31 Mayıs 2022 Salı

4722

(27 MAYIS)

Bu akşam birlikte dışarı çıkacağız; geçen hafta planlayıp yapamadığımız ve hayal kırıklığı yaratan ertelediğimiz planı gerçekleştiriyoruz sonunda!

Aslında pek öyle ahım şahım bir plan da yok ortada- casual takılıyoruz bu kez. Moda'da yemeklerini beğendiğim bir yer var, orada atıştırıp biraz sokakları arşınlıyoruz; yeni barlar açılmış biz gelmeyeli. Kadıköy ahalisi hep mi bu kadar paçozdu bana mı değişmiş geliyor kitlesi?

Ortada bir yere oturup bira söylüyoruz, müzikleri güzel gelen 2 yerden biriydi burası. İnsanlara bakıyorum; sanki doğru düzgün tek tip göremiyorum; ya salaş sarhoş gençler ya sap adamlar... Biraz eski Beyoğlu gibi olmuş buralar; karmakarışık, pilavcıyla internet cafe, blues barla pide salonu yan yana bir keşmekeş...

Yine de dışarıda olmak iyi geldi.

4721

(26 MAYIS)

Son zamanlarda hep bir bakımveren rolündeyim, öyle ki, kendimi unuttum.

Ve bana öyle geliyor ki; kimse görmüyor ne kadar zorlandığımı, vücudumun her yerinin ağrıdığını kimse bilmiyor, Dünya'nın umurunda değil çektiğim zorluklar.

Annelik, müthiş bir ego-kırıcı, cidden. Başlı başına bir deneyim, mücadele etmek yerine akışa uymaya çalışırsam...

26 Mayıs 2022 Perşembe

4720

(25 MAYIS)

 Bu hafta erken geliyoruz Emirli'ye, Dük Bey seviniyor. 

Satranç filmizi izlerken, işte yaşamak istediğim hayat! diye düşünüyorum. Gümüş demlikten çay içtiğim, nakışlı keten peçete serili kahvaltı tepsisi ile yatağımda uyandığım günler diliyorum...

4719

(24 MAYIS)

Benim için rutinin dışında bir gün oldu; bütün gün yorucu ve sıcak, ama keyifli geçti.

Kadıköy'den kumaş almamız gerekiyordu, hem boya fırça filan da eksiklerim vardı. Hava birden yaz olunca akşama kadar yürümek yordu, dükkanlara girip çıkıp gezmek terletti. Akşamüstü arkadaşımla buluşup bir kahve içmelik vakit yarattığıma çok memnunum, biraz sohbet ettik. Dışarıda oturan insanları görmek bile iyi geldi bana, hayata yeniden karıştığımı hissettim. Güzel bir kahve içtim, akşam dişçi randevum vardı ve öncesinde tek başıma kısa bir süre boşluğum kaldı. Cadde üstünde bir masaya oturdum, mümkün olduğunca başka şeylere bakmadan sadece orada o anda kalabilmeyi denedim, kendime dondurma bile ısmarladım, daha ne olsun!

4718

(23 MAYIS)

İşlerle ilgili gergin hissediyorum kendimi, son birkaç aydır siparişlerim hep gecikmede ve aslında sadece günü kurtararak ilerliyorum. Yeni tasarımlar üretmek ve malzeme araştırmak için vaktim yok, elimdeki siparişleri bile yetiştiremiyorum. Bazen bütün gün kızların bakımı, onların ihtiyacı olan şeyleri araştırıp almak ve ev işleriyle geçiveriyor. Bugünden itibaren artık, kampa gidene kadar hepsini temizlemem lazım. Tam 1 ay sonra inzivaya gidene kadar masa üstümüz ve aklımın içini temizleyebilmeyi umuyorum...


4717

(22 MAYIS)

Pandeminin başından beri görüşmediğimiz kuzenimiz yurtdışından geldi, bu haftasonu onları Emirli'de ağırlıyoruz. Aslında çok yorgunum, ama birlikte olmayı da çok özlemişiz. Yeni anne olarak öğreneceğim ne çok şey var; organik sebze meyve tedariki, 7 aylık bebeklerin aktiviteleri vesaire... Bazen üstüme üstüme geliyor bütün bunlar adeta, altından kalkamayacakmışım gibi panikliyorum. 

Diğer kuzenimiz son zamanlarda bize uzaklaşmış gibiydi, kırıldığı birkaç şey vardı bildiğim, bilmediğim. Onunla bir araya gelmek için de fırsat oldu, açıkçası pek konuşmaya vaktimiz kalmadı çocuklar olunca. Yine de birazcık sohbet etmeye çalıştım ve eskiden tanıdığım kişiden farklı birini buldum karşımda. Biraz yadırgadım, anladığım kadarıyla zor bir dönemden geçiyor, ama biz de kolay bir hayat yaşamıyoruz. 

Desteğimize ihtiyacı olduğunda yanında olamadığımız için üzgünüm gerçekten, ama benim de çok fazlasıyla desteğe ihtiyacım var bu dönemde. Kızlarla fazla ilgilenmemesine şaşırdım doğrusu, oysa aylardır görmemişti ve çok büyüdüler. Ben de doğum sonrası beklediğim desteği göremedim doğrusu.

Bir de gözümü korkutan; 2.5 yaşındaki çocuk sanki daha fazla ilgiye muhtaçtı bebeklerden. Sanırım 2 yaş sendromu gerçekten var ve kıskançlık, yabancılık, anneden ayrışma ile kendine güven meseleleri gündeme geldiğinde çözmek biraz zorlayabiliyor... Önümüzde çok ama çok uzun bir yol var, yürürken göreceğiz!

4716

(21 MAYIS)

Rüyamda Gogol konserini İstanbul'dan Ukrayna'ya çekmiş, buradaki iptal olmuş. Bu haberi okuyunca ben, Ukrayna'da savaş olduğunu hatırlayıp gidemeyeceğimizi anlıyorum.

Uyanır uyanmaz baktım, gözlerime inanmadım-İstanbul Temmuz konseri biletleri satışta! Hemen aldım, kahvaltı bile etmeden önce ilk iş! Heyecanla bekliyorum şimdi, 10 yıl sonra yeniden buluşmayı ve hep beraber kudurmayı.

Bu iyi karma için teşekkürler...

25 Mayıs 2022 Çarşamba

4715

(20 MAYIS)

Bu cuma akşamı başbaşa dışarı çıkmayı planlıyorduk, birlikte bir şeyler içerken sohbet etmeyi çok özlemiştim, ama annemin sesi telefonda yorgun gelince kızları ona bırakmaya kıyamadım. Planlarımızı yine erteleyip parkta bira içmeye çevirdik, güneş vuran çimenli sırtta oturduk. Kızlar uykuluydu, bir birayı bitirene kadar izin verdiler bize. 

Her şeyin geçiciliğini düşünüyordum parkta oturuken; daha geçen sene ormandan kurtarıp kısırlaştırıp bu parka bıraktığımız cana yakın tekir kediyi unutmuşum bile. Nasıl çabuk unutuyoruz, uyum sağlıyoruz aslında her kayıptan sonra, dedem artık aramızda değil mesela ve bu gerçek çoktan kabullenildi. 

Hayat; geçici, kırılgan, pamuk ipliğine bağlı, bir varmış bir yokmuş, var gibi görünürken aslında yok- adeta bir gökkuşağı!

20 Mayıs 2022 Cuma

4714

(19 MAYIS)

Bu hafta tatil gününü Emirli'de geçirmeye karar vermiştik; hava da bozuyordu, sahilde kahvaltı planımıza fırsat olmayacaktı zaten. Bahçemizi yapan arkadaş da gelince günün yarısı böyle geçti; köpek besleyip su almaya gidip gelmemiz derken, yine akşam oluverdi ve ben dinlenmek yerine daha fazla yorulduğumu fark ettim. 

4713

(18 MAYIS)

Pazar günü, haftalardır hevesle beklediğim etkinliğe gidememek bende bir kırılmaya sebep oldu- motivasyonumu kaybettim. Bütün beklentimi, planlarımı erteledim sanki, nasıl olsa yapamayacağım fikrine yenik düştüm. 

Akyaka'ya gidene kadar ağırlık vermek istediğim mindfulness pratiklerini boşladım, uykusuzluk ve yorgunluğun da etkisiyle eski alışkanlıklarıma, konfor alanıma geri dönüverdim. Her gün meditasyona oturduğumda birkaç kere bölününce vazgeçtim, ilerleyemedim. 

Bir şekilde yeniden kaldığım yerden devam etme hevesini bulmalıyım, henüz vakit varken...

4712

(17 MAYIS)

Bu hafta tekrar havanın soğuması bekleniyor, yarından itibaren yağmur geliyormuş. Oldum olası, yazın sıcağında havanın bir günlüğüne soğumasını severim, bir nefes aldıran rüzgarları, özlenen yağmurları... 

Kısacık ferahlama aralarını, terlemeye başlamışken ürperten esintileri, ıslak toprak kokulu yürüyüşleri...

16 Mayıs 2022 Pazartesi

4711

Ege Adalarında

Bu sabah havada yaz kokusu var; ada esintisi, yosun yeşili, sokak sesleri, limon tadı, yasemin misi...

Serince bir akşam gün batımında deniz kenarında bir masadayız; masa ahşap, sandalyelerin bacakları suda. Taze otların tüm rayihası burnumuzda, pembe bulutların hareketlerini seyrederek tokuşturuyoruz kadehlerimizi-sağlığa, mutluluğa!

4710

(15 MAYIS)

Haftalardır heyecanla beklediğim buluşmaya gidemedim bugün, kendimi çok zorlasam giderdim, ama hiç enerjim kalmamıştı. Onun yerine dinlenmeyi; biraz kitap okuyup uyumayı, akşamüstü bahçede biraz sakince oturmayı seçtim. Cadde kalabalığını kaldıramayacaktım.

 Gidemeyince birden düştüm; hayalini kurduğum insan değildim ben, hayatım da hayal ettiğim hayat değildi, olmayacaktı- artık yeni hayatıma alışmak, yeni rolümü kabullenmek ve bununla mutlu olmaya mecburdum. 

Bugün zor bir gün benim için, kırılgan hissediyorum ve aklım sorularla işgal edilmiş vaziyette: Neden tatmin olamıyorum sadece annelikle, sahi ne bekliyorum tam olarak? Göze alamayacağım cüretkar değişimler mi- peki ben bu noktaya daha önce de gelmedim mi...? 

Bugün zor bir gün yaşıyorum; neden bu kadar önemli, tanımadığım birinin onayı ve takdiri? Niçin onun tarafından fark edilip anlaşılmayı istiyorum, özellikle? Ben sadece diğerlerinden biriyim onun gözünde belki, kabullenemediğim gerçek bu- hatta, diyebilirim ki; o da sadece diğerlerinden biri... Aklımın almadığı bir diğer gerçek de bu işte.

4709

(14 MAYIS)

İkiz bebek bekleyen bir başka çifti misafir ettik bugün bahçemizde; onlara anılarımızı anlatırken düşündüm de ne zaman tecrübeli ebeveyn oluverdik biz? Daha 7 ay önce bir bebeği bile tutmamışken, yüzlerini hayal edemediğim bu 2 hatun bizi kısacık zamanda ne kadar büyüttü, değiştirdi...


13 Mayıs 2022 Cuma

4708

Kendi paternlerini keşfetmek enteresan:

dünyanın ıstırabını yüreğinde hissedebilenler,

en derin acısını çekinmeden ve dikkat çekmeye çalışmadan paylaşabilenler, 

şefkatli olsalar da, gerektiği yerde öfkelenip sert konuşabilenler,

sakin yüzleri olduğu kadar, çataçat bir tavrı olanlar

4707

(12 MAYIS) 

Kimseye açamadığım bir yeri var kalbimin, orayı sana saklıyorum...

4706

(11 MAYIS)

Kırılganlığın gücü ve yas tutmanın pusu kuran sürecine dair dinlediğim, gerçek olduğuna inanmakta zorlanacağım kadar samimi, içten sohbet bende yeni pencereler açtı.

Acısını korkmadan, utanmadan, ama olduğundan büyük göstermeye de çalışmadan olduğu gibi anlatan insanlara hayranlık duyduğumu fark ettim. Belki kendi acımı yıllarca görmezden gelip, sonraki yıllar boyu da sakladığım içindir. Bu denli kırılgan ama güçlü ruhlara rastlamak ilham verici.

Tartaros'ta geçirdiğim kayıp zamana yazık diyorum şimdi, tek hayatım var-en azından Rana olarak- ve bunu dolu dolu yaşamaya hevesliyim.

4705

(10 MAYIS)

Hayatıma dahil etmeye niyetlendiğim, ama bir türlü alışkanlık kazanamadığım bir iki şey var; fark ediyorum ki, bir şeyleri çıkarmadan yenilerini koymam imkansız. Özellikle son aylarda zaten hayat rutinim öyle yoğun ki; kızların bakımı, evlerin sorumluluğu, ayakkabı siparişlerim ve hayvanlarla ilgilenmek tüm vaktimi alıyor. Çoğu gün bir de bakıyorum akşam olmuş, ancak akşam yemekten sonra kendi başıma kalabiliyorum ve yapmak istediğim şeyler arasından seçmeye mecburum. Hangisini yapabilsem, aklım yapamadığımda kalıyor. "Bu sabah yoga yaptım, ama akşam kitap okuyamadım" diyorum, oysa hayat bir yarış değil, bir varış değil-yalnızca bir yolculuk...

10 Mayıs 2022 Salı

4704

 

(9 MAYIS)


4703

(8 MAYIS)

Anneler günü kahvaltısı için hazırlanıp 4 nesil dışarı çıktık; kızlar ve anneannemle birlikte epeyce zor oluyor en basit şeyler bile, yürüyemediği için. Birlikte masada oturmuş çaylarımızı içerken düşündüm; belki de bu son anneler günümüzdür hep birlikte geçirdiğimiz...

Annelik mevzuuna gelince; sahipsiz bir köpeğin hastalığını dert ettiğimden daha fazla anne değilim şimdi, yol kenarında gördüğüm kaplumbağayı bahçeye taşırkenki halimden daha çok anne gibi hissetmiyorum, orman yangınlarında ağacına sarılıp köyünü terk etmeyi reddeden amcadan daha iyi bilmiyorum anneliği, ve annesinin bıraktığı ölmek üzere bulduğum yavru kediyi sıcak tutmaya çalışırkenden daha çok anne saymıyorum bugün kendimi. Annelik, şüphesiz doğumdan çok önce başlıyor ve hiç bitmiyor...


4702

(7 MAYIS)

Bir çılgınlık yapıp o inzivaya uçak bileti aldım. 

İlk gördüğümden beri aklımdaydı, adeta beni çağırıyordu ve tüm zorluklarına rağmen gideceğimi biliyordum. Mayıs 7si'nde yüzleşmekten korktuğum bu hayalimi gerçekleştirmek için bir adım attım.

Şimdi içim içime sığmıyor, ne bekliyorum diye soruyorum kendime, ne bekliyorum tam olarak bu inzivadan? Ne umuyorum, gerçekten? Kendimle konuşmam lazım.

 


4701

(6 MAYIS)

Bu ay okumak istediğim 2 kitap, gitmenin hayalini kurduğum 1 konser, gelecek ay planladığım bir inziva ve gelecek hafta heyecanla beklediğim bir buluşma var.


4700

(5 MAYIS)

Ayağımızın tozuyla Emirli'deyiz bu akşam. Dük Bey'in hali beni ürküttü, dokundurmuyor kendine ve heğ yatıyor-hasta mı, ayağı mı incindi diye kaygılandım. Bücür Bey de en son böyleydi, bir de baktık arka ayağını kırmış!

Hıdırellez geldi bile, ben hiç bir ritüel yapamadım bu sene. Biberiye ve kekikler mor açmış, ön bahçedeki çalı bile kendince mucizevi minyatür sarı çiçekler açmış... Mevsimleri doğanın içinde yaşayabildiğimiz için mutluyum. 

Mayıs ayı niyetlerimde; ilk sırada meditasyon ve mindfulness pratikleri var.

4699

(4 MAYIS)

Tatil dönüşleri hep yorucudur, bugün de çamaşırlar vesaire, kızların banyosu, anneanne ziyareti ile geçti. yarın başlayacak iş temposuna hazır mıyım, emin değilim, ama zaman bana sormadan ilerliyor!


4698

(3 MAYIS)

Bursa'yı pek göremeden geri dönüyoruz bugün, ama zaten gezmekten çok evde birlikte rahat vakit geçirmeyi istiyordum. Botanik park yemyeşil mis gibiydi, hava tekrar soğudu ve yağmurlar geldi. 

Yaz bastırmadan İstanbul'da baharın tadını çıkarabilmeyi umuyorum... 

4697

(2 MAYIS)

Dün gece tüm yorgunluğumuzun üzerine, kızlar sanki yataklarını yabancılayıp huzursuz uyudular. Bütün gece tekmelerden biz de hiç uyuyamadık ve sabah pert kalktım. 

Kızları kahvaltıdan sonra arkadaşlara bırakıp biraz dinlenebilmek ne büyük lüks... Bugünlerde düşündüklerim; herkesin ne çok sorunu varmış çocukluğundan getirdiği, aşılması gereken, bu yaşlarda yüzleştiği... Hepimizin kişisel travmaları varmış ve belki de pandemi, yaş döngüsü ile ortaya çıkıyor bu dönemde...

 

4696

(1 MAYIS)

Sabah erkenden uyanıp kızları yıkadık, hazırlandık. 

Son 1 haftadır çok uykusuzum, ama yine de hevesliyim bu kısa tatil için. İşleri ihmal edeceğim, ama arkadaşlarla olmak iyi gelecek.

Beklediğimden daha zorlu bir yolculuk yapıyoruz deniz otobüsüyle, dolu ve sıkışık, kızlar kucağımızda. Başta biz nasıl bu hataya düştük diye söylensem de, çok da stresli olmadan tamamlıyoruz yolculuğumuzu. Bursa'da arkadaşlarımızın evine varır varmaz rahatlıyorum, keyfim yerine geliyor. 

Birlikte güzel bir sofra kurup, her zamanki gibi aydınlık ferah ve enerjisi iyi olan evlerinde birlikte olmanın tadını çıkarıyoruz. Sohbetlerimizi özlemişim...

6 Mayıs 2022 Cuma

4695

(30 NİSAN)

Geçen hafta sonundan beri doğru düzgün uyuyabildiğim tek gece olmadı ve açıkçası fazlasıyla yorgunum. Bütün bu yorgunluğun arasında kısa da olsa kızlarla çıkacağımız ilk yolculuk için hazırlanmak beni gerdi sanırım, bu akşamki stres de üstüne tuz biber ekti. Ne mi oldu? Aslında hiçbir şey tam olarak- sadece kızlar gün boyu biraz huzursuzlardı, sanırım Emirli'de rahat edemiyorlar kendi yatakları ve mama sandalyeleri olmadan. Akşama kadar bizi biraz yordular ve eve dönerken ikisi birden ağlamaya başladılar. Asıl sorun biz bu ufak krizi hiç de iyi yönetemedik, ebeveyn olarak sınıfta kaldık bence. Arabada kendilerini kaybetmiş vaziyette çığlık çığlığa ağlayan 6 aylık bebeklerimden özür dilerken ben de ağlamak üzereydim ve eve döndükten sonra sakinleşemedim bir türlü. Kalp atışlarım yavaşlamadığı için uykuya dalamadım ve kendimi çok çok kötü hissettim.

4694

(29 NİSAN)

Bugün haftanın son gönderisini de verdikten sonra, telaşlı da olsa haftayı kapatmanın keyfiyle bir çay içtik dışarıda. Hayatımızın yeni düzeni aniden yürürlüğe girdiğinden beri, annemle biraz zorlanıyoruz. Hem kızlar, hem anneannemle ilgilenmek bize kaldı ve bir yandan ev işleri, diğer yandan ayakkabı işlerimizle bir arada götürmek kolay olmuyor. Eskisi kadar vakit ayıramıyoruz birbirimize, ayırsak da baş başa kalamıyoruz ve bazen eski zamanlarımızı özlüyorum. Anne kız gezebildiğimiz, henüz hayatın gailesine dalıp gitmediğim, sorumluluklarımın çok çok daha az olduğu 10 yıl evveli hatırlıyorum...

Annemle ilişkim de, zamanla evrilip değişiyor elbette, tüm diğer ilişkilerim gibi, ben gibi...

4693

(28 NİSAN)

Akşamüstü arkadaşım geldi, kızları son gördüğünde galiba 1 aylıklardı. Öyle hızlı büyüyor ve haftadan haftaya değişiyorlar ki, inanılır gibi değil-her gördüğünde yeni update geliyor adeta! Yeni beceriler geliştiriyor, yeni huylar ediniyorlar ve biz de adapte olmaya çalışıyoruz onların hızına. Yolda düzülen bir kervan bu, yaşarken öğrenilen bir "pratik", teorilerin tutmadığı.

Bizi alıp götüren hayata teslim olduk, akıntıda sürüklenen incecik dallar gibi...