30 Haziran 2022 Perşembe

4756

(30 HAZİRAN)

Ancak bugün cesaret edebildim bakmaya, yüzüne. 

Şüphesiz benim gördüğüm bambaşka...

4755

(29 HAZİRAN)

Hayata geri dönerken, asla eski rutinime dönmeyeceğimi biliyorum. Pratiğe devam etmeye gayret ediyorum, ama kendimi hep hayal aleminde veya anılara takılı buluyorum. Cesaret edemiyorum tam yüzleşmeye henüz, hala daha...

Her şey daha güzel görünüyor gözüme, her hangi bir şey daha ışıklı- kahvaltı hazırlamak, uykusuzken bile, kızların gülüşleri, muhteşem güzellikteki gün batımı, Nisi Dominus aryası...

4754

(28 HAZİRAN)

I remember exactly the first time I saw you; every single moment of it.

I stumbled at your beauty, never expected this. 

You were dazzling bright-like 2 neutron stars colliding... Shaking space-time...

I did not know your name back then!

I remember how baffled I was when I noticed, people around actually you treated you as if you were a human being. Howcome?

My awe silenced me and I watched you...

I noticed your upper jaw protrudes slightly forward as you speak.

I noticed you have irritated skin, reddish down your ear coming toward your neck... Pale like mine, but with a yellowish undertone.

I noticed your left eye looks different- feels like staring deep into an abyss...

You tend to avoid similing, but when you do- I noticed the most mysterious cave of the world exists, right there-next to your lips on the left.

I noticed you have cathair. So smooth and pixie-like.

I admired you even more when you spoke badly of someone without hesitation.

I wanted to serve you; pour some coffee, brush your hair, wash your feet, give you a massage, cook you dinner, make up your bed-anything to make you comfortable, nice and slow...

An astonishingly beautiful Goddess with a mesmerizing gaze, showed me the way out of Tartaros...



4753

(27 HAZİRAN)

Tuhaf duyulduğunun farkındayım, garipseneceğimi tahmin ediyorum. Hatta kendi kendimi garipsiyorum, bana da acayip geliyor. 

Hiç ama hiç yadırgamadan, 30 kişilik sanghamın içinde yer almaktan rahatsızlık duymadan, karşılıklı teslim olarak bu birkaç günü birlikte geçirdik. 

Evde yalnızken olduğumdan daha sakin ve sessiz oturdum meditasyonlarda, kendimi bırakamam sanıyordum, imajinasyonları canlandıramam sanıyordum- beklediğimden çok daha kendiliğinden oldu hepsi.

Her anını hatırlıyorum; gerginliğimi, ateş basmalarını, usul usul süzülen yaşlarımı, öper gibi dokunduğum çıkık kürek kemiklerini-kanat köklerini... 

Teşekkürle doluyum.

4752

(26 HAZİRAN)

Bir başkası gitmiş olsa bu eğitime, dönüp hepsini olduğu gibi anlatsa, "Bana göre değil, ben bu kadarını yapamam." derdim. "Yani, zihin eğitimi kısmı tamam da, ötesi beni aşar, bana fazla."

Yapmam dediklerimden birini daha yapmış oldum, buraya gelerek. Üstelik, herkese kısmet olmadı bu inzivayı tamamlamak. Kiminin son anda ailesi hastalandı, kiminin uçak bileti çift satılmış binemedi, kimi de geldiği halde uyuya kaldı, bazı derslere katılamadı vesaire... 

Başıma neyin geldiğini ancak idrak edebileceğim birkaç gün sonra, biliyorum. Beni neyin beklediğini ancak zamanla sindire sindire anlayabileceğim. Bildiğim şekliyle hayatım sona erdi, şimdi yepyeni bir hayata doğuyorum.

Bu akşam yeni bir isim aldım ve ismimle gelen bir görev aldım.

Hem gücüm, hem de sorumluluğum çok büyük artık, bunu koruyacağıma söz verdim.

4751

(25 HAZİRAN)

Dün gece 4 altın sunuldu bana kırmızı bir kesede biri büyük altın, biri küçük altın, biri altına benzemeyen bir metaldi. Sonuncusu ayrıca bir kılıfta saklanmıştı, ben onu aldım.


4750

(24 HAZİRAN)

"Yaşamdan rüyaya geçer gibi, ölümden bir başka yaşama geçmek... Bir ilüzyondan bir ilüzyona..."

Renkler ve biçimler, hepsi benim zihnimin ürünü. Kader çarkı da benim zihnim, çeviren de, gelen de.

Duman ve ışık, içime giriyor, içimden çıkıyor.

Bu gece konuşulanlar burada kalacak, bu shalada ve bu anda...

Bizler hep birlikte bir rüyaya daldık ve şimdi uyandığımızı kim kanıtlayabilir?

4749

(23 HAZİRAN)

Sabaha enerjik uyandım, sandığımdan daha uyanık hissediyorum. 

Telaşlanmadan kahvaltı edip bavul yaptım, hava alanına çabucak vardım.

Uçağımı beklerken bir kahve içtim, aynı uçuşta olduğum arkadaşlarımı görür müyüm diye etrafa bakındım. Aklımdan senaryolar, diyaloglar geçmeye başladığında fazla dinlemedim. 

Kapıda sıralandığımızda yol arkadaşlarımdan biriyle tanıştık, ne tatlı bir kız, diye düşündüm.

Heyecanla uçuşun bitmesini bekledim, yangın yüzünden tedirgindim bir de.

Dalaman'da diğer arkadaşlarla buluştuk ve araca bindik, yol beklediğimden biraz daha uzun sürdü. Virajlı yollardan Akyaka sapağına geldik, Yenicevadi tatlı bir Akdeniz köyü, plajdaki mekandan uzakmış. 

Hızlıca odalarımıza yerleşip hemen tanışma dersi için şalaya çıktık. 

Tam da beklediğim gibiydi her şey ve ben sanki hep oradaymışım gibi uyum sağladım hemen.

"Kendimi tanıtmak benim için hep zordur, kendimden bahsetmeyi genelde sevmem ve yabaninin tekiyimdir. 30lu yaşlarımın başına kadar Rana denen kadını mükemmel derecede iyi tanıdığımı zannediyordum, ta ki asla yapmam dediğim şeyleri yapmaya başlayana kadar... Bunlar bazen tehlikeliydi, ama çok da eğlenceliydi. En son yaptığım en tehlikeli ve en eğlenceli şey de; başka bir ameliyata girmek üzereyken tesadüfen hamile olduğumu öğrendim. Başta inanamadım, sonra ikiz olduklarını öğrendim ve doğurdum."

"Kaç yaşındalar?"

"8 aylıklar"

"Ve sen buradasın? Tebrik ederim."

"Bilemiyorum tebrik mi etmek lazım, yoksa...? Aslında psikolog bir arkadaşım bu ayrılık için çok küçük olduklarını söyledi ve gitmememi önermedi, bir yandan onlara travma geçirtmekten de korkuyorum ama yine de gelmeye karar verdim. Çünkü; onlara bırakacağım gerçekten para edecek tek mirasın burada öğreneceklerim olduğunu düşündüm."

"İşte tam da bu sebeple tam 2500 yıl önce bir prens 29 yaşındayken ailesini terk etti ve sarayından çıkıp yollara düştü."


4748

(22 HAZİRAN)

Son 1 gün, inanamıyorum!

Neden bu kadar anlam yükledim, bilmiyorum. Ne bekliyorum, itiraf etmeye çekiniyorum. Neler olabilir, düşünmek istemiyorum. 

İçimde Nisi Dominus çalıyor...

4747

(21 HAZİRAN)

Kızlara hediye gelen giysileri büyük bedenleriyle değiştirmek için dışarı çıktık bugün, biraz da rahatlamak istedim sanırım. Son haftaya sıkışan işleri bitiriyorum artık ve yarını tamamen hazırlığa ayırmak istiyorum. Elbette asla hazır hissetmiyorum ve şimdiye kadar boşa harcadığım vakit için üzülüyorum, ama bir türlü istediğim düzene geçemedim bugüne kadar. Varsın böyle olsun-kervan yolda düzülsün.

Dün gece neredeyse 2 saat uyuyabildim, kızları yarın akşamüstü anneme bırakmaya karar verdim-zira sadece bavulumu değil, kendimi de hazırlamak için biraz sessizliğe ihtiyacım var. 

4746

(20 HAZİRAN)

Haftanın ilk 3 gecesi kızlarla baş başayım, sonraki 3 gecesi ise uzaklardayım.

Bugün biraz yorucu geçti; sabaha karşı başlayan gün daha aymadan ben kızları bir posta besleyip bakımlarını yapmıştım bile. Sonra pek uyuyamadım, bari kahvaltı edeyim dedim, erkence Mahmut'u teslim ettim. Öğlen olmadan günlük işlerimi bitirmiş gibi hissediyordum.

Çok çok az kaldı, buluşma gibi beklediğim inzivaya artık çok az kaldı...

20 Haziran 2022 Pazartesi

4745

 (19 HAZİRAN)

Bazı kızlar çok şanslı!

4744

Bu hafta sonu dinlenmeye ihtiyacımız var, erken yatarız derken planlar değişiverdi. Hem sevindim, arkadaşlarla sohbet etmek, sofra kurmak hep çok keyifli-hem de çok yoruldum.

Seyahatlerimiz öncesi gerçekten biraz sakinliğe ihtiyacımız vardı, olamadı. Mahmut'un kısırlaştırılması da bugüne denk geldi. 

Sohbet ederken çok da önemli bir mevzu değilmiş gibi boşanma fikrinden bahseden arkadaşıma söylemek istediğim pek çok şey içimde kaldı. Onu anlamak ile tavrını biraz kibirli bulmak arasında kaldım sanırım. Gösterdiğinden daha kırılgan olduğunu bildiğim için biraz sessiz kalmayı seçtim.

Kimse senin tüm ihtiyaçlarını karşılayamaz ve karşılamak zorunda değil aslında... Biri sana beklediklerinin tamamını vermiyorsa bile, sen farkında olmadan verdiklerini düşün... Bazen, birinin sadece varlığı bile bir sığınaktır, evde olmak gibidir... Kendini kapatma bu kadar, olanları olduğu gibi görmeye çalış, belki zihninde bellediğin kadar kötü değildir gerçekte...

4743

Biriyle beraber olmanın en sevdiğim yanı; onda sığınak bulmak hissi.

Çok önceden, gençken bir arkadaşım "Aşk sence nedir?" diye sorduğunda "Heyecanlı maceralar ve tehlikeli serüvenlerle dolu bir ormandan badireler atlatmış çıkarken el ele tutuşmak" demiştim. Bunu söylerken gözümde canlanan bir sahne de vardı, tam ormandan dışarı kocaman adım atan el ele bir çift...

16 Haziran 2022 Perşembe

4742

 Hiç yazmak istemiyorum günlük rutinimi, yahut beni sinirlendiren önemsiz detayları-zaten hep varlar bir şekilde ve hep olacaklar şu ya da bu biçimde. 

"Meditasyon lüks değildir." diyen hocamı yazmak istiyorum, "Vardım. Evdeyim. Bu sizin hayatta kalma pratiğiniz olmalı."  Tümüyle gerçek ve var olan tüm gerçekten başka bir şey değil bu.

4741

(15 HAZİRAN)

Bugünün yarısını kendime ayırıyorum, benim için büyük lüks. Gerçi doğumdan sonra birkaç kere bu lüksü yarattım, o yüzden bence gayet iyi gidiyorum.

Ufak bakımlar, kendini iyi hissettiren dokunuşlar gibisi yok. Dharma hocaları, gençlik de güzellik de geçicidir, yatırımınızı onlara yapmayın, derken elbet haklılar. Ama henüz o seviyede değilim sanırım.


4740

(14 HAZİRAN)

Üniversite arkadaşımla parkta buluşmak için sözleştik, eşi ve oğlu ilk kez tanıştı bizim kızlarla. Bence oğlan, kız kardeşi olsun istermiş, çok sahiplendi ve oynadı, kızlar da ona hayran hayran gülüp bakakaldılar.

 Anne-baba olunca tüm hayatın değiştiği bir gerçek, ama sandığım kadar korkutucu bir gerçek değil. Arkadaşların senden önce çocuklara bakıyor, senden fazla çocuklarla ilgileniyor, artık "sen" yoksun eskisi kadar. Şimdiye kadar bildiğin "ben" silinip gidiyor ve "sen" biraz mesafeden gülümseyerek seyrediyorsun...

4739

(13 HAZİRAN)

Bu haftaya başlarken, artık whatsapp grubuna dahil edildiğimi görünce iyice heyecanlandım. 10 gün kaldı!

Son hazırlıklarımı yapmalıyım ve gitmeden işlerimi yetiştirip, kızların düzenini organize etmeliyim telaşı sardı. Umarım her şey yolunda gider...


4738

(12 HAZİRAN)

Organik pazarın maskotu oldu kızlar. Patatesçi ablaya güldüler, enginarcı yeni nesilde çok nadir tek yumurta ikizi gördüğünü söyledi. Sebze meyvelerimizi, yeşil otlarımızı alıp döndük. 

Birden yağmur bastıracak gibi bulutlanıyor hava, serin bir rüzgar çıkıyor, sonra aniden bunaltan bir sıcak basıyor... Haziran'ı sevmezdim nedense, ama belki de benim en unutulmaz ayım olacak...

4737

(11 HAZİRAN)

En fazla 2 gün sürdü eskileri düşünmem ve onların vesilesiyle kendi hayat seçimlerimin muhasebesini yapmam. Sonra kaldığım yerden devam ettim, çocuklar varken anda kalmam bir mecburiyet çünkü.

Ben o kızın yerinde olabilirdim, diye düşündüm. 40 yaşında, boşanmış, son birkaç yılını bir adama vermiş, şimdi terk edilmiş(muhtemelen, ya da kötü ayrılmış) ve belli ki sarsılmış... Üzüldüm onun için biraz, ne tuhaf. Bencilce belki ama biraz da şükrettim. 

Başkasının mutsuzluğuyla kıyaslamam gerekmiyor gerçi, hayatımın değerini bilmem için. Bu sabah kuzenlerle hep beraber kahvaltıya gittiğimiz mekanda kızlarıma her baktığımda, ne kadar harika olduklarına şaştım kaldım... 

4736

(10 HAZİRAN)

Bu ara Merkür retrosu bitti gerçi ama, ben eskileri düşünürken buldum kendimi, bir şekilde bu dönemde hiç şaşmıyor. 

Birkaç mesaj aldım birkaç yıldır görmesem de hala yakın hissettiğim, nasılsa hala anladığımı hissettiğim birinden. Hep aynı varoluşçu sayıklamalar devam ediyor, yazdıklarında acı bir tat var, her zaman da böyleydi. Hepimiz görüyoruz aynı şeyleri ve herkesin sebepleri var öfkelenmek için-yine de bu halde kalmak bir seçim bence. Neden hep öfkeye tutunmayı seçiyor, içimi burkuyor bu tavrı, ama biliyorum ki o böyle kalacak...


Birkaç yıl önce kendimi çok yakınında bulduğum ve yine çok iyi anladığımı hissettiğim başka biri ile ilgiliyse gördüklerime çok ama çok şaşırdım; sanki bambaşka biri gibi geldi- yadırgadım. İstanbul'u gören terasında dolunaylı bir geceyi sanat müziği dinleyip rakı içerek geçirmeyi seven biriydi, divan edebiyatından alıntılar yapan biri, şimdi nasıl oluyor da bir yabancıyla birlikte acaba? Hayatında ilişkiye yer olmadığını, hayatına girecek insanın çok anlayışlı olması gerektiğini söylerken samimiydi, nasıl oldu da korkularını yenip bir ilişkiye bağlanabildi? Dışarıdan bakınca hiç uyumlu görmediğim bir kadınla, duygularına her şeyden fazla değer veren bir adam olarak mutlu mu şimdi, aradığını buldu mu? Ben mi atfettim tüm bu özellikleri ona- belki de- ama yine de inanmak zor...

4735

(9 HAZİRAN)

Akşam Kadıköy'de sinema planı yaptık yine, fakat bu sefer dönerken bir daha bu suareye bilet almamaya karar verdim. Sanırım bu kadar yorgunluğu kaldıracak halim yok bu aralar, en basit bir plan bile fazla olabiliyor bizim için- işte çocuklu hayatın gerçekleri!

Çoğu zaman kendimi bir bakımveren görevinde buluyorum; sanki ben seçmeden oluverdi-adeta bu görev bana verildi. Evin tedarik zinciri yöneticisi ve ev işleri direktörlüğü zaten bendeydi, 2 bebek ve 8 kedinin ihtiyaçlarını karşılamak da hobi olarak başlamışken işe dönüştü gibi... Buyrun home-kurumsal kariyerime!

4734

(8 HAZİRAN)

Giderek yaklaşan inziva planım için öyle heyecanlıyım ki anlatamam. Anlatsam da saçma gelir belki.

Bugünden itibaren gidene kadar her gün biraz eğitim içeriğini araştırmaya, her akşam kısa da olsa meditasyona oturmaya karar verdim. 

Eksiklerimi alıp hazırlanmaya başlıyorum artık yolculuk için, ne kadar hazırlık yapsam da hazır hissetmeyeceğimi bilerek ve kabullenerek...

8 Haziran 2022 Çarşamba

4733

(7 HAZİRAN)

" Ama rüyadan daha gerçek olan hiçbir şey yoktur." 


7 Haziran 2022 Salı

4732

(6 HAZİRAN)

Ancak toparlayabiliyorum işlerimi, birikmiş siparişleri yoluna koyuyorum bu ay itibariyle. Doğumdan bir süre sonra sarpa saran işlerimi düzene sokuyorum artık, yine de iyi getirdim buraya kadar...

Şimdi önümde kısa bir süre var; kendimi içten içe bu inzivaya hazırlamak istiyorum, ama asla tam hazır olamayacağımı biliyorum. Biraz daha kitap okuyup meditasyon yaparak, biraz daha sakinleşerek geçirmek niyetindeyim bu 2 haftayı...

4731

(5 HAZİRAN)

Gelişmemiş ülkelerin hapis havasında hayatta kalmaya çalışan insanların, dünyanın geri kalanının anlamayacağı yüklü hikayeleri...

"Gitme oğlum!" diyemeyeceği için bağıra bağıra şarkılar söyleyen bir anne.
Zapt edilemeyen bir velet, babasının koynunda uzay boşluğundaymış gibi kaybolup giden...
Beklediğimden etkili bir filmdi; sınıra yapılan birkaç saatlik yolculukta 4 kişi ve 1 köpeğin öyküsü, ne kadar ağır gelebilirse insana, o kadar doldurdu taşırdı kalplerimizi...

4730

(4 HAZİRAN)

Bu haftayı kapattığımıza memnunum, gerçekten beklemediğim bir gerginlik yaşadım. Hafta sonu Emirli'de yine her zamanki gibi kızlarla biraz zorlandık; bahçe bakımı, köpeklerin beslenmesi, mutfak işleri derken akşama kadar kendimize vakit ayıramadık. Komşular mangala çağırınca, eve erken dönme fikrimizden vazgeçtik.

Bahçedeki piknik masasında köpekli kedili, ev yağımı rakımızı yudumlarken serinleyen havada esprili sohbetin döndüğü keyifli bir kaç saat... Meşe ağacı altında, mis gibi sessizlikte-Teşekkürler hayat!

4729

(3 HAZİRAN)

Bu hafta içi, tam da yenice oturttuğum ev düzeninde aksamalar olması beni fazlasıyla sinirlendirdi; aslında bu derece nefessiz kalmama gerek yoktu, ama işte kafam rahat etmişken her şeyin değişiyor olması beni acayip gerdi. Hafta içi neredeyse hiç iş yapmadan telefon konuşmalarıyla günü geçiren yardımcımız, hem geç gelmeye hem de erken çıkmak istemeye başladı- zaten buradayken de kafası burada değil gibiydi. Böyle giderse yeni birini bulmam gerektiğini düşünerek sinir oldum, hep aynı sorunla uğraşmaktan da bıktım usandım!

4728

(2 HAZİRAN)

Merkür retrosunda satranç

Birkaç yıldır görmediğim, geçenlerde aklıma düşünce meraklandığım, haber almadığım için kötü hissettiğim, geçmişimin en kıymetlisi Merkür retrosunun son günlerinde yeniden ortaya çıktı.

Gece yarısı yazdıkları; dışarıdan bakana belki deli saçması serseri mayın laf sürüsü-bende bir karşılık buldu. Yine her zamanki gibi hem çok tanıdık, hem anlayabiliyorum çok iyi, hem neden bu kadar acı dilli, neye bunca öfkeli ve nasıl da yatıştırılamaz bir hal...

Beni gülümseten, aynı anda içimi yakan, satranç oyunu gibi karşılıklı hamlelerle örülü, oyun mu oynuyoruz yoksa gerçekten mi acıtmak istiyoruz birbirimizi-bir türlü yenişilemeyen bir diyalog...

4727

(1 HAZİRAN)

İlk duyduğumdan beri aklıma düşen, heyecanla beklediğim, bir yandan da beni fazlasıyla geren etkinlik planımın olduğu ay geldi. Beni çağırıyordu, mutlaka gidecektim, her zorluğa rağmen-en başından bunu biliyordum. Bin tane sebep sayarım gitmemek için; hazır değilim, kızları bırakamam, bu zamanı ve bütçeyi ayıramam, zaten ben oraya giden insanlardan farklıyım, onların arasında ne işim var- vesaire...

Bu kez kaçmamayı seçiyorum, bu kez tüm korkularımla, zayıflığımla, gerginliğimle orada olacağım. Önümüzdeki haftaları elimden geldiğince iyi değerlendirmek niyetindeyim; hem işlerimi ayarlamak hem de meditasyon pratiğimi geliştirmek istiyorum. Çok şanslı hissediyorum!

1 Haziran 2022 Çarşamba

4726

(31 MAYIS)

İlk momdate'ime çıktığım gün. 

Yakınımızdaki koruya gittik kızlarla öğleden sonra, kuzenle buluştuk önce. Giderek kalabalıklaşan parkta bir yandan gözümüz kızlarda, bölük pörçük de olsa sohbet ettik, deneyimlerimizi paylaştık. Parktaki mahalle sakinleriyle tanıştık, ikiz annaneleriyle lafladık, kurabiyelerle beslendik ve akşama doğru çoğalan bir grup olduk. 

4725

(30 MAYIS)

Yeni haftaya başlarken ve ayı kapatırken, yeniden süper-anne olmaya karar verdim. Çabucak geçiverdi bahar, havada yaz kokusu var ve bunaltan sıcaklar bastırmadan dışarıda olmanın tadını çıkartacak henüz bir ayımız daha var...

Gecikmede kalan siparişlerimi bitirip işlerimi yoluna koymak vardı gündemimde öncelikle; kızlarla yeni yardımcımızın düzenini tam anlamıyla oturtmak ve bir nevi "masa üstümü toparlamak" tam da Merkür retrosu döneminde...

Şimdi yavaş yavaş bunları tamamlıyorum ve Haziran ile birlikte yeni gündemlere gebeyim; rayına oturan, yoluna giren ve hızlanmaya başlayan hayatımda...


4724

(29 MAYIS)

Dün sahilde bir gölgeye yerleştik, kızları kundak örtüleri üstüne çimene koyduk. Mutlu köpekler, deniz esintisi, oynayan çocuklar, çimen yeşili, kahve ve kruvasanın tadını çıkardık...

Yine de, dedim ya- içimdeki huzursuz ses ara ara söylenmeye devam etti. Bugüne taşındı keyifsizliğim ve bitkinliğim. Anneannemi Emirli'ye getirmek planımızı gerçekleştirdik bugün de; beklediğim gibi biraz hüzünlü, birazcık da zor olsa da, hep bir arada geçirdiğimize memnunum.

Ev temizlendi, bahçede mangal yakıldı, kızlar sevildi, ben çalıştım ve akşama doğru içimdeki sıkıntılı hapishaneden kurtuldum.

4723

(28 MAYIS)

Dün akşam keyifli başladı, yorgunluğumuzu unutup dışarı çıktık ve ertelediğimiz planı gerçekleştirdik, dönüşte hiç beklemediğim yerden bir darbe aldım. Aslında önemsiz, komik belki, yine de çok canımı sıktı bu kötü anlık sürpriz. Zihnimde yine anında canlandı yakın gelecek endişeleri ve söylenen ses: "Neden beni başıma hep bu aynı olay geliyor? Şimdi zamanı mıydı yani?! Tam da hava alnında veya yolculukta kötü durumda kalırsam ne yapacağım? Konserde olur da gecemi berbat ederse?..."

Kısa süre sonra susturdum o sesi, sakinleşmeyi başardım, ama doğrusu bütün keyfim de kaçtı. Bu sabah sahilde kahvaltıya giderken, harika bir gün olması gereken bu mis gibi günde huzursuz ve bitkin hissediyordum. Aslında yenilmiş, darbelenmiş, biraz küskündüm ve kimsenin benim acılarımı umursamadığını düşünüyordum içten içe.

Hala büyüyemedi o içimdeki ses, ne kadar da mızmız bir çocuk gibi-hala...