30 Eylül 2009 Çarşamba

29 Eylül 2009 Salı

99


İkimiz, aynı anda ama başka zaman boyutlarında
Farklı şehirlerin tenha ve tekinsiz arka sokaklarında
Geceyi solumak için yapayalnız, dolanmaktaydık...
Serin rüzgarın ürperttiği ellerimizi cebimize sokmuş,
Yüzümüzü tanınmamak için örtmüş, gizlemiştik
Ve karanlığın kokusunu en derinlerimize sindirmekteydik...
Ben ve sen, birbirine hiç kesişmeyen paraleller gibi;
Diğerlerinin girmeye korktuğu lanetli binaların
Kilitli kulelerinin ışıksız pencerelerinden karşılıklı,
İzlendiğimizi bilerek birbirimizi gözetlemekteydik...

28 Eylül 2009 Pazartesi

98

Beni beyazlara sarmışlar,
Farklı milletlerden bir grup insan,
Gemide ayin yerine gidiyoruz...
Hiç konuşmuyorum,
Bir sırrı saklar gibi herkesten,
Bir şeyler soruyorlar,
İşaret parmağımı dudaklarıma götürüyorum,
Tuhaf bir dinginlik halindeyim...
Önümden geçerken teker teker
Bir şişe su döküyorlar üstüme,
Beyaz kumaş ıslanıyor gitgide,
Şeffaflaşıyor üstümde,
Ben olabildiğince sakin, izliyorum.

97

( 27 EYLÜL PAZAR)

Sabah: İtiraf edilmeyen endişeler...
Öğleden sonra: Randımanlı çalışmalar...
Gece: Sıkıntılar, sevimsiz düşler...

26 Eylül 2009 Cumartesi

96

"Bacchus,Ariadne ve bilimum Yunan tanrıları ile aram hep iyi olmuştur...!" dedi kadın, dalgasını geçerek. O çocuğu çoktan unutmuştu, hiçbir şey olmamış gibi... Sadece dudak büktüğü, gözünden düşmüş birisiydi artık O'nun için. Zaten hiç saygısını kazanmış mıydı ki? Aslında en başından biliyordu Kadın pekala, onun kendisine denk olamayacağını... Hiç kimse O'na denk olabilmiş miydi şimdiye dek?... Belki birkaç yüzyıl evvel yaşamış bir şair ile birkaç sene önce yolunun kesiştiği Ukraynalı çingene müzisyen... Belki biraz...

25 Eylül 2009 Cuma

95

Biri için bir şeyler yapmak..
Biri için kendini aşmak..
Birinin sayesinde adam olmak...

24 Eylül 2009 Perşembe

94

Doğumgününü
Senden çok uzakta,
Güneşli İstanbul'da
Kavrulmuş türk kahvesi ve
Güllü lokum ile,
Seni anarak
Fakat sensiz,
Kutladım...

20 Eylül 2009 Pazar

90



Mihrinisa ile Hayrünisa teyzelerin
Meyve ağaçlarıyla dolu
Muhteşem bahçesindeymişiz...
Mihrinisa ağaca çıkmış, gözlükleriyle
Hayri gülümsüyormuş fotoğrafı çekene
_Ki o anneannem olacak...
Babaannem, elinde kayısı
Nadir mutlu günlerinde,
Yüzünde o herzaman kanaatkar ifadesiyle...
Hayat,en sevdiğim saklambaç oyunuymuş:
Bir varmış, bir yokmuş...
Fotoğraflarda eskiyen yüzler
Birer birer kaybolurmuş...
Benim yüzüm henüz belki de yokmuş;
Daha ipten salıncak kurulmamış o bahçede
Uzun siyah saçlarımı savura savura sallanayım diye.
Annem bana hamileymiş
Kedere yer yokmuş bahar mevsiminde...

19 Eylül 2009 Cumartesi

89

Kendini pek çok şey zanneden zavallı bir adamla tanıştım,
Küçücüklüğüne acıyacak gibi oldum önce,
Ama kendinden utanmayı bile beceremiyordu...

18 Eylül 2009 Cuma

88

KUTUPLARDA BİR KUKLACI VARDI,
GİYİNDİM KUŞANDIM,KUKLACIYA GİTTİM,
KUTU KUTU KUKLALARA BAKTIM
KUTULUKTAN BİR KUTU ÇIKARDIM
KUKLACIYI KUTLADIM
KUTU KUTU KUKLALARDAN
BİR KUTU KUKLA ALDIM
KUKLACI KUKLALARIN KUTLU OLSUN DEDİ

17 Eylül 2009 Perşembe

87

Oradan oraya,
hayatın dümeni ne yöne kırılırsa işte!

16 Eylül 2009 Çarşamba

86

Sonbahar...
Atıştıran yağmurun şıpırtısı,
Telaşsız rüzgarın fısıltısı ile
Adım seslerimin tıkırtısının
Müziğidir...

15 Eylül 2009 Salı

85




Bir Film noir gecesinde Gizli Yüz'ün üzerimde dolanan bakışlarını hissediyordum...

84



(14 EYLÜL PAZARTESİ)

Karl Lagerfeld: "En sevdiğin aksesuarın ne?"

Rananah: "Erkek arkadaşlarım!"


Karl Lagerfeld karanlık bir kahkaha patlatır, boğazını temizler gibi.


Rananah: "Yeni siyah elbisemle çok güzel duruyorlar..."

13 Eylül 2009 Pazar

12 Eylül 2009 Cumartesi

11 Eylül 2009 Cuma

81

"Hala takip ediyor olmalı" dedi Kadın,
Dudak bükerek, küçümseyişinde küstahlık vardı
"Hala takip ediyor olmalı, ayak izlerimi...!"

80

(10 EYLÜL PERŞEMBE)

Birkaç tekila üstüne büyük bir mojitonun rahiyası;
Sabaha kadar dans eden bir çiftin ayak vuruşlarına,
Birbirlerine tehlikeli yaklaşımlarla değen,
Sonra hemen ayrılan yüzlerinin ışıltısına
Erkeğin, kızın beline dolanan kollarının dokunuşuna
Kızın, erkeğin yakasına iz bırakan rujunun kırmızısına
Hepsinden çok da usulca birbirlerine sokulan
Bir çift boynun içe çekilen kokusuna sinmişti...

9 Eylül 2009 Çarşamba

79

09,09,09

DOKUZ

1. Aztekler, ruhun ebedi dinlenmeye ulaşabilmesii için 9 aşamadan geçmesi gerektiğine inanıyorlardı. Yer altında tam 9 cehennem benzeri dünya olduğunu kabul ediyorlardı.

2. Nepal kutsal kitabını oluşturan 9 Dharma vardır.

3. Dante'nin İlahi Komedya'sında tasarladığı cehennem 9 katmanlıdır.

4. Hesiodos'a göre; Dünya cennetten de cehennemden de 9 gün 9 gecelik bir mesafe ile ayrılmıştı.

5. Antik Yunanlılar her 9 yılda bir, Girit'teki labirentte yaşayan boğa başlı canavar Minotauros'a genç kızlar ve erkekler kurban ederlerdi.

6. Druid rahibeleri (Paganist Kelt topluluklarında şifa ve büyü ile ilgilenen bilge ve kutsal kişiler.) 9 kızdan oluşmaktaydı: Ogia(:bekaret), Glania(:saflık), Karantia(:yardımseverlik), Uxellia(:asalet), Viriona(:doğruluk), Aventia(:dürüstlük), Dagia(:iyilik), Lania(:bereket), Lovania(:neşe).

7. Antik Yunan mitolojisinde 9 musa (ilham perileri) bulunur: Calliope(:destan), Clio(:tarih), Erato(:aşk şiirleri), Euterpe(:müzik), Melpomene(:tragedya), Polyhymnia(:kutsal şiirler), Terpsichore(:dans), Thalia(:komedya), Urania(:astronomi).

8. Birbirinin tersi olan (basamakları yer değiştirmiş) herhangi iki basamaklı iki sayının farkı, basamakları toplamı 9 u veren ve yine 9 un katı olan bir sayıdır.

Örneğin: 62-26=36

3+6=9

36/9=4

Ya da: 82-28=54

5+4=9

54/9=6

9. 9 sayısı ile çeşitli matematiksel oyunlar yapmak mümkündür:

       0.9 + 1 = 1
1. 9 + 2 = 11
12. 9 + 3 = 111
123. 9 + 4 = 1111
1234. 9 + 5 = 11111
12345. 9 + 6 = 111111
123456. 9 + 7 = 1111111
1234567. 9 + 8 = 11111111
12345678. 9 + 9 = 111111111
123456789. 9 + 10 = 1111111111

78

(08 EYLÜL SALI)

Yağmuru kayıtsızca seyrederken
Usul usul doluyor odama
Uykulu tembel sesin
Yokluğu dinlemekteyim, karanlıkta
Derin, kopkoyu bir yalnızlıktayım
Tekrarlıyor dilim benden habersiz
Burkulmuş kederli sözlerini
"Ama şimdi, mesafe girdi..."
Diyorsun, dudaklarımda kıvrılıyor
Bıçak gibi bir gülümseme
Bahsettiğin dipsizlikten geliyorum,
Söz ettiğin ıssızlığı tanıyorum
Odam büyümüş, kocaman boşluk olmuş
Ben de herkes kadar hiçkimseyim artık
Geniş boşluktan korkuyorum, yutacak
Ben kuytulara sığınmak istiyorum şimdi
Kapkara, koyu yalnızlık kahvesini içiyorum
"Bu hoşçakal demenin yolu değil.."
Ona hiç hoşçakal diyememiş olmam
Bir yolunu bulamadığım içindi, anlıyorsun...

7 Eylül 2009 Pazartesi

77

Bir kere de sadece bedeninizi kullanın
Ey beden-ruh ayrımına inanmayanlar!
Bu sefer yalnızca "siz" durun karşımda
Düşüncelerin eklentisi olmadan
Düşlerin izinden sıyrılmış olun

6 Eylül 2009 Pazar

76

Bu fotoğrafın
sessizliğini
çok sevdim...

4 Eylül 2009 Cuma

74

"Öldürmek günahtır"
buyuran

ey sadist

hem de narsist
tanrı!
Bu kez
maskeni indir de
doğruyu söyle;
Hepimiz
sevdiğimizi
en çok sevdiğimizi
zalimce
zevklenerek
en az bir kez
öldürmedik mi?...

73

(03 EYLÜL PERŞEMBE)

Bir varak ayna, bir dantel eldiven, bir saç lülesi...
...Arasından göz kırptı kukla.
Bir topuklu ayakkabı, onu tutan bir el, bir lamba...
...Altında durup baktı kukla.
Bir bozuk saat, bir kırık keman, bir yenik kilim...
...Üstünde oturdu kaldı kukla.
Bir hasır şapka, bir tilki postu, bir teli kopmuş gitar...
...Yanında oynadı güldü kukla.
Bir açık dolap, bir saten sabahlık, bir sarı peruk...
...Önünde esnedi gerindi kukla.

3 Eylül 2009 Perşembe

72


(02 EYLÜL ÇARŞAMBA)

Aradığın o yüz değilim ben
Hiç değilim
İnan bana,
Birbirimizi görmeyeceğiz bir daha
Ağlama canım
N'olur...
Ağlama!

1 Eylül 2009 Salı

71

Rakı masasında melankoli yazmayı severiz bazen...
Ölmüşlerimizin ruhuna gitsin, deriz ya hani...
Bu gece sevip saydıklarımızı rakıyla anma gecesiydi:
Yavuz Çetin'in ruhuna, onun gibisi gelmez daha!
Tanıdığımız ilk ve tek blues gitaristine bir kadeh!
Seni dinlerken hem ağladık hem birbirimizi hatırladık...
Senin dedenin ruhuna, ne kral adamdı ya!
Çocukla çocuk olabilen en tatlı tır şöförüne bir kadeh!
Ahmet "Fevzi" Demirden, seni sevdik ve hep hatırladık...
Benim dedemin ruhuna, ne ağır adamdı ya!
Herkesin gelip akıl aldığı en yakışıklı Arnavut'a bir kadeh!
Ömer Hoxha, senin soy-adını taşıyorum ben hala...