28 Şubat 2022 Pazartesi

4633

(27 ŞUBAT)

Basit Şeyler

Dünden sonra bu sakin pazar bize çok iyi geldi... Şömine başında oturup ateşi izlemek, dışarının soğuğunda ellerimizi kahve fincanıyla ısıtmak...

Bebek ağlaması, dinmeyen çığlıklar ve bitmeyen işler arasında yıldıran bir günün ardından nasıl huzur...

4632

(26 ŞUBAT)

Mart kapıda- yeni ay için yeni hedeflerim, heyecanlarım var.

Hocam'ın verdiği ödevler, vegan salı ve "No whining wednesday" bunlardan bir kaçı...


4631

(25 ŞUBAT)

Sabah hızlıca eksiklerimizi aldım; semt pazarı, kooperatif ve mahalle fırınından alışveriş etmeyi seviyorum. Öğleden sonra Emirli'ye kavimler göçümüz başladı; kedileri özlemişim. 

Elimizi ayağımızı bağlayan bu hayvanlar ve enerjimizi zamanımızı vererek sürdürdüğümüz düzen ile bize sahip olan mülkiyetlerimiz- temizlenmesi gereken evler, bakım gerektiren yazlıklar... Hepsini biz seçtik, hayatımızı biz kurduk, sorumlulukları biz üstlendik, kimse zorlamadı. Belki hayat biraz böyle getirdi, ama yine de bizim tercihimiz. Öyleyse şikayete vakit harcamadan, yapabildiğimiz kadarıyla yetinerek devam...

4630

(24 ŞUBAT)

Kış geri geldi; yağmurlu soğuk kasvetli havada Kadıköy'de malzeme alışverişine çıktık. Kumaşlar, renkler, boncuk ve pullar arasında geçirdik 2 saatimizi, kahve içmeye oturacaktık ama, eve dönme vakti gelmişti bile.

Akşam yorgunluk ağır bastı, çalışmaya halim kalmadı. Erken yatmak istiyordum, ama sevgili hocamın canlı yayını vardı. Kendimi zorlayarak onu dinlemeye karar verdim, tam da böyle uykusuzluğa rağmen orada olmayı seçtiğim bir vakitte; Hocam'ın ağzından şu sözleri duymak ne güzel: "Ben sizi uyandırmak için çabalarken, beni dinlerken uyuduğunuzu söylemeyin."

Uyumadığıma memnunum.

4629

(23 ŞUBAT)

İnanması güç- ama 21. yy.da hala sıcak savaşın içinde olanlar var. Dünyanın bir tarafı metaverse konuşurken, uzaya seyahat teknolojisi gelişmişken, diğer tarafı sığınaklarda bombalardan korunmaya çalışıyor. Topraklarını istilacılardan korumak için direnen, çatışan senin benim gibi insanlar var-birdenbire silah tutmayı öğrenmek zorunda kalan. Dünya'nın sözde gelişmiş demokratik ülkelerinin gözü önünde, sessizlik içinde göz yumulan bir hukuksuzluk süregeliyor. Bizler endişeyle takip ediyoruz...

23 Şubat 2022 Çarşamba

4628

(22 ŞUBAT)

Dünkü uykusuzluğun ardından biraz daha iyi uyandım, bugün erken çalışmaya başlayıp verimli geçirmek niyetindeyim. 

Siparişlerimden birini daha bitirince iyi hissettim, akşam yemekten sonra çok iyi bir film seçtik. Çifte Tazminat eski bir film noir klasiği; zekice, sürpriz sonlu ve sürükleyici...

4627

(21 ŞUBAT)

Gözlerimi açamayacak kadar bitkindim sabah, yine de matımı yayıp rahatlatıcı yoga pratiğine başladım. Her seferinde olduğu gibi çok iyi geldi.

Neden böyle çabuk yıkıldığımı düşündüm, kendimi çocuk gibi buldum; istediği olmayınca ağlayan çocuklar gibi... Aksiliklere rağmen, o iskele balıkçısında küçük bir masaya oturup karşılıklı bira içmek güzeldi aslında. Görebilseydim bunu, şükredebilseydim. 

Neden hala hala hala bir yol alamadım?

20 Şubat 2022 Pazar

4626

 Hayatımın en kötü pazar günü

4625

(19 ŞUBAT)

Kızlarla dışarıda yürüdüğümüz, güneşli görünen keskin soğuk havada mahallede kahve içmeye oturduğumuz hafta sonumuz, evde pizza yaprak devam etti.

19 Şubat 2022 Cumartesi

4624

(18 ŞUBAT)

Uykusuzlukla sınandığım, tahammülsüz uyandığım ve enerjisiz devam eden yağmurlu bir gün...

Ya da; sağlıklı bir bedende nefes aldığım, kızlar huzurlu ve sağlıklı oldukları için şükrettiğim, arkadaşlarla keyifli vakit geçirdiğim harika bir gün!

17 Şubat 2022 Perşembe

4623

Derin sohbetleri nasıl özledim, sakince oturup acele etmeden içkimizi yudumladığımız, bir masada karşılıklı göz göze baktığımız, birbirimizi gerçekten dinlediğimiz ve hislerimizi paylaştığımız akşamları...


4622

(16 ŞUBAT)

Evin temizliği yine bize kaldı, hani 1 çocuk ve 1 ev olsa idare edeceğiz de, 2 çocuk ve 2 evin işleri, bir de kediler köpekler...!

15 Şubat 2022 Salı

4621

Adım adım ilerliyoruz birlikte el ele, her ay dönümünde büyüyerek, her aşıda dökülen göz yaşları ve her gecenin uykusuz saatlerinde beraber ilerliyoruz zamanda...



4620

 (14 ŞUBAT)


4619

(13 ŞUBAT)

Dünkü gerginliğimi atmış uyandım bu sabah, sakin bir gün geçirdik evde. Hava güneşli değil dünkü gibi, karayel esiyor ama benim daha bir hoşuma gitti bu manzara: göl kenarında rüzgarda esneyen ağaçlar ve bulutlu gökyüzü-tam bir ıssızlık...

Akşam gotik bir dönem filmi izlemek istedi canım, Mary Reilly tam aradığım seçim oldu. Kızların, kedilerin ve evin sessizliği bizi sardı sarmaladı...

4618

(12 ŞUBAT)

Bir gün iyiyim idare ediyorum diyorsam, ertesi gün pes ediyor öfkeli ve tükenmiş hissederek uyanıyorum. Benim hayatım nerde kaldı? Ben nerdeyim artık, kimim? 

İçimden bir ses yapamadığım her şeyi tek tek sıralıyor; sanki hiç de kolaylaşmıyor ve hala hala hala çok zorlanıyorum! 4 aya yaklaşıyoruz ama hala aynı sorunlar devam ediyor, ne zaman bitecek, hiç bitecek mi? yoksa hiçbir şey eskisi gibi olmayacak mı? Vücudum, hayatım, ilişkimiz, hiçbir şey...? 

Pandeminin başlangıcındaki gibi bir süre her şeyin eski haline dönmesinin bekleyip sabrederek geçireceğim sanırım, ya sonra çok sevdiğim bazı şeylerin artık kalıcı olarak hayatımdan çıktığını anlarsam, pandemide olduğu gibi yine, elimde kalan son ufak keyifleri de kaybedersem...?

4617

(11 ŞUBAT)

Emirli'ye gelirken bu kez biraz endişeliyim, aslında bütün hafta da aklım kalmıştı burada-zira malum Dük bey dışarıda kaldı. En son eve dönerken bir türlü içeri alamamıştık onu ve Sabiş'i, siteye yeni gelen köpek de kedi kovalıyor üstelik. Tam da deli gibi yağmurlu soğuk bir geceyi dışarıda geçirdi, aç kaldı diye üzülürken birden çıkıverdi ortaya. Hem Mahmut da geldi bu kez!

Sıcacık şömine başında huzurla uyudular, öyle güzeldi ki onları izlemek,, öyle kıymetliler ki...

4616

(10 ŞUBAT)

Hayatımın bu yeni haline, yani yapmam gereken veya yapmayı çok sevdiğim hemen hiçbir şeyi artık yapamıyor oluşuma alışamadım henüz. Her seferinde yeniden hayal kırıklığına uğruyorum ve öfkeleniyorum, ama yine de bazı anlarda sakinleyip, kızlar iyiyse sorun yok, diye düşünüyorum. Kızlar sağlıklı, kedilerimiz sağlıklı, karınları tok ve sıcacık evlerinde mutlular, yani mutlu olmalarını umuyorum ve öyleyse biz de mutluyuz... 

4615

(9 ŞUBAT)

Yapamayışlar Senfonisi

Kızlar doğmadan önce hayatım heyecanlı, biraz da gergin ve çokça rahatsız bir bekleyişten ibaretti.

Kızlar geldiğinden beri ise bir "yapamayışlar senfonisi" ; her gün yapmak istediğim ve her hafta planladığım şeyler yapılamayanlara dönüşüyor ve ben hayatımın kontrolünü kaybettiğimi hissediyorum. Yapamadıklarım birikip yığıldıkça hırçınlaşıyor, kaybetmekten korkuyorum.  

4614

(8 ŞUBAT) 

Son 5 gündür pek çalışamadığımı fark edince panikledim biraz, zaten bir şeye vakit ayırsam hayatımda diğer bir şey mutlaka eksik kalıyor. Ya işimi, ya evimi, ya kendimi ihmal ediyorum ve adeta bu ihmal edişler arasında bir denge kurmaya çalışmakla geçiyor günlerim... Bu "yetişememe" hali beni fazlasıyla yoruyor, bazen öyle kilitliyor ki, yapmam gereken onlarca şey varken hiçbir şeye başlayamıyorum.


4613

(7 ŞUBAT)

Nasıl da bu pazartesiyi kendime çaldım! Üniversiteden arkadaşımla buluşup hem kızları biraz parka çıkardım, hem kahvemi yeni açılan bir yerde içtim. 

Anne olduktan sonra haliyle tüm sohbetler biraz çocuklar üzerine oluyor; biraz da eski tanıdıklardan konuşup haber alıyorum.

Sanırım 10 seneden fazla oldu tanışalı-zamanın bizi getirdiği yere bakıp şaşırıyorum, gülümsüyorum...

7 Şubat 2022 Pazartesi

4612

(6 ŞUBAT) 


Öğlene kadar biraz koşturmacalı geçse de bugünün sonunda çok yorulduğumuza değdi; önce Gazhane'yi keşfettik, açık havada kahvelerimizi içtik, ardından Moda'ya kadar tabanvayla gittik, yerli yerinde kalan veya değişen dükkanları saydık, mutlu sokak kedilerine selam çaktık, insanları seyre daldık, dışarıda sürüp giden hayata yeniden- kısa süreliğine de olsa dahil olmanın tadını çıkardık...

4611

(5 ŞUBAT)

Sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
Dilimizde akşamdan kalma bir küfür
Salonlar piyasalar sanat sevicileri
Derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni
Yakanda bir amonyak çiçeği
Yalnızlığım benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi

Kumkapı meyhanelerine dadandık
Önümüzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi
Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır Paşalar
Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
Öyle sıcaktı ki çöpcülerin elleri
Çöpcülerin elleriyle okşardım seni
Yalnızlığım benim süpürge saçlım
Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

Baktım gökte bir kırmızı bir uçak
Bol çelik bol yıldız bol insan
Bir gece Sevgi Duvarını aştık
Dustuğum yer öyle açık seçik ki
Başucumda bi sen varsın bi de evren
Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
Yalnızlığım benim çoğul türkülerim
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

4610

(4 ŞUBAT)

Bazen kendimi sınırsız bir okyanus gibi hissediyorum; bugüne kadar yaşadığım her deneyim birer damla gibi akmış karışmış suyuma, bana değen herkesi saklıyorum hala derinlerimde...

Hayatıma dokunan her insanın nefesini duyuyorum, yön veren sözleri aklımda tutuyorum, her yıldız çarpması karşılaşmanın ışığı parıldıyor gözlerimin önünde...

Gelip geçen, kaybettiğim ve kurtardığım her hayvanı anımsıyorum; birlikte geçirdiğimiz zamana şükrederek hiç birini unutmadan içimde taşıyorum...

Engin ve masmaviyim, gözün görmediği ufka kadar alabildiğine ben...

4609

(3 ŞUBAT)

Doktor randevumuz ertelenince Emirli'ye erken gitmeye karar verdik; sonunda kar kalktı ve ayaz kırıldı. Ne de olsa önümüz bahar, doğanın uyandığı o kadar belli ki-önümüzdeki tarla yemyeşil...

Buraya gelmek her zaman zorluyor bizi, evi her seferinde temizlemek, kızları ve eşyaları taşımak, köpekleri beslemek derken çalışmaya vakit kalmıyor. Yine de günün sonunda şömine başına geçip birer çay koyduğumuzda o rahatlamanın keyfi paha biçilemez!


4608

(2 ŞUBAT)

Kendime asla yetemediğim bir dönemde, bir yandan eve bir yandan müşterilere, bir de bizim 2 hanıma yetmeye çalışıyorum. Üstelik giderek daha fazla ilgi istiyorlar ve önümüzdeki aylar bu sürekli artarak devam edecek...

Bu hafta çözülmesini beklediğim sıkıntılı işlerin hiçbirinde yol kat edemedik, o yüzden biraz huzursuzum. Yarınki doktor kontrolümüz ertelenince sınavı iptal olan çocuklar gibi sevindim. İkizlerle hastane yorucu oluyor her seferinde, uzun beklemek, taşımak vesaire...


2 Şubat 2022 Çarşamba

4607

(1 ŞUBAT)

Ocak ayına hevesli ve umutlu başlamıştım; ikinci yarısı zor ve keyifsiz geçti. Şubat'tan ümidim yüksek, ajandam da dolu. Kızların doktor kontrolleri ve aşıları geçen aydan ertelenmişti, bu hafta onları aradan çıkarırsak üstümden bir yük kalkacak.  Sonrasından benim doktor kontrollerim ve kan tahlillerim var, kendimi biraz toparlamalıyım. Arkadaşlarla buluşmak için bir iki fırsat yaratmak istiyorum, biraz dışarı çıkabilmek... Hepsinden çok da sabahları haftada 3 gün yoga yaparak başlamak güne, bana en iyi gelen şeye geri dönebilmek. 

4606

(31 OCAK)

Haftaya başlarken aklımda çözülmesi gereken sorunlar var, kaygılı ruh hali ve karmaşık bir zihin... Ne kadar uğraşsam da bazen zihnim ele geçiriyor beni, sorunlarla baş edemeyecekmişim gibi geliyor, yeterince güçlü değilmişim gibi... Oysa nelerle baş ettim şimdiye kadar, hep kendime bunların geçici ve küçük meseleler olduğunu hatırlatıyorum. Yine de, Ocak beni fazlasıyla yıprattı; geçmeyen hastalık hali, devam eden uykusuzluk rutini, bedensele eşlik eden zihinsel yorgunluk ve henüz istediğim hayat düzenini oturtmak için erken olduğunu hissettiren aksilikler... Kontrolümde değil hiç bir şey, hiçbir şey istediğim gibi gitmiyor. Belki de buna teşekkür etmeliyim, siz ne dersiniz Hocam?