29 Kasım 2022 Salı

4908

Bu kadar devasa bir şiddet sarmalı içerisinde yaşamaktayken, görmeyi reddedenlere öfkelenmemek zor... Sadece kendi işine gücüne, kazandığına, yiyip içtiğine bakan ve bunlarla tatmin olana söyleyecek söz bulmak zor... Peki sadece üzülmek dışında ne yapabiliriz? Mücadele boşuna görünse de, mücadeleye boş vermek onursuzca değil mi?

Öyle zor bir haftaydı ki, hala da bitmedi, ama bize tahammül etmesi zor gelen şeyi, bizden çok daha çaresiz olan hayvanlar an be an yaşıyor. Bu korkunç kötü karma hepimizin, bu toprakların ve çocuklarımızın geleceği bugünden kirletiliyor. 

4907

(28 KASIM)

Biz eğitimli, şehirli, iyi pozisyonlarda çalışan insanlar; çocuklarımızı bir dolu para verip özel okullarda okutuyoruz... Yetenekleri olsun, dil öğrensinler diye koştur koştur kurslara götürüp getiriyoruz ve bunları karşılamak için ömrümüz çalışmakla geçiyor. Sonra da bu donanımlı pırıl pırıl çocuklarımızı dışarıya, vahşet ve nefretle dolu insanların serbestçe gezip cana kıydığı bir ortama salıyoruz. Tehlikelerden korumak için onları cam fanuslarda büyütüyoruz, kendi aracımızla bırakıyoruz okula, sitelerin bahçesine bile tek başına indiremiyoruz. Ne yazık ki yetmiyor, sadece kendi çocuklarımızı sevmek. Bütün çocukları sevmek, hepsi için dertlenmek, kendimize dokunmayan suçlara da tepki göstermek zorundayız. Yoksa giderek kendimize çizdiğimiz küçücük sınırlar içinde yaşayan, yalnız, ürkek ve kaygılı insanlara dönüşüyoruz. Yolda güvenle yürüyemiyoruz, toplu taşımaya binmekten ya da şehir merkezinde gezmekten kaçınıyoruz- ta ki o bize dokunmayan yılan boğazımıza dolanana kadar... Kendi çocuğunu herkes seviyor zaten, imkanı dahilinde her anne emek veriyor, başkalarının çocuklarını da sevebilir miyiz aynı temiz kalple? Onlara da dokunabilir miyiz imkanımız dahilinde? Nereye baksam, sadece kendine isteyen insanlar görüyorum; kendi evi, kendi parası, kendi arabası, kendi zamanı daha değerli hep başkasınınkinden. 

Kendinin sandığı hiçbir şey onun değil aslında, bir yandan da her şey; bütün bu muhteşem Dünya onun. Hepsini; tüm ağaçlarla, hayvanlarla, insanlarla birlikte sahiplensek nasıl bir Dünya kurulurdu?...

4906

(27 KASIM)

Sürekli takip ediyorum haberleri, Konya barınağı ile ilgili son gelişmeleri, bir türlü çözüme kavuşamayan ve çok sıkıntılı bir durum. Binlerce köpek ve yüzlerce kedi adı "barınak" olan bu Nazi kampında açlığa, hastalık ve ölüme terk edilmiş vaziyetteler. Kim bilir her gün boşu boşun ölen kaç yüz can var orada, ortaya çıktığı halde hala kurtarılmayı bekleyen. Belki saatler bile hayat ölüm meselesiyken günlerdir oyalanan gönüllü grupları var, geceleri ateş yakıp kağıda bekleyen. 

Tüm yükü üstlenmeye hazır olan bu gönüllülerin hala bekletilmesinin sebebi ne olabilir? Yanıbaşımızda süregelen bu şiddete göz yummamak için "hayvansever" olmak şart mı, insan olmak da bir sorumluluk değil mi? 

Homosapiens, kendine "insan" demeye başlayıp, hayvanlığını unuttuğu zamandan itibaren, doğanın bir parçası olarak yaşamaktan doğaya düşman hale geldi. Ağaçlara, suya, toprağa, havaya ve hayvanlara verilen zararın kendine verdiği zarar olduğunu idrak etmekten aciz halde. 


4905

(26 KASIM)

Kendimi zorladım dışarı çıkmak için, belki benim gibi düşünen insanlarla bir arada olmak iyi gelir, diye.

Yeni insanlar tanımak, yazın tanıştıklarımla daha uzun sohbet etme fırsatı bulmak güzeldi. 

"Nasılsın?" diye sorduğumda "İçim paramparça oldu." cevabını veren birinin mekanında ağırlanmak, yalnız olmadığımı hissettirdi.

Yine de, bilmemkaç çeşitli brunchlarda deli gibi yemek, artık son derece anlamsız geliyor. Sadece tüketerek, saldırganca bir "eğlence" anlayışı, bana yavan ve kaba görünüyor. Elbette ben de, zevkle hazırlanan bir sofrada arkadaşlarımla olmaktan keyif alıyorum. Ama bu ölümüne açlığa terk edilen canları gördüğümde- ki bu açlık insanlar için de var, Dünya'nın ülkemize çok uzak olmayan yerlerinde- iştahım tıkanıyor, yiyemiyorum. 

Bizim her şeyimiz varken tatmin olmuyoruz, onların hiçbir şeyi yok.

25 Kasım 2022 Cuma

4904

Kendime gelemiyorum, unutamıyorum, başka bir işe odaklanamıyorum.

Midem bulanıyor, her şey anlamsızlaşıyor, "normal"e dönemiyorum.

Şiddet ve haksızlıkla dolu bu dünyaya gelmiş olmamın bir sebebi olmalı, tüm bu acıyı hissediyor olmam bir şeye yaramalı-yoksa çıldıracağım!

Bu bir dönem belki, hafifleyecek- ya da belki hep böyleydi ve hep böyle sürecek-insan var oldukça...

Dünya dönüyor, dönüyor, zaman geçiyor, akıl almaz acılar devam ediyor, her an, yanıbaşımızda.



24 Kasım 2022 Perşembe

4903

Zorlu zamanlardan geçerken de çalışmaya devam etmek için enerjimi yüksek tutmalıyım, yine de devam etmeliyim sevdiğim işi yapmaya, üretmeye, umut etmeye...

Fotoğraf çekimi, gönderiler, kontroller ve işte başladım bile-bu kış planlayarak, düzenleyip yenilenerek geçecek...

4902

(23 KASIM)

Kışın

Kışın sıcacık yakasında boynumu kaybedeceğim geniş mantolar var, pencere kenarında yağmuru izlerken tutup ellerimi ısıtacağım büyük kahve fincanları... Okumaya dalıp zamanı unutacağım kitaplar, keşfedilecek sokak arası çaycıları, başı okşanacak tekir kediler... Karanlıkta yürürken üşümemek için eşlik edeceğim şarkılar var kışın...

4901

(22 KASIM)

Ev kiralama işleri, arkadaşlarla pizza sohbetleri, gelecek kaygıları...

Her günkü gibi bir gün, belki bir parça daha kasvetli, sebebi elbette sadece benim zihnimde.

"Tek başıma yetemiyorum, hayatımı bağımsızlığımı elime alacak şekilde kurgulayamadım." diye sayıklayıp duran bir ses zihnimde... 

Dinlemek zorunda değilim, biliyorum. İnanmak zorunda hiç değilim.

23 Kasım 2022 Çarşamba

4900

(21 KASIM)

Leyla'nın gece ateşi çıktı, zaten sabahtan beri huysuzdu, korktuğum başıma geldi ve ilk hastalık deneyimini yaşamış olduk. Gece boyu defalarca uyandık, bazen sakinleştiremedik, ilaca rağmen ateşi düşüremedik ve bir saat kadar öylece oturduk. 

Bugün berbat hissediyorum, yapmam gereken bir sürü iş varken hiç ama hiçbir şey yapmak istemiyorum. Uyuyup dinlensem, ama huzursuzum. Akşam bir film açtım, aslında tam benlikti, yine de keyif alamadım.

4899

(20 KASIM)

Dünkü melankolik ruh halimden kurtulabilmiş değilim henüz, içimde bir hüzünle uyandım. Emirli'de sakin bir pazar geçirmek iyi gelir diye umut ettim, kahvaltıdan sonra hazırlanıp gittik. Keyifli vakit geçirmeye fırsatımız pek kalmıyor kızlardan, yine de komşularla kahve içip köpekleri besledik en azından.

Her yeni aya başlarken motivasyonum yüksek, yapmak istediklerimi planlarken çok enerjik oluyorum, sonra her ayın sonuna gelirken bir çoğunu yapamamış olduğumu görünce düşüyorum. Bırakıyorum sanki her şeyi, bu ay da istisna değil. Bienali gezemedim istediğim kadar, yeni modeller üretmeye başladığımda araya başka acil işler girince kaldı, işler iyi gitmeyince hevesim söndü. Kitap kulübü için daha okumaya başlayamadım bile ve heyecanla beklediğim buluşmadan haber çıkmayınca pratiğimden uzaklaştım. 

Bir şekilde toparlanmam lazım!

4898

(19 KASIM)

Bugün her günkü rutin işlerimden birazcık kurtulmak, keyif almaya odaklanmak istemiştim, doğumgünüm olunca sanki biraz da hakkımmış gibi beklemiştim bunu. Ama yine kızlarla uğraşmak, ev işleri bana kalınca biraz öfkelenmeye başladım. Eskiden ne güzel doğumgünü kahvaltılarımız olurdu!

Öğlen eve döndükten sonra bari bundan sonrası günün güzel geçsin, diye düşündüm. Ama evden çıkış saatimiz gecikince planımızı değiştirdik ve sanırım hata yapmışız. Caddenin kuru kalabalığında boydan boya yürüyüp oturacak yer seçemedikten sonra eve dönmeye karar verdik.  

Aslında; beklentiler olmasaydı bugünü rutin hafta sonlarımızın dışında keyifli bir kahve içtiğimiz bir cumartesi olarak hatırlayacaktım. "Hikayeyi satın alma" dediğini duydum bir sesin...

21 Kasım 2022 Pazartesi

4897

(18 KASIM)

Tam da sokak köpekleriyle ilgili endişelerim mideme vurmuşken, bu ülkede yaşamanın zorluğunu yeniden hissediyorken, bu sabah keyifsiz uyanmışken-

birden günümü, her şeyi değiştiren harika bir şey oldu!

Müzik zevkimin "muazzam" olduğunu iddia eden sevgili Hocam için "bunaltan Barok, bayıltan sıkıcı piyano ile dolu kabus gibi bir liste" hazırladım. Sonra da beni ziyadesiyle şaşırtan, heyecanlandıran bir erken doğum günü hediyesi aldım...



4896

(17 KASIM)

5 ay olmuş cilt bakımına gelmeyeli, 5 aydır kendime bu bir saati ayıramamışım demek. Gün içinde boş geçen vaktimi daha iyi değerlendirebilsem, gelebilirdim belki. Hala eskiden yapabildiklerimin hemen hepsini yapmak istiyor olmam belki de asıl hatam. Artık sinemaya, tiyatro veya konsere gitmek zor bir plan meselesi. Hatta sadece öylesine dışarıda vakit geçirmek, canım istediğinde çıkıp bir kahve içip yürümek bile... İçimde kendimi suçlayan, küçümseyen bir ses var; hala istediğin gibi hayatını kurgulayamadın, diyen-

Ama o ben değilim, biliyorum. 

4895

(16 KASIM)

Birkaç gündür yazamıyordum- sanırım 5. gün oluyor bugün- ve öyle soyutlanmış hissediyorum ki kendi hayatıma dışarıdan bakıyor gibiyim. Tüm o yoğun rutin, yapmak istediklerimi sığdıramadığım günün 24 saati, sabahtan akşama koşturan halim-hepsi birden duruverdi sanki. İşimle ilgili kaygılarım, gelecek endişelerim, kızlarla ilgili düşündüklerim, eski hayatıma dair özlediklerim ve bir türlü iyileştirmeye yetişemediğimiz hayvanlar... Hepsi, hepsi içimde ve ben paralize olmuş gibiyim bugün. 

15 Kasım 2022 Salı

4894

Bir "olmamışlık" vardı sanki bugünde, dünde olduğu gibi. Hep yapamadıklarımı saydım durdum kendime, ne yaptıysam ortada elle tutulur bir şey yok gibi geldi. Bunları bana tekrarlayan zihnim mi?

Baskılanmış yaratıcılık, ufak pürüzlerle uğraşmaktan kendimi veremediğim asıl işler, gündelik görevleri yerine getirdikten sonra geriye kalan enerjimin fazla bir şeye yetmemesi... Aslında kendimi anlayabiliyorum ve bu kadarını yapabildiğime de seviniyorum.

"Ben de seninle çok zaman geçirmek istiyorum, ertesi gün de... Onun için biraz vakit ver bana."

14 Kasım 2022 Pazartesi

4893

Dün akşamki patlama haberinden midir, içim kasvetle dolu uyandım. Enerjim düşüktü bütün gün, yaşama hevesimi kaybetmiş gibiydim. 

İşimle ilgili yapmam gerekenler birikti, sanki boyumdan aştı-oysa heyecanımı kaybetmemeliyim, tasarlamaktan ne kadar keyif aldığımı hatırlamalıyım...

4892

(13 KASIM)

Bu ülkede yaşamak başlı başına bir kaygı sebebi, diye tekrarlıyorum sıkça.

Bu dünyada yaşamak, değil mi sanki?

Yaşamak, bir kaygı sebebi, desem daha doğru gibi-ölümlüyken.


13 Kasım 2022 Pazar

4891

(12 KASIM)

Emirli'de geçirdiğimiz her gün, akşamüstü vakitlerinde bahçede oturuyorsak hem de, keşke buradan hiç ayrılmasak, diye geçiyor içimden.

Bu öğleden sonra da bahçede, ben eğitimime katılırken, kızların neşeli halleri, kedilerin oyuncu halleri, meşe yapraklarıyla kaplı bahçemiz, öyle keyifliydi ki!

12 Kasım 2022 Cumartesi

4890

(11 KASIM)

 Yaz Günü

Mary Oliver, House of Light adlı kitabından

Dünyayı yapan kim?
Kuğu kuşunu ve siyah ayıyı yapan kim?
Çekirgeyi yapan kim?
Şu baktığım çekirgeyi demek istiyorum –
Otlardan hoplayıp çıkan
Elimden şeker yiyen
Aşağı yukarı oynatacak yerde
Çenesini ileri geri oynatan
Kocaman gözleriyle etrafını kolaçan eden
O solgun ön ayaklarıyla yüzünü temizleyen
Şimdi kanatlarını açıp uçup giden
Şu çekirgeyi.

Duanın gerçekten ne demek olduğunu bilmiyorum.
Nelere dikkat edeceğimi,
Otların üstüne kendimi nasıl atacağımı,
Nasıl diz çöküp bakacağımı,
Nasıl kendimi bırakıvererek
Yaşamımın kutsanacağını,
Ve kırlarda gezinmeyi
Biliyorum.
Bütün gün kendimi tümüyle buna verdim, zaten.
Söyler misiniz,
Başka ne yapmalıydım?
Her şey sonunda ölmüyor mu,
Çok kısa bir yaşamdan sonra?
Söyler misiniz,
Ne yapmayı düşünüyorsunuz
Sizin o vahşi ve biricik
Yaşamınızla?

11 Kasım 2022 Cuma

4889

(10 KASIM)

Bir sokak kedisinin ölümü

Kızlar büyüdükçe hayatıma, hayatımıza, hayata daha fazla katılıyorlar... Akşamüstü parkta arkadaşımla buluşmaya beraber gittik, seneye onlar da sohbete katılırsa şaşırmam!

Psycho kedinin öldüğünü öğrendik eve dönerken, biliyordum aslında, yine de içim acıdı. Araba çarpmış, sürekli karşıdan karşıya geçip duruyordu ya-hemen oracıkta ölüvermiş. Acı çekmediğine sevinsem mi, o tatlı varlığın hayatının yol üzerinde sona erip, çöpe atılmış olduğuna üzülsem mi, bilemiyorum. 

Yatmadan önce meditasyonda onunla konuşurken, çöpe atılan sadece bedeni, diye düşündüm. "O"nun varlığı devam ediyor...

9 Kasım 2022 Çarşamba

4888

Yeniden okumaya başladım, yine heyecanlandırıyor beni kitaplar-yeniden düşünmeye başladım ve özlüyorum birileriyle tartışmayı. Mitler hakkında konuşmalar dinliyorum, Ecce Homo'ya göz atıyorum, Dionyssos'u hatırlıyorum. Operadan hiç olmadığı kadar çok keyif alıyorum, sabahlar ayrı geceler ayrı güzel, bir fincan kahvede evrenin en parlak yıldızlarına göz kırpıyorum...

4887

(8 KASIM)

Yaptığım her şeyde, her günümde senin izin var. Düşündüklerimde, hissettiklerimde senden bir parça var.

Farkında mısın?

7 Kasım 2022 Pazartesi

4886

Uyanamadığım bir güne başladım ve nasıl bittiğini anlayamadım. 

Rüzgarın kokusundan, sonbaharın geldiğini algıladım.

Sokaktaki kediler, dağ başlarına terk edilmiş köpekler için bir kez daha üzüldüm.

Sait Faik okumayı özledim, okuduğumu heyecanla paylaşacağım, beni dinlerken gözlerini kısarak saklı bir gülümsemeyle bakan gözleri özledim...

4885

(6 KASIM)

Neden dün bu kadar üşüdük, nasıl bu kadar kötü bir gece geçirdik, bilemiyorum. Her nasılsa sabah oldu, ama ben pertim. Kahvaltı hazırlamak bile istemiyorum, kendi hayatımdan bağıra bağıra kaçıp uzaklaşasım var...

Ancak akşamüstü bugünkü diğer planımızı iptal edip, biraz daha Emirli'de kalmaya karar verdikten sonra, "comfort food"um olan makarnayı sofraya koyup, bir kadeh şarap doldurup, "unsolved mysteries" açtığımızda keyfim yerine geliyor. Ben de böyle bir tipim işte!

4884

(5 KASIM)

Kızlarla Bursa yollarına düşüyoruz; yolculuk korktuğum gibi sorunlu geçmiyor hiç. Kalabalık, erkek çocuklarının sert oyunlarla kudurduğu bir doğum günü; bizim kızlar maskot gibi ortalıkta... Elbette pek sohbet etmeye fırsatımız olmuyor, yine de bir arada olmak keyifli. 

Akşam dönüşte beni yol çok zorluyor, nedense gece berbat geçiyor. Uykusuz, titreyerek... Huzursuz gece saatlerimde bana hayalin eşlik ediyor...

5 Kasım 2022 Cumartesi

4883

(4 KASIM)

Dişçi randevum bu kez biraz daha ağrılı ve sıkıntılı geçti, yakında bir iki işlem daha yapılması gerektiğini duyunca moralim de bozuldu. Şikayet etmemek zordu bugün benim için, yine kendim için bir şey yapmadan gün geçiverdi. İsteklerimi erteleyip yapmam gerekenlere verdim tüm enerjimi, yine...

Akşam bambaşka bir dünyaya adım attım, hep birlikte attık; Medicine Buddha'yı davet ettik sanghamıza. Masmavi ışığıyla şifalandırdı bizi, içimizde ne kadar hastalık, rahatsızlık varsa aldı gitti...

4882

(3 KASIM)

 "Ranacım"

Bir kelime bazen, sadece ismim-

Bütün yükümü kaldırabilir, yeniden beni heyecanlandırabilir, yaşamak ve pratik yapmak için şevkle doldurabilir, tek söz bazen...

Sabahtan akşama kadar aralıksız çaba sarf ettiğim bir günün sonunda, çok zorlandığım bir döneminde hayatımın, yalnızca adımın söylenmesi bile-

Görüldüğümü, anlaşıldığımı, değerli olduğumu hissettirebilir.

4881

(2 KASIM)

İşimle ilgili zorlayıcı zamanlar, bir çeşit sınav döneminden geçer gibi hissediyorum. Hayatım sanki, 10 yıl öncesinde aşırı kolay ve rahatmış, sorumluluk ne kadar da az ve eğlenceye ayıracak vakit, kaynak ne kadar bolmuş. Bir yandan bu kadar güzel yaşamış olduğuma seviniyorum, bir yandan şu anki halime bakıp çok baskılanmış hissediyorum-adeta hayat üzerime üzerime geliyor bu aralar! 

Sonra akşam sangha ile meditasyonda buluşuyorum; bir çemberde oturduğumu canlandırıyorum ve her biri tek tek benimle. Her birinin varlığını hissediyorum, Hocam da hemen karşımda gözlerime sakince bakıyor, ellerini şükran mudrası yapmış... Bir nefes alıyorum, nefes alırken nefes aldığımı biliyorum. Bir nefes veriyorum, nefes verirken nefes verdiğimi biliyorum. Buradayım.

4880

(1 KASIM)

Bu ay ajandam epey dolu ve ben hepsine yetişmeye çalışırken yine kendimi boğulmuş hissetmekten biraz korkuyorum. Yine de, hayat ne harika ve içim kıpır kıpır!

Bu ay görmek istediğim bienal işleri, KUKLA için yapmak istediğim birkaç düzenleme, heyecanla beklediğim bir eğitim, 2 çocuk doğum günü ve bir de kendi doğum günüm var. 

PS: Sürprizlere hala yerimiz var.

4879

(31 EKİM)

İstanbul'a Özlem

Sonbaharın artık sonuna yaklaşıyoruz ve ben hala sonbaharda İstanbul'u özlüyorum... Boğaz havası almayı, saate bakmadan yürümeyi, sur içi semtlere gitmeyi, aylaklık etmeyi, sokak isimlerine gülmeyi özlüyorum. Tanpınar dizelerinde sevdiğim yerlerin izini sürmeyi, sevdiğim yerleri aynı bıraktığım gibi bulmayı, hatta bulamamayı özlüyorum.


4878

 (30 EKİM)


Tıbbi bitkiler bahçesinde bienal işlerini pek göremesek de, keyifli bir saat geçirdik arkadaşlarla birlikte. İnsan kendini, doğanın ortasında nasıl da iyi hissediyor; bitkilerin sakin varlığını ve mutlu kedilerin aheste ritmlerini, hatta böceklerin kımıltılarını yanıbaşında duyarak... 

4877

(29 EKİM)

Hala hava soğumadan, sabaha serin uyansak da öğleden sonraları henüz Güneş bahçemizi ısıtıyorken, tüm yapraklar daha dökülmemiş ve doğa yer altına çekilmemişken, son vakitler bunlar kızlarla çimende geçirebildiğimiz...



4876

(28 EKİM)

Kızların ilk ayakkabıları alındı. 

Uzun uzun yürüyüşler yaparken tertemiz nefesler alsınlar, Dünya'yı gezsinler, çok uzaklara gidip yeni yerler görüp gelsinler...

3 Kasım 2022 Perşembe

4875

(27 EKİM)

Toparlayacağım işlerimi önümüzdeki dönemde, hayatımı eninde sonunda bir yoluna oturtacağım. Kızlar 1 yaşın ageldiler, buraya kadar düşe kalka ve çok defa yapamıyorum diye diye yaptım, yaptık. Bundan sonra farklı zorluklar geliyor, ama biraz daha alışıyoruz ve sanırım iletişim kurabildikten sonrası daha kolaylanacak. İşimle annelik arasında bir denge bulacağım elbet, ben de herkes gibi zorlandıktan sonra. sadece yapmam gerekenleri yetiştiren biri değil, yaşama sevinçle katılan açık kalpli biri olacağım, hep olduğum gibi... Pratiğimden uzaklaştığımda nasıl her şeyin tepetaklak olduğunu bir kez daha fark etmiş oldum bu hafta. Vaktim ve enerjim kalmasa da yaratacağım ve adanmışlıkla devam edeceğim, son günüme dek bu dünyadaki... 

4874

(26 EKİM)

Son aylarda kötü giden işimi nasıl düzeltebilirim diye kafa yormaya başladım; arada bir bu noktada buluyorum kendimi. Yılın belli zamanları özellikle gündemimde oluyor, baştan başlıyor gibi hissediyorum. Dükkanıma yeni gözlerle bakıyorum; biraz geriliyorum, rakiplerimi takip ediyorum, kendimi eksik buluyorum, korkuyorum, ama sanırım bu gerekli ve sağlıklı bir süreç.

Bugün başladığım düzenleme işi belki haftalar, hatta aylar sürecek, ama umarım KUKLA'yı daha iyi bir yere taşıyacak.

4873

(25 EKİM)

Bu hafta benim için zor başladı; kızların doğum gününden sonra evi toparlamak, yorgunluğu atmak ve doktora gitmek, ardından kızların hastalanması... 

Sadece bu kadar değil sanki; elimden geldiğince yetmeye çalıştığım halde yetememek, sabahtan akşama kadar sadece onlara hizmet ederek bütün günümü geçirmeme rağmen bazen memnun edememek, ne yaparsam yapayım ağlamalarını susturamamak fazlasıyla yıpratıyor beni. 

Bu yıpranmayla sabrımı kaybedebiliyorum; çünkü benim de ihtiyaçlarım karşılanmıyor ve kendim için bazı günler hiçbir şey yapmamış oluyorum. Yine de bu akşam sabırlı olamadığım için suçlu hissettim, çok zor bir durumda destek alamadığım için en yakınımdakini suçladım ve öyle öfkelendim ki, her şeyi yıkmak istedim. Her şeyi...

4872

(24 EKİM)

Bugün çok bunaldım; doktorlardan, hastanelerden ve sağlık sigortalarından usandım. En standart işin bile sorunlu gitmesinden bıktım, bizim ülkemize has mı bu durum? Neden en basit mevzularda bile sorun yaşıyoruz, başkaları yüzünden? Bir dolu para ödediğimiz sağlık sigortaları tarafından kandırıldığımızı hissettim ve öyle sıkıldım ki kızları bir süre doktora getirmekten vazgeçtim.

4871

(23 EKİM)

I remember every moment of it; the darkness, the panic, the fast breathing... Waking up, not being able to wake up, hearing my name,m not being able to respond... 

"Where are the girls?" Is it my voice speaking?

I remember everything about the day when you came to this world; a rainy day it was, early morning after a long painful night... 

"You arrived little pumpkins, you're home." Is it me becoming a mother, so quickly?

Although I call you "mine", you never have belonged to me and never will. You are a surprise gift from Life- or maybe, you are my gift to the Universe...

For all I know; the laws of existence are quite simple and they apply on us all (I mean ALL) You're going to realise these in time and learn to flow along...

Whatever come may, we'll hold onto eachother, till we're no more. 

2 Kasım 2022 Çarşamba

4870

(22 EKİM)

Bütün boş günlerimiz kızlara odaklı geçiyor; yemeklerini, ara öğünlerini, yoğurt ve lorlarını taze taze yapmak, üst başlarını temiz tutmaya çalışmak, eğlendirmek ve bizimle hayatı paylaşmalarını desteklemek tüm vaktimizi alıyor. Ebeveynlik, mutlaka fulltime bir iş ve en az 2 kişi istiyor. 


Dünyayı bir bir keşfetmelerine tanık olmak çok hoş...