30 Aralık 2018 Pazar

3476

Uçurumun dibindeydim dün, biraz çıkabildim bu sabah...
Dede ziyareti, arkadaşlarla yılbaşı planı ve fırında kurabiye iyi geldi sanırım.
Umutlar 2019'a!

3475

(29 ARALIK CUMARTESİ)

Bir iskambil falında, çıkmıştık birbirimize 
O güzel kupa kızıydı
Sinek valesiydim bense 
Geceyarısı o perşembe rastladım 
Köprü üstünde 
Ağlama dedim, o ağladı 
Trabzanlardan indiğinde
...
Bir kar tanesi ol, kon dilimin ucuna 
Bir kar tanesi ol, eri ağzımda

29 Aralık 2018 Cumartesi

3474

(28 ARALIK CUMA)

Sanki hala umudum varmış gibi sabah kalkıp cilt bakımına gittim, çıkışta da yeni tuttuğumuz dükkanın kira kontratını imzaladım. Yeni umutlarla başlamak lazım, oysa ben her şeyi bırakıp gitmek istiyorum.
Kimseyi de istemiyorum; arkadaşlarımın hemen hepsi saçma sapan şeyler peşindeler, hayatlar hep anlamsız, tatsız...
Tek bir kişi iyi gelir bana şimdi, o tek kişi de yanımda yok.
Schicksal, ich folge dir!

3473

(27 ARALIK PERŞEMBE)

Halim yetmezmiş gibi bir de dükkanı taşıma işi çıktı; oysa hiç yeni bir şeye başlayacak halim yok.
Sorumluluk alacak mecalim yok, hiçbir şey için enerjim kalmadı sanki...
Geceleri uyuyamıyorum, gündüzleri de yaşamıyorum resmen, sadece hayatta kalıyorum.
Muayene sırası beklediğim 1 saatin geçmek bilmeyen iç bunaltısı iyice çöktü üzerime bugün, doktorun hayatımı sorgulayan soruları da son darbe oldu.
Yaşayanlar nasıl yaşıyorsunuz, cidden?

3472

(26 ARALIK ÇARŞAMBA)

Bilmiyorum bugünler nasıl geçti, hatırladığım tek şey içime sığdıramadığım yüreğimin çarpıntı sesleri
tıktık
tıktık
tıktık

3471

(25 ARALIK SALI)

Kalbimi diyorum-
peki, kalbimi nasıl durduracağım?

24 Aralık 2018 Pazartesi

3470

Yılbaşı arifesinde Yılbaşı kutlamaya karşı çıkan insanlarla dolu güzide şehrimizin eski semti Eminönü bir Hindistan metrosu kadar kalabalık...
Dün gece yine uyuyamadığım için, bugün de erken hazırlanamadım, öğlen geçebildik karşıya. Mısır çarşısı çıkışında resmen insan selinin ortasında bulduk kendimizi; Arapça konuşmalar arasında. Baharat renkleri, kahve kokusu aklımızı başımızdan aldı, kendimizi kaybettik yine ara sokaklarda...
Sonunda nasıl yaptıysak aradığımız malzemeleri bulmayı başardık; kimyon, salep, kuş burnu, kuru yemiş, hurma, rengarenk kağıtlar, paket süsleri, kraft torbalar, zarif danteller, top top kurdeleler, dizi dizi cam boncuklarla döndük evimize.

23 Aralık 2018 Pazar

3469

...
Çok şey isteyip hepsi zor deyip yorulursun ya
Sonra gün gelip merhaba deyip çıkıverir karşına
...
Olur o zaman olur o zaman
Kalbin yolunu bulur o zaman

22 Aralık 2018 Cumartesi

3468

Dinozorlar bile mutlu etmeye yetebilir bazen insanı.
Evet tek diyeceğim bu.

3467

(21 ARALIK CUMARTESİ)

Uykusuz geceler bu aralar peşimi bırakmıyor, bu güne de en yakın arkadaşıma yatakta terapi yaparak başladım. Kendim ne haldeyim ki millete terapi yapıyorum orası belli değil.

Birkaç saat konuştuk, anlattı anlattı bitiremedi-acı çekerken çok zor hayat.
Öğleden sonra kısacık seramik atölyesine uğradım, annemle kahve içmeye oturduk ardından.

Akşam yine seramik atölyesinin yılbaşı partisine katıldım, tam bir kadınlar matinesiydi. Çocuklarıyla anneleriyle gelenler, bir sürü kadının doluştuğu, kiminin göbek attığı kiminin kenara çekildiği komik bir ortam. Birkaç kişiyle tanışıp muhabbet ettim ben de, kapı önü sigaralarına dahil oldum.

Çerkesliğim beyazlığımdan belliymiş ve yaşımı hiç göstermiyormuşum, iltifatlarla şımartıldım. Şampanya patlatıp içerken, ayrılık acısını yaşayan arkadaşımı teselli ederken, bir kenarda sohbet ederken içimde hep biraz...

İyi ki tanımışım dediğim birkaç dost ediniyorum buradan, keyifli bir akşam oldu.


21 Aralık 2018 Cuma

3466

(20 ARALIK PERŞEMBE)

Ku vate moti c'ish nje here Kur u e ti zemir Duhshim shume mire Ku vate moti c'ish nje here Kur u e ti zemir Duhshim shume mire Oh lule lule Oh lule lule Ohi lule lule macë macë E u per ti, e u per ti E u per ti jame dal pace E dal pace E dal pac e dale pace e ish vertete

20 Aralık 2018 Perşembe

3465

( 19 ARALIK ÇARŞAMBA)

Ruh gibi dolaşmamın sebebi içimdeki korkular, beni harekete geçiren hislere karşılık beni tutan hisler... ve ben aralarında bir o yana bir bu yana çekilmekten yorgun düştüm...

Kendimle bağımı kurmak, yeniden Rana olmak için biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var bugünlerde; sessizliğe ihtiyacım var biraz... Saatlerce piyano çalmak iyi geldi mesela, sesler arasında bir sessizlik.

18 Aralık 2018 Salı

3464

Kış geri geldi; dışarısı fırtınalı, yağmurlu ve soğuk, sahipsiz kediler üşüyor...

Karanlık bir uçurumun kenarında dolanıyorum, düşmeyi reddederek, parmak uçlarımda usul usul,
yolumu biliyorum...

3463

(17 ARALIK PAZARTESİ)

Bir süredir hafta sonlarım tatil gibi geçmiyor, öyleyse bugün de pazartesi gibi geçmesin varsın.
Hiçbir şey yapasım yok bugün, kendime biraz durulmak için izin verdim. İşleri ve çözülmesi gereken sorunları erteledim, mutfakta vakit geçirdim biraz, çiçeklerimi suladım, kedilerimi sevdim.

Durgunum, dalgınım, burada değil gibiyim. İçimde aslında çok başka yerlerdeyim ben, Akdeniz adalarından birinde, taş sokaklarda, lodos rüzgarında, bambaşka zamanlarda...

3462

(16 ARALIK PAZAR)

Şömine başında ayaklarımı uzatıp, dünyanın en tatlı şımarık kedisini sevmek iyi geldi bana bugün.
Aklımdaki tüm birikenleri biraz kenara iteleyip sakinledim, uzun zamandır ertelediğim yazıları okudum. Bazen dünyadan kaçmak istiyorum ya, bu köy evi o inziva için en sevdiğim yer...


3461

(15 ARALIK CUMARTESİ)


Aheste adalarda
Dağlarında keçilerin otladığı özgür
Saçlarım Akdeniz rüzgarında
Eteklerim içmeden sarhoş
Limandaki virane tavernada
Kediler uyuyor usul usul
Dilimde bir şarkı, söyleyemiyorum
Unutamıyorum da




15 Aralık 2018 Cumartesi

3460

(14 ARALIK CUMA)

Bitmiyor aynı mevzu, bitemiyor.
Çok ikilemli düşünüyorum; bazen saçmalıyormuşum gibi geliyor, bazen en doğrusunu yapıyorum gibi.
Rezil mi oldum da farkında değilim, aslında zafer benim de onu mu göremiyorum, hakikaten bilmiyorum.
Kendimi yine kafa bir milyon hissederek seramik atölyesine gitmeye zorladım, ve yine harika bir şey ortaya çıkardım. Anneme yaptığım fincanı boyadım; Safinaz ile Prens'i çizdim, herkes bayıldı.
Öğlen arasında eve dönüp arkadaşımla sandviç hazırladık kendimize, tarot baktık.
Halimiz duman!

Akşam şu düşünceler kasvetle çöktü içime: Kaç yıl daha hayattan zevk alabileceğim ki bu yaşımı böyle geçiriyorum? Bana da yazık değil mi cidden? Hem kimseyi üzmek istemiyorum, hem de korkuyorum ama böylesi de bana yetmiyor. Yavaş yavaş ölmek en beteri, bunu kendime yakıştıramıyorum. Ben hep tutkulu bir insan oldum kendimi bildim bileli, bundan sonra da tutkunun peşinden gitmeye ihtiyacım var...

14 Aralık 2018 Cuma

3459

(13 ARALIK PERŞEMBE)

Akşam evden çıkarken çaydanlığı ocakta unutunca annem, eve geri döndük yarı yoldan. Bir de normal dışı trafiğe takılınca derse gecikip panikledim. Paniklemeye her zamanki güvensizliğim de eklenince yeni tanıştığım Fa anahtarını sökemedim tabi. Yapamayacağımdan korktukça yapamadım, yapamıyorum dedikçe de kendimi yine aynı uçurumun dibine düşürmüş oldum. Bunu tekrar yaşamak istemiyorum. Bundan böyle kendime güvenerek ilerlemek istiyorum, umarım sakin kalabilirim artık.

Gelelim içimdekilere: Hayal kırıklığımdan ziyade, içim sızlıyor inceden. Olabilirdi, çok güzel olabilirdi, ama olamıyor. Yaşanamayan, konuşulamayan onca şey biriktirdim içimde, nereye kadar taşıyabilirim bilmiyorum. Yine de bir gülümseme var dudağımın kenarında, ölü toprağın altında can çekişmektense sarsılmayı tercih ederim. Su akar yolunu bulur nasıl olsa her zaman, ben de kendimi akışına bırakayım...



3458

(12 ARALIK ÇARŞAMBA)

Hafta ortasında yazmayı unutmuşum da hafta sonunda aklıma geldi.
Bugünü Kadıköy alışverişine ayırdım, hava da Güneş açtı- keyfim yerinde.
Muhasebeci ziyaretinin ardından Yeldeğirmeni'nde bir mekanda kahve içmeye oturduk. Eksik fırça ve kalemleri almak için kırtasiye gezmeye başladık sonra; yılın o takvimler ajandalar zamanı...
Akşama doğru ise uzunca bir süredir gerginlik içinde beklediğim telefon geldi, bir parça rahatladım.
Yarını bekleyerek uykuya daldım.

11 Aralık 2018 Salı

3457

Birkaç halledilecek prüzle başlıyorum bu haftaya, gümrük sıkıntıları hatalı teslim aldığım bir ürünün değişimi vesaire.
Düzelir elbet, bir şekilde bunlar da yoluna girer.
Aklımdaysa hep birikmiş mevzular dönüp dolanıyor; nereye koyacağımı bilmediğim hislerim, muhatabına söylenmeden de rahat vermeyecekler belli ki bana.
Bir rahatlasam, bir rahatlasam artık!

3456

(10 ARALIK PAZARTESİ)

Fark ettim de; içimdeki bu huzursuzluğun sebebi şu uzayan bekleyiş durumu.
Geçen haftadan beri hep bir şeyler bekler vaziyette olduğum için tam kendimi veremiyorum hiçbir işe ve bastırılmış bir öfke büyüyor içimde.
Satış yapmayı bekliyorum, haber bekliyorum, bir telefon ve bir açıklama bekliyorum, sağlığımın düzelmesini bekliyorum, beklediklerim çoğaldıkça ve süre uzadıkça rahatsızlığım artıyor haliyle.
Artık beklediklerimin gerçekleştiği bir hafta olsun!

9 Aralık 2018 Pazar

3455

Bugünlerde aklımda hep aynı melodi dönüp dolaşıyor...

3454

(08 ARALIK CUMARTESİ)

Sonunda dinlenmiş uyandım, güzel bir kahvaltıyla güne başladım.
Bu hafta sonu çok çalışıp kaybettiğim zamanı geri almam lazım, keşke biraz daha rahatlamış olsaydım içte içe...
Aralık ayına neşe katan hediyelerimi birer birer açıyorum bu günlerde ve beni en çok tavlayan Klimt tarot kartları oldu sanırım.
Acil yetişmesi gereken siparişlerin birikmiş olması ve pimirikli müşterileri memnun etmekte zorlanıyor oluşum beni epey geriyor son günlerde. Bir an önce tamamlayıp göndersem de kurtulsam!
Akşamüstü işleri bugünlük kenara koyup kahve içmeye çıkalım dedik, caddeye yürümek bir saat sürdü. Kahveyi Christmas jazz eşliğinde içmek iyi geldi, dönüşte bir film izlemeye karar verdik...

3453

(07 ARALIK CUMA)

Ne tuhaf bir gün, zaten uyuyamadım dün gece ve bir türlü aklımdan atamadım endişeleri.
Konuşulacak çok fazla söz biriktirdim ve patlayacak gibi hissediyorum. Bir yandan hayat devam ediyor ve hiçbir şeye yetişemiyorum bu ruh haliyle.
Sabah daha uykudan ümidi kesince kalkıp kahvaltı ettim, hem bir arkadaş gelecek onu beklemeye başladım hem de temizliğe kadın gelecek.
İkincisini beklerken ilki geldi, biraz da onunla kahvaltı edip sohbete daldım, derken bir de baktım saat 10 olmuş bile.
Bir de aradım ki bizim temizlikçi gelemiyormuş meğerse, boşuna beklemişiz. Sinir oldum, ne yapalım ortalığı biraz toplarladım çıkmadan.
Seramik atölyesi için sözleşmiştik arkadaşımla, birlikte gidip masaya oturduk. Bir yandan çamurla oynarken bir yandan düğün hazırlıklarından konuştuk, bu arada ben de Queen kupamı bitirdim.
Heyecanla bekliyorum fırından çıkacağı günü, hediye edeceğim akşamı...
Öğleden sonra arkadaşımı uğurladım, bir başka arkadaşım geldi yanıma. Bu kez çok kaygılı ve moralsiz buldum onu, hangimiz iyiyiz ki bu aralar gerçi?
Hep aynı mevzulara takılıp kalması, sürekli aynı şeyleri tekar etmesi beni endişelendirdi biraz, elimden geldiğince ona cesaret aşılamaya çalıştım. Çünkü içinde yaşadığı büyük duyguları dışarı hiç yansıtamıyor ve bu onu çok yoruyor olmalı, umarım bundan sonra daha cesur ve daha dürüst olabilir.
Akşamüstü kendimize hamburger ısmarlayıp biraz konuştuk evde, o gittikten sonra da ben artık tükenmiştim. Yorgun, uykusuz, içi kaygılar ve belirsizliklerle dolu, üşüyordum.
Bugün kayıp bir gün olarak geçti; ne piyanomu çalabildim, ne egzersiz yapabildim ne çalışabildim.
Kendimi iyi hissetmiyorum, sadece uyumak istiyorum...

3452

(06 ARALIK PERŞEMBE)

İçimde kötü bir his vardı ya, yine de gittim. Görmeden bilemezdim.
Her zamanki gibi orada olacağını düşünerek yine hazırlanıp çıktım.
Hava buz gibi ayaz, yağmur da cabası. Sokakta kediler kenara dökülmüş makarna artığını yiyordu, içime dokundu. Endişeyle döndüm köşeyi, yokuşun başında karanlığı görünce anladım.
Işık yanmıyordu, yine de zili çaldım. Bir daha çaldım, belki, diyerek...
Aradım, telefon da kapalı. Ne yapacağımı şaşırdım bir an, ne yapabilirdim ki?
Yokuşun başında öyle kalakaldım; hayal kırıklığı, panik ve öfke içimde.
Ellerim üşüdü, bekleyemedim daha fazla, ama dönemedim de.
Son yazdıklarını düşündüm tekrar, içimi korku kapladı.
Ya bir şey olduysa, dedim kendi kendime, ya...
Mesela bir hafta daha geçer de ses çıkmazsa ve yine kapı duvar bulursam burayı, ne yaparım?
Rahat rahat eve dönüp uyuyabilir miyim ki, mümkün mü bu-
Aklıma tek bir yer geldi; orayı buldum. Kalbim kulaklarımda girdim içeri, kim bilir nasıl baktım yüzüne adamcağızın da sordum iyi mi, diye.
İyi olduğunu duydum, sakinlemeye başladım yavaş yavaş. Yine de kendime gelemedim bütün gece.
Korktum, çok korktum...



5 Aralık 2018 Çarşamba

3451

Dışarısı tam kara kış, içimde endişeler... Her şeyi geride bırakıp annemle bir kahve içmeye çıktım bugün, hatta alışveriş bile yaptım biraz. Çok da iyi geldi, her zamanki gibi.
Arkadaşımı cesaretlendirdim, içinde biriktirdiklerini muhatabına söylemesi konusunda. Söylenmeyenlere yazık olur çünkü, değil mi?
Her şey aslında öyle basit ki, biz karmaşıklaştırıyoruz gereksiz yere. Bazen tüm koşullar uygunken bir şey olmaz, bazen de koşullara rağmen olur işte...
Her şeye rağmen olan bir şey gerçektir bence, onu yok saydıkça, görmezden gelmeye çalıştıkça hata yapıyoruz aslında. Bırakalım olduğu gibi olsun, korkmadan söyleyelim içimizden geçeni, ne olacak yani? Adam olan anlar zaten, insan olanı etkiler bu şeffaf cesaret.

3450

(04 ARALIK SALI)

Zaman diye bir şey yoksa ve biz aynı anda aslında hem olduğumuzu sandığımız yerde, hem de evrenin her yerinde olabiliyorsak, gerçek nedir o zaman?
Bütün olasılık fonksiyonlarında varız, bütün evrende var olma olasılığımız var...
Paralel evrenler dediğimiz zaman kavramıyla ilgili değil mi?
Bir nesnenin hızını ancak zamanla ölçebiliyorsak, ışık hızını aştığında nasıl ölçebiliriz mesela?
Zaman dediğimiz uydurma kavram; ya bir öncesi  ve bir sonrası olan bir şey değilse?
Kütlesi olmayan fotonlar ışık hızında giderken onlar için zaman yoktur, evrenin doğuşunu ve yok oluşunu aynı anda görebilirler...
Bütün ihtimalleri görebildiğinizi hayal edin, hangisini görmeyi seçerseniz onu gerçekleştirirsiniz.
Gözetlenen gerçek olur, düşünce de bir enerji olduğuna göre, düşünülen gerçekleşir.

4 Aralık 2018 Salı

3449

(03 ARALIK PAZARTESİ)

Pazartesi hep biraz sevimsiz bir gündür ya, bende de hafif stresli başladı. Tüm güçlüklerle baş etme motivasyonunu kendime bulmakta zorlanıyorum, ama bu içimdeki pır pır eden kuş ne olacak peki?


3 Aralık 2018 Pazartesi

3448

(02 ARALIK PAZAR)

Aileyle pazar kahvaltısı için hazırlandık, evde ne varsa yeter dedik ama masamız doldu taştı bile.
Evde davet vermeyi özlemişim, sofra kurmayı seviyorum. Kuzenlerden birinin düğün planlarına dahil olduk; ne kadar zor işler olduğunu da hatırlamış olduk.

Akşamüstü mahalle kedilerini beslemeye çıktık, dönüşte ben de haftalık sosyal medya paylaşımlarımı hazırladım. Ama tabi aklım başka yerlerde...

2 Aralık 2018 Pazar

3447

(1 ARALIK CUMARTESİ)

Aralık geldi bile, inanamıyorum!
Şömine başında sıcak şarap mevsimi, battaniye altı sarılma, kedilerle kıvrılıp yatma, elleri çay fincanı buğusuyla ısıtma mevsimi...
Kış bize sıcaklık getirsin, cesaret, yakınlık, güven ve berraklık versin.
Şans bizden yana, ışıltı başımızda olsun...

1 Aralık 2018 Cumartesi

3446

(30 KASIM CUMA)

Hava buz gibi, Kasım'da Şubat soğuğu... Dünden yorgunum, öğlene kadar işlerimi halledip yine de seramik kursuna gittim. Kendimde o gücü bulamasam da zorlayıp Queen fincanını boyamaya başladım, iyi ki de cesaret toplayıp girişmişim bu işe. Kulbu kırılmıştı, onardılar-hep Freddie'nin şerefine!
Onun sarı ceketli ikonik pozunu incenik boyamak, detayları hassasiyetle çalışmak bana çok iyi geldi. Kalan boşluğa da Bohemian Rhapsody'nin notalarını çizip, şarkı sözlerinden bir cümle yazacağım. Çok heyecan verici, umarım sorun da çıkmaz ve sonuç hayal ettiğim gibi harika olur!

Akşamüstü evde ısınmak için çorba içip bu havada kendimi tekrar dışarı çıkmaya zorladım, hazırlanıp arkadaşımla buluştum. Kadıköy'e geçtik, evde sıcak şarap içip sohbet edelim... Bir şişe rozenin yanına sevimli bir peynir tabağı hazırladık, avokado sosuna cipleri bandık. Hem sağlıklı hem sağlıksız, ruh hallerimiz gibi bir manik bir depresif takıldık işte. Herkes ilişkilerden bahsetti; bırakamadıkları, tutamadıkları, ben en sessizleriydim aslında. Hepimiz için keyifliydi bu kız kıza akşam, ama en keyif alanımız ayaklarımıza sarılan herkesten bir parça peynir kapan maskeli Fikret oldu!


3445

(29 KASIM PERŞEMBE)

Konuşmak istediğim çok şey biriktirmişken, bambaşka şeyler konuştum.
Yine sarsıcı dürüstlükte sorularla karşılaştım ve hayatın sandığımdan daha basit olduğunu, en azından olması gerektiğini fark etim.
Kendime hiç başarısızlık hakkı tanımıyor muyum ben?

Fırtınalı havada ıslanarak yürüdüm, iyi geldi, iyi geliyor her şeye rağmen bu sarsıntılar bana...

28 Kasım 2018 Çarşamba

3444


3443

Ben olmak istiyorum
Sen ol istiyorum

Kar düşerken pencere kenarındaki iki sandalyenin birinde
Fırtına çıkınca sahili döven dalgaları seyrederken yan yana
Kıvrılan dar taş sokaklardan inerken hızla el ele
Aklına bir şarkı geldiğinde tekrar dinlerken, yine
Sabaha kadar konuşmak için terasta, dolunayda

Seninle olmak istiyorum
Aşk olsun diyorum

27 Kasım 2018 Salı

3442

(26 KASIM PAZARTESİ)

Anlat bakalım, nasıl baş ediyorsun acıyla?
Belli ki sen uçurumların dibine kadar gelebilen, zifiri karanlığın ta içine bakabilen birisin. Ama düşmüyorsun... Yoksa senin kanatların mı var?
Nasıl dayandığını bana da öğret, çünkü ben çok zorlanıyorum... Özellikle de bu aralar. Doğduğumdan beri aslında ait hissetmiyorum bu dünyaya ve hep çekip gidesim var. Senin gibi biri nasıl hayatta kalıyor, söylesene sırrını.
Hani demiştin ya; Fuzuli zamanındaki aşklar yok artık, diye. Ben hala o aşkların peşindeyim, iflah olmadığım anlayacağın. Hala anlam arıyorum anlamsızlıklar dünyasında. Sahtelikler arasında bir gerçek kırıntısı peşindeyim. Güzel vücutlar boş suratlar, sık sık dinliyorsun o şarkıyı. Sen de kalabalıklar arasında bir anlam arıyorsun belki de. Paylaşınca azalıyor mu yalnızlığın?
Ben o aradığım anlamı bazen bir sokak kedisinin gözlerinde, bazen uzun uzun baktığım bir resimde, bazen de çalmaya çalıştığım notalarda buluyorum. İzini sürdüğüm anlama senin yüzünde rastladım.
Sanırım sana aşık oldum... Korkma, çünkü ben korkmuyorum. Senden klişe beklentiler içine gireceğimi, beklediğimi bulamayınca hırçınlaşıp sana trip atacağımı sanıyorsan... Sakın böyle düşünme, ben bu duyguyla ne yapacağımı bilmiyorum şu an, ama güzel şeylere dönüştüreceğim. Tek bildiğim; senin yanında çok iyiyim.

25 Kasım 2018 Pazar

3441

Son aylarda içimde büyüyen ama yüzleşmeyi ertelediğim krizi bugün yaşadım sonunda, acı çektiğimi hissettim.
Bir türlü kurtulamadığım bu hisle baş edemedim gün boyu, her şey yeniden iyileşsin istedim, ama olmadı.
Bir süre böyle sanırım; gelgitli ve huzursuz devam edecek. Hayatımda bir şeyler devrildi ve hiçbir şey yerine oturmuyor.
Eskisi gibi olsun istiyor muyum emin değilim yine de, bir yandan o rahatlığı özlüyorum elbette ama bir yandan beni kapana kısılmış hale getiren de bu eski düzendi.
Kendimi hapsettiğim düzeni yıkmak istedim, çünkü beni olmadığım biri gibi davranmaya zorlayan durumlardan bunalmıştım artık çok.
Ama şimdi de ne yapacağımı şaşırmış haldeyim, yeniden bir düzen oturtana kadar bocalayacağım gibi görünüyor.
Fazla kendimi kaptırmadan hayatımdaki güzel şeyleri çoğaltarak devam etmek en iyisi.

Ne istiyorsun?
Ne istiyorsun?
Ne istiyorsun Rana?

3440

(24 KASIM CUMARTESİ)

Hayat bana sormadan devam ediyor, durmuyor, beni de peşinden sürüklüyor.
Durup düşünmeye fırsatım da yok, düşününce de zaten her şey üzerime çöküyor.
Devam etmek en iyisi galiba, sadece bana iyi gelen şeyleri yaparak ve güzelliklere tutunarak ilerlemek, ne olacağını zamanla görmek en doğrusu...

24 Kasım 2018 Cumartesi

3439

(23 KASIM CUMA)

Uykusuzluk ve huzursuzlukla erkenden başladım güne, sanki hayatım birden anlamsızlaşacak ve bomboş kalıverecek korkusu...

Kendimi zorlayarak kahvaltı ettim, hatta muzlu kakaolu muffin bile pişirdim. Umut çok başka bir şey gerçekten, insana yaptıramayacağı şey yok...

Kendimi zorlayarak evden çıktım sonra, seramik atölyesine gittim. iyi ki de gitmişim, bergamotlu çay demleyip sohbet etmek iyi geldi; seramik hocam da Queen fanı çıkınca yeni bir arkadaşım oldu gibi hissettim.

Çok gelgitli devam eden ruh halimi gerilere bir yere iteleyip günü mümkün olduğunca verimli geçirmeye çalıştıysam da, seramikten başka bir iş yapamadım pek. Yine de mutluyum; arkadaşlarımın yılbaşı hediyeleri acayip güzel oluyor!

Akşamüstü evde temizliğin bitmesini ve başka bir şeyi daha beklerken piyano dinledim biraz. Sonunda her şeyin hala bitmediğini anlayınca rahatlayabildim, kendimi öyle kasmışım ki bırakıverdim akşam. Yemek yedim, dizi izledim ve güzel bir uyku çektim...

23 Kasım 2018 Cuma

3438

(22 KASIM PERŞEMBE)

Tam anlamıyla kayıp bir gün.
Kayıp hissediyorum.

21 Kasım 2018 Çarşamba

3437

Bekliyorum, evrenin bir bildiği vardır ve bana güzel sürprizler hazırlıyordur diye bekliyorum...
Ben de bir mucize olduğumdan, bir mucizeyi hak ediyorum diye bekliyorum...
Bir şeyi çok istersen olmuyor diyenlere inat, çok isteyince olduğunu biliyorum.

3436

(20 KASIM SALI)

Erkenden kalktım ki işlerimi yetiştireyim; akşama kadar da bir sürü şeyi sığdırdım bugüne.
Piyanomu çaldım, siparişlerimi düzene koydum, ayakkabı boyadım...
Akşamın yorgunluğuyla uykuya daldım ve huzursuz bir rüya gördüm.

Acaba giderek yetmiyor mu bazı şeyler, eskiden sevindirenler artık üzüyor mu?
Düşüncelere sarmasam da harekete geçsem, hiçbir şeye takılmadan ileri gitsem istiyorum!

19 Kasım 2018 Pazartesi

3435

Bugün benim doğum günüm,
-hiç öyle hissetmiyorum aslında.
Sabah her zamanki gibi uyanıp yogaya başladım, sonra kendime güzel bir kahvaltı hazırladım.
Eski bir arkadaşım kutladı, eskiden tanışıp etkilendiğim bir çocuk yazdı, dayım aradı bir de.
Akşamki yemek planını iptal ettim, hava da zor zaten, içimden gelmedi bir yere gitmek için hazırlanmak.
Annem uzun zamandır sıkılıyordu, onu yemeğe götürdüm, ikimize de iyi geldi.
Bu sene de böyle olsun bakalım, böylesine ihtiyacım varmış demek.
Kendime yaratıcılıkla dolu üretken bir yeni yaş diliyorum o halde; istediğim tüm projelerimi gerçekleştirmeye fırsat bulduğum dolu dolu geçen bir yıl başlasın.
Big bang çarpışmalarıyla savrulduğum galaksiler bana yeni dünyalar versin, yıldız tozuna bulandığım ışıl ışıl günlerim gecelerim olsun...!

3434

(18 KASIM PAZAR)

Bugün tabi hafiften after trip modundayım; hem akşamdan kalma bir yorgunluk var hem bir parça huzursuzluk...
Yağmurlu soğuk sonbahar havasında enerji toplamakta zorlanıyorum, kendimi mütemadiyen sorguluyorum.
Öğleden sonra evde kalmamak için dışarı atıyorum kendimi, dede ziyaretini bahane ediyorum.
Dedem artık bebek gibi oldu; bembeyaz saçları masmavi gözleri ve sessiz sakin oturuşuyla hafifledi, küçücük kaldı-içimi burkuyor. Bir yandan da bizler yaşlanınca onun gibi olsak şükür, diyorum.
Akşam eve döndükten sonra konuşmaya başladık; hep aynı konular dönüyor ve çıkış yok gibi gelse de, bir yandan da konuşmak her zaman iyidir, bilemiyorum ikilemli düşünüyorum sürekli...
Nilüfer dinleyip ağlamak istiyorum, kendimi bırakamıyorum.
Tam bir sonbahar yaşıyoruz, yaprak dökümü, toprak altına inme vakti...

18 Kasım 2018 Pazar

3433

(17 KASIM CUMARTESİ)

El boyama aşırı eğlenceli ve cool galaksi pastamla başlayan bol şampanyalı doğumgünüm, 30 days song challange ile devam etti...
 Yeni yaşıma yaratıcılıkla dolu bir giriş yaptım, big bang patlamalarıyla enerjisi yüksek bir yaş olsun!
 Dileklerim hep yıldızlardan, yıldızlara...
 Queen ve Adele'in şarkıları hemen her duruma uyabiliyormuş, bir de onu fark ettik.

16 Kasım 2018 Cuma

3432

Başucumda harika bir sürprizle uyandığıma göre, şanslıyım değil mi?

Bir soru daha;

Kuşlu tabaklar yapsam bugün, acaba gelgitlerim geçer mi?

3431

(15 KASIM PERŞEMBE)

Yine bir perşembe komedisi: mantoyla piyano çalan orjinal kızın ürkek parmakları, içinde yaşadığımız boktan dünyayı terk edip aramızdan ayrılan bir sokak kedisi ile bir eski okul arkadaşının anıları, iyi görünen merhametli insanların saldırgan hadsizlikleri, küçük güzel jestlere alıştırılmış bir adamın yüzündeki çizik izi... Sinemalarda

15 Kasım 2018 Perşembe

3430

(14 KASIM ÇARŞAMBA)

İlk defa keyfine vardım bugün piyano çalmanın, 1 buçuk aydır bugün ilk kez mantığını kavradığımı hissettim ve yapabileceğimi...
Öncelikle kafa sağlığı gerekiyor bu iş için de, her işte olduğu gibi aslında, sabah kahvaltıdan sonra piyanomun başına oturdum ve sadece önceki derste öğrendiğim parçaları tekrar etmekle de kalmadım, henüz öğrenmediğim bir parçaya da baktım biraz. Portenin üzerinde yer alan notaların sağ taraftaki ince seslere ve altında yer alanların sol taraftaki kalın seslere karşılık geldiğini keşfettim. Belki çok basit bir keşif, ama kimse bana öğretmediği için kendi kendime anlamış olmak hoşuma gitti, cesaret edip doğru çaldığımı da görünce çok keyif aldım.
Bu işin daha başındayım ve önümde ne kadar güzel bir yol var...

13 Kasım 2018 Salı

3429

Zor günlerde kendime küçük mutluluklar yaratıyorum: makrome deve tabanı yaprağı yapmaya başlıyorum, kahve demliyorum ve minik kekler atıyorum fırına. Balkonda çiçeklerime karşı kahve molası veriyorum, düşüncelere dalıp kaybolmamaya çalışıyorum. Güzel detaylara odaklanmaya çabalıyorum, piyanomun başına oturuyorum her gün ve her seferinde birazcık daha yol alıyorum. 

Kendime biraz Martin Eden'ı hatırlatıyorum aslında son zamanlarda...

12 Kasım 2018 Pazartesi

3428

Biraz hafta sonundan kalma kafa karışıklığı ile başladım bu haftaya, oysa ki doğum günüm yaklaşıyor, neşeli olmam lazım!
Güne egzersizle başlamak bana iyi geldi, kahvaltıdan sonra yine günlük rutinime başladım: müşterilere geri döndüm ve sosyal medya paylaşımlarımı yaptım. Ardından annemi bir öğlen kahvesine çıkardım ve dışarıdaki ufak işleri hallettik; kargolar verildi, tuhafiyeciden alınacaklar alındı.
Eve döner dönmez mutfağa girdim; aklımda ne zamandır bu yeni tarifi denemek vardı; balkabağı çorbası pişirdim. Tatlımsı enteresan bir tadı var, hoşuma gitti.
Piyanomun başına oturup geçen derste çalamadığım parçalara çalıştım; yavaş da olsa doğru çaldım ve bu hoşuma gitti. Kendime daha fazla güvenmeliyim kesinlikle, bu kadar da yüklenmemeliyim!
Birkaç hafta önce asla yapamam sandığım şeyleri yapıyorum işte; karınca duası gibi görünen notaları okuyabiliyorum, daha ne? Şimdi zorlandıklarımı da elbet ileride çalabileceğim.
Aslında içimdeki huzursuzluğun kaynağını biliyorum; konuşulmayan şeyler var, söylenemeyen sözler ve tam anlaşılamamak endişesi...
Bir süre daha böyle gidecek belki, ama aslında tıpkı piyano gibi, yeni bir şey öğrenmek gibi- bir yandan aklımızın gerisinde bir yerlerde işlemeye devam edecek ve biz içten içe konuşulmayanları da anlamaya başlayacağız kendiliğimizden...
Hep böyle tuhaf tesadüfler olacaktır, denk düşüremeyişler belki ama, geriden geriden de devam eden bir bağ, akılda kalan sözler, içte büyüyen düşler...
İletişmek böyle bir şey çünkü, değil mi?

3427

(11 KASIM PAZAR)

Biraz bunalmış hissediyorum bu iki gündür; sanki her şeye çok çaba sarf etsem de ilerleyemiyorum, pek çok şeyi başarmak istesem de hızlı yol alamıyorum...
Bir yandan işimi büyütmek için uğraşıyorum, bir yandan kendimi geliştirmeye çabalıyorum ve tanıdığım herkesten fazla emek veriyorum hayata, her anlamda. Ama sanki bir türlü ilerleyemiyorum gibi geliyor, hırçınlaşıyorum ozaman da.
Yine böyle hırçın bir anımda birden fark ettim; aslında yavaş da olsa yol alıyorum, ilerleme kaydediyorum her seferinde, adım adım. Geriye dönüp baktığımda görmemek için kör olmak lazım nereden nereye geldiğimi. Biraz daha sabır, aslında iyi iş çıkarıyorsun, dedim kendi kendime...

10 Kasım 2018 Cumartesi

3426

Hayat devam ediyor işte, diyesim geldi.

3425

(09 KASIM CUMA)

Hayat üzerine üzerine geldiği zamanlarda,
bazen bir kaçış yolu da çıkıverir karşına,
hiç ummadığın bir yerde, hiç beklemediğin bir anda...

8 Kasım 2018 Perşembe

3424

Hayat çok enteresan-söyleyeceklerim bu kadar!

Tam Zeki Müren'le ağlayıp Müzeyyen'le coşma modundayım. Hakkımda hayırlısı...

3423

(07 KASIM ÇARŞAMBA)

Hiç planlamıyorken bugünü Kadıköy'de geçirdik; bir vernik almamız lazımdı, elbette başka bir sürü şey aldık. Ne zamandır kaybede kaybede tükenen küçük küpelerimin yerine 2. ve 3. kulak deliklerime takacak gümüş küpe arıyordum, bugün buldum. Gelmişken hardal tozu alayım bulunsun dedim, aslında vücut kremim de bitmişti, haydi şu bloknot tarzı eskiz defterlerinden de bir tane alayım derken... İşte günün özeti, eve döndüğümde nedense çok yorulmuştum.

Hayat benim için güzel sürprizleri hazırlıyor gibime geliyor, lütfen öyle de olsun-tamam mı?

6 Kasım 2018 Salı

3422

Sonunda bugün delirdik-analı kızlı sapıttık!
Neden nasıl diye sormayın, bugün biraz sıyırdık.

Sabaha biraz gecikmeli başladım, zira rüyamda cadı avına çıkmıştım. Egzersizlerimi yapıp kahvaltımı ederken aslında aklım başımdaydı... Ne zaman ki Queen dinleyerek ve avazım çıktığı kadar eşlik ederek banyoya stencil boyamaya başladım, o saatlerde delilik geldi bana. Benden anneme bulaştı.

Hayatın yüklediklerini, tüm aptal insanları unutmak için bir güzel deli taklidi yaptık bugün- oh canımıza değsin!

5 Kasım 2018 Pazartesi

3421

Notalar arasında kayboldum... Kafam karman çorman, içim dağınık.
Sol anahtarı fa anahtarı, diyezler bemoller, staccato legato...
Gece yarısından sonra delirip sabahlara kadar çalasım var!

4 Kasım 2018 Pazar

3420

Parkta kahvaltılar için son güneşli havalar, içim içime sığmıyor, güzel bir şarkı gibi akıp gidesim var...

3419

(03 KASIM CUMARTESİ)

Tonight
I'm gonna have myself a real good time
I feel alive
And the world—I'll turn it inside out
Yeah!
I'm floating around
In ecstasy

So don't stop me now, don't stop me
'Cause I'm having a good time, having a good time

I'm a shooting star leaping through the sky
Like a tiger defying the laws of gravity
I'm a racing car passing by
Like Lady Godiva
I'm gonna go go go
There's no stopping me

I'm burning through the sky
Yeah!
Two hundred degrees
That's why they call me Mister Fahrenheit
I'm traveling at the speed of light
I wanna make a supersonic man out of you

Don't stop me now
I'm having such a good time
I'm having a ball
Don't stop me now
If you wanna have a good time
Just give me a call

Don't stop me now 
'Cause I'm having a good time
Don't stop me now 
Yes I'm having a good time
I don't want to stop at all, yeah!

I'm a rocket ship on my way to Mars
On a collision course
I am a satellite
I'm out of control
I am a sex machine ready to reload
Like an atom bomb about to-oh-oh-oh-oh-oh explode

I'm burning through the sky
Yeah!
Two hundred degrees
That's why they call me Mister Fahrenheit
I'm traveling at the speed of light
I wanna make a supersonic woman of you

Don't stop me
Don't stop me
Don't stop me
Hey hey hey!

Don't stop me
Don't stop me
Ooh ooh ooh 
I like it

Don't stop me
Don't stop me
Have a good time, good time

Don't stop me
Don't stop me

Ooh ooh alright

Ooh I'm burning through the sky
Yeah!
Two hundred degrees
That's why they call me Mister Fahrenheit
I'm traveling at the speed of light
I wanna make a supersonic man out of you

Don't stop me now
I'm having such a good time
I'm having a ball
Don't stop me now
If you wanna have a good time
Alright
Just give me a call

Don't stop me now
'Cause I'm having a good time
Don't stop me now
Yes, I'm having a good time
I don't wanna stop at all

3 Kasım 2018 Cumartesi

3418

(02 KASIM CUMA)

Pestilim çıkmış vaziyetteydim bütün gün, bir türlü kendime gelemedim. Bugünkü planlarımı yapamadım; ne seramik atölyesine gidebildim, ne piyanomun başına oturabildim. Zar zor birkaç ürün ekleyip, bir müşteriye eskiz yaptım...
Akşam biraz enerjimi toplayınca balkonda bir şişe şarap açıp peynir tahtası hazırladık, aheste şarkılar eşliğinde oturup rahatlamaya bıraktık kendimizi...

1 Kasım 2018 Perşembe

3416

(31 EKİM ÇARŞAMBA)

Yapmak istediğim o kadar çok şey var ki, yetişemiyorum!
Ama bir yandan da keyifli, rutinin dışına çıkıyor olmak, konfor alanımdan dışarı adım atmış olmak.
Hiç bilmediğim yeni bir şey öğrenmeye başlamak, çalışmak çabalamak, zaman ayırmak...

Bugün biraz da ödeme sıkıntılarını çözmeye çalışarak, son anda coşan siparişleri not edip, yeni müşterilerle yazışarak geçti. Akşam yatmadan önce kafam hala işlerdeydi, bugünü sonuna kadar verimli geçirdim diyebilirim sanırım.

30 Ekim 2018 Salı

3415

Yoğun günler geri geldi! Uzatmalı hafta sonunun tadını iyice çıkardık, hem dinlendik hem keyif yaptık biraz. Şimdi hızlıca işlere dönüş vakti; bugün nasıl geçti anlayamadım yine.
Gündelik rutinime sosyal medya paylaşımları ve piyano çalmak eklendi, bir de haftalık seramik atölyesi derken zaten doluyken artık taşıyorum!

Yeni müşteriler, yeni iş teklifleri ve piyano başında geçen bir saat bu güneşli günün mutluluk veren tarafları oldu...

3414

(29 EKİM PAZARTESİ)

Bu tatile çok ihtiyacımız varmış; hem evdeki ufak tefek tamirat işlerine bakmak için fırsat bulduk, hem arkadaşlarla bir geceyi Emirli'de huzurlu geçirebildik.
Bugüne de parkta kahvaltı ederek başlıyoruz; küçük kafalı koca göbekli minnoş kedileri besleyip severek. Hava şahane bir pastırma yazına çalıyor, bu hafta hep güneşli gösteriyor!
Öğlen annemle buluşup Suadiye'ye yürüyoruz, planımız hem alışveriş hem kahve eşliğinde biraz sohbet. Aklıma koyduğum çizmeleri alıyorum kendime, yürümek de iyi geliyor.
Akşamüstü dedemi görmeye gidiyoruz, aile ziyaretini aradan çıkarmak gerek. Lokum almaya uğradığımız şekerciden boza alıp çıkıyoruz; kış kapıda. Tarçın kokusu cezbediyor.
Artık iyiden iyiye yaşlı olup çıkmış anne annemle dedemin her şeye rağmen tertemiz bakımlı ve görgülü hallerini görünce onlarla gurur duyuyorum içten içe. Kaç kişinin benimki gibi aile büyükleri var?...
Akşam bir saat piyano çaldıktan sonra, kendimi yorulmuş hissediyorum artık. Tek ihtiyacım Halloween seyretmek, kedilerle sevgi seli halinde kanepede battaniye altı...

28 Ekim 2018 Pazar

3413

Meşe ağacının gölgesinde birer kahve içtiğimiz bu sessiz sabaha şükürler olsun!
İnsanların dünyaları ne kadar küçük; baktım da herkes aslında hep aynı kıskacın içinde, aynı sisteme ayak uydurmaya çabalamakta... Kimsenin bu çarkı kıracak ve bu sistemden çıkacak cesareti yok,  koşullanmış oldukları öğretilerin peşinden gidiyorlar yalnızca.

Kendimi çok uzak hissediyorum, farklı bir yerden bakıyor gibiyim hepsine...

3412

(27 EKİM CUMARTESİ)

Uzun zamandır gitmediğimiz evimize bu hafta sonu arkadaşlarla gitmeyi planladık; hava mis gibi ve keyfimiz çok yerinde!
Şimdiye kadar yediğim en lezzetli palamutu almışlar, narlı karışık yeşil salata nefis, fırında patates de harika!
Rakıyı çok tadına vararak içiyorum bu akşam ve Müzeyyen Senar'a en içten ben eşlik ediyorum.

İçimde büyük umutlar, heyecanlar, hevesler...

26 Ekim 2018 Cuma

3411

Haftanın son gününe dinlenmiş hissederek uyandım, bugün temizlik var ve yapacak işlerim çok yine.
Birlikte kahvaltı edip biraz geç işlere başlıyoruz 3 hanım. Balkona kornişler takılmıştı, bugün de perdeler gelince tamamlanıyor ve düzenlenip temizlenince iyice eve benziyor.
Öğlen bir gönderiyi dükkana bırakıp ustayla yeni kalıpları konuşmak istiyorum, eve dönerken haydi birer kahve içelim diyoruz ve mahallenin yeni nesil fırınına oturuyoruz. Oradan da haydi pazardan hemencecik alışveriş yapayım diyorum, evde hazır yemek bulunsun.
Hafta sonu hem arkadaşlarla buluşup hem de piyanomu aksatmadan, gündelik işlerimi de bozmadan devam etmek istiyorsam planlı olmaya mecburum.
Her zamanki gibi işler yetişmiyor akşamüstüne, illa ki ütüler kalıyor ama olsun varsın. Bu yardımcı kadını bulduğuma mutluyum.
Derleme toparlama işlerinin sonu gelmez, daha girişe portmanto yapılacak. Yine de yaz sonundan bu yana iyi düzenledik, iyi kotardık. Mutlu huzurlu günlerimiz olsun bu evde...

3410

(25 EKİM PERŞEMBE)

Bugün dışarı çıkmak ve bir yere yetişmek zorunda olmamanın tadını çıkarıyorum, evde keyifli bir geç kahvaltının ardından masaya kurulup balkabaklarımı boyamaya başlıyorum. Kendime zor da olsa, bir şekilde işleri ayarlayıp hobi zamanı yaratmak çok iyi geliyor...
Minik balkabağı antrasit, ortancası yanık turuncu ve büyüğü hardalımsı bej rengine boyuyorum. Tam güz renkleri, sonbaharın en sevilen objeleri... Fotoğraf çekimlerimde güzel duracaklar ve kendim yaptığım ilk seramik hamurundan biblolar olacaklar.
Yalnız düşündüğümden fazla zaman aldı, sonra da piyanomun başına oturdum. Eski parçaları tekrar ettikçe, geçen hafta bana karınca duası gibi gelen notları artık okuyabildiğimi fark edip sevindim. Birkaç yeni şarkıya çalıştım, keyfim yerinde.
Akşam yemekten sonra sevdiğimiz dizilerden birini açtık, 2 bölüm darphane soyguncu çetesini seyre daldık. Fazla popüler olduğu halde gerçekten sevdiğim nadir dizilerden-karakterler çok iyi.
Gece yarısı yine düşler bastı beni, uykuya dalmadan hayallere daldım...

25 Ekim 2018 Perşembe

3409

(24 EKİM ÇARŞAMBA)

Aslında keyifli bir gündü, ona şüphe yok-öğlene kadar gönderileri ve günlük işleri halledip hastaneye uğradım, öğleden sonra da seramik atölyesine başladım.
İlk dersimde fincan yapmayı öğrendim, kulp takmayı ve tabanla birleştirmeyi, çatlamaması için püf noktalarını... Gayet sevimli insanlarla dolu huzurlu bir ortam, seviyorum burayı. Çamurun derinden gelen deniz kokusu çok hoşuma gitti, etraftaki her şeyi batırması bile.
İkinci eserim Güneş sistemi takı tabağı; emprovize bir çalışma oldu. Jamie Cullum dinleyerek Satürn, Mars ve Pluton yuvarladım avucumda, sonra balçıkla yapıştırdım tabağa-çok eğlenceli!

Bir yandan yine doktoru görmediğim ve dünden beri kesin bir cevap alamadığım için gergindim. Bu kadar zor olmamalı diye düşünüyorum. özel bir hastanede önemli bir test sonucunu doktorundan duymak. Sağlık sektörü en az gıda sektörü kadar sahtekar...

Hava döndü, soğuk bir rüzgar çıktı, zaten son haftalarda rahatsızım, bugün artık pes ettim. Akşamüstü kendimi hasta ve yorgun hissetmeye başladım. Tek ihtiyacım hayata bir es verip dinlenmek, kabuğuma çekilmek. Galiba son bir ayda kendimi fazla yordum, yıprattım. Hem çok koşturuyorum her yere, her şeye yetişmeye çalışıyorum, hem de duygusal dalgalanmalar beni yordu.

Akşam kedi sevgisi, sıcacık tarçın karanfil çayı, battaniye altı House seyretmek benim keyfimi yerine getirdi. Bir de, hiç vazifesi olmadığı halde sizin için endişelenen, yardım etmeye hazır olduğunu söyleyen insanlar olması güzel bir şeymiş hayatınızda...

23 Ekim 2018 Salı

3408

Yine yoğun bir gündemle başladı bugün; sabah rutinim haline gelen egzersizlerimi üzerimde fırlayan kedilerime rağmen yaptıktan sonra güzel bir kahvaltıyı hak etmiştim.
Biraz etrafı toplayıp yarın kargoya verilecek ayakkabıların tabanlarına yazılacakları ekledim, müşterilere geri dönüşlerimi yaptım.
Uzun süredir aklımda olan bir kendin yap projesine başladım öğlen üzeri; seramik hamurundan balkabakları yapımına giriştim.
Çok eğlenceli bir işmiş, elde hamur yoğurup şekillendirmek! İlk balkabağımı bitirdikten sonra hemen hazırlandım, doktor randevuma yetişmem lazım.
Biraz geriliyorum çünkü bu muayeneler hep gericidir işte bilirsiniz, hastane ortamı zaten sağlamken adamı hasta eder.
Sağlık sigortası provizyonları, bekleme sıraları, kan verme derken bir saatimi hastanede harcadıktan sonra içim tam da rahatlamamış vaziyette çıktım eve yürüdüm.
Kargolanacak bir evrakım vardı, onu halledip marketten birkaç şey almaya girdim.
Sonunda eve döndüğümde epey yorulmuştum, akşamüstü kahvemi hazırlayıp bal kabaklarıma geri döndüm. Yarın kurumaya bırakacağım ve sonra renklendirmek çok keyifli olacak.
Akşama arkadaşımız yemeğe geliyor diye fırına bir şeyler attım, beklerken bir müşteri adayıma eskiz yaptım ve bugüne bunca şeyi sığdırabildiğim için kendimi tebrik ediyorum şu an.

22 Ekim 2018 Pazartesi

3407

Haftaya telaşlı ve heyecanlı bir başlangıç yapıyorum; yine yapmak istediğim tonlarca iş var!

Seramik kursuna gitmek, piyanomu çalmak ve bir iş görüşmesi bu haftaya sığdıracağım şeylerden yalnızca birkaçı. Günlük rutinlerime zaten devam; bir yandan sabah egzersizleri, bir yandan ayakkabı siparişleri, yeni müşteriler için eskizler ve online dükkanda yapmak istediğim düzeltmeler...

Kalan vakitlerde bolca kedi sevgisi, tahmin etmediğim kadar aşk beni bulsun!

21 Ekim 2018 Pazar

3406

Sabah kahvaltımızı etmeden arkadaşların kedisini görmeye veterinere gidip, tahminimizden fazla kalınca günün yarısı çabucak geçmiş oldu.
Bu hafta sonu halletmeyi planladığım işlerin bir çoğunu yapamayınca da, bana bir yetişemiyorum endişesi çöktü.
Dedemi ziyaret etmeye gittik öğleden sonra, dönüşte sokak kedilerini besledik. Dedemi iyi gördüm, neyse ki. Ama ben iyi değilim, galiba.
Karamsarlığın dibine düştüm bugün yeniden; hiçbir şey kendiliğinden düzelecekmiş gibi gelmiyor...
Arkadaşlarımla paylaşmak bile zor geliyor içinde bulunduğum durumu, anneme bile hatta anlatmak zor geliyor.
Tek elimde kalan şeylere sığınmaktan başka çarem yok; kedilerim, piyanom, ayakkabılarım, kitaplarım.

3405

(20 EKİM CUMARTESİ)

Hafta sonuna daha iyi hissederek giriyorum, uzun zamandır olmadığım kadar başlıyorum.
Akşam arkadaşımızla buluşmaya Beşiktaş'a geçiyoruz ve kalabalık hoşuma gidiyor. Konuşan, kahve içen, yürüyen, bira içen insanlar görmek iyi geliyor. Bir elbise giymek ve biraz makyaj yapmak, farklı biriyle olmak...

19 Ekim 2018 Cuma

3404

Kendimi daha güçlü hissetmeye ihtiyacım var yeniden, acilen!
Bu hafta artık bir şeyler değişsin ve kendime güvenimi geri kazanayım istiyorum, kendime iyi gelecek şeylere vakit ayırmak ve hayatıma her gün yeni güzellikler katmak...

3403

(18 EKİM PERŞEMBE)

Ne hissettiğimden emin değilim, ne düşünmeliyim tam kestiremiyorum şimdilik...
İçimde bir parça hayal kırıklığı var gibi, ama bir yandan kötü olan bir şey de yok.
Belki hayalim çok büyük, gerçek olamayacak kadar güzel- yine de, olsun!

17 Ekim 2018 Çarşamba

16 Ekim 2018 Salı

3401

Doğru zaman geldiğinde söyleyeceklerim var sana, bekliyorum...

15 Ekim 2018 Pazartesi

3400

İçimde bir heves, bir heyecan, her şeye yeniden başlamak istiyorum!
Teşekkür etmek geliyor içimden, her şeye, herkese bugünlerde...
Sonbahara, mandalinalara, yıldızlara

14 Ekim 2018 Pazar

3399

Pazar günü biraz enerjisiz başladı, keyifli ama hafif hasta hissederek uyandım. Kahvaltıyı uzattım, balkonda ipini koparıp düşen telgraf çiçeğime nazar değdi diye üzüldüm. Kendime adaçayları zencefiller tarçınlar kaynattım, yetmedi akşam üzeri uyuya kaldım.
Evde fazla da işim yokken bu hafif sonbahar kırgınlığının tadını çıkardım aslında, bir yandan online dükkanımın seo düzenlemelerine devam ettim, araya bir de film sıkıştırdım. Kedilerim tarafından aşırı derecede sevgiye maruz kaldım ve Can Yücel şiiri ezberledim.

Antibiyotik içmeyeceğim ama, tamam mı? Kelime anlamını hiç düşündün mü?...

3398

(13 EKİM CUMARTESİ)

Güzel uyandık bu sabaha, sonunda, daha mutlu ve daha umutlu...
Keyifli başladık, ardından kahvaltıda yine Bizimkiler açtık-rutinlerimizi seviyorum.
Öğlen kahveye arkadaşlar gelecek diye üzümlü elmalı kek yaptım hemen, çok da tatlı oldu.
Etrafı toparlayıp biraz mahalle kedilerini beslemeye çıktık, rüzgarlı serin sonbahar havası aldık.
Akşamüstü uçak yolculuğuna uğurladıktan sonra, online dükkanımın seo çalışmalarına daldım gece yarısına kadar çıkamadım. Başlıkları kısalt, açıklamaları düzelt, etiketleri değiştir, derken ancak çok az bir kısmını elden geçirebildim-ama olsun; eksiklerimi gördüğüme memnunum.
Öncelikle kafamı toplayıp yapılacakları sıraya koymam gerekiyor çünkü; hem seo, hem fotoğraflar yenilenecek, bir yandan da ürün geliştirme ve paketleme var... Kısacası çok çalışmam lazım!

13 Ekim 2018 Cumartesi

3397

(12 EKİM CUMA)

Biraz daha kafamı toplayabildim bugün, birazcık daha iyi hissediyorum da. İçimde bir heyecan var...

Akşam dışarı çıkmak istedi canım, epeydir yapmadığımız arkadaşlarla bira içmek bile iyi gelecekti-geldi de. Önce Kadıköy'ün yeni nesil dürümcüsünde bir şeyler yedik, lezzetliydi. Sonrasında bira içmeye oturduk hani şu geçen kış arkadaşımızın ortak olduğu bara. O çekti gitti ama bizim için hala burası tanıdık mekan, bir iki derken biralar 10u geçti. Hepimizin rahatlamaya ihtiyacı varmış belli ki, mavi kokteyller tekila shotlara karıştı, erkenden yorgunluk çöktü.

Eve dönmeden önce çıldırıp gece yarısı hem çorba içmeye hem tatlı yemeye oturduk, keyfimizi
yerindeydi uzun zaman sonra yeniden!

3396

(11 EKİM PERŞEMBE)

Devam...

10 Ekim 2018 Çarşamba

3395

Göründüğü kadar naif olmayan, yeri geldiğinde sert ve bazen agresif de olabilen insanların şerefine!

9 Ekim 2018 Salı

3394

Bu sıkıntı bitsin artık yalvarıyorum, çok zor, cidden zorlanıyorum...

Nedir bu, niçin böyle olmak zorunda- anlamıyorum. Belirsizlik en kötüsü hep, bilinmezlik en zor katlanılan her zaman. 

Sabrımı sınıyor hayat son günlerde, hem ödül hem ceza...

3393

(8 EKİM PAZARTESİ)

Yeni hafta bize ışık getirsin!

İçimde karanlıklar büyüdü, demişim-ışık da sönmedi ama.
Bir şey bekliyorum, bir şey arıyorum-ama ne bilmiyorum.

İhtiyacım olan neyse o gelsin!

7 Ekim 2018 Pazar

3392

Umutsuzluğuma yakışmayacak kadar güneşli bugün, aslında sonbaharın en mis gibi havası dışarıda...
İçimde kaygılar biraz büyüdü, karanlık biraz yürüdü bugün, bilinmezlikler sardı sarmaladı.

Bu dönem de geçecek elbet ve ben kendime iyi gelen işler yaparak hayatta kalmaya çalışacağım böyle günlerde; şarkı söyleyerek, kedi severek, sulu boya yaparak, çiçek koklayarak...

Güzel günlerin geleceğine inanmak istiyorum, bu sarmaldan çıkmak istiyorum bir an önce.

3391

(06 EKİM CUMARTESİ)

Elbet acı verici, ama böyle olması gerekliydi.
Anlıyorum kabullenmek zor, fakat kabul etmezsek de ilerleyemeyiz.

Ben güzellikleri büyütmek istiyorum, sadece bu...

6 Ekim 2018 Cumartesi

3390

(05 EKİM CUMA)

Bugün de uyuyamadım ve erken kalktım, bugün de oyalandım ve kafamı toplayamadım, bugün de işlere yetişememiş gibi hissediyorum. En azından bir ayakkabıyı tamamladım ve 3 yeni modelin fotoğraflarını çektim, bu da bir şey sayılır.
Akşam da arkadaşlarımız geldi, kedilerini bizim veterinere götürdük, birlikte birer çay içtik ama kimsede enerji kalmamıştı haftanın son akşamı.

Bir yandan endişeler var ama, içten içe umutlu ve hevesliyim genel olarak. Pek çok şey yapmak istiyorum; online dükkanımı yenilemek, fotoğraf makinesi alıp daha konseptli fotoğraflar çekmek, sonra tabi kendi piyanomu alıp çalabilmek...

Ekim bana gülümsemeler getirsin!

3389

(04 EKİM PERŞEMBE)

Kendimi bu aralar dağınık ve kısıtlanmış hissetsem de, şanslıyım!
Sıkıntılarımı tekrarlamaktansa sahip olduklarıma şükretmeli ve tadını çıkarmalıyım her anın...

Kafamı dağıtanlara teşekkürler, heyecanlandıran kokulara, yaratıcılığımı besleyen seslere teşekkürler.

4 Ekim 2018 Perşembe

3388

(03 EKİM ÇARŞAMBA)

Bugün kendim için bir güzellik daha yaptım ve seramik boyama workshopuna katıldım, eve çok yakın sevimli bir atölyede.
İki tatlı kadınla tanıştım ve devam etmek istiyorum bundan sonra da, çok keyifli bir işmiş.
İlk derste elbette sadece fincan boyadım, daha hamurla haşır neşir değilim ama şimdiden hoşuma gitti.
Galaksi temalı çalışmak istediğimi söyledim, yıldızlı gece boyadım fincanlara, kayan yıldızlardan dilek dilediğimiz o büyülü atmosferi yaratmaya çalıştım...
Yıldız tozu, nebulalar ve kara delikler aşkına!
Çok kendimi vererek çalıştım, sonuç da harika oldu. Herkes bayıldı, umarım sırlanıp fırından çıktıktan sonra da şahane görünecek.
Yeni bir dünyayla daha tanıştım yani, uzun soluklu olsun ve bana çok şey katsın dilerim...

Akşam bir iki aydır görmediğim bir arkadaşımla buluşmaya gittim, Kadıköy'ün hafta içi canlılığı beni şaşırttı; insanlar yaşıyor resmen! Gençler sokakta, müzik her yerde... Bir süredir kendimi geri çektiğim bu dünyayı da özlediğimi hissettim, bir dans etmeye çıksak.

2 Ekim 2018 Salı

3387

İçimde bir boşluk olması normal sanırım, değil mi?
Fala takılmamaya ve devam etmeye çalışıyorum, ama bir yandan da zorlanıyorum.
İster istemez bir belirsizlik, bir kararsızlık ve bu boşluğun verdiği çekimserlik halindeyim.
Bir şekilde su akıp yolunu bulacak elbet; öyleyse en iyisi birlikte akmak...
Her şeye rağmen-hayat çok kısa ve çok güzel!


3386

(01 EKİM PAZARTESİ)

Ekim niyetlerim için şans benimle olsun.
Bu ay hasat mevsimi; ben de tohumlarımı büyüteceğim...
Endişe yerine güven, karamsarlık yerine neşe ektiğimiz bir aya merhaba!

1 Ekim 2018 Pazartesi

3385

(30 EYLÜL PAZAR)

Bazı şeyler zamanla çok değişse de, bir şeylerin hala değişmeden kaldığını görmek güzel...

Baş başa yemek yemekten aldığımız keyif ve baş döndüren kokularıyla "incredible India" baki...

30 Eylül 2018 Pazar

3384

(29 EYLÜL CUMARTESİ)

Dijital pazarlama eğitimi bütün gün kafamı yordu, ama çok da şey kattı bana. Öğrendiklerimi şimdi hızlıca uygulamaya geçme vakti-yeni fotoğraflar, yeni tasarımlar, yeni bir bakış açısıyla kışa giriyorum...

Her şeyi denemek, pek çok farklı şey yapmak istiyorum!

3383

(28 EYLÜL CUMA)

Mutluluk bencildir

Bunu düşünüyorum son günlerde...

28 Eylül 2018 Cuma

3382

(27 EYLÜL PERŞEMBE)

Güzelliklere odaklanmak istiyorum-

Sıfırdan başlıyorum piyano öğrenmeye, sıfır.
O kadar keyif alıyorum ki hiçbir şey bilmemekten, karşımda uçsuz bucaksız yepyeni bir dünya var!
Çok severek, çok korkarak, hata yapsam da eğlenerek devam ediyorum.
Başarabilsem harika olacak, çok zor olsa da yavaş yavaş ilerlediğimi hissediyorum.
Kim bilir ne kadar zevkli olacak, giderek daha zevkli!

3381

(26 EYLÜL ÇARŞAMBA)

Kendimi ifade etmekle ilgili sıkıntılarım mı karşıma çıkardı bu nodülü?
Tiroid rahatsızlığının bir sebebi de kendini engellenmiş hissetmekmiş, bana çok tanıdık geldi. Hayatın bir kenarında kalmışlık hissi, bunun üzerine biraz düşünmek istiyorum...

26 Eylül 2018 Çarşamba

3380

(25 EYLÜL SALI)

Sıkıntılı zamanlar, huzursuz günler, ama atlatıyorum sanki yavaş yavaş...
Kalbim duruldu mu, eh biraz. Her şey düzeldi mi, henüz değil.
Kendime iyi gelecek şeyler yapmak istiyorum bir süre; sorumluluklarıma biraz es vermeye ihtiyacım var.
Akşamüstü alışverişe attım kendimi, tekrar düşündüm: annem olmasa ne yapardım?

25 Eylül 2018 Salı

3379

(24 EYLÜL PAZARTESİ)

Belli ki gökyüzünde bir şeyler ters gidiyor bugün benim için, kabul ediyorum.
Kendimi akışa bırakıyorum artık, direnmek anlamsız ve acı verici...
Herkesi özgür bırakmak istiyorum, öncelikle kendimi.
Suçluluktan ve korkudan arındırmaya ihtiyacım var içimi.

Ben kendime yeni bir yol çizmek istiyorum, bugün en dipteysem, yarın çıkarım elbet.
"Eski kısıtlamalardan kendimi arındırıyorum ve beni tam anlamıyla destekleyen yeni kurallarla dolu yaratıcı bir yaşam oluşturuyorum."

23 Eylül 2018 Pazar

3377

Küçük umutlardan büyük mutluluklar çıkarıyorum.

3376

(22 EYLÜL CUMARTESİ)

Hiçbir şey bilmeden kör karanlıkta ilerlemek, kalp yordamıyla...
Zormuş, güzelmiş de.

22 Eylül 2018 Cumartesi

3375

(21 EYLÜL CUMA)

"Birine 'Bülbül senin, gülşen senin' demek..."


21 Eylül 2018 Cuma

3374

(20 EYLÜL PERŞEMBE)

Şans benimle olsun bundan sonra!

19 Eylül 2018 Çarşamba

3373

Bu akşam biliyordum bir şey çıkacağını sanki, nasılsa, nedense biliyor gibiydim bir şey olacağını.
Belki de korkularımla ben çektim bunu, kim bilir...
İsteğim ne kadar yoğunsa korkum da o kadar derindi, belki daha da fazla.
"Gerçek olamayacak kadar güzel" derler ya hani...

3372

(18 EYLÜL SALI)

Salı gününü de yine acil siparişleri tamamlamaya harcadım, Hollanda'ya uçacak ayakkabıları bitirince rahatladım. Ama daha bitmedi; yine telaşlı ve yoğun bir gün beni bekliyor-yetmezmiş gibi bir de bambaşka planım var akşama, hadi bakalım!

Not: İşi bırakırsam perdecide çalışabilirim, stor mekanizması takma, zebra stor perde sarma hususunda ihtisas yaptım zira...

18 Eylül 2018 Salı

3371

(17 EYLÜL PAZARTESİ)

Yoğun başladım haftaya, hala belirsizlikler var, telaş son sürat devam... Ama elbet yoluna girecek her şey çok yakında, düğüm bu hafta içi çözülecek...

Dedem belki yarın hastaneden çıkacak, yarın akşama kadar tüm acil siparişlerin boyaması bitmiş olacak, sonra zaten biraz rahatlarım. Devamı ise umuyorum ki çok daha heyecanlı ve tatlı geçecek...

Güne erken uyandım ve önce yemek yaptım, öğlen hem muhasebecime uğradım hem biraz eksiklerimi aldım, akşamüstü başladım boyamaya. Akşam zaten çalışma odamın yeni üyesi olan dolabı kurmak 3 saatimizi aldı, neyse ki Tosun Paşa vardı!

Yorgunluk kahvesi de yetmedi sakinleştirmeye, uykuya dalmadan önce hayaller kurdum yine...

17 Eylül 2018 Pazartesi

3370

(16 EYLÜL PAZAR)

İyi ki dedemi ziyarete gitmişiz bugün tekrar; yüzü güldü, konuştu biraz. Ben iyi gördüm onu, dünden daha kendindeydi, aklı hafızası yerindeydi, ama tabi yataktaydı hala. Daha 2 gün oldu, ağrısının devam etmesi normal sanıyorum, umarım çok yakında iyileşir. Kalkıp yürüse, kendi ihtiyacını görse yeter bize...

Fırında şekersiz erik marmelatı yaptık bugün, mısır haşladık, pazar akşamını bir bölüm House seyrederek keyifli geçirmeye çalıştık.

16 Eylül 2018 Pazar

3369

(15 EYLÜL CUMARTESİ)

Dedemi ziyarete gidiyoruz hastaneye, ameliyattan dün çıktı, bugün de yoğun bakımdan odaya çıkarıldı. Hastaneler hep biraz gerici ortamlardır, bu sefer de farklı değil. Dedemi çocuk gibi küçücük, savunmasız yatağında görmek içimi burkuyor. Ameliyat olduğunun farkında değil, biraz aklı gidip geliyor.

İnsanoğlu 80 yılı devirince işte böyle yeniden bebek oluyor; altı bezli, yürüyemez halde, bakıma muhtaç... Düşünüyorum da, acaba bize kim bakacak?

Hastaneden dönüşte alışverişimizi yapıyoruz; pazardan meyve sebze, marketten tavuk, yumurta, peynir vesaire. Kocam hünerini konuşturuyor ve mutfakta çok keyif alarak bir Çin usulü tavuk pişiriyor; tatlı ekşi. Nefis olmuş, ben de bir yandan sosyal medya paylaşımlarımı hallediyorum.

Akşamüstü güzel havada sahilde biraz oturalım diyoruz, hazırlanıyoruz.

Günün şansı; Caddebostan'da yola fırlayan korkak yavru kedicik, annesini bulamayınca bize kaldı. Sahilde oturmaya iniyorduk ki sandalyelerimizle gerisin geri dönmek zorunda kaldık, veterinerde sıra bekledik, evde kendi kedilerimizi uzak tutmak için çaba sarf ettik, bikbiklemesini dinledik, sakinleştirmeye çalıştık... Yine cumartesimizi heba ettik, ama olsun, yeter ki mutlu olsun!

Kedisini travmatik şekilde kaybeden kuzene de iyi gelsin, birbirlerini çok sevsinler.

Akşam balkonda karı koca, epeydir olmadığımız kadar yakındık, bu hoşuma gitti. Önce 60lar müziği eşliğinde birer kadeh şarap, sonra Pentagram ve Hayko'ya geçişte birer sigara... Erken biten, yorucu ama keyifli bir gündü yine de.

15 Eylül 2018 Cumartesi

3368

(14 EYLÜL CUMA)

Zaman hızla akıyor, yetişemiyorum. Bir yandan içimde korku var, dedemin ameliyatını düşünüyorum, bir yandan önümüzdeki hafta başlayacağım yeni yeri, aklım bir karış havada...

Masaya oturup çalışmak kolay olmuyor son günlerde, bir de üstelik acil siparişler birikti, işler yığıldı gibi hissediyorum. İçimde bir sonbahar havası; dışarısı gibi hem fırtınalı şimşekli, ama bir yandan en sevdiğim gibi tertemiz ve serin...

Her şey daha güzel olsun bu Eylül'de, olur mu?

13 Eylül 2018 Perşembe

3367

Dünden beri doğru düzgün uyuyamıyorum, yemek yiyemiyorum, çalışamıyorum-midemde kelebekler!
Sanki başka derdim yokmuş, hiç işim yokmuş gibi bir de bu işe kalkıştım ya ne diyeyim ben kendime!
Her şeyi geçtim; devamını nasıl getirmeyi planlıyorum acaba merak ediyorum, cidden ne bekliyorum ki ben...
Ama sen gel de kendine laf anlat, heyecandan titriyorum!

İsteğin önüne kimse geçemiyor, demişti biri bana, seneler önce.
Hayal kurduğum her şeyin gerçek olacağına inanırım ben hep, kendimce.
Bugünlerde hep bir hayalin peşinden gidiyorum, hayırlısı...

12 Eylül 2018 Çarşamba

3366

Yüreğim ağzımda!

Ben bugün bir şey yaptım, bir adım attım...

Her şey çok güzel olsun istiyorum. Yeni bir kapı açılıyor hayatımda, yeni bir heyecan giriyor gündemime. Şanslıyım, çok şanslıyım!

3365

(11 EYLÜL SALI)

Yağmurlar başladı, bu serin sonbahar havasına bayılıyorum!
Eylül'ü kaçırmadan bu havalarda biraz sahilde oturmak, ormanda yürümek, bardak bardak açık havada çay içmek, eski İstanbul'u gezmek istiyorum...

Bugün de biraz strese sokan bir müşterimin son dakika siparişini tamamladım, annemle birlikte kuaförden anneannemi alıp eve bıraktık bu havada yürüyemez diye, ayakkabılar kalıpta açılırken birer kahve içtik birlikte, sonra paketlerimi hazırladım ve zamanın nasıl geçtiğini anlamadım bile.

Akşamsa çok başka yerlere gittim; bir şişe şarap açıp balkonda oturduk ve hala o şarkıyı söylüyorum içimden: "Waiting for the miracle...for the miracle to come..."

10 Eylül 2018 Pazartesi

3364

Sinek vızıltısıyla uyandığım bu pazartesiden pek de umutlu değildim; zira hem beni yoran kararsız müşterilerimle uğraşmam gerekiyordu, hem de ev işlerini halletmem. Üstelik malum sebeplerden canım sıkkın; çocukken güvende hissettiren aile denen şey, insan büyüdükçe nasıl da yüke dönüşüyor.

Anne kız pazar alışverişine çıktık erkence, bu ritüel seviyorum, hele de bahar geldiğinde! Taptaze yeşillikler, rengarenk meyveler doldurduk arabamızı. Dedem son 2 haftadır belinden rahatsız, belki ameliyat olması gündemde. Kafamızı en çok kurcalayan mesel bu ya zaten son günlerde; dayanabilir mi sorusu... Onlara uğrayıp biraz yardım ettik hem de keyiflerini yerine getirdik, iyi de oldu. Birer kahve içtik birlikte, oradan benim eve geçtik. Aldıklarımı yerleştirmek, buzdolabını silip düzenlemek, mutfak raflarına bakliyat kavanozlarını dizmek bir iki saatim aldı. İçimden bir Stepfort kadını çıktı farkındayım!

Aşırı düzenli buzdolabım ve mutfak raflarıma bakarak gururlandım, sonra hemen basitçe yemek yaptım. Arada çalışma odamın en mühim parçalarından biri ofis koltuğum geldi, inanılmaz rahat. Yenilenen küvetimde banyo yapıp bir güzel kremlenince değmeyin keyfime... Evin eksikler giderek tamamlanıyor ve içim rahat ediyor, alıştım buraya artık.

9 Eylül 2018 Pazar

3363

Bir türlü gelemedi o keyifli vakitler, amma çok işimiz varmış! Bir türlü bitmek bilmedi işler yapa yapa. Ev bakma, toplanma, taşınma çat diye olunca, 1 ay içinde yerleşme ve tatil sığmadı.

Sürekli koşturma halindeyim, hep bir şeyleri oldurmaya çalışıyorum olmuyor sanki. Kendime artık hiç vakit ayıramıyorum işleri aksatmamak için, öyle ki oje bile sürmeye fırsat bulamıyorum; ama bir yandan da hiçbir şeyimiz tam değil. Bakarsan hala bir yerler var düzenlenecek, temizlik tam değil, evde hiçbir şey mükemmel değil. Kendi işim şahane mi gidiyor sanki tüm enerjimi versem bile, sokak kedilerinin hepsine yetebiliyor muyum ya da-yok.

Neden bu kadar çok vaktimi alıyor bu ev işleri, niçin bir türlü hayata yetişemiyorum? Diğer insanlar nasıl yapıyorlar, ben neden hayattan keyif almayı bir lüks gibi görüyorum...? Cumartesi gecesi dışarı çıkılırdı eskiden, epeydir tarih oldu o günler. Şimdi hafta sonu kedi köpek besleyebilirsek iyi hissediyoruz kendimizi, üstelik daha çocuk sorumluluğu yok hayatımızda. Hayat ne zamandan beri bu kadar kalabalıklaştı anlayamıyorum.

8 Eylül 2018 Cumartesi

3362

Sonunda hafta sonu! Bu haftayı geride bıraktığıma memnunum.
Sabah 6 gibi zil sesiyle uyanıp uyku sersemi kapıyı açtım; eşim Malezya'dan geldi.
Hasta olduğunu biliyordum, uzun uçuştan sonra biraz yorgun gördüm onu.
Bir saat kadar tekrar uykuya dalamadım, uyumama izin vermeyenin ne olduğunu düşündüm biraz...

Kahvaltıdan sonra kendimi daha iyi hissetmeye başladım ve yurtdışından gelen eşyaları yerleştirmeye koyuldum. Evde hala işler var deli olmak üzereyim! Neyse, bugün de ofis koltuğu ve dolabını sipariş ettim ve artık hafta içinde çalışma odamın her parçası tamamlanmış olacak sanıyorum. Ufak detaylar da eklenince son halini alır ve ferah, güzel enerjisi olan bir yer olur umarım!

Akşamüstü mutfağa girdim, yeniden ev hanımlığına verdim kendimi. Keçiboynuzlu kek ve kinoalı krakerler bahane, evde bereket şahane. Malezya'dan gelen saf hindistan cevizi yağı ve kremi de pek güzelmiş, son baharla birlikte cildim ve saçlarım ciddi bakıma ihtiyaç duymaya başladılar. Biraz daha kendime zaman ayırabileceğim günler gelsin, biraz daha hayattan zevk alacağım geceler...

7 Eylül 2018 Cuma

3361

Dün akşam yeni keşfettiğim bir kadının videolarına sardım da saatlerce izledim; feng shui ev dekorasyonu ve ev seçimi zaten gündemimde olan başlıca konular. İlgimi çekmemesi imkansız, tam da çalışma odamı yenilediğim ve yeni taşındığım evi düzenlediğim bir dönemde denk geldik.

Bugün de Armut'tan çağırdığım temizlikçinin sistemsel bir aksaklık sebebiyle öğlen ancak gelebilmesi, defalarca müşteri hizmetlerine ulaşmaya çalışmalarım beni biraz gergin başlattı güne. Öğleden sonra işler yoluna girip, kadınla da iyi anlaşınca biraz keyfim yerine geldi. Sonunda akşamüstü evin kabaca da olsa temizliği yapılmıştı, ben de rahatlamıştım artık.

Durmadım, akşam geç vakte kadar çalışma odamı düzenlemeye giriştim ben de; klasörlere bir girdim çıkamadım zaten. Bir ton eski evrak ve fotoğraf attım, amma çok şey kalmış hala eskilerden. Bütün bu birikintilerin tıkanıklığıyla yaşamamız zaten mümkün değilmiş yani, bilmediğim bir sürü şey çıktı karşıma. 5 sene önce eşime yazdığım sitemkar bir mektup, 11 sene öncesinden bir aile cüzdanı, 10 sene öncesinden kalma film negatiflerinde artık görüşmediğimiz yüzler... Hepsini büyük bir zevkle yırtıp attım, önceki kiracıdan kalma eşyaları da kapı önüne koydum.

Attıkça hafifledim sanki, evet çok da yoruldum ama, içim rahatladı tüm rafları elden geçirip tüm çekmeceleri boşaltırken. Tuhaf bir deşarj yaşadım diyebilirim, şimdi yeni gelecek ofis mobilyalarına yer açmış gibi hissediyorum. Bu ay artık tamamen yerleşip yeni evimde mutlu mesut bir hayata başlayacağımı umuyorum.

3360

(06 EYLÜL PERŞEMBE)

Akşam geç vakitte annemden bir telefon geldi, sesi panik içinde. "Öyle bir şey oldu ki..." diye girince lafa yüreğim ağzıma geldi, dedeme mi bir şey oldu, yoksa kedilere mi??

Olan hakikaten akla sığmayacak başka bir şeymiş; birden bire mutfağın tavan sıvası yere dökülmüş, toz dumana karışmış, yerler moloz yığını kaplanmış. Fotoğraflarını gönderince şaştım kaldım; ortalık savaş yerine dönmüş, neyse ki ne anneme ne kedilere bir şey olmamış. Orada olsalardı ölebilirlerdi, çok ucuz kurtulmuşlar diyebilirim.

Tabi ne yapacağını şaşırmıştı kadıncağız, ben de diyecek bir şey bulamadım ama doğrusu ya diğer odalarda da aynı şey olursa diye korktum içten içe. Yalnız kalmasa keşke evde bu gece, dedim ve üzüldüm onun adına. Annemin artık zor bir şeyler başına gelsin istemiyorum hiç.

Gece gece evi ada çayı ile tütsüledim, odaları gezdim dumanıyla, bundan böyle bizleri hep güzellikler bulsun, kimsenin kötü enerjisi bize değmesin, bu kazalar hastalıklar bitsin ve mutlu günlerimiz olsun...

6 Eylül 2018 Perşembe

3359

(05 EYLÜL ÇARŞAMBA)

Bu hafta böyle geçecek, anladım. Biraz uykusuz, biraz leyla...
Geceler hayallerde öpüşlerle, yıldızlara bakma hevesiyle, kendimle baş başa...

5 Eylül 2018 Çarşamba

3358

(04 EYLÜL SALI)

Gece uyuyamadım bir türlü, hem geç yatağa girdim hem de gece yarısı uyandım ve kendimi çok gergin hissettiğimi fark ettim.
Eylül'e girdiğimizden beri yaptığım satışların bir türlü ödemesini alamayışım, saçma sapanlıkta sınır tanımayan nefretlik bir müşterime yapmak zorunda kaldığım para iadesi yüzünden kaybettiğim rakam, tek gözü iltihaplı sokak kedisini tatil dönüşü bulamayışımız, büyük emeklerle kurduğum işimin sanki bir pamuk ipine bağlı olduğunu hissetmem, evliliğimde eşimin ailesi faktörünün her zaman sorun yaratacağını düşünmem...hepsi hepsi birleşip üstüme çullandılar bu günlerde, en çok da bu gece nefesimi daralttılar.

Bugünün ilk yarısı kendime gelmeye çalışarak, kahvaltıdan sonra biraz etrafı temizleyip toplayarak geçti. Bir iki saat de küvet yenileme için araştırma yaptım, kararsız kaldım, sonunda bir usta çağırıp bu işi ona teslim etmeye karar verdim. Umarım sonuç güzel olur ve değer.

Öğleden sonra da siparişlerimden birini boyamayı bitirdim, yeni açılan online düğün butiğine ürünlerimi eklemeye başladım ve günlük işlerimi tamamladım. Akşam dedemlere gittik, adamcağız tatilde birden kötüleşip bacaklarına saplanan ağrıyla yürüyemez olmuştu geçen hafta, apar topar döndüler. Neyse ki onu tahminimden biraz daha iyi gördüm, ama tabi ki yaşlılık çok zor; yürüyememek, duyamamak, görememek... Aslında bugünümüzün kıymetini daha iyi bilmeliyiz kesinlikle, gereksiz yere üzülmemeli ve hayatımızdan zararlı insanları çıkarmalıyız.

3 Eylül 2018 Pazartesi

3357

Haftanın ilk gününe biraz düşük motivasyonla ve keyifsiz başladıysam, suçu pazartesiye mi atayım?
Genelde evde yalnız kaldığım günlerde böyle abur cubur yemeye ve geç yatmaya sarıyorum, üstelik gereksiz yere oyalanıyorum ve ne bir filme tam kendimi verip sonuna kadar izleyebiliyorum ne başka bir şey yapıyorum doğru düzgün...
Takip ettiğim bir vlogger kızın niyetler videosunu izledim bu sabah, bana iyi geldi. Belki de bundan böyle "haftalık planlar" yerine "aylık niyetler" belirlemeliyim?
Bankada sıra bekleyip ödeme yapmak için uğraştığım boş bir gün oldu aslında, canımı sıkan da verimli çalışamamış olmak. Yarın umarım daha normal saatte uyanır ve daha çok iş bitirebilirim.
Küveti emaye spreyi ile yenileme işine girdik bugün bir de, o zehirli gaz bulutunun birden evi kaplaması fenaydı, neyse ki kısa sürede havalandırdık da bir koku kalmadı şimdi.
Akşam arkadaşım uğradı, mahallemizde bir şeyler yemeye oturduk ve karşılıklı bunalımlarımızı paylaştık. Herkesin bir çabası var hayatta, uğraşıp duruyoruz işte.
Kendime bir dondurma kıyağı çektim ve "Ateş Savaşı" filmini açtım yatmadan önce, küçük mutlulukları seviyorum. Kendi ritmimi oluşturmayı seviyorum hayatta, en azından, hiç değilse bu var...

2 Eylül 2018 Pazar

3356

Annemle Moda'ya kahvaltıya gittik sabah erkenden, henüz kalabalık basmamışken çok güzeldi. Yine eski evlere bakıp burada 50 sene evvel hayatın ne kadar şahane olduğunu düşledim; denize girilebilen ve kedileri hep beslenen İstanbul'un sayfiye semti Moda'yı...
Naga Putrika'nın merdivenlerindeki bir masaya geçip kendimize Velika kahvaltı söyledik. Kaymaklı kırmızı biberi çok sevdim, zaten Boşnak kahvaltısına yakışır şekilde tüm biberli lezzetler vardı: soka, ajvar... Bir de balkabaklı böreğe bayıldım.
Fazlasıyla doyduktan sonra birer kahve içmeye çay bahçesine oturduk ve arkadaşlarımızın depresyon hikayelerinden söz açtık; millet deliye muhtaç biz akıllıya, diye bir söz var ya hani... Nedense herkesin bir depresyon durumu var, kimse baş edemez olmuş hayatla artık, bizim halimize şükür!
Öğleden sonra eve döndüğümde aldığım meyveleri filan yerleştirip hemen süt kaynattım, yoğurt mayalamak için. Çamaşır toplayıp beyazları attım yıkamaya, o arada yatağı toplayıp bulaşığı kaldırdım. Derken yine geç vakitte oturabildim bilgisayar başına, sosyal medya paylaşımları filan biraz vaktimi aldı tabi. Sonunda az da olsa kendimi konsantre olmaya zorlayıp boyadım bir şeyler, işler durgunlaşınca benim de hevesim azaldı biraz bu haftalarda.
Akşam kendime yemek hazırlarken, kedilerime de yaş mama açtım-silip süpürdüler.
Sonrasında bir yandan bilimkurgu dizimi izlerken, içime yalnızlık duygusu çöktü-seni özledim, eski seni ama, bir zamanlarki bizi...