26 Aralık 2023 Salı

5284

 (10 ARALIK PAZAR)

Son 3 gündür kızlara nonstop kendim bakıyorum ve biraz tükenmiş hissediyorum. Diğer işlerimi ne zaman, nasıl yapacağım? Meditasyona bile oturamıyorum.

Bugün de bir alışveriş merkezine gittik hep beraber, kaotik ve yorucuydu elbette; kucakta taşımak zorunda kalmak çok zor geldi. Bisikletlerini de almamız gerektiğini hesaba katmamışız. Onlara alınan kıyafetleri büyük bedenleriyle değiştirmemiz gerekiyordu; mağaza vitrinindeki her şeyin yerini değiştirdik. Yürüyen merdivenleri keşfedince çok eğlendik ve bol gelen çizmelerimiz ayağımızdan defalarca düştü...

Dışarıda yemek her zaman bilinmeyenlerle dolu; köfte ve somon gibi all time favorite foodlar bazen reddedilebiliyor. Bu kadar kargaşa yetmedi bize, akşamüstü sahilin uzak bir ucundaki parka gittik. Güneş batınca hava soğudu, pek oynayamadılar, ama yine de keyifleri yerindeydi bence. Eve dönüşte hafta sonu dinlenmek yerine aşırı yorulduğumu fark edip çöktüm. 

Her şey bir yana- gecenin ortasında Vera'nın uyanıp bağıra çağıra ağlayarak yarım saatten fazla kriz geçirmesi bana kaldırabileceğimden fazla geldi. Ben nerede hata yaptım? Benim çocuğum sorunlu mu? Bu şimdiye kadarki en kötü gecemizdi, bu krizleri önlemek için ne yapmalıyım? Onu sakinleştirip yatırdıktan sonra da bir süre uyuyamadım.

13 Aralık 2023 Çarşamba

5283

 (9 ARALIK CUMARTESİ)

Kızlar geç uyandılar, ben de biraz dinlendim. Klasik sabah rutinimizin ardından evden çıkmamız öğleni buldu; bugün bir kaç saat yine kızlarla yalnız kalacağım. Vera anlayamadığım bir kriz geçirdi; limon muydu sebebi? Gerçekten bilemiyorum, tek bildiğim sabır göstermekte çok zorlanıyorum bu durumlara.

Art arda geldi yine; bu kez de kontrol kalemiyle oynamasına izin vermediğim için ağlamaya başladı. O kadar susmadı ki sonunda kucaklayıp sarstım, hızla bahçeye indirdim soğukta. Sustu hemen, ikimiz de biraz sakinleşince hep beraber alışverişe gittik. Her bir kriz, onlar için de benim için de yıpratıcı oluyor çok, bugünlerde sadece Vera ile yaşıyoruz bunu.

Akşam şarap açıp biraz karşılıklı oturmak iyi geldi, pek dolu sohbet edemesek de. Aslında bu dişimin kavuğuna bile yetecek kadar değil, ama yine de işte... 

Kızların yatma vakti geldiğinde 3. krizi de yaşayınca, artık sakin kalmak iyice zorlaştı ve ben başından aşan bir dalganın altında boğulduğumu hissediyorum...

5282

 (8 ARALIK CUMA)

Kızlarla başbaşa ilk günümüz; özellikle sabahtan korkuyordum ama OK.di.

Bakıcımız izinli ve ben yine aynı şekilde kalkıp bez değiştirip giydirdikten sonra kızlara kahvaltı hazırladım, yedirdim, gayet güzel şekilde masadan kalktık vakitlice. Kriz yaşanmadan bir gün geçirdik, yemeklerini yaptım ve öğleden sonra yakındaki cafeye bile gittik annemle birlikte. Kendime güvenim arttı biraz, ama tabi, işimle ilgili hiçbir şey yapamadım ve acaba annem yoruldu mu diye düşünmeden duramadım.


5281

 (7 ARALIK PERŞEMBE)

Bugün de sergi gezme planımız iptal oldu; geçen hafta ben hastaydım bu hafta da arkadaşım hastalanmış. 

Geçen aydan beri gezmek istediğim birkaç sergi vardı, bir türlü olamadı.

Kızlar öğlene kadar yine zorlayıcıydı, uykudan sonra nasıl olduysa sakinleştiler. Bir şekilde kendime hakim olup öfkelenmeden yönetebilmeliyim bu kaotik süreçleri.

5280

 (6 ARALIK ÇARŞAMBA)

En zor ebeveynlik akşamımdı bu şimdiye kadar.

Yanlış olduğunu bile bile bağırdım kızlara, hem de öyle böyle değil.

Kötü konuştum, sert davrandım, çünkü her şey aşırı zor olmaya başladı son haftalarda; yemek, bez, uyku...

Tükenmiş hissediyorum ve bakıcıyı bırakacağımız için de ekstra endişeliyim. 

Her akşam art arda bu sebepli sebepsiz ağlamaları yaşamaktan bıktım.

Bağırdığımda sustular; korkup şaşırdılar muhtemelen. 

Berbat hissederek uykuya daldım.

12 Aralık 2023 Salı

5279

 (5 ARALIK SALI)

Temizlik iyi geçti bugün; yeni başlayan kadın eli çabuk ve becerikli çıktı, tabi yine de biraz kargaşa oluyor evde. Bundan sonra en azından sorunlarımdan birini çözdüm gibime geliyor.

Kanserle mücadele eden bir arkadaşımın durumunu soran bir mesaj alınca şaşırdım, değer verildiğimi hissettim. Sonra uzun uzun yazıştık, anlattı, dinledim, içime oturdu acısı. Anlaşıldığımı bilmenin yumuşacık duygusunu içimde taşıdım günün geri kalanında...

Kendimi iyi hissetmem için dışarıdan gelen uyarılara muhtaç olmam ne acıklı değil mi-hele de bu kadar ufacık bir uyarana bu kadar tepki veriyor oluşuma ne demeli...?


5278

 (4 ARALIK PAZARTESİ)

Bitkin uyandım, bütün gün ayılamadım. 

Annem de Leyla da hasta hala, anneannem de iyi değil ve annem endişeli. Yardımcı tutmaktan bahsediyor, yaşlılık da yaşlıyla ilgilenmek de çok zor...

Hava fırtınalı, işler iyi gitmiyor, sevimsiz bir gün. Gelirim giderlerimi karşılamadı bu ay, hayat bezgini hissediyorum.

5277

 (3 ARALIK PAZAR)

Sangha buluşmasına arkadaşlarımla gittim, tanımadıklarım çoğunluktaydı salonda, ama gayet güzel zaman geçirdim. Yakın tanıdıklarımı birkaç ay sonra tekrar görmek güzeldi, yeni insanlarla tanışıp sohbet etmek de iyiydi. Enneagram konuşuluyor en çok aramızda elbette, en zevklisi.

Çıkışta yemeğe gittik, kakara makara geçti yine. Yorgun ve geç eve döndüm, gece de tabi Vera uyutmadı. Bu hafta her gece böyle bir terör yaşadık. 

"Çiçek açmış" bir kızdan sevgilerle...




5276

 (2 ARALIK CUMARTESİ)

Son haftalarda hiç çalışamadım; kızların bakım rutini o kadar hayatımı ve zihnimi meşgul ediyor ki; başka bir soruna konsantre olamıyorum. Bunaltıcı bir düzene dönüştü rutinim, bir düğüm oldu sanki her şey- ama çözülmeye az kaldı, biliyorum.

Kızlarla boğazda uzun ve dopdolu bir gün; arabalı vapur kızların çok hoşuna gitti, Kireçburnu'nda kahvaltı yine biraz kaotik olsa da keyifliydi, sahildeki parkta biraz oynadılar ve yakındaki bir cafede biz kahve içerken onlar takıldılar.

Hayata yavaş yavaş onlarla katılmak güzel bir his; birlikte neler neler yapacağız daha...

5275

 (1 ARALIK CUMA)

Zorlayıcı konuşmalara başladım; bir sıkıntıyı halletmek en iyi yoludur ondan kurtulmanın.

Önce bakıcımızla sakin bir şekilde konuşup ay sonunda işine son vereceğimi söyledim. Dostane bir veda konuşması oldu, içim rahatladı. Tabi aslında asıl iş bundan sonra başlıyor; kreş, oyun ablası ve oyun gruplarını araştırıp organize etmek bana düşüyor.

İkinci olarak kiracımızla konuştum, yine dostane ve açık davrandığımı düşünüyorum. Bir yerde uzlaşacağız elbet ve kendimi takdir ediyorum bu meselelerdeki tavrım için. 

Dükkan sahibini de aradım, ama net sonuca varmadan 1-2 hafta ertelendi görüşmemiz, ki o da elbet çözülecek.

5274

 (30 KASIM PERŞEMBE)

Önümde zorlayıcı 3 konuşma var: dükkanın sahibi ile sözleşme feshi, kiracımızla yeni yıldaki artış oranı ve yardımcımızla işten çıkarma konuşması yapmam gerek.

Bunları hallettikten sonra yeni yıla hafiflemiş gireceğimi umuyorum; sonra da ilk iş halletmem gereken bir banka hesabı değişimi olacak sırada. 

Bakıcımızla bugün ilk defa gerçekten kısa bir tartışma yaşadık: kızların günü boş geçmesin diye bir aktivite önerdim, 10 parçaya bölünemeyeceğini söyleyerek tersleyince benim de kararım netleşti. Yıl sonunda bu işbirliğini bitiriyorum.

Gece yarısı yine Vera ağlayarak uyandı, görünürde hiçbir sebebi olmayan agresif bir halde kendini hırpalayarak ağladı yarım saat boyunca. Bu sürede ne yapsam işe yaramıyor; hangi odaya girsem, ne söylesem istemiyor, adeta kendinden geçmiş vaziyette bağıra bağıra ağlıyor. O kadar sinir bozucu ve yorucu ki- tam bir gönüllü ıstırap pratiği.

5273

 (29 KASIM ÇARŞAMBA)

Yardımcı olmadığında sabahları çok zor olacak, nasıl altından kalkacağım diye düşündüm bu sabah. 

Bez değiştirmek ölüm gibi oluyor bu aralar, neden bilmem, giydirmek, herhangi bir şey acayip zorlaştı. 

Sabah rutini özellikle karmaşık, kahvaltı da hazırlıyorum, iyice gecikecek iş başına oturmam. 

Tek başıma zorlanmayı göze alabilecek miyim? Bu yardımcıyla birlikte devam etmek de ayrıca sinir bozucu-işin içinden çıkamıyorum bir türlü.

Son haftalarda giderek bütün zihnim bunlarla doldu taştı: çocuklarla rutinimi oturtmak meselesi.

5272

 (28 KASIM SALI)

Bugün daha kötüyüm, iyice hastalandım uyumayınca. 

Yine bakıcı beni sinir etti; Vera tam dalmışken bezini takmak için uyandırdı, kız yarım saat ağlama krizi geçirdi, sakinleştirmek bana düştü. Zorla susturup büyük yatağa yatırdım, ama uyumadan kalktı. 

Annem de hasta, gelemeyince zor bir gün geçirdik. Onu zorlamak istemiyorum, ama yardımcımızı işten çıkarmaya karar verdim bugün. 

Akşam son dersimiz vardı, tüm bitkinliğime rağmen katıldım ve her zamanki gibi bana tatlı tatlı laf atıldı. 

5271

 (27 KASIM PAZARTESİ)

Her gün evi topluyorum ve her gün tekrar dağılıyor. 

Hastayım ve kafam kazan gibi, okuduğumu anlamıyorum, işe konsantre olamıyorum. 

Bu sefer de gece Vera uyandı kaç kere, salonda, yatak odasında yatmayı denedik, bir türlü uyumadı.

Akşam saat 10 olup Leyla ağlayıp yatmayı reddedince öfkelendim; bir düzen oturtamadık!

5270

 (26 KASIM PAZAR)

There's a bluebird in my heart thatWants to get out but I'm too tough for himI say, stay in there, I'm not goingTo let anybody see youThere's a bluebird in my heart thatWants to get outBut I pour whiskey on him and inhaleCigarette smokeAnd the whores and the bartendersAnd the grocery clerks never know thatHe's in thereThere's a bluebird in my heart thatWants to get out but I'm too tough for himI say, Stay down, do you want to messMe up? You want to screw up theWorks? You want to blow my book sales inEurope? There's a bluebird in my heart thatWants to get outBut I'm too clever, I only let him outAt night sometimes when everybody's asleepI say, I know that you're thereSo don't be sadThen I put him backBut he's singing a littleIn there, I haven't quite let him dieAnd we sleep together like thatWith our secret pactAnd it's nice enough to make a manWeep, but I don't weep, doYou?

There is a bluebird messing with my heartWhat should I do with this little bird?There is a bluebird messing with my heartWhat could I do with this little bird?I'm turning into a bird, I'm turning into a birdSo I will fly with this melancholy

5269

 (25 KASIM CUMARTESİ)

Emirli'de tadilat başladı ve birkaç hafta sonu orada olamayacağız; bu dönemi şehirde fırsat bulamadığımız aktiviteleri yaparak geçirmek istiyoruz.

Kızlarla kahvaltıya gidelim dedik bugün; her zamanki favori cafemize oturduk. Onlar için seçtiklerimizi biz yedik ve kızlar sadece simit ekmek yediler, ama yine de kötü geçmedi. Tabi kaotikti ve ne yediğimizi anlayamadık.

Çıkışta sahildeki parka götürdük onları; fırtınalı deniz muhteşem görünüyordu. Rüzgara rağmen parkta eğlenmeleri çok hoşuma gitti, değişiklik oldu onlara da. Kedi köpek maması alıp döndük eve, Emirli'ye gidemiyoruz dediysem, hayvanları aç bırakmıyoruz yine. 

Öğlen kızlar uyumadı. Bir süre yatakta kaldıktan sonra tekrar onları kaldırıp yemek yedirdim. Önce bir öfkeye kapıldım; neden hafta sonu uyumuyorlar, niçin bu kadar zorlanıyorum ben tek başımayken diye. Zaten hasta olacak gibi hissediyorum; boğazımda bir gıcık var ve hiç dinlenemiyorum. Leyla da öksürüyor. 

Akşamüstü uyuya kaldılar neyse ki, ben de azıcık uzandım. Akşam bir şeyler yedikten sonra bir film noir açtık; bayılıyorum bu tarza! Dışarıda fırtına, içeride mutlu kedilerle eski bir film-işte benim konfor alanım.

11 Aralık 2023 Pazartesi

5268

 (24 KASIM CUMA)

YENİDEN DOĞUŞ

- İbrahim Golestan'a -

Tüm varlığım benim karanlık bir ayettir seni, kendinde tekrarlayarak çiçeklenmenin ve yeşermenin sonsuz seherine götürecek. Ben bu ayette seni ah çektim, ah ben bu ayette seni ağaca ve suya ve ateşe aşıladım! Yaşam belki uzun bir caddedir, her gün filesiyle bir kadının geçtiği, yaşam belki bir urgandır, bir adamın daldan kendini astığı, yaşam belki okuldan dönen bir çocuktur, yaşam belki, iki sevişme arası rehavetinde yakılan bir sigaradır, ya da birinin şaşkınca yoldan geçişi, şapkasını kaldırarak, başka bir yoldan geçene anlamsız gülümsemeyle “günaydın” diyen. Yaşam belki de o tıkalı andır, benim bakışımın senin buğulu gözlerinde kendini paramparça yıktığı ve bir duyumsama var bunda benim ay ve karanlığın algısıyla birleştireceğim. Yalnızlık boyutlarındaki bir odada, aşk boyutlarındaki yüreğim, kendi mutluluğunun sade bahanelerini seyreder, saksıda çiçeklerin güzelim yok oluşunu ve senin bahçemize diktiğin fidanı ve bir pencere boyutlarında öten kanarya ötüşlerini. Ah.. Budur benim payıma düşen, budur benim payıma düşen, benim payıma düşen, bir perde asılmasının benden aldığı gökyüzüdür, benim payıma düşen, terk edilmiş merdivenlerden inmektir ve ulaşmaktır bir şeylere çürüyüşte ve gurbette, benim payıma düşen anılar bahçesinde hüzünlü bir gezintidir. Ve "ellerini seviyorum" diyen sesin hüznünde ölmektir. Ellerimi bahçeye dikiyorum, yeşereceğim, biliyorum, biliyorum, biliyorum ve kırlangıçlar mürekkepli parmaklarımın çukurunda yumurtlayacaklar. Küpeler takacağım kulaklarıma ikiz iki kirazdan ve tırnaklarımı papatya çiçeği yapraklarıyla süsleyeceğim. Bir sokak var orada, aynı karışık saçları, ince boyunları ve sıska bacaklarıyla küçük bir kızın masum gülüşlerini düşünüyorlar bir gece rüzgârın bizi alıp götürdüğü. Bir sokak var benim yüreğimin çocukluk mahallesinden çaldığı, zaman çizgisinde bir oylumun yolculuğu ve bir oylumla gebe bırakmak bir zamanın kuru çizgisini bilinçli bir simgenin oylumu aynanın konukluğundan dönen. Ve böylecedir, birisi ölür ve birisi yaşar. hiçbir avcı, çukura dökülen hor bir arkta inci avlamayacaktır. Ben hüzünlü küçük bir periyi biliyorum okyanusta yaşayan ve yüreğini tahta bir kavalda, usul usul çalan küçük hüzünlü bir peri, geceleri bir öpücükle ölen ve sabahları bir öpücükle yeniden doğacak olan…

Furuğ Ferruhzad
( 1935 - 1968 )

5267

 (23 KASIM PERŞEMBE)

Bütün gün kızları evde oyalamak ve biraz bir şeyler öğretebilmek için nasıl aktiviteler yaptırabiliriz diye baktık, en azından vakitleri boş geçmesin. Aslında bir sürü fikir var kolayca yapılabilecek.

Akşam sinemaya gittik; evlilik çukurunda kendilerini unutmuş bir çiftin tartışma sahnesi beni biraz gerdi; bazen intiharı ben de düşünüyorum...

5266

(22 KASIM ÇARŞAMBA)

 "Dolayısıyla noksanlık, birbirine ait olan şeylerin henüz bir arada olmayışıdır."

5265

 (21 KASIM SALI)

"Sıradan şeylerdeki güzelliği görmediğimiz sözüne isyan etmek istiyorum!" diye araya girdi bir öğrenci derste. "Tersine, sıradan şeylerdeki güzelliği asıl 4ler fark eder... Bir 4 arkadaşımla salyangozun güzelliği üzerine uzun uzun konuştuk geçenlerde mesela..."

Hoca gülümseyerek onayladı: "Elbette görürler, öyleyse sen düzelt bu ifadeyi. 4ler sıradan şeylerdeki güzelliği fark ederler, ama sıradan hisler beslemek istemezler asla." 

"Kesinlikle katılıyorum buna."

"4lere yükleniyorum hep bugün, biraz da iyi özelliklerini sayalım da affetsinler... Duygularıyla en temas edebilen grup; işte onlar salyangozun güzelliğini teslim edenlerdir. Rana'nın kamerası hala kapalı mı?"

"Kozmik bir şaka olarak bu akşam kameram bozuldu."

Bu kozmik flört ebediyen sürer aramızda.


5264

 (20 KASIM PAZARTESİ)

Gitmek istediğim birkaç sergi var, bir yandan da kızların rutini zorlaşmaya devam ediyor ve onları bakıcıya bırakıp gönül rahatlığıyla evden çıkamayabilirim. Aslında bu ay için kızlarla gitmeyi planladığım bir atölye de vardı, ama sıra gelmedi. Oyun ablası ve oyun grubu gibi alternatiflere bakıyorum, belki Aralık'ta denemeye başlarız. Arkadaşlarla ufak bir meditasyon grubu kurduk, bir fireyle de olsa devam ettiriyoruz. Haftada iki gün zorlamayacak şekilde planladık, bana da iyi geliyor. Ama tabi, her seferinde bahaneler bulan ve sürdüremeyen birine yardım etmek imkansız, onun kendine yardım etmesi gerek. 

5263

 (19 KASIM PAZAR)

Emirli'de sulukar yağışına uyandım. Pencere kenarında yataklarındaki kızlara baktım; ne kadar şanslıyım! 

Mutluluğum bu işte benim. Burada olmak, dünyadan uzakta.

Bu eve sığınmak, bu kızlar, bu kediler...

Kahvaltımız tam biterken bir telefon geldi, arkadaşım bize gelmiş, ama İstanbul'daki evin kapısında kalmış. Hiç beklemiyordum ve başımdan aşağı kaynar sular döküldü resmen, kendimi çok kötü hissettim. Neyse ki onu beklemeye ikna edebildim de arabayla alıp getirdik.

Şömine başında şampanya açıp pasta yedik, belki rakı sofrasına oturamadık ama, yine de keyifliydi.

Planlar iptal de olsa, sakin bir gün geçirdik kedilerle birlikte, sıcacık. 

Kimse aramasa da, aldığım bir mesaj yetti yüzümü güldürmeye. 

"Cheers to those who ended up getting burnt at the stake!"


5262

 (18 KASIM CUMARTESİ)

Gecenin ortasında Leyla ağlayarak uyandı, sakinleşmesi uzun sürdü, salonda uzandık, evi gezdik, camdan baktık, hatta simit bile verdim. 

Yeniden uykuya dalmam zaman aldı ardından, sabaha karşı da rüyamda babaannemi görüp ağlayarak uyandım. Amcamın evinde henüz hayatta, hatta fazla yaşlı bile değil sanki, kuzenler eve gelirken ben çıkıyorum, geri dönüp ekstra öpüyorum onu, çünkü bir dahaki sefer geldiğimde bulamayabilirim, ölebilir, biliyorum. Yüzünü, ellerini öpüyorum ve kasvetli yağmurlu bir sabaha uyanıyorum. 

Akşamki meyhane planları iptal oldu; birer birer gelecekler hava muhalefeti veya hastalık sebebiyle vazgeçti. Birdenbire boşa çıktım ve bir hayal kırıklığına düştüm, hava fırtınalı. Evde yalnız kaldım ve hiçbir şey yapmak istemediğim bir ruh haline büründüm. Daha önce belli olsaydı bari Emirli'ye gider, orada geçirirdik, diye üzüldüm. 

Kızları uyuttuktan sonra geri dönüp Eylül ayının o en zor ilk günlerini yazdım buraya; yüzleşmesi zor olanları anlattım. Sonra bir şiir paylaştım; beni anlamasını beklediğim tek kişi tarafından beğenilince ağlamaya başladım. Doğum günüm öncesi fazlasıyla hüzünlü bir hale büründüm.

5261

 (17 KASIM CUMA)

Yine son günlerde biraz eleman krizindeyiz; bakıcı yardımcımızın bu sabah kızlara giyecek bir şeyleri olmadığı bahanesiyle hırka giydirmediğini duyunca, iyice sinir oldum. Son haftalarda onları hiç oyalayamıyor ve sürekli yanıma geliyorlar çalışırken, her türlü krize ben müdahil olmak zorunda kalıyorum. Öğlen annemle kahve molasında kreş planlarından konuştuk, niyetim önümüzdeki ay biraz okulları araştırmak. Belki de daha erken başlatabilirim kızları, bakalım, nasıl olacak bu süreç...


5260

(16 KASIM PERŞEMBE)

Belki belki belki... Zihnim "belki de"lerle dolu.

İçimde bir yerde ise; o kadar eminim ki...


5259

 (15 KASIM ÇARŞAMBA)

Dün gece rüzgarda ince bir yaprak gibi titreyerek girdim yatağa, bana ne olduğunu anlayamadım tam.

Bir şey değişmişti, her şey bambaşkaydı sanki. 

Uyuyamadım.


7 Aralık 2023 Perşembe

5258

 (14 KASIM SALI)

"Müzik öğrenirken ilk dersler biraz ruhsuz geçer; teoriye başlarsın, nota öğrenirsin, parmaklarını nasıl koyacağını çalışırsın. Tek elinin bir bebek kadar beceriksiz ve ürkek olduğuna şaşırırsın. Sıkıcıdır, hayalindeki gibi değildir ve çoğu kişi burada bırakır.


Devam edersen vuruş değerlerini öğrenirsin, farklı  ölçülerde parçalar görürsün, biraz ilerleyince akorları tanırsın, sonra bir gün fa anahtarlarıyla tanışırsın dünyan tersine döner, vurguların çeşitliliği dev bir dalga gibi başından aşar... Komplikedir, talepkardır, bütün vaktini, dikkatini ister ve çoğu kişi burada kopar. 


Devam edenler belki sonunda birkaç parçayı "doğru" çalmayı başarabilirler, yine de bir şey eksiktir. Fazlasıyla moral bozucudur bu his; tuşlara tam gereken anda tam gerektiği kadar basıyorsun ama bu müzik değildir sanki. Bir türlü tatmin olmazsın; tarifteki malzemelerin hepsini koysan da tutmayan hamur gibidir. Bazen bu aşama yıllarca sürebilir, en kritik yerdesindir. 


Sonra birden bir sabah uyanırsın, oturur içinden gelen ilk parçayı çalarsın. Gözlerin kapalı, düşünmeden, saymadan, dinleyerek... Sadece ellerini serbest bırakırsın ve "Müzik" oluverir.🎶 

Anlarsın ki; "Müzik" hep oradaydı, ilk defa bu kez sen sustun. 💫


Bu akşamki dersi unutmayacağım."



6 Aralık 2023 Çarşamba

5257

(13 KASIM PAZARTESİ)

Dün kendimi iyi yönetebildim mi, biraz rahatsızım içten içe. Sanki fazladan bir performans gösteriyorum, dikkat çekmek ister gibi mi görünüyorum, daha sakin ve sarsılmaz kalmaya çalışacağım bir dahaki sefere. 

Kanser olan arkadaşımdan bahsettim bugün sana, genç anne olan hani, şoke eden haberini geçenlerde aldığım. Bir zamanlar aynı sırada okuduğun birinin başın abu kadar korkunç zor bir şey geldiğini öğrenmek cidden sarsıyor insanı.

Yağmurlu öğleden sonrayı evde düşünerek geçirdim, kalp atışlarım ancak yavaşladı. Akşam misafirimizi yolcu ettik ve onda eğitilmemiş egonun rahatsızlanmasını yakından gözlemledim.

5256

 (12 KASIM PAZAR)

Hızlı bir güne başlıyorum; kahvaltıdan sonra eve dönüp, hazırlanıp eğitime yetişmek için yola çıkıyorum. 

Bu eğitime katılmayı planlamıyordum aslında, son dakika gitmeye karar verdim. 5 ay sonra ilk defa yüz yüze bakacağımız için bir parça gerginim içten içe. Mesafelendik mi, eskisi kadar yakın değil miyiz acaba...?

Dersten sonra yemeğe kalıp kalmayacağımı soruyorsun, kalacağım elbette. Tam karşıma oturuyorsun, gözlerini yine bana kilitleyip anlattıklarımı dikkatle dinliyorsun. Nötr bir tavrın var, yine de meraklı sorular soruyor, başka tarafa dönmüyorsun. Hatta masanın öbür ucuyla da azıcık sohbet etmeye giderken bile, kalkıp gitmeyeceğimizi garantilemek istiyorsun.

Kapı önünde vedalaşırken işte yine ben eskisi gibiyim, sen eskisi gibi ve aramızdaki gerilim çatlaklardan sızıyor... "Üşümüyor musun sen öyle?" 

Üşüyorum, ama umurumda değil.

5255

(11 KASIM CUMARTESİ)

Emirli'de keyifli bir sonbahar günü; öğlen turşu kuruyoruz annemle birlikte, kızlar bahçede oynuyorlar.

Yağmurlu akşamüstünü evde kedilerle huzurlu geçiriyoruz, akşam şarap açıp bir filme başlıyoruz.

Sakin, dünyanın telaşından uzakta...

5254

 (10 KASIM CUMA)

Rüyamda bir inzivadayız, arkadaşların hepsini tanımıyorum, belki sadece bir iki kişiyi-diğerleri yenilerden. 

Sanki büyük bir mermer havuz ya da ufak bir göletin kenarında yürüyoruz, suyun dibi belirsiz, otlarla dolu, kahverengimsi yeşil renkte ve bataklık gibi korkutucu.

Dersin bir parçası olarak herkes bir bir suya giriyor, yanımdaki arkadaşıma ama ben çok korkarım, diyorum. O da korkarmış atlamaktan, ama el ele yürürken aniden kendini bırakıveriyor, ben tek kalıyorum. 

Sen bizden biraz yüksekte bir sandalyeye oturmuşsun, mermer bir platformda, yeni kamp için seçtiğin yerden bahsediyorsun. Gitmeliyim, diye düşünüyorum ama sana ulaşamıyorum sanki.

Sonra bir köşede sarılıyoruz, kanatlarıma dokunuşunu hissediyorum.  

5253

(9 KASIM PERŞEMBE)

Bana ihtarname ile tatsız bir sürpriz yapan bu gün, sinema saatine yetişemeyişimizle surat asmaya devam etti, akşam da birden bize misafir geleceğini öğrendim. İstediklerimin hiçbiri olmayıp da istemediklerim olduğunda, pratik hanemize yazılıyor mjuydu?

5252

 (8 KASIM ÇARŞAMBA)

Artur'un havası hala içimde, her nefesimde- gözlerin de öyle.

5251

 (7 KASIM SALI)

Yine yorgun uyandım, kızlar gece uyandılar, ben de huzursuzdum, uyuyamadım aralarda. 

Sabah 7 gibi Vera yatağa geldi, uyutmadı ama çok tatlıydı. 

Bugün de yine yapılması gereken işlerle geçti gitti, arada bir yazı okuyabildim sadece, Aldous Huxley'nin.

Sahi, neden beni en yakınlarımdan fazla senin önemsediğini düşünüyorum?

Söylesene, niçin paylaştığım bir yazıyı merak edip illa ki okuyorsun ve beğeniyorsun?

Gerçekten ama, neden benle bu kadar ilgileniyorsun?

5250

 (6 KASIM PAZARTESİ)

Bitkin uyandım, dinlenmek istedim ama uyuyamadım tabi, asla fırsat olmuyor dinlenmeme. 

Hafta sonu program yapmanın sonucu bu oluyor benim için.

Kızları parka çıkardık, Kadıköy'den kumaş almaya gittik, siparişler derken akşam oldu.

Dersimiz vardı, ama kızlar asla rahat bırakmadı, sonra tekrar dinleyeceğim artık. 


5249

 (5 KASIM PAZAR)

Ustalar geldi, evde yapılacak işler planlandı, umarım bu kış bitirip yaza kadar bahçeyi de yaptırabiliriz. Elden geçtikten sonra harika olacak bu ev.

Öğlen toparlanıp dönüş yoluna çıktık, ilk durak Bursa. Arkadaşlarımıza uğrayacağız, doğum günü var. Kızlar maskot gibi oluyor kalabalıkta, güle eğlene birkaç saat geçirdikten sonra İstanbul'a dönüyoruz. Evi temiz bulmak paha biçilemez gerçekten, ama yine de yerleşmek geceye kadar sürüyor. 

5248

 (4 KASIM CUMARTESİ)

Hava mis gibi burada, muhteşem. Artur çok da boş değil, hemen her sırada en az bir evde tadilat var zaten. Kedileri burada bulduğumuza çok sevindim. Yavru köpeklerden bir tanesiyle annesi burada, hepsine mama verdik. Fırının kapalı olmasına şaşırdık, eczane ve market açık ama. Kışı burada geçirme fikri cazip geliyor, belki önümüzdeki senelerde kişisel inzivamızı yaşayabiliriz. 

Sahilde lodos fırtınasının kıyıya vurduğu yosunlarla oynadı kızlar, eğlendik. Akaşm ve sabahları serin oluyor şimdiden, gündüzse epey sıcak ve güneşli. Gemi yatağına giderkenki yavru kediler de büyümüş, yol üzerinde diğer evleri inceledik, burayı yaptırıp yaşanır hale getirmek istiyoruz.

Gece bir yağmur bastırdı, müthiş bir sessizlikte dinledim, Dorian'ı bitirdim.

5247

 (3 KASIM CUMA)

Yıl sonu dükkanı bırakmaya karar verdim, kira neredeyse 4 katına çıkacak ve bunu üstlenmem mantıksız olacak. Tüm masrafları karşılamak için çok fazla satış yapmam gerekir, ki bu siparişleri yetiştirmem için de çok daha fazla çalışmak zorunda kalırım. Öyle bir vaktim kalmıyor ki kızlardan, tek yol küçülmek bence.

Akşam toplanıp hafta sonu için Artur'a yola çıktık yine, yolculuk rahat geçti, hava mis gibi.

5246

 (2 KASIM PERŞEMBE)

Dişçi randevum vardı bugün, öyle motivasyonsuz hissediyorum ki. Kasım için hava birden fazla soğudu ve bütün gün sağanak yağışlı geçti. Akşam kuzenlere yemeğe gittik, kızlarla arabaya oturt kaldır zor oluyor en basit bir organizasyon bile.

5245

 (1 KASIM ÇARŞAMBA)

Kızların bakım rutini o kadar zorlayıcı ki; banyolarını, yemeklerini halletikten sonra, işler de durgun olduğunda kendime günün kalanını tatil ilan ediyorum. Annemle kahve içmek için kendimize bahane yaratıyoruz, ikimizin de bakımveren rolleri üstlendiği bu dönemde biraz rahatlamaya ihtiyacımız var. 

5 Aralık 2023 Salı

5244

 (31 EKİM SALI)

Not düşülmeyen bir gün, diğerlerinden değersiz midir?

Hatırlanması mı daha değerli kılar bir günü- ve neden? Nasıl olsa bir gün unutulmayacak mı?


5243

 (30 EKİM PAZARTESİ)

Rüyamda dün gece; geciktiğim bir sınavın stresine girmişken kendimi uçarak ve görünmez yaparak kurtardım durumdan. Bir çeşit süper-güç!


5242

 (29 EKİM PAZAR)

Yorgunum haliyle, dün akşamdan kalan bulaşıklar vesaire, yine de Emirli'ye gittik. 

Hava ılık, ev kirli, çamaşır bulaşık yemek derken başka bir şeye vakit kalmadı. Dük çok tatlı yine, onun varlığı burayı anlamlı kılıyor. Sanki bir türlü uyanamadığım ve fazla yediğim verimsiz bir gün geçiriyorum. 

Her yerde Cumhuriyet bayramı kutlanıyor bugün, ben nedense coşkulu değil de hüzünlü hissediyorum. Makedon türküleri dinleyip kederleniyorum...

5241

 (28 EKİM CUMARTESİ)

Leyla'nın uyanır uyanmaz sesini duyduk: "Veyaaa hadi uyan! Uyan Veya hadi kalk! 

Vera'dan cevap geldi: "Guten Morgen Yeyacıımm" 

Kalbim sıcacık oldu. 

Arkadaşımız erkenden gelip süslemeye başladı salonu, bu artık bir gelenek oldu. Biri daha geldi, birlikte pastayı yapmaya başladık; hem çok eğlenceli hem biraz zaman alıyor bu iş. Annem de kurabiyeleri getirince her şey harika oldu. Kızların elbiseleri çok güzeldi, komşularımız uğradı. Fotoğraflar ve hediyelerle neşelenen tam bir 2 yaş doğum günü partisi oldu!