29 Temmuz 2022 Cuma

4784

(28 TEMMUZ)

Bu hafta zor bir hafta benim için; ev yardımıcımızla devam etmek istemediğime karar verdim, ama artık yaşlanan ve güçten düşen annemin desteğini de her zaman alamayacağımı düşünerek, bunaldıkça bunaldım. Bir yandan bu yaşta hala kendime yetemiyor hissetmenin güvensizliği, bir yandan iki bebekle baş etmenin zorluğu, çok severek başladığım ve sorumluluğunu üstlendiğim işimi ihmal ediyor olmanın suçluluğu, en çok da kızlara yetemiyor olmak fikri...

Sanki dünyanın en zor işi benimmiş gibi hissettim, ama biliyorum ki her zaman, benden çok daha fazla zorlanan insanlar var. Ve yapamıyorum, diye düşündüğümde, gücümü toplamaktan başka seçeneğim yok.

4783

(27 TEMMUZ)

Kızların doktor kontrolü, uzun bir aradan sonra bugün. Doktor tarafından takdir edilmek güzel, kızların iyi gittiklerini teyit etmek harika. Yemek düzenleri, uyku düzenleri, genel günlük rutinler, gayet iyi oturdu. Fiziksel ve bilişsel gelişimleri gayet iyi, asıl heyecanlı dönem yeni başlıyor.

 So far so good, diyorum.

4782

(26 TEMMUZ)

Doğrudan bana mı bakıyorsun, yoksa öyle mi geliyor?

Gözlerimin içini mi görüyorsun, ekrandan bile?

Yalnız benim için mi konuşuyorsun, bana mı öyle geliyor?

Dünyada tek öğrencin ben miyim, diğerleri kurgu mu?

Aslında sen de mi yoksun, kendi kendimle mi konuşuyorum yoksa??

26 Temmuz 2022 Salı

4781

(25 TEMMUZ)

Bugün, tam 1 ay oluyor inzivadan döneli ve ben kendimi çok zayıf hissediyorum.

O kadar stresliyim ki nefesimi kontrol edemiyorum ve mideme kramplar giriyor.

İşle ilgili, parayla ilgili endişeler zihnime hücum ediyor ve peşinden ailemle ilgili gelecek kaygıları bastırıyor. Tüm bu canavarlar arasında güçsüz düşmüş gibiyim. Pratiklerim yeterince kuvvetli değil miydi, neden hala bunca acı çekiyorum?

Yine pratiğime sarılıyorum yatmadan önce, Hocam'ın kitabından bir bölüm okuyorum ve ilhamla doluyor içim, huzurla uykuya dalıyorum.

4780

(24 TEMMUZ)

Pazar günü geçmek bilmiyor ve ben hiçbir şey yapmak zorunda olmadan kanepeye yayıldığım zamanları özledim galiba. 

Temizliğin, yemeklerin organize edilmesi ve kızların bakımı tüm enerjimi alıyor, sabah 6da başlayan gün hız kesmeyen temposuyla 11 gibi bitiyor.

4779

(23 TEMMUZ)

"Samsara aslında Nirvana" dedi Rinpoche, "Istırap diye bir şey yok, zaten aydınlandınız. Ama farkında değilsiniz." Güldü. 

"Hayal edin; evinizin altında 4-5 kiloluk elmas bir hazine gömülü, ama siz evin içinde fakir yaşıyorsunuz. Buzdolabı boş, sıcaklarda klimanız veya soğuklarda kaloriferiniz yok... Para kazanmak için dışarı çıkıyorsunuz, zengin olmak için uzaklara gidiyorsunuz."

Güldüm.

4778

(22 TEMMUZ)

Emirli'de anneannemlerin geldiği günler pek çalışamıyorum, kızlar zaten makara şamata, kalabalık, masam rahat değil. Ama bir yandan da, ailemden kalanlarla vakit geçirmenin tadını çıkarıyorum, bunlar kıymetli zamanlar...


4777

(21 TEMMUZ)

Mahellenin tüm kedileri ve köyün köpekleri hala yaşıyor, ne mutluyum!

İşte Emirli'den getirdiğimiz sarı erkek burada, işte otoparktan kurtardığımız sarı yavru parkta, işte Sayko duvarda, Dük beyin keyfi yerinde, deli Sabiş geziyor, Annişko her zamanki gibi, Kuyruksuz yerinde oturuyor, Tüylüşko bile bugün ortaya çıktı!


4776

(20 TEMMUZ)

Hayatımda 1 yıldan fazladır hem bedenimle ilişkim hem de iş rutinim bozuldu, hem bedenimden hem de işimden çok uzaklaştığımı hissediyorum-ki bu beni endişelendiriyor. Bir yerden toparlamam lazım artık, her ikisini de daha disiplinli yönetmeye başlamalıyım.

Hamilelik, doğum ve bebekli hayat gerçekten zorlayıcı süreçler, art arda gelen ve hiç kesintisiz bir yorgunluk dönemi... Sanırım her kadının yaşadığı zorluklardan geçiyorum ben de şu sıralar.

Sabahları yoga ve akşam meditasyon rutinini oturtmak, gün içinde ise zamanı daha verimli kullanarak işime odaklanmak niyetindeyim önümüzdeki aydan itibaren.

4775

(19 TEMMUZ)

Biraz rahatsızlandım ve yorgunlukla sıcak da birleşince pek çalışamadım. Pratiğimi kısa yapabiliyorum  ve gecekini genelde atlıyorum. Hala bebek adımlarıyla ilerliyorum yani, hala...

4774

(18 TEMMUZ)

Tatil sonrası ilk iş günü; şehir hayatına kısacık bir ara verdik ve sanki özlenmiş bazı detaylara kavuşuyorum bugün... Öğleden önce bir latte ısmarlamak kendime mesela.

Akşam dinlediğim ikizlerle ilgili seminer, fazla kapsamlı gelmese de, enteresandı ve ikizlik üzerine beni epeyce düşündürdü. Aynı kişi olmak nasıl bir şey, aynılar mı peki gerçekten? Tarihte, mitlerdeki ikizlerin birliktelikten doğan gücü, psikanalizde ikizlerin davranışları... 

Çok renkli bir hayat bizleri bekliyor ve keşfetmek için sabırsızlanıyorum!

4773

(17 TEMMUZ)

Pazar gününün rutin işlerine bu sefer tatil dönüşü yorgunluğu eklendi. Tatiller dinlenmekten ziyade yoruyor son zamanlarda, özellikle bu yıl.

Bahsettiğim tembellik veya bencillik özlemi hiç değil, hayatımı diğer varlıkların hizmetine adamış vaziyetteyim zaten ve bundan memnunum aslında. Ufak tefek sıkıntılarımı büyütüp kendim sandığım kişiyi düşünüp durmaktansa, ben böyle mutluyum. Geçen senelerdeki halimi hatırladıkça, aldığım yola şaşırıyorum. 



20 Temmuz 2022 Çarşamba

4772

(16 TEMMUZ)

İşte tatilimizin sonuna geldik bile, anlayamadan geçiverdi. Dönüşe geçmeden önce bavulları toplamak, evi kapatmak, çamaşır, bulaşık o kadar vakit aldı ki, öğlen çıkabildik yola.

Dün bir de, hiç olmadık bir şey oldu, bence bir anlamı var bunun-yol kenarında bir çift sarı gözle göz göze geldim. Hafiften yaralı bir baykuş yavrusuymuş, şaşırdık, usulca aldık. Ne yapalım bilemedik, birkaç gün evde bakarız, belki dinlenince toparlar kendini uçar gider, ya da İstanbul'a dönünce veterinere götürürüz dedik. 

Yol boyu durup durup bir kızlara, bir Baykuş'a baktık; Emirli'ye dönünce evimize gelmiş gibi olduk. Dük Bey bizi çok özlemiş ve diğer tüm kedilerin burada olmasına çok sevindik. 

4771

(15 TEMMUZ)

Her yaz en sevdiğim aktivitelerden biri olarak Karaağaç pazarını gezmek; bugün de Şenol Birol kardeşlerden alışverişimizi yaptık ve istemeden Güvercin Koyu'ndeki Halil'in sülalesi ile tanıştık.

Buranın havasını, suyunun serinliğini, rüzgarını, incirini, zeytinini, domatesini- her şeyini seviyorum!

4770

(14 TEMMUZ)

Yine iki arada bir derede, kızlardan vakit kaldığında hızlıca mezeler hazırlayıp rakı soframızı kurduk. Terasta birer duble, bilemedin 2 yetti hepimize. Ön-yargılar ve kendimiz sandığımız kişilik üzerine komik, derin, absürt, kafa açan bir sohbet ettik.13 milyar yıl öncesinin fotoğrafını çeken teleskobun paralel evrenler teorisini nasıl desteklediğine gelmiştik tam Dolunay yükselirken...

4769

(13 TEMMUZ)

Bu akşam arkadaşlarımız geliyor, biz de denizden döndükten sonra biraz alışveriş yapıyoruz ve onları karşılamak için kapıya gidiyoruz. Göl Gazinosu'nda bir akşam yemeği ısmarlayalım istiyoruz, hem bir hoşgeldin olsun, hem bir teşekkür.

Bu göletin kenarında tam da bu denizde güneş batarken, bu masada yine bu insanlarla daha çok akşamlarımız olsun...!

4768

(12 TEMMUZ)

Artur havasına iyice alıştık artık; tabi eskisi gibi geçmiyor günlerimiz. Akşamları denizden dönüşte kızları yıkayıp yedirmek, sonra da yatırmak o kadar uzun sürüyor ki, biz yemeğimizi geç yiyoruz ve artık çok yorgun oluyoruz. Akşam yürüyüşlerimizi yapamıyoruz bu sene, fenere gitmeden ve hatta diğer koyları görmeden döneceğim galiba. Yine de buraya kızlarla birlikte geldiğimize inanamıyorum!

2 yıl evvel bir gece hafif sarhoşken yine bu aynada yüzüme baktığım ve içimden senle konuştuğumu hatırlıyorum, karanlıkta bir ışık huzmesi, gözbebeklerimin içine uzanan bir uçurum...

17 Temmuz 2022 Pazar

4767

(11 TEMMUZ)

İstanbul'dan beri fırsat bulamadığım birkaç işimi hallediyorum bugün ve kendimi daha iyi hissediyorum. Deniz de daha güzel bugün ve sahilde kitap okumak, meditasyon yapmak keyifli. Alt odanın anahtarını unuttuğumuz için açıp şezlongları alamadık, ama kendimize bir yer bulduk günün geçirecek. Tatil moduna girdik yani.

Dün gece filmin ilk yarım saatini izlerken nefesim tıkandı, kalbim sakinleşmedi bir türlü. Bu sabah da Hocam, ani bir giriş yapınca sohbet grubumuza, nefesim kesildi, kalbim ışıkla doldu.


4766

(10 TEMMUZ)

Bugün biraz daha oturdu düzenimiz, yine de akşamüstü sahilden döndükten sonra kızların yıkanması, yemeği, uyutulması derken çok geç akşam yemeği yiyebiliyoruz ve zaten kendimize yemek yapacak vakit asla kalmıyor. 

Tam şikayete devam edecekken-bu akşam izlemeye başladığımız bir film beni fena sarsıyor; Pieces of a Woman

Ne kadar şanslıyız; kızlar tüm komplikasyon ihtimallerine rağmen, zorlu bir hamilelik ve riskli bir ikizlik durumu olsa da- sağlıklı ve mükemmel doğdular. İnanılmaz bir şans! Bunun farkına vardım.

Hayatımda en yakınlarımı kaybettiğimde elbette ben de eksileceğim ve desteklerini yitirmek çok zor gelecek-ama hepsini atlatabilirim, diye düşündüm. Bir bebeğin kaybı ise, ölçülemez bir umutsuzluk, korkunç bir hayal kırıklığı... Üstesinden gelmesi mümkün mü, gerçekten bilemiyorum ve tekrar Hocam'ı hatırlıyorum.

4765

(9 TEMMUZ)

İlk gün evde ne vardı ne yoktu, hatırlamakla başlıyor. Buranın düzenine ayak uydurmak için 1 güne ihtiyacımız var-dolaptaki tabak çanağı yıkayıp, gardropları düzenleyip yerleşmek için. 

Alışveriş, temizlik derken öğlen inebiliyoruz denize, neyse ki plaj sandığım kadar dolu değil. Mevsimin ilk denizi, mis gibi serin... Kızlar denizle tanışıyor, ağlamadıklarına göre sevdiler bence.

Elbette bebeklerin rutini zaten yorucuyken, yolculuk üstüne bir de ev temizliği bana çok fazla geliyor. Akşam yatarken gergin hissediyorum, sanki hayatımın bu kadar zorlayıcı oluşuna öfkeli gibiyim, yeterince yardım alamayışıma sinirliyim sanırım. Güya tatildeyiz, ama normal hayatımdan daha fazla yorulduğum kesin.

4764

(8 TEMMUZ)

Günün yarısı pazar alışverişi, ayakkabı gönderisi, kızların banyosu ve bavul hazırlıkları ile geçiyor. Öğlen çıkabiliyoruz yola, şimdiden yorulmuş hissederek. Korktuğum kadar kalabalık değil yol, çabucak varıyoruz Artur'a. 

Evin dışı çok kötü görünmüyor, ama içi tabi ki pislenmiş. Her yer kirliyken kızları doyurmak zor oluyor elbette ve akşam yatarken pestilim çıkmış vaziyetteyim. Sonunda buradayız yine de! Hamileyken kızlar doğduktan sonra Emirli'ye bile gelemeyeceğimizi söylüyordu herkes, biz Ayvalık'a bile gelebildik işte.

4763

(7 TEMMUZ)

Tatil yaklaşırken Emirli'de geçiriyoruz bugünü, kedilere mama, köpeklere su bırakıp gideceğiz. Umarım hepsi burada olur döndüğümüzde, aklım onlarda kalacak biraz. 

Biz yokken ne yer ne içerler diye düşünmeden edemiyorum, bir de son otoparktan kurtardığımız yavru kedi ile köyden kısırlaştırıp evin bahçesine saldığımız sarı kedi var - aslında öyle çoklar ki; hepsini tanıyorum, tek tek hepsini seviyorum. 

Her bağ bir sorumluluk, sevgi bir yük oluyor insana. 

"Her şey, birçok başka şeyin bir araya gelmesinden oluşmuştur ve bir araya gelen her şey, zamanı geldiğinde dağılmaya mahkumdur." İşte Anatman ve Anicca.

4762

(6 TEMMUZ)

Etrafımdaki annelerin çocuklarıyla ilişkilerini gözlemledikçe, bizimki için fikir ediniyorum. Çocuğunun her şeyin organiğini yemesi konusunda fazla katı davranan anneler ile çocuğa ödül niyetine, o istemeden abur cubur veren anneler... Yaşı ilerledikçe kazanması gereken doğal becerilere paralel şekilde, çocuğun "kendi işini yapmasını" destekleyen anneler ile hala bebekmiş gibi üzerine titreyen anneler... Asla ayrılamayanlar ve daha ilk aylarda araya mecburen fiziksel mesafe koyanlar... Bakıcıya bırakamayanlar ve bakıcısız yapamayanlar... Hepsi bir, hepimiz içimizde aynı sevgiyi büyütüyoruz aslında.


4761

(5 TEMMUZ)

Temmuz'u yazmayı bırakalı neredeyse 2 hafta olmuş...

Tatile çıkmadan önceki günler, her seferinde olduğu gibi biraz daha yoğun ve yorucu geçti, ama bu kez her seferindeki kadar telaşlı ve stresli değildim.

Bu benim için bir alışma dönemi, farkındayım ve kendime yüklenmemeye karar verdim eskiden sıkça yaptığım gibi. Bu benim alışma dönemim, vakit kaybetmek elbette istemiyorum- ama izin veriyorum kendime, alışmam için.

Hayat nasıl da su gibi akıp yolunu buluyor; dedemin vefatından sonra anneannemin anneme taşınması benim de hayatımda değişikliklere sebep oldu. Artık annem kızlarla bana o kadar yardım edemiyor, çünkü başka sorumlulukları var ve bu yeni düzen hepimiz için biraz zorlayıcı. Herkes kendi eski düzenini özlüyor; kendi hayatına biraz daha fazla özgürlük istiyor-çok anlaşılır. Değişim kaçınılmaz ve hiçbir düzen sonsuza dek sürmez, öyleyse sakince uyumlanmanın bir yolunu bulacağız bizler de...

5 Temmuz 2022 Salı

4760

(TEMMUZ 4)

Bugün, bayram öncesi işleri toparlamam gereken son haftaya giriş yaptığımızdan ve tatil hazırlıkları boyumu aştığından, biraz eski rutinime geri dönmüş gibi hissettim. Pratiğimi ihmal ettim ve biraz ürktüm geriye dönmekten; gündelik koşturmacanın zihnimi ele geçirmesinden. Dönüşümün yarıda kalmasından.

Bu inzivanın gidip geldiğim ve arkamda bıraktığım bir anı olmasını hiç istemiyorum. Bir şeyler kalıcı olarak değişti, biliyorum ve her gün yeniden bu değişimi pekiştiriyorum. Her sabah yeniden uyandığımda tekrar kendimi adamak ve her gece uykuya dalmadan önce tekrar hatırlamak benim ödevim.



4759

(3 TEMMUZ)

Elbette yorgunum, evet ama kesinlikle değdi!

Saçlarım sırılsıklam olana kadar dans ettim ve her zıplamaya değdi! 

En son ne zaman böyle apaçık, böyle gerçekten var olmuştum?

Dün gece, sanki bana özel bir konser verdi Gordello, her şeyini bana verdi ve ben de neyim varsa onlara verdim. Teşekkürler!

4758

(2 TEMMUZ)

Hiçbir şey alıkoyamaz beni bu gece eğlenmekten! Gogol Bordello yıllarca aradan sonra yeniden şehrimizde, ulaşılabilir bir konser veriyor. Nedense, bir daha izleyebileceğimi sanmıyordum.

Nasıl şanslıyım, aslında hepimiz bu gece burada olmaktan nasıl şanslıyız! Her şeyimizle burada olmak zorundayız, yorgunluk bahanemiz olamaz. Tüm takıntılarımızı geride bırakarak müziğe kendimizi veriyoruz.

Hastasıyım bu heriflerin! Söyleyecek sözleri var ve tüm Dünya'ya haykırmaktan çekinmiyorlar. Üstelik bu şansı da kendileri yaratmışlar, hayranım bu özgüvene! Gerçek olan insanlara bayılıyorum, hayata tüm varlığıyla katılan samimi, cesur ve açık insanlara-şerefinize!

4757

(1 TEMMUZ)

Temmuz'un gelişine ayak uyduramadım, Akyaka inzivasından kendime gelmeye çalışırken, yarın da Gogol konseri var. 

Öte yandan- ayak uydurmam gereken tek şeyin, zaman değil, hayatın hızlı temposu değil, yalnızca varoluşun kendisi olduğunu biliyorum artık...