31 Ağustos 2022 Çarşamba

4817

(30 AĞUSTOS)

 "...You say you've gone away from me

 but I can feel you when you breathe"

Cohen şarkı söylemeye devam ediyor...

4816

(29 AĞUSTOS)

"I have begun to long for you

I, who have no greed

I have begun to ask for you

I, who have no need..."

29 Ağustos 2022 Pazartesi

4815

(28 AĞUSTOS)

Bu bahçe; kaybettiğimiz hayvanlarımızın mezar yeri, mutfağımızın küçük çiftliği ve kızlarımızın oyun parkı oldu. Toprak kutsaldır her zaman; bir ekip bin aldık. Avuç içi kadar toprağın bereketiyle cömertliğiyle ailemizi sarmalamasına minnettarım.

28 Ağustos 2022 Pazar

4814

(27 AĞUSTOS)

Gurgur'un çektiği acı benim içime oturdu bu sabah, neler yaşıyor, nasıl korkunç bir travma geçirdi diye düşünmekten mideme sancılar girdi. Onun için TongLen yapacağım bu haftasonu, bu kadar güzel bir kızın bu kadar acıya katlanması içimi burkuyor. Umarım iyileşir, direniyor ve iyi bakılıyor, tüm şifa dileklerim seninle Gurgur!

4813

(26 AĞUSTOS)

Kızlarla birlikte işleri hallettikten sonra o kadar yorgun düştüm ki uyuya kaldım, gün içinde uyuduğum sayılıdır hayatım boyunca. Bu hafta, hatta bu ay başından beri neden bu kadar zor geçiyor merak ediyorum, atak haftasında filan mıyız yoksa dişleri çıkıyor diye mi huzursuzlar?... Elimizden gelenin en iyisini yapsak da yetişemiyoruz, mutlu edemiyoruz sanki bir türlü. Sık sık uyanıp ağladıkları, uykuya dalarken çok çırpındıkları, gece erkenden acıkıp huysuzlandıkları bir dönem... Umarım Eylül, Ağustos kadar zorlayıcı olmaz.

25 Ağustos 2022 Perşembe

4812



4811

(24 AĞUSTOS)

Günün yorgunluğu omurlarımı tek tek ağrıtırken, gecenin sonunda uykuya dalmadan önce Sen'in yüzün...

Elimden geleni yaptığım halde bir türlü olmuyorsa, avazım çıktığı kadar bağırmak geliyorken içimden, Sen'in sesin...

Gözlerimi yumduğumda, birlikteyiz.

4810

(23 AĞUSTOS)

Tam da en zorlandığım zamanlardan geçiyorken, tam en bunaltıcı sıcaklarda terliyorken... 

Bu kadar şanslı olabileceğime inanabiliyor musunuz?!

Hayatın bana armağanına tüm varlığımla karşılık vereceğime söz veriyorum.

4809

(22 AĞUSTOS)

Yakın arkadaşlarımın hayatlarına nereye kadar müdahale edebilirim? Aslında hakkım yok buna elbette, ama hayatlarına dokunabilirim. Bu dokunuşumla onları şefkate ve anlayışa yönlendirebilirim. 

Hayaller kurup, dış koşulları o hayallere uydurmaya çalışmak; insana hayal kırıklığı ve daha fazla acıdan başka ne getirir? Neden elimizde olanlarla mutlu olamıyoruz bir türlü? Niçin kendi mutluluğumuza kendimiz mani oluyoruz her zaman...?

Öyle basit ve aynı anda öyle zor ki... Adeta bir odada hapis kalmışlar, ama aslında kapı kilitli değil. 

Dilerim çıksınlar.

4808

(21 AĞUSTOS)

Bu pazar odunumuz gelince, iyiden iyiye yaz sonuna geldiğimizi fark ettim. Hala aşırı sıcak ve nemli hava bunaltsa da, kışlık hazırlıklar başladı bile işte. 

Kızlar bugün hiç durmadılar, beni epey yordular, planladığım işlerimi yine yapamadım.

21 Ağustos 2022 Pazar

4807

(20 ĞUSTOS)

Kahvaltıdan sonra Emirli'ye geldiğimiz cumartesilerden biri bugün, köpekleri besleyip bahçeyi sulayıp evi temizledikten sonra, odunumuz da gelince düşündüm de; kışı burada geçirmek için sabırsızlanıyorum.

Hatta ben bu bahçede, bu evde, bu hayvanlarla, kızlarla ve senle beraber sonsuza dek mutlu yaşayabilirim.

İhtiyacım olan başka bir şey yok.

4806

(19 AĞUSTOS)

Elbette dün gece uyuyamadım, kalp atışlarımı sakinleştiremedim bir türlü. Kızlar da erkenden uyanınca pestil gibi başladım güne. Kızların arabasıyla pazar alışverişine çıkmak, bu cehennem gibi sıcak ve Vietnam gibi nemli günde pek akıllıca değildi, kabul ediyorum. Öğleden sonra kızların bakımı dışında bir şey yapacak halim kalmamıştı, yorgun bir gün daha, bir hafta daha bitti...

4805

(18 AĞUSTOS) 

Temmuz'un yapmadığı sıcağı Ağustos yapıyor ve her gün birbiri ardına bunaltıcı sıcak, nemli geçiyor.

Evde hem işleri idare etmeye çalışmak, hem kızları oyalamak, hem kedilerin bakımı, gerçekten bizi fazlasıyla zorluyor. Her günün sonunda bir nefes alıp kendimi tebrik ediyorum.

Bu akşam sangha ile buluşmamızı heyecanla bekliyordum; aslında her birini ne kadar özlediğimi fark ettim. Birkaçı katılmadı, birkaçı Akyaka'dan sonra pratiğini ihmal ettiğini paylaştı, ama bazılarımız devam ettik, iştahla sürdürüyoruz ve keyif almaya başlıyoruz artık bu pratiklerden.

Herkesin hayatında zorlandığı bir dönemden geçiyor olması beni etkiledi, bir ben değilmişim zorlanan, bunu fark etmek gözümü açtı. "Hayatımdaki çoğu şey kontrolümün dışında. Kızlara ben kendim bakıyorum ve bir yandan işimi yürütmeye çalışıyorum... Sabahları erkenden uyandırdıklarında yorgunluktan ölürken, akşam kızları uyuttuktan sonra meditasyona oturduğumda, omurgamın her bir omuru tek tek ağrırken, tam şikayet etmeye başlayacak oluyorum ki- birden aklıma geliveriyor: Sana bir hediye verildi ve şimdi armağan etme sırası sende."

"Çok güzel gözüktüğümü, ışıl ışıl parladığımı, fıstık gibi olduğumu" başkasından duysam bu kadar gülümsetir miydi beni...? 

4804

(17 AĞUSTOS) 

2 haftadır ertelediğimiz planı bu sabah yapalım dedik, uykusuz ve yorgun da olsam kızları arabaya oturtup annemle caddeye yürüdük. Her zamanki cafede kahvaltı edeceğiz; bizim için ufak bir ödül...

Ajanstan ve tanıdık vasıtasıyla gelen yardımcı adaylarıyla görüşmeler bir ileri iki geri devam ediyor bu arada: son andan görüşmekten vazgeçenler, sabah erken gelemem diyenler... Sinirlenmemek çok zor gerçekten, işe ihtiyaçları yok sanıyorum ki. Zira aslında istediğim çok bir şey değil, sadece olması gereken. Daha fazla kendimi bunların gelgitleriyle yormak istemiyorum, böyle de çok yoruluyoruz ama, ne yapalım. Böyle devam edeceğiz gibi görünüyor.


4803

(16 AĞUSTOS) 

Yardımcı adayları ile görüşmelerle, olur mu olmaz mı düşünceleriyle geçen yoğun ve bunaltıcı sıcak bir günün ardından, yattım ama uyuyamadım. Aklımda Hocam'ın bu akşam yapacağını haber verdiği canlı yayın vardı, kalkıp meditasyona katıldım. Öfkemi unuttum, unuttuklarımı hatırladım:

"Bir çiçek gibi taze ve canlı,

Bir dağ gibi sağlam ve güçlü,

Durgun bir su gibi sakin,

Gökyüzü gibi özgür"

20 Ağustos 2022 Cumartesi

4802

(15 AĞUSTOS)

Ağustos ayı benim için öfkeli başladı; yardımcı kızı işten çıkardım ve stresli devam etti. Aşırı yorgunluk, kızlarla ilgilenmekten yetiştiremediğim işlerin gerginliği ve aşıdan sonra birkaç günlük hastalık hali beni epey yordu son 2 haftadır...

Bu haftaya biraz toparlanmış başlıyorum; hayatımın bütün gel-gitleri ve günden güne değişen kararlardan sarsılmıştım. Gündelik işlerimi yoluna koyup öğleden sonra kuaföre gidiyorum, kendimi iyi hissetmek için garanti bir yol. 

Akşam tiyatro biletimiz var; bizi duygularla dolup taşıran Ahmed Arif şiirlerini sahneleyen Genco Erkal'ı izliyoruz. İnsanlar neler yaşamış, nelere katlanmış, diye düşünüyorum-benim zorluklarım da ne ki? Senelerce hapis yatmak, memleketinin dağlarına bahar geldiğini görememek, sevdiğinin hasretinden prangalar eskitmek ne demek...?

4801

(14 AĞUSTOS)

Yoga yaparak başlayabildiğim günler iyidir bence!

Artık bir lüks oldu, 1 yıl öncesine kadar rutinim olan şeyler...

Bugün bakıcı aramaya başladık yeniden, ajanslara başvurduk, bir umut hadi bakalım...

18 Ağustos 2022 Perşembe

4800

(13 AĞUSTOS)

Birkaç gün arkadaşımız bizde kalacak; hem kafası karışık bir dönemde belki biraz konuşacağız, hem kızlarla uğraşmamıza yardımcı olacak. Aslında öyle hassas bir durum ki; ne desem bilemiyorum. Bir yandan her şey ne kadar komplike, öte yandan basit geliyor.

İyi bildiğim bir şey var; insan neye inanırsa her yerde o inancı doğrulayan kanıtlar arayıp buluyor. Algı bir değişse, yaşananlar da değişecek, ama orası bir kilit... Zihnimizi yönetmenin neden önemli olduğunu bir kez daha hatırlamış oluyoruz böylece. 

4799

(12 AĞUSTOS)

Yakın dostlarının zor zamanlarına şahit olmak üzücü; dışarıdan bariz görünen şeylerin içinde bocalarken görülememesi can sıkıcı.

Bu bahçede, bu sofrada, bu akşam serinliğinde keşke hep birlikte otursaydık. Dolunay'a bakarken hayatın aslında ne kadar kısa olduğunu hatırlasaydık, buranın bir bekleme salonu olmadığını... Mutluluğun peşinden koşulacak bir şey değil, farkına varılacak bir durum olduğunu idrak edebilseydik...

Beklentiler ve koşullanmışlıklar olmasa, ilişkiler nasıl olurdu?

4798

(11 AĞUSTOS) 

Adını söylediğinde, seni ilk kez çıplak gördüm. 


16 Ağustos 2022 Salı

4797

(10 AĞUSTOS)

Müthiş etkileyici bir kitaba başladım, aslında bir avazda bitirebilirim, ama her gece okuyamıyorum. Sevgili Hocam'ın ilk ve bence en mizahi dille yazılmış kitabı; bir fantastik roman denilebilir sanırım, benzersiz bir tür hatta.

Alt metinleri dopdolu, çok okumuş ve çok pratik yapmış bir elden çıktığı malum. Ama bu kitabı özel kılan bence, tam yerine oturan, göze parmak sokmadan gülümseten mizahı. Tam Hocam'a yakışır; benzersiz ve incecik...

Belki kaçırdığım detaylar olmuştur, ama yakaladığım bir iki tanesi var ki; bana bunun bir romandan fazlası olduğunu hatırlatan. Avidya ve Ajnana mesela. 

O oğlan çocuğunu düşlemişsin Sen meğer, değil mi, sevgili Hocam? Düşünde beslemişsin...

 

4796

(9 AĞUSTOS)

Yazın en sıcak günü; kızlar bir yandan, uğraşmam gereken çeşit çeşit insanlar diğer yandan...

İşimi özledim, gerçekten. Ayakkabı boyamayı özledim, farklı tasarımlar üzerine düşünmeyi... Önümüzdeki haftaları, ayları planlamayı veya yeni malzemeler araştırmayı özledim. 

Bu bir dönem, biliyorum geçecek, ama işte tam ortasındayken hiç geçmeyecekmiş gibi geliyor. 

14 Ağustos 2022 Pazar

4795

(8 AĞUSTOS)

Geçen aydan beri işler iyi gitmiyor; hem satışların düşmesi hem de üst üste çıkan birkaç aksilikle uğraşmak zorunda kalmak, zaten yorucu olan rutinime bir yük daha ekledi. 

Bütün bunları bir arada götüremediğimi hissediyorum; bebekler, işim ve ev hepsi bir arada gitmiyor. Ne hepsine yetişebiliyorum, ne de kendim dinlenebiliyorum. Bu noktada artık tükenmiş hissediyorum.

Her güne kalp çarpıntısıyla uyanıp telaşla yataktan fırlayarak başlıyorum, akşam sırt ağrılarıyla kitap okumaya çalışırken uyuya kalarak bitiriyorum. 

13 Ağustos 2022 Cumartesi

4794

(7 AĞUSTOS)

Ancak kızları uyuttuktan sonra kendimize vakit ayırabildiğimiz için, akşam bir şeyler yedikten sonra bir film izlemek istiyoruz, çünkü yapabildiğimiz tek şey bu oluyor. Bu sefer kendimize vakit ayıralım derken eve dönmeye geç kaldık ve kızların uyku saati şaştı, bu da ufak bir krize sebep oldu. Her saatimizi ve her günümüzü onlara göre programlamak zorunda olduğumuzu hatırladık, biraz sıkıntılı bir hatırlatmaydı.

Ağlamalar bitip, nefesler sakinleştikten sonra, sonunda yatağa girdiğimizde savaştan çıkmış gibi hissediyordum kendimi; yorgun ve muzaffer.

7 Ağustos 2022 Pazar

4793

(6 AĞUSTOS)

Zihinsel Diyalog 

Aylardır, belki 1 yıldan fazladır aralıksız yorgun uyanıyorum.

Sana verilen hediyeyi unutma.

Daha fazla devam edemeyeceğimi hissediyorum bazen, bitkin düşüyorum.

Artık top sende, şimdi aldığının hakkını verme zamanı.

Bu kadarı çok fazla, herkesten fazla çaba sarf ediyorum, herkesten fazla ben koşturuyorum.

İşte bak, yine Madam Rorogel söylenmeye başladı!

Sürekli sorunlarla uğraşmaktan bıktım.

Sorunlarının tadını çıkar ;)

4792

(5 AĞUSTOS)

Eski günlerdeki gibi; Cümbüş dinleyip eğlendiğimiz bir gece, hem de Kalamış Parkı'nda.

"Hayat zaten çok kısa, belki çıkmayız yaza" diye söylerken şarkıyı Cem, sol gözünün bakışından kaçamadığım Hocam'ın bana her yerde farklı suretlerle görünüp mesaj gönderdiğine eminim. (Sakin olun, delirmedim.)

Ama bu boşvermemizi gerektirmiyor, aksine-hayatı dolu dolu yaşamaya ant içelim bu gece!

4 Ağustos 2022 Perşembe

4791

(4 AĞUSTOS)

Sen; rüyalarımda hala benim için sürprizler yapan, çocuksu hediyeler getiren, suyun altından aniden çıkıveren, hep neşeli ve güleryüzlü, hep gayriciddi ve sarkastik... Sen; adeta gerçekdışı bir kahramana dönüştün yıllar içinde, beni terk edilmiş adalara götüren kaptan...

4790

(3 AĞUSTOS)

Son 5 günün ara vermeden devam eden uykusuzluğu, moral bozukluğu, kaygılı zihnin getirdiği aşırı yorgunluğu henüz atamadım. Annemle anneannem bu günlerde bana yardımcı oluyorlar, başka türlü zaten baş edecek halim yok hiç. 

Bugün Kadıköy'e kumaş ve malzeme almaya geçtiğimde sıcağın ve düşük kondüsyonumun etkisiyle çok zorlandım, Kendimi eve zor attım ve bir türlü çalışacak enerjiyi bulamadım. Bazen böyle devam edemeyeceğimi hissediyorum, sonra toparlanıp her şeye yeten ve yetişen süperanne oluveriyorum.


4789

(2 AĞUSTOS)

Nasıl da hayal kırıklığına uğrattım kendimi, nasıl da uzaklaşıverdim pratiğimden, kendime verdiğim sözlerden. Hayatımın gündemi değişince; rutinimizi yeniden oturtmak öncelik olunca, vaktim de enerjim de kalmadı. Böyle devam etmeyecek elbette, Ağustos ayında yeni düzenimize alışmaya çalışacağım, artık pratiklerin de mat üstünde otururken değil, hayatın içinde yapıldığını bilerek yaşamayı deneyeceğim.

Hocam'ın dikkatinden hiçbir şey kaçmayan sol gözü hep aklımda, gözlerimi kapattığımda ben de hep olmam gereken yerdeyim: gözlerimin arkasında...

1 Ağustos 2022 Pazartesi

4788

Fazla mı sinirlendim, kontrol edemedim mi kendimi diye sorguluyorum. Belki daha sakin kalmayı başarabilirdim, ama ellerim titriyor ve kalbim çarpıyorken bir iki nefeslik durmayı başarabildim.

Bu sabah yine erkenden uyanıp, tüm yorgunluğumun üstüne yine de her şeye yetişmeye çalıştığım bir güne başladım. Yine geç gelen ve çok rahat görünen yardımcımıza bir daha gelmemesini söyledim. Bunu idrak etmesi ve hazmetmesi birkaç saatini aldı. Bu süreyi gereksiz tartışmalarla geçirdik. 

Sonuç: öğleden sonra kuş gibi hafiflemiş hissediyordum ve evet biliyorum ki çok zor olacak benim için tek başıma ikizlere bakmak, bir yandan çalışırken. Yine de böyle olması gerekiyordu ve memnunum.

4787

(31 TEMMUZ)

Dün gece bu sefer de aşıdan ateşlendim ve yine biraz zor geçti, ama artık daha iyi hissediyorum kendimi. Karar verememiş olsam da, durumumuz belirsizliğini korusa da, artık baş edebileceğime inanıyorum her koşulda. 

Öğlen Emirli'ye gidiyoruz, bahçemizle ilgilenip kızları havuza sokuyoruz akşamüstü. Öyle keyif alıyorlar ki, burası onlar için çok güzel bir imkan ve hayatlarının en güzel vakitlerini Artur ile Emirli'de geçirebilmelerini umuyorum.

Akşama doğru Dük Bey ile yavrular da ortaya çıkınca neşemiz iyice yerine geliyor- bizim mutluluklarımız bunlar işte!

4786

(30 TEMMUZ)

Berbat bir gecenin sabahında kendimi hızla toparlamam gerekiyor, düşen omuzlarımı kaldırıp kaldığım yerden yaşamaya devam etmeliyim. Zorlayıcı durumlarda hala eskisi gibi davrandığımı görmek bana umutsuzluk veriyor, ama sanki bu kez bir parçacık daha kısa sürüyor içine düştüğüm kuyudan çıkmam.

Kahvaltıdan sonra aşı randevumuza gidip geliyoruz ve dönüşte belki 5-6 yıldır görüşmediğimiz bir akrabamızla buluşuyoruz. Aramızda yaşanan yanlış anlaşılma bizi birkaç sene ayrı tuttu, ama şimdi kızlar sayesinde yeniden bir aradayız. Hepimiz çekingen ve tutuk, içten içe gergin olsak da normal davranıyoruz.


4785

(29 TEMMUZ)

Bu sabah yardımcımızla yaşadığım kısa ama sinir bozucu tartışma, bana bir yol ayrımına geldiğimizi hissettirdi. Aynı zamanda, bu meselenin fazlaca vaktimi ve enerjimi alması; ne yazık ki pratiklerime yeterince ağırlık veremediğimi düşündürdü. Hala çabuk öfkeleniyorum ve bunun (haklı da olsam) EGOdan kaynaklandığını biliyorum. Beni zorlayan insanlarla baş etmenin sakin bir yolunu henüz bulamıyorum.

Şimdi; yakın geleceğimin, belki önümüzdeki haftanın belirsizliği, hayat rutinimin değişecek olma ihtimali beni geriyor ve altından kalkabilir miyim endişesi uyutmuyor...