoya girdim, çünkü acıkmamıştım. Aslında yoga yapmayı çok istedi canım, ama halsizim. Dün akşam yoga hocamın kitabını okumaya başladım ve öğreneceğim şeyler olduğunu, bana iyi geleceğini hissettim. Öğlene kadar kafamdaki sesleri susturamadım, hiç bitmeyen sorgulamalar, heyecanlar, merak ve sonunda düştüğüm kötümserlik çukuru... Tüketiyor beni, ama yine de kendimi alamıyorum bu döngüden.

“You’ll get over it…” It’s the clichés that cause the trouble. To lose someone you love is to alter your life for ever. You don’t get over it because ‘it” is the person you loved. The pain stops, there are new people, but the gap never closes. How could it? The particularness of someone who mattered enough to grieve over is not made anodyne by death. This hole in my heart is in the shape of you and no-one else can fit it. Why would I want them to?”

3795

(13 KASIM ÇARŞAMBA)

Sabahın köründe uyandım, sesim kısılmıştı. Kendimi iyice çökmüş hissettim, dibe vuruş günü...
Erkenden kalktım işlere baktım, kahvaltıdan sonra kendime zencefil çayı demledim. Vakit biraz geçince terapistimi arayıp görüşmemizi erteledim, tabi tüm söylemek istediklerim de içimde kalmış oldu ve sinir oldum.
Aylardır ertelediğim online dükkandaki düzenlemelere başlamak için harika bir gün diye düşündüm, hazır işler durgunken evde bütün gün odaklanıp çalışayım. Hep şikayet ediyordum, bugün elle tutulur bir iş yapmış olayım.
Çok zaman alıyor ve enerji tüketiyor, yine de başlamış olduğuma memnunum. Birkaç gün sonra tamamlanmış olur, en azından aklımdaki yapılacaklar listesinden 1 maddeye tik atarım böylece.
Akşama doğru tekrar çok moralim bozuldu, kendimi yapayalnız hissettim...

12 Kasım 2019 Salı

3794

Bugün biraz daha iyi uyandım, yine de tam iyileşmiş değilim, halsiz hissediyorum. Ama güneşli hava yardımcı oldu; çıkıp Eminönü alışverişine gidecek enerjiyi buldum kendimde. Kalabalık sokaklarda ine çıka dükkanlara girdim, malzemeler aldım. Yeni tasarım fikirleri, paketleme heyecanı içerisinde kendime daha çok güvendiğimi hissettim.
İşler istediğim gibi gitmiyor yine bu ay ve kaygılarla doluyum alttan alta, ama yine de hareketleneceğini hissediyorum ben bir şeyler yaptıkça. Bugün bir fuar ve bir tv programı teklifi aldım mesela, düşüneceğim...
Akşamüstü Kadıköy'e dönüşte psikolog arkadaşımın yanına uğradım, birlikte Moda'da çay içip terapi sürecimden bahsettik. Cesaretimi toplayıp yüzleşmeli ve yarın kendisinde de söylemeliyim: "Benim ihtiyacım olan sanırım bu değil, belki analizci yaklaşım... 4 aydır devam ettiğim halde ilerleme kat ettiğimi hissetmiyorum. Önerdiğiniz kitaplar ve yaklaşımlar bana etki etmiyor, mantıklı gelen bir tarafı olsa bile beni değiştirmiyor. Kendimi evliliğimi kurtarma tarafına yönlendirilmiş hissediyorum, bu da hoşuma gitmiyor. Bence asıl sorunun kaynağına ulaşamadık, ben hala tam olarak duygularımı paylaşamıyorum sizinle." Dürüstçe durumumu anlatmak istiyorum, umarım sonrasında her şey daha güzel olur, açıkçası galiba bir süre ara vermek istiyorum terapiye. Zaman ve para kaybı gibi gelmeye başladı çünkü, yine de tam emin olamıyorum...

3793

(11 KASIM PAZARTESİ)

Hafta sonu berbat hissederek geçti, bu sabaha da kötü uyandım, üstelik boğazımda sinsi bir ağrıyla... Annemle pazar alışverişine çıktım, ardından parkta kahvaltı edecektik. Omletim bir türlü gelmeyince doğru dürüst bir şey yemeden kalktım ve sinir oldum. Fark ettim ki; keyifsizken annemle parkta yürümek bile iyi gelmedi bana. Ben iyiyken her şey iyi gidiyor; işim, evliliğim, insanlarla ilişkilerim, vesaire... Ben kötüykense hiçbir şey bana iyi gelmiyor galiba, kimse bana çare olmuyor. Terapi de bunlardan farklı değil, böyle hissettim. Bu hafta zaten sürekli terapistime karşı hayal kırıklığı ve biraz öfke duydum, her gün ona söylemek istediklerimi biriktirdim içimde.
Öğlen evde masa başı yaptığımda aslında yatmak istiyordum, ama kendimi çalışmaya zorlayıp haftalık işlerimi toparladım ve hatta kafama takılan bir sorunu da hallettim. Akşamüstü bir dalıp bir uyandığım bölük pörçük uykularda 1 saat dinlendim. Günün sonunda banyomu yapınca tazelenmiş hissettim ve piyanomu çaldım...

10 Kasım 2019 Pazar

3792

(10 KASIM PAZAR)

"Sabah kalkıp yapmam gereken işleri yapacağım sadece, bir robot misali..." diye düşünüyordum dün gece, ama yapmam gerekenleri yapmak için ihtiyacım olan enerjiyi bulmam bile zor oldu bugün. Dünden kalan umutsuz ve bezgin ruh halimle hiç bir konuda yol alamadığımı hissettim bütün gün.
Ne ayakkabı işimle alakalı planladıklarımı gerçekleştirebildim, ne her gün piyano çalmak ve yogayı aralıksız devam ettirmek gibi kendimi geliştirecek hedeflerimi tutturabildim. Terapiye bir hevesle başladım ama geldiğim yerde, sadece kendimi kandırıp zaman mı kaybediyorum bilemiyorum. Konuşup duruyoruz ama beni derinden etkileyen ya da hayatımı değiştiren bir durum söz konusu değil. Üstelik bir sürü de sorun çıkıyor yine, gündelik hayatta uğraşmam gereken ve ben asıl işlerime konsantre olamıyorum.
Hayat üstüme üstüme geliyor sanki ve ben yoruluyorum.

3791

(09 KASIM CUMARTESİ)

Hayal kırıklığı, yitirilen umutlar ve tükenen ben, yine yeniden...
Sıcaklığını özlediğim, gelmesini beklediğim en yakınımı uzak ve soğuk bulduğumda içimin buz kesmesi... Suçluluk ve öfke aynı anda aynı insana karşı...
Bugün gibi başka günlerimiz daha olmasın, olur mu? Ben bugün hiç burada gibi hissetmiyorum. Geçtiğimiz birkaç gün zaten içim hiç rahatlayamadı, bari hafta sonu huzurlu geçirseydim. Sakinleşmeye çok ihtiyacım vardı, bedenimi kastıran ve beni tahminimden fazla geren günlerden sonra... Olmadı, hiç bir şey bir türlü istediğim gibi olmadı. Ben de uykuya kapattım kendimi, küstüm.


3790

(08 KASIM CUMA)

Uzun zamandır görmediğin, bir zamanlar en yakını olan birini görmek nasıl hissettirir insana? Artık farklı olduğunuzu, ama bir şeylerin de aynı kaldığını görmek... Onda hala bir yerin olduğunu, her zaman bu yerin korunacağını bilmek...
Epeydir konuşmayı ertelediğin ve pek çok sözü içine attığın biri ile her şeyi konuşmak için bir adım atmak nasıl bir cesaret gerektirir peki? Göz yaşlarını taşıracak kadar... Bazı şeylerin hiç değişmediğini görmek, gülümseyerek, özlediğini fark etmek...

3789

(07 KASIM PERŞEMBE)

Kendime moral olsun diye, dünden beri kafam normalden daha da dolu ve karışık olduğu için-kuaföre gittim. Saçlarımı boyatıp bakım yaptırdım, biraz kendime zaman ayırmak iyi geldi... Eskiden daha yakın olduğum kuaförümü biraz suskun ve keyifsiz gibi gördüm, onu düşündüm. Akşam psikolog arkadaşımla terapistimden konuştuk, ben anlattıkça o da sinirlendi ve yeni bir terapist bulmam gerektiğini söyledi. Kafam daha da karıştı, neden böyle oldu birden?

6 Kasım 2019 Çarşamba

3788

Sabah sabah tam da rüya görürken kedi kavgasıyla yataktan zıpladım; balkonun kapısı açılınca bizim Latte misafir Büdülük'le burun buruna gelmiş ve haliyle kıyamet kopuverdi. Saniye içinde bizimkiler korkudan kaçışırken etrafı devirip birbirlerine çarpışıp kanepelerin altına saklandılar. Hiç beklemiyordum doğrusu bu tatlı kedinin bize gelince bu kadar sinirli olacağını, nasıl başa çıkarız diye epeyce moralim bozuldu. Özellikle cuma günkü temizlikte ne yapacağım diye acayip gerildim.
Sinirlerimi yatıştırmak kolay olmadı; çay demledikten ve kedilerimi sakinleştirdikten sonra yoga yaptım. Biraz daha uzun ve azıcık daha zorlayan sabah yogasını bitirip duşumu aldığımda iyi hissediyordum. Kendime kahvaltıda waffle yaptım(yine) ve afiyetle yedim.
Gündüz işlerimi toparlayıp epeydir ertelediğim babetleri boyamaya başladım. Evden çıkmadan önce piyano çaldım biraz, öğlen yine terapiye gittim. Tabi bu arada 2 gündür aklımda sürekli yankılanan sorular, sözler, beni ağlatacak kadar içimden taşan kırgınlıklar ara ara ortaya çıktı... Nasıl garip bir ağzımı tutamama hali ise; başka bir işin ortasında başlıyorum konuşmaya kendi kendime, muhatabı olan kişiyle konuşur gibi. Terapi sonrasında da devam ediyor galiba?
Neyse seansta başladım bu haftanın enteresan tesadüflerini anlatmaya; eskiden hayatımda olan ama uzun süredir görüşmediğim insanların bir bir ortaya çıkmalarını anlattım. 12 yıl önce tanıştığım birinin bana bugün hiç olmadığı kadar açıklıkla gelmesinin beni nasıl etkilediğini, eskiden sohbetlerinden keyif aldığım bu insanların ortak noktalarını, o karakterlerde neyin beni çektiğini filan konuştuk işte... Babamın nasıl öldüğünü, rüyamda gördüğümle bağlantısını, babamın mezarını birlikte ziyaret etmeyi hayal ettiğim insanları... Bir girdik çıkamadık yani, ama sanki terapistim tarafından çok da anlaşılamamış yahut onaylanmamış hissettim sonunda. Sanki bırak bunları boş işler der gibiydi, demese de. Hep olumsuz taraflarını göstermeye çalıştı; tehlikelerinden ya da bana kötü gelecek yönlerinden bahsetti. Haklı olduğu muhakkak, ama tehlikesiz insanları kim ne yapsın ki?

3787

(05 KASIM SALI)

Sabah yine ağlayarak uyandım, bendeki bu etkiye anlam veremiyorum cidden. Nedir bu kadar bana etki eden, bu derece içime işleyen bilemiyorum... Bütün yaşananların bir anlamı olmalı diye tekrarlayıp durdum ağlarken yatakta, mutlaka olmalı...
Güne pek güzel başlamadım anlayacağınız ve kısa bir Güneş'e selam serisinden sonra kendime waffle yaptım kahvaltıda. Waffle moral düzeltir!
Ardından, tam da bugünü eve sakince çalışarak geçirmeyi planlıyordum ki hiç olmadık bir şey başıma geldi.
Telefon dolandırıcılığına maruz kaldım- ama o meşhur terör örgütü muhabbeti değil tabi ki.
Google aramalarında öne çıkarma hizmeti sunduğunu iddia eden bir firma tarafından 100tl. ödeme alındı katakulliyle benden, anladığımda artık iş işten geçmişti. Tabi hemen her yeri aradım ama kimse bir şey yapamıyordu, neyse ki daha fazlasını kaptırmadım.
Acayip sinirlerim bozuldu elbette, öfkemi zor sakinleştirdim ve 2 saatim bu işe gitti. Şikayetlerimi yapmak için hazırlıkları yaptım ve bilenlere akıl danıştım.
Sonrasında mobil ödemeyi aldıkları Turkcell tarafından zararım tazmin edildi ve gerçekten bu kadar iyi bir müşteri servisi ile karşılaştığıma çok memnun oldum. Büyük bir jest ve bence çok başarılı bir müşteri ilişkileri yönetimi; beni kazandılar!
Öğleden sonra kafamı toplayıp elimdeki ayakkabılardan birini tamamladım ve uzun zamandır görmediğim okuldan arkadaşımla sözleştim. İş çıkışı koruda buluşup çay kahve içtik, hayattan konuştuk. Şunu gördüm, dedi; kimseye güvenerek yolunu çizemezsin. Herkes aslında kendine yatırım yapıyor ve kendiyle flört ediyor günümüzde... Ona hak verdim.

4 Kasım 2019 Pazartesi

3786

Haftaya geç uyanarak ve fazla çalışmayarak soft bir başlangıç yaptım.
Kahvaltıdan sonra Asya usulü çorba pişirdim, çamaşır yıkadım, mutfak topladım, kedi kumu temizledim. Ardından piyano çaldım, bu sefer asla çalamam dediğim parçanın en zor kısmını çıkardım gibi. Beethoven'a epey küfrettim ama yine de başardığıma çok sevindim.
Öğleden sonra biraz maillerime baktım, fazla çalışamadım.
Bu pazartesiyi sendromsuz geçirmeyi seçtim; annemle akşamüstü caddenin en güzel cafesinde kahve saati yaptık.
Eve döndükten sonra aklımda bir süredir ertelediğim telefonları açtım; bir türlü görüşemediğim arkadaşlarımla konuşmak çok iyi geldi. Hayatın yoğunluğu, koşturmacalar, sergiler, planlar...
Son telefon ise benim için çok derinlere işleyen biri ileydi; birkaç aydır görmediğim ama hep düşündüğüm biri... Onun da sesini duymak iyi geldi, her zamanki gibi.

3785

(03 KASIM PAZAR)

Dün epey geç uyudum ve çok rahatsız bir gece geçirdim, sabah yorgun kalktım.
Aslında hiç istemedim yataktan çıkmayı ama, boğazım kurumuş, susamıştım.
Yine de güne çabuk adapte oldum, aklıma takılanlar hariç.
Dün gece hiç beklemediğim samimi itiraf, bana o kadar iyi geldi ki...
Hem biraz kafamı karıştırdı, düşündürdü, hem de böyle açık olma isteği uyandırdı içimde.
Ben de hayatımda bir yere oturtamadığım kişilere karşı kaçak oynamak yerine açık olmayı, cesur dürüstlüğü tercih ediyorum bundan böyle. Cesaretine ve yalınlığına hayran kaldım gerçekten...

Bugünü pek verimli geçirdiğim söylenemez; aynı şey tüm hafta sonu için geçerli ne yazık ki. Çok çalışmam gereken bir dönemde boş geçen zamana acıyorum, kendimi suçlu hissediyorum. Akşamüstü biraz güzel havada yürüyelim dedik ve caddeye indik. Yeni favorim sushi ısmarladık, karideslisine bayılıyorum!

Dönüşte çalışmak için kendimi zorlasam da olmadı; hiç içimden gelmeyince bıraktım. Bir film açtık ama onun da başı sarmayınca uyuya kaldım. Kanepede rahatsız da olsa çok tatlı bir kısa uyku çektim, filmi kaçırdım. Gece yatakta Tanrı Beyni kitabını bitirdim.



3 Kasım 2019 Pazar

3784

(02 KASIM CUMARTESİ)

Hava o kadar güzel ki, mis gibi ama biz günü değerlendiremiyoruz. Son günlerde epey geç saatte uyuyabiliyorum ve sabah geç uyanmaya başladım, bugün de çabucak öğlen oldu.
Mercimek köftesi yapmak ve ardından mutfağı toplamak uzun sürdü, sonra da hazırlanıp kuzenimizi de alıp Çerkezköy yoluna çıktık.
Yolda biraz trafiğe takıldık, partiye de geciktik ama yine de çocukların mutlu hallerini görmek keyifliydi. Hava orada çok serindi, üşüye üşüye bahçede sigara içtik. Evde aile ortamı vardı, sofrayı hazırladık, yedik içtik sohbet ettik.
Arkadaşımın çok kaliteli teyzeleri var, hepsini de seviyorum. Yalnız bir başka çocuklu çift var ki; bir türlü sevemiyorum. Aslında dışarıdan bakıldığında etiketlerini beğeneceğim tipler, ama ne yazık ki bence çok sahte ve iticiler. Yine aynı şeyi hissettim ve hislerimde yalnız değildim.
Eve geç döndük ve benim ağrım çok artmıştı, biraz panikledim bu konuyla ilgili ve doktordan randevu aldım pazartesiye.

Acımı unutmak için piyano başına oturdum, derken hiç beklemediğim şekilde eski bir arkadaşım yazmaya başladı bana. Belki 6-7 yıldır görmediğim ve iletişimde kalmadığım biriydi, en son geçen bahar piyano sormuştum sadece. Benim için, beni düşünerek 2. el bir akustik piyano satın almış ve karşılıksız göndermek istiyordu, çok şaşırdım, ne diyeceğimi bilemedim.
Devamında açıldıkça açıldı ve ondaki beni anlattı bana; onun anlattığı Rana'yı çok sevdim. Öyle güzel dile getiriyor ki bana ne kadar çok aşık olduğunu, etkilenmemek elde değil. Bu değişik insanla bir kere daha buluşup konuşmak, aklıma takılan bazı şeyleri ona sormak istediğimi fark ettim. Anılarımızı hatırladım; Taksim'de buluştuğumuz cafeyi, birlikte gittiğimiz festival filmlerini, Köln'deki küçük dairesini, Beşiktaş'taki evinde bana sabaha karşı piyano çalmasını...
Hatırladıkça, bu insanın benim için bir sevgili gibi olmasa da özel olduğunu anladım. Aşkına karşılık veremedim belki ama; merak ettim onu hep, onla konuşmak benim için her zaman ilgi çekici oldu. Hayatımın çöle döndüğünden bahsediyorum ya, o çöl birden bire bir çiçek açtı dün akşam...

3783

(01 KASIM CUMA)

Uzun süre sonra bugün evde temizliğe yardımcı kadın geliyor, artık 10. denememiz ve umarım uzun süreli olur.
Bu seferki daha sadık ve kesinlikle işini çok iyi biliyor gibi görünüyor. Ev tertemiz olunca benim de içim rahat.
Kedilerin tek derdi temizlik günleri ortaya çıkıyor; birbirleriyle didişen 5 kediyi aynı odaya kapatmak ve sonra başka odaya almak kolay olmuyor. Her giriş çıkışta bir tanesi kaçıyor filan, neyse idare ettik.
Akşama konser planı yapmıştık aslında, ama hem yorgun hissettim hem de içimizden gelmedi artık. Nasıl oluyor, çok fazla şey yapmak istesem de akşamları düşüp kalıyorum evde. Hayatıma bir hareket getirmem gerek...
Bir de tuhaf sağlık sorunum çıktı ortaya bugün; sinsi bir ağrı var ve yürüdükçe daha kötü oldu sanki. Akşam Deniz'e hediye bakmaya gittik, biraz dolaştık ve istediği kahramanın çantasını bulduk. Umarım beğenir, yarın onun doğum gününe gideceğiz.

1 Kasım 2019 Cuma

3782

(31 EKİM PERŞEMBE)

Çok iş bitirdiğim ayın son günü, Cadılar bayramı.
Siparişlerimi toparladım, yeniden çalışma hevesini buldum kendimde.
Pazar alışverişine çıktım, yemek yaptım.
Akşama kadar çalıştım, müşterilerden ödeme aldım zorlayarak da olsa.
Akşam yemeğe arkadaşımız geldi, tekrar Joker'i seyrettik.
Sinemadaki gibi olmasa da, kötü kalite bir çekimle bile etkileyiciydi.
Kendime kırmızı bir takım diktireceğim, içine koyu yeşil gömlek giyip makyaj yapacağım...