26 Temmuz 2021 Pazartesi

4406

(15 TEMMUZ PERŞEMBE)

Buraya yazmaya bir süre ara veriyorum, bir süre yokum...

4405

 (14 TEMMUZ ÇARŞAMBA)

Debelenip durmuşum bunca zaman- nasıl bir vakit kaybı, nasıl bir enerji kaybı, üstelik kendine olan güven kaybı...

Kaybettiklerimi geri koymak için çabalayacağım bundan sonra.

13 Temmuz 2021 Salı

4404

Bugüne damgasını vuran olay, hiç beklemediğim bir anda online dükkanımın hesabına erişimimin bloke edilmesi oldu. İlk bir saat nefesim kesildi diyebilirim panikten, ne yapacağımı şaşırdım ve durumu algılamaya çalıştım. Öğlene doğru, bu durumu pek çok başka kişinin de yaşadığını öğrenince bir parça rahatladım. Hala düzelmiş değilse de, eminim bir teknik aksaklık ve giderilince yeniden her şey eskiye dönecek.

Bu vesileyle anlamış oldum ki; işim benim için ne kadar önemli. Bundan sonra müşterilerden, kargo sıkıntıları gibi ufak sorunlardan şikayet etmeyeceğim, çok fazla sipariş birikti nasıl yetişeceğim demek yerine şükran duyacağım. 

4403

 (12 TEMMUZ PAZARTESİ)

Zor bir gecenin sabahına uyandım, olabildiğimce iyi olmaya çalışarak güne başladım. Biliyorum ki çalışmak bana iyi gelecek, kendimi yormak bazen unutturuyor...

Bütün gün işlere koşturdum, sıcakta oradan oraya gittim geldim, tatil öncesi bitirilmesi gerekenleri hallettim. Uykusuzluk, sıcak derken akşamüstü hep pilim bitmiş oluyor. Yine de yürüyüşe çıktık, elimden geldiğince iyi olmaya karar verdim. Mutsuzsam bile, mutsuzluğu yaşamayı bu kadar sevmenin anlamı yok.

12 Temmuz 2021 Pazartesi

4402

 (11 TEMMUZ PAZAR)

İçim kapkaranlık

İçim bataklık

Kimse bilmez kimse bilmez

11 Temmuz 2021 Pazar

4401

 (10 TEMMUZ CUMARTESİ)

Dünkü stresten sonra akşam yorgunluğumun üstüne, bir de anlamsız bir müşteri kaprisiyle karşılaşınca epey moralim bozulmuştu. Yatarken aklımda hep endişe ve şikayetler doluydu; zihnim tamamen diğer canlılar için kaygılanmak ve hayatımın şu anki halinden şikayet etmek arasında gidip geliyor bir süredir.

Bugün de uyuyamadım ve malzeme alışverişine çıkma işini ertelemeden halletmeye karar verdim, evde durasım yoktu hiç. Erkenden dolmuştu Eminönü, sıcakta alt geçit merdivenleri beni zorladı. Kumaşçılarda aradığımı hiç bulamadım, bu kadar zor olacağını hiç beklemiyordum. Sadece ayakkabılık kumaş için birkaç yeri gezdikten sonra, boncukçular ve dantelcilerde de aradıklarımı bulamayınca kafam iyice karıştı. Birkaç rengimi ya satıştan kaldırmam, yahut yeniden üretip farklı materyallerle yeniden çekim yapıp listelemem gerekecek. Bir sürü iş çıktı yani, zaten yetişmekte zorlandığım siparişlerimin haricinde.

Dönüşte bizim döşemeciye de uğrayalım, dükkandan da ayakkabıları alalım, haydi bir de kedi maması alalım şuradan derken- bayılacak kadar yorulmuş ve acıkmıştım. 6 saatlik açlık ve sürekli yokuşlarda yürüyor olmak beni çok zorladı. Bütün bu çabanın neye değip değmeyeceği ise ayrıca sinirimi bozdu.

Kendimi hiç iyi hissetmeyerek tek teselli olan rüyalarıma daldım...

4400

 (09 TEMMUZ CUMA)

Bugün ultrason günü ve biraz gerginim. 

Aptal bir müşterinin kaprisleriyle uğraştıktan sonra günün gönderilerini hazırlayıp doktora gidiyoruz. Bu sefer boş burası, fazla beklemeden giriyoruz. Kızlar 380gr. olmuşlar, her şey yolunda görünüyor. Biraz rahatlıyorum, ama kalplerini göremediği için yarım saat yürüyüp tekrar gelmemi istiyor doktor.

Yarım saatlik molamızı bir şeyler atıştırarak değerlendiriyoruz; hava bugün yeniden ısındı ve Güneş beni çarptı yürürken. Öğlen yemeği için vaktim olmamıştı, yakındaki bir cafede geçiştiriyorum. Tekrar ultrasona girip çıktıktan sonra epey yorulmuş olarak dönüyoruz eve.

Akşam dışarıda yemeğe gitmek vardı aklımızda, ama hiç halim yok. Uyuya kalıyorum ve kendimi hiç iyi hissetmeyerek uyanıyorum, çarpılmış gibiyim. Kendime gelmek için yürüyüşe çıkmak istiyorum, biraz açılıyorum. Bir zamanlar cuma akşamları keyif alınacak zamanlardı, diye düşünüyorum...

8 Temmuz 2021 Perşembe

4399

Kimseyle konuşmak görüşmek istemiyordum, oysa bugün arkadaşlarımın araması iyi geldi bana. Kendimi geri çekmek ve her şeyden uzaklaşmak niyetindeydim, ama yapamadım. Müzik festivaline gitmek fikri hala çok heyecanlandırıyor beni, birlikte bir sofraya oturma hayali de...

Demek bir şeyler yine de kalmış geriye Rana'dan.

4398

 (07 TEMMUZ ÇARŞAMBA)

Yaban mersini sezonu açıldı, deniz tuzlu saçlar ve kumlu topuklar sezonu açıldı!

Çilli burunlar, sakızlı dondurma, yusufçuk ötüşü, karadut reçeli sezonu açıldı...

7 Temmuz 2021 Çarşamba

4397

 (06 TEMMUZ SALI)

Bu akşam şükran günlüğüme yazdıklarım; Benden geriye kalanlar:

Hala çizmeyi, boyamayı, okumayı ve yazmayı çok seviyorum. 

Hala müzik dinlemekten, şarkı söylemekten ve dans etmekten keyif alıyorum.

Hala bir sergi görmek, yeni bir yeri gezmek beni heyecanlandırıyor.

Hala sinema ve tiyatroyu seviyorum.

Hala akıllı ve yetenekliyim.

Hala iyi piyano çalmak istiyorum.

Hala kırılgan ve tutkuluyum.

Her şeye rağmen, hala...

5 Temmuz 2021 Pazartesi

4396

 Bundan sonra tek başınasın Rana.

4 Temmuz 2021 Pazar

4395

 Seçtiğim bu olduğuna göre, pekala hak ediyorum bu hali.

35 yıldır kendime yarattığım "hayat" bu olduğuna göre, demek ki ben aslında böyle biriyim.


4394

 (03 TEMMUZ CUMARTESİ)

Erken uyanamadık, dün gece acayip nemli basık bir sıcak vardı- uyutmadı. Zaten sabaha karşı da hava bozdu, fırtına çıktı, yağmur indi. 

Sabah kahvaltıdan sonra bulaşık kaldırıp nemli çamaşırları toplamak, dün pazardan aldıklarımızı arabaya yerleştirmek zaman aldı. Merdivenleri defalarca inip çıkmaktan bitkin düştüm ve bundan sonraki yaz tatilinde daha fazla yorulacağımı düşündüm.

Ana yola çıkarken anneannemin Karaoğlan dediği yere de zeytinyağı almak için uğradık; mis gibi paçuli, badem, lavanta sabunları, yeşil siyah zeytinler, baharat karışımları ve portakal reçeli aldık. Bu dükkana bayılıyorum!

Ana yola çıkmamız öğleni buldu, neyse ki hava sıcak değil bugün, yine de yolda biraz sıkıldım. Otobanda yemek molası verdik, ama fazla durmadık. İstanbul'a kadar rahat geldik de, her zamanki gibi şehirde trafik vardı, eve varmamız 4.5 saati geçti.

Kedilerimi özlemişim! Yeni kanepelerimiz de gelmiş, beklediğimden daha güzel olmuşlar, sevindim. Bu akşam ayaklarımı uzatıp bu kanepelerde bir film seyretmek ve biraz sohbet etmek vardı aklımda, ama onun yerine dinlenmeden kalkıp Emirli'ye geldik.

Bazen düşünüyorum; hayatımın ne kadar gerçekten benim istediğim şeylerle meşgul olarak geçiyor...?



4393

 (2 TEMMUZ CUMA)

Karaağaç pazarı, Burhaniye'ninki kadar büyük olmasa da çocukluğumdan beri cezbedici benim için. Rengarenk tezgahlarda taze meyveler, eciş bücüş topan patlıcanlar, çiçeği üstüne kabaklar, incecik börülce... 3 nesildir kışlık alışveriş ettiğimiz peynircimiz de burada; tattırdığı peynirlerle kahvaltı etmek keyifli. Sıcakta epey bunaldık ama, pazarımızı da yaptık dönmeden. Kuzey Ege'ye özgü sepet peyniri, taze İzmir tulumu ve tereyağı aldık ailecek.

Öğleden sonra denize attık kendimizi, ferahladık. Ama sonra dalga çıktı, imbat suyu bulandırdı, yosun çer çöp ne varsa toplayıp kıyıya getirdi. Erken çıktık yukarı, zaten toparlanmak da zaman alıyor. Evi biraz temizleyip çamaşırları yıkadık, İstanbul'a götürülecek dedemlerin giysilerini bir bavul yaptık. Akşam yorulmuş hissediyordum, bir yandan burası bırakılmayacak kadar güzel, bir yandan kedilerimi ve şehir hayatını da özledim.

2 Temmuz 2021 Cuma

4392

 (1 TEMMUZ PERŞEMBE)

Deniz giderayak bize güzel bir kıyak çekerek tarihinde ender rastlanacak kadar dümdüz ve ılık oldu.

Sahilde kitap okumanın keyfini çıkardım, henüz fazla kalabalık da değilken. 

Akşam yürüyüşleri, sabah yogası, gündüz yüzme-burası sağlık garantili sanki! 

1 Temmuz 2021 Perşembe

4391

( 30 HAZİRAN ÇARŞAMBA)

Akşam fenere yürüdük ya, işte şimdi tam oldu. En sevdiğim Artur ritüelini de gerçekleştirebildim, yorulduk ama değdi. Gemi Yatağı'nın en ucundaki bu deniz fenerinin ıssızlığına bayılıyorum; hep derim ya, bir sonbaharı burada, rüzgarla uçuşan beyaz perdeli bir evde geçirmek istiyorum...

Karanlığın sessizliğinde yola arkasını dönmüş denize bakan evlere imrenerek, inziva hayali kurarak eve geri yürüdüm.


4390

 (29 HAZİRAN SALI)

Sabah yogası ile güne mis gibi başladım, kuş sesleri eşliğinde kahvaltımı ettikten sonra işlerimi toparladım. Artur'da çalışmak bile başka keyifli, bir de kahve içtim hatta-benim için büyük gelişme.

Geçen sene yine bu sahilde tanıştığım güzel Hocam'ın yeni kitabına kendimi vererek daldım bugün, serin sulara dalar gibi nefessiz, masmavi, berrak...

Akşamüstü bir gölgede karadutlu sakızlı dondurma yerken, henüz çocukken geldiğim bu koyu seyrettim; derinliğe davet eden denizi, alabildiğine benim olan zeytinlerini, nefes kesen yokuşlarını...

Ben buraya aitim.

4389

 (28 HAZİRAN PAZARTESİ)

Sabah kahvaltısından sonra gümrük işlemleri içinde kayıp olmuş hissetsem de kendimi, denize girdiğimde eskisi kadar uzun mesafeler yüzemesem de, bahçe merdivenlerinden çıkarken nefes nefese kalsam da, burada olmak paha biçilemez!

Öğleden sonra kumsalda ıslak ve ayaklarım kumlu kitap okumak, kitabımın sayfalarının kırışmasına aldırmamak ve akşamüstü imbatla çırpınan denizde oynayan Güneş ışıklarını seyre dalmak... Hayatımı böyle yaşayabilirim gibi geliyor...