29 Temmuz 2020 Çarşamba

4054

"İç de uyan!" dedin bana, dün gece rüyamda.
Gördüğümüz ve göründüğümüz her şey bir rüya değil mi?
"Uyku iksirim kalmadı artık..."
Senmişsin gibi sanki, uykuda olmamın sebebi. Yücegönüllülük!
"Estağfirullah!"
Bu bir rüya, ben şimdi burada rüyadayım.

28 Temmuz 2020 Salı

4053

"Go gentle into that good night
Don't rage, don't rage against the dying of the light"

4052

(27 TEMMUZ PAZARTESİ)

Onlarca şeyi düşünmek ve organize etmek zorunda olduğumdan kafam karışık ve her şeyi unutabiliyorum bu aralar. Bir yandan ayakkabı siparişleri bir yandan hayvanların sorunları bir yandan evlerin tadilatları bir de tatil planları...!
Her gün ertelediğim bir kaç görüşmeyi bugün aradan çıkardım, Emirli'de unuttuğum ayakkabıyı almaya gittik, mutfağa girip Hint usulü yemek hazırladım ve detaylarla yoran müşterilerle yazıştım.
Akşam arkadaşlarla veteriner bahçesinde beklerken biraz sohbet ettik ve ardından birer dondurma yedik.
Bütün bu rutinin arasında bir çiçek gönderildi bana, uzaktan bile tanımadığım biri tarafından, öyle yakın...

4051

(26 TEMMUZ PAZAR)

Ne kadar yorulmuşum belli değil, artık daha kolay yoruluyorum sanki. 
Dün bütün o gürültü, çocuk şımarıklığı, içimdeki kedilerle ilgili gerginlik...
Hepsi bugün çıktı yüze, evi temizleyip eski haline getirmeden önce yatakta 1 bölüm dizi izleyip uzanmak istedik. Biraz konuştuk ve baş başa olmanın tadını çıkardık.
Sürekli rahatsızlıklarını dile getiren komşulara edeplice cevap verdikten sonra rahatladık, biraz had bildirmek gerekliymiş. Sonunda kendi köpeklerini tatile yanlarında götürmeye karar verdiler ve bizim sorumluluğumuz olmadığını anladılar sanırım diğer hayvanların. 
İleride bu konu sorun olmaya devam ederse yine kedileri parka getirmeyi düşüneceğiz, ama en azından zaman kazandık böylece. 
Akşam istemden eve döndük, evde kedilerin bakımı ve malum süpürge tüy toplama işleri derken işte pazar günümüz böyle geçti. Bu hafta işleri toparlamam gerek tatilden önce.

4050

(25 TEMMUZ CUMARTESİ)

Bugün misafirlerimiz gelecek, sabaha karşı Dirmit kızın sürpriziyle uyanıyoruz. Kum kabını koymayı unutunca kızım en güvende hissettiği yere, yani benim yatağıma işemiş!
Çarşafları yıkayıp yatağı silip döşeği değiştirip bir saat daha uyuyoruz, çünkü bugün çok işimiz var. Kahvaltıda moral düzeltmek için Avrupa Yakası izliyoruz biraz, gerginliğimi atmaya ihtiyacım var. Evi toparlayıp banyoyu temizlemek, toz alıp masa örtülerini ütülemek derken öğleden sonra arkadaşlarımız geliyor.
2. çocuğu yeni doğurmuş ve "anne"lik statüsüne yapışan bir kadın, minik kızı için endişesi yüzünden okunan ufak tefek bir genç anne, sanki mahalleden çocukluk arkadaşım gibi yakın göçmen kız.
(En sevmediğimden en sevdiğime sıraladım.)
Hiç bir an yerinde durmayan ve sürekli ama sürekli atıştıracak abur cubur bir şeyler isteyen heyecanlı konuşkan tombik kız çocuğu ile hala konuşamayan ve gözlerinde korku olan daha küçük kız çocuğunun gürültülü koşturmacası ile geçti bugün...
İnsan tiplemelerini gözlemlemek ve bazen şaşırmak, bazen de hiç şaşırmamak öyle enteresan bir deneyim ki... Koca koca insanlar çocuklardan daha kolay bazen. 
Mangal soframızda servisi aksatmadan bence gayet güzel bir sunumla akşamı tamamlıyoruz. Yavruları sahiplendiremedik, ama keyifli vakit geçirdik. 
Misafirler gittikten sonra bulaşıkları kaldırıp bahçedeki masaları toplarken çok yorulduğumu fark ediyorum.

27 Temmuz 2020 Pazartesi

4049

(24 TEMMUZ CUMA)

Dünden beri gerginliğimi kontrol edemiyorum, mevzu yine köydeki kediler ve komşularımızın tahammülsüzlüğü. El kadar yavrular en büyük dert oldu nedense, zaten her karşılaştığımızda kedileri ne yaptınız ne yapacağız gibi sorup duruyorlardı, artık orada yokken de bize mesaj atmaya başladılar. Köpekleri rahatsız oluyormuş, kedileri bunalıma girmiş. Daha saçma bir şey duymadım, bir onlardan mı rahatsız oluyorlarmış ve o yavruları biz götürsek sorun çözülecek miymiş anlayamadım. Kaprislerinden sıkıldım ve tacize kayan sürekli laf atmalarından bıktım artık. Bu sorunu yaşamaya devam edeceğimizi anladım ve bir yandan kedileri şehre getirip kurtulalım diye düşünürken bir yandan da neden onların istediğini yapmak zorundayım ki diye isyan ediyorum içten içe. Önce ağaçlara taktılar sonra çalılara şimdi de yavrulara!
ister istemez acayip gerginim ve zihnimin gerisinde sürekli nereye götüreceğiz nasıl taşıyacağız sonra ne olacak soruları var. Onların kaprisi yüzünden bu dünya tatlısı yaratıklardan ayrılmak zorunda olmak fikrini kabullenemiyorum. Yaşayıp gidiyorlardı işte, bahçede  güvende, kime ne zararları var ki...?
Akşam Emirli'ye geldik ve yine komşularla karşılaşma gerginliğiyle evden çıkmadım.

4048

(23 TEMMUZ PERŞEMBE)

Bazen zorlanıyorum; en yakınımın her basit sıkıntıyı olduğundan büyük bir dert gibi algılamasından, en ufak rahatsızlığa tahammül edememesinden bunalıyorum. Biliyorum-bugüne kadar yaşadıkları onu böyle yapmış, çok fazla şeye katlanmak zorunda kalmış ve artık kaldıramıyor... En hafif yük ona ağır geliyor farkındayım, saygı duyuyorum. Yine de bazen kendimi anne rolünde- onu çocuğum gibi görüyorum. Ters tepkiler verecek diye anlatmaktan çekiniyorum bazı şeyleri, üstelik anlatabileceğim fazla kişi yok etrafımda. Çoğu zaman yalnızlığına sıkıntısına çare olmaya çalışıyorum ve bazen yetemiyorum. Bana yardım ettiği öyle çok konu var ki; gündelik işleri hallederken hep o yanımda. Hem çok borçlu hissediyorum hem de yük olmaktan suçlu...
Anne olmak kadar zor aslında evlat olmak da.

22 Temmuz 2020 Çarşamba

4047

Sonunda, bugün annemle Emirli'ye gidebildik. Aylardır niyetlenip de fırsat bulamadığımız bir gün oldu ve çok hoşumuza gitti.
Evde yaptığımız değişikliklerin hepsine bayıldı annem, ben de kendimi iyi hissettim. Önce bahçeye masa kurup çay demledik, bir şeyler yedik. Kediler birazcık zorladı tabi; masaya çıktılar, camdan eve daldılar, aralarında dalaşıp stres yarattılar... Ama yavrular bir harika! Hepsi ayaklanmış bizim tarafta oynuyorlar, o kadar komikler ki akşama kadar izlesem sıkılmam. 
Çok beğendiğimiz duvar süsü projesine başladık, başta pek havamda değildim ama çok güzel bir şey ortaya çıktı. hem kolay oldu hem de beklediğimden güzel oldu. 
Akşamüstü biraz çalışma fırsatım da oldu, ayakkabı boyadım. Şimdi bayramda Artur planları yapılınca hızlıca bitirmem gereken siparişleri yetiştirme telaşına düştüm.

4046

(21 TEMMUZ SALI)

Bu sabah da yin&yang serisini bitirdim ve bana bu kapıyı açan fahri yoga hocama minnet duydum. Şimdiye kadar hiç denemediğim ve ön yargılı olduğum yogaya, geçen yaz bir sabah hiç de aklımda yokken başlamıştım. Elementler serisini tamamlarken çok zorlandım ve bu kadar zor gelmesine şaşırdım. Bir yandan da bambaşka bir keyif alıyordum ve devam ettikçe ilerlemek istiyordum. Bugün önümde çok uzun bir yol durduğunu görüyorum ve bu yola çıktığıma çok mutluyum.

4045

(20 TEMMUZ PAZARTESİ)

Ne kadar çabuk geçtiğine inanamıyorum Temmuz ayının!
Yeni haftaya Emirli'de kalça esnetme yoga pratiği ile başlıyorum, öğlene kadar biraz çalışıp sonra eve geçiyoruz. Evde bizi bekleyen ilgiye muhtaç kediler ve ev işleri var yine. Bazen cidden yorucu oluyor bu düzen! Herkes kadar basit bir hayatımız mı olsaydı? Yok yine de ben bunu seviyorum.

4044

(19 TEMMUZ PAZAR)

Pazar gününe yeniden hızlı ve güçlü yoga serisi ile başladık, biraz ara verdiğim için sanırım zor geldi. Kahvaltımızı bahçede yaptıktan sonra kendime zaman ayırmak istedim biraz; sürekli evde işler oluyor ve bugün canım hiçbir şey yapmak istemiyor gerçekten. Sadece oturmak, çay kahve içip kitap okumak ve sakin bir gün geçirmek geliyor içimden...
Öyle de bir gün oluyor, her şey yolundayken akşamüstü hiç yoktan strese girmiş buluyoruz kendimizi. Sebebi; 3 renkli çılgın anne kedinin sabahın erken saatlerinden beri yavrularını beslemek için dönmemiş olması. Bu saate kadar gelmediğine göre kedin başına bir şey geldi, ne yapacağız şimdi yavruları diye dertlenmeye başlıyoruz... Etrafı arayıp insanlara sorup bulamayınca minicik yavrulara şırıngayla süt içirmeye çabalıyoruz.
Neyse ki son anda, tam veterinere götürmek üzere toparlanıyorken geliyor! Rahatlıyoruz ve bahçede sodalarımızı, not defterimizi alıp mumları yakıp hazır ve nazır bekliyoruz. Dünkü sohbetin devamını dinleyeceğiz; bu akşamki konular daha ağır olacak.
Açıkçası biraz mitolojiye giren, kimsenin bilemeyeceği ölüm sonrası alemleri anlatan bir konuşma oluyor. Yine de tüyler ürperten bir tarafı var şüphesiz; bardoda karşımıza çıkacak yaratıklar, ölüm anında elementlerin birbirleri içine çökerek bedenimizi terk edişleri, ve en son bilincimiz kapandığında bizi karşılayacak berrak ışık...
Bütün bunlarda kelimeleri aşan bir bilgelik var muhakkak ve ben metaforları sezmeye çalışıyorum. Bücürto öldüğünde neler yaptığımı hatırlayınca kendimden utanıp, onu sevgiyle düşünüyorum.
Hafta sonu workshopu sona erdikten sonra, rüyamda uyanmak niyetiyle uykuya dalıyorum...

19 Temmuz 2020 Pazar

4043

(18 TEMMUZ CUMARTESİ)

2 gündür nedenini bilmediğim bir bırakmışlık halindeydim, canım hiçbir şey yapmak istemiyordu. Bugün sonunda dinlenmiş uyandım ve yoga için enerji buldum kendimde. Kahvaltıdan sonra piyano bile çaldım biraz. 
Evi toparlayıp hazırlığımızı yaptıktan sonra Emirli'ye gelişimiz öğleden sonrayı buldu. 3 haftadır ertelenen banyo dolabı montajını sonunda bitirdik, aklımızdan bir iş daha eksilmiş oldu böylece. Bu yaz ev restorasyonu ile geçecek zaten...
Dolu dolu bir günün sonuna doğru; bahçe masamıza kurulduk, çayımızı demledik. Heyecanla beklediğim konuşmayı dinledik mum ışığında notlar alarak. Beklediğim kadar sarsmadı beni açıkçası, yine de kendime hatırlatmak isteyeceğim cümleler vardı aralarda:
"Hinduizm benliğin kurtuluşudur, Budizm 'ben'den kurtuluştur."
"Okyanustan bir kap su alıp 'bu benim işte'deriz, oysa biz koskoca okyanusuz."

4042

(17 TEMMUZ CUMA)

Bu haftayı iyi değerlendiremedim, doğru düzgün iş çıkaramadım diye hayıflanıyorum. Evdeki işleri halletmeye çalıştık hep, ama bir sürü ufak tefek aksilikle geçti zamanımız. Gereksiz detaylar enerji çalıyor. 
Bazen ne güzel hayat rutinimi tutturuyorum; yapmak istediğim kendimi geliştiren şeyleri güne dahil ediyorum. Bazen de son 2 gündür olduğum gibi enerjim düşük oluyorum; elle tutulur bir şey ortaya çıkmadan bütün gün gidiyor. 

17 Temmuz 2020 Cuma

4041

(16 TEMMUZ PERŞEMBE)

Neden diye sormaya cesaret ettiren şey
"Saygı duyuyorum"dan sonra gelen "ama"
Gizli küskünlüğün açığa çıkışı
Çünkü değerlisin, dedirten
Ağır gelen sitem
İncecik süzülen yaşlar
Beklenmeden dilenen özür
Derine işleyen sızı
Rüyalarda özlenen

16 Temmuz 2020 Perşembe

4040

(15 TEMMUZ ÇARŞAMBA)

Bugünkü Emirli planını hafta sonuna erteledik; ikimiz de yorgunuz. Bir koşturmacayla geçip gidiyor hayatımız, tuhaf bir hızla akıp geçiyor günler-hele ki evde kaldığımız pandemi sürecinde şaşırtıyor beni bu.
Neye yetişiyoruz bilemiyorum, daha doğrusu hiçbir şeye yetişemiyor gibiyiz sürekli olarak geri kalıyoruz, hep eksik kalan bir şeyler var, hep yapamadığımız işler yarım...
Bu durumu bir şekilde düzeltmemiz lazım, ya da iyileştirmemiz, bir yola koymamız gerek.
Aynı anda hem evdeki tadilat işleri, hem rutin işimiz, kovaladığımız başka işler, bir yandan hayvanlara bakmak derken birbirimize zaman ayırmak bazen en sona kalabiliyor. Günün en son saatlerinde artık enerjimiz tükenmişken baş başa kaldığımızda konuşmaya halimiz kalmıyor ki...
Tatil gününü evde biraz çalışıp biraz dinlenerek geçirdik, akşamüstü aniden plansızca adaya gitmeye karar verdik. Dışarısı meğer ne güzelmiş, hava serin, insanlar hep restoranları doldurmuş...
Suadiye tarafına gelmeyeli yıl olmuş ve ben özlemişim, adaya gelmeyeli de aynı şekilde. Ramazan bizi yine tanıdı, masamız yine ayrıldı ve donatıldı. Spontan akşam yemeklerine bayılıyorum!

14 Temmuz 2020 Salı

4039

Bazen 2 kişi aynı evde çalışıyor olmak zor geliyor gerçekten; hele bu aralar anlatılacak gibi değil,
 anormal bir tempo içindeyiz. Sabahtan akşama kadar telefonlar hiç ama hiç susmuyor, öyle ki karı koca evde birbirimizle bir şey konuşamıyoruz. Öyle bir yoğunluk içindeyiz ki; hani mesai saatleri dahilinde birer işimiz var tamam da, onun dışında 3er 4er tane daha işin peşinden koşuyoruz. Yine bunaldım bugün biraz, hep kendimi ayarlamaya çalışmaktan ve planların sürekli anlık değişmesinden yoruldum.
Öğlen annemle biraz ara verdim; çay içmeye oturduğumuz o yarım saat beni sakinleştirdi. O olmasa bu molayı kimle veririm ki acaba?...

4038

(13 TEMMUZ PAZARTESİ)

Hava Temmuz ortasında sonbahara kesti, yağmurlu rüzgarlı serin bir sabaha uyandık Emirli'de. Sessiz sakin, üstelik Dirmit'in rahat durduğu ve huzurla uyuyup dinlendiğim bir gecenin ardından. Üst üste yorucu geçen günlerin sonunda iyi geldi, kalça esnetme yogası yaptım kahvaltıdan önce.
Aslında bugünü hiç konuşmadan, sakince uzanıp kitap okuyarak geçirmeyi çok istemiştim, ama pazartesi olduğunu hatırlattı. Yavaş yavaş, kendimi fazlaca yormadan evi temizlemeye giriştim; arada kahve molası vere vere önce üst katı, sonra alt katı süpürüp sildim. Hala toparlayamamış olmak garibime gidiyor bu evi, her hafta bir şey çıkıyor ve hala düzenli değil.
Bugün de yeni buzdolabımızı bekliyoruz; akşama doğru geldi. Ama bilin bakalım ne oldu? Yerine sığmadı. Daha doğrusu 2cm için manevra yapamadı. Yine de geldiğine sevindik.
Bütün kedileri burada görmek beni memnun etti, sarı anne de doğurmuş bize mama yemeye gelip gidiyor. İşler bir şekilde hallolur nasıl olsa, yeter ki onlar iyi olsunlar...

4037

(12 TEMMUZ PAZAR)

Bu pazar kahvaltımızı sahilde yapmak üzere arkadaşlarla sözleştik, kahvaltılık hazırlayıp kahve ve çay demledik evden çıkmadan. Simit almak için fırın aradık Feneryolu tarafında, sonunda Dalyan sahilde bir ağaç gölgesi altına yerleştik.
Hava mis gibi, esinti serinletiyor, masamız sade ve lezzetli. Sohbet etmek, keyifle dinlenmek, aheste bir gün geçirmek için ortam harika!
Öğlen canımız buzlu kahve çekince caddeye yürüyüp ice latte alıyoruz, Güneşin altında hava yakıyormuş meğer. Eve döndükten sonra özellikle omuzlarımın yandığını fark ediyorum.Hafiften güneş çarpmış beni, kendimi bitkin hissediyorum.
Zorlayarak çalışıp bira iki ayakkabı siparişimi tamamlıyorum, çünkü akşam Emirli'ye geçeceğiz ve yarın burada olmayacağım. Gerçekten yorgun hissederek Emirli'ye gittiğimde keyfimi yerine getiren; kedilerin köpeklerin iyi olduğunu görmek. yavrular yaşıyor, tek ihtiyacım uyumak şimdi...

4036

(11 TEMMUZ CUMARTESİ)

Son anda hafta sonu planlarımız değişti, düğüne katılmamız gerekti. Bahaneyle kuaföre gitmeye karar verdim ben de, saç bakımına ihtiyacım vardı bir süredir. 
Kendimi iyi hissederek çıktım, ama hava çok sıcak olduğu için eve yürüyemedim. Akşamüstü hazırlanıp yola çıktık, düğün salonu uzakta biraz. 
İstanbul sınırları dışına çıkınca nasıl da bütün atmosfer değişiveriyor, gerçekten inanılmaz. Bu taraflar kıraç topraklar misali; sıkışık apartman dairelerinde sıkıcı boş hayatlar yaşanıyor sanki...
Düğünler bu sene tatsız tuzsuz; takı takmak yok, piste çıkıp dans etmek yok, öpüşüp sarılmak zaten yok. Görevimizi yapmaya geldik biz de, sıkıcı da olsa.
Akşam dönüşte veterinere uğrayıp kızımızı aldık, ameliyattan yeni çıkmış hatta daha uyanmamıştı Dirmit.
Eve döndükten sora biraz ayıldı, ayılırken de panikleyip kafeste kendini çarptı duvarlara ve boyunluğunu yarı çıkardı. Nefes alıp verişi öyle hızlıydı ki korkup geri götürdük veterinere, tırnakları kesildi düzeltildi.
Aklımız onda kaldı gece...

13 Temmuz 2020 Pazartesi

4035

(10 TEMMUZ CUMA)

Özlediğim şeylerin başında; yurt dışına seyahat etmek, sonrasında Kaş tatili, hatta hafta sonu şık bir akşam yemeğine gitmek var... Topuklu ayakkabı ve güzel bir elbise giyip makyaj yapmayı çok özledim. insanların arasında olmayı, belki yan masayla tanışmayı, ada vapuru dönüşünde hep birlikte şarkılar söylemeyi...

10 Temmuz 2020 Cuma

4034

(09 TEMMUZ PERŞEMBE)

“senin neşeli ve sevinçli olmanı diliyorum. güçlü, enerji dolu ve sağlıklı olmanı diliyorum. endişelerden ve korkulardan özgür olmanı, huzurlu olmanı diliyorum. bu dünyada kendini daima evindeymiş gibi rahat hissetmeni, daima güvende olmanı diliyorum. acılardan ve ıstıraplardan uzak olmanı, mutlu olmanı diliyorum. kendini tanımanı, görmeni ve sevmeni diliyorum.”

9 Temmuz 2020 Perşembe

4033

(08 TEMMUZ ÇARŞAMBA)

Özel zamanlardan geçtiğimizi hissediyorum, bu aralar rüyalarım bana unuttuğumu sandıklarımı acıtarak hatırlatıyor...
Sanki asıl kırılma noktası henüz gelmedi, bir türlü aşamadığım eşiklerim var. Kendimi eski benle kıyaslayıp bugün bildiklerimin yarısını bilmezken daha güvenli olduğumu fark etmek ne tuhaf... Bugün sahip olduklarımın hiçbirine sahip değilken daha tam hissettiğimi düşünmek ne iç burkucu...
Bu özel zamanlardan geçerken belki biraz burkulacağız, ama tünelin sonundaki ışığa vardığımızda hepimiz aydınlığa gözlerimizi açacağız.

4032

(07 TEMMUZ SALI)

Gündüzleri bir sürü iş peşinde geçip gidiyor, kendimi tutabiliyorum da...
Geceleri söz geçiremiyorum içime; beni boş evlerde gezdiriyor, kırgınlıklarımı gözyaşlarıma döküyor...
Nostaljinin tehlikesinin farkındayım; eski güzel günlere özlem duydukça bugünün kıymetini bilemediğimin de. 
Geçmişimde kalan anılara, insanlara, eskiden olduğum Rana'ya tutundukça, şu anın hakkını veremediğimin de.
Yine de bazen kendimi kaptırıyorum bu hüzünlü hale, bu akşam sadece şarap içip şarkı söylemek istiyorum.

6 Temmuz 2020 Pazartesi

4031

Tam bir pazartesi sendromu!
Oysa güne yang yoga dersi ile güzel bir başlangıç yapmıştık, kahvaltıdan sonra evi toparlayıp, günlük işlerimizi planlamıştık. Öğlen saatlerine kadar her şey yolundaydı anlayacağınız, ama öğleden sonra şansımız döndü sanki ve bugün kedilere olan sevgimiz bizi epeyce yordu. 
Bazen gerçekten zor geliyor; saf sevgiyle hareket ederken biz, sadece hayvanların iyiliğini düşünürken, neden bu kadar zorlukla karşılaşıyoruz ki? Zaman ve enerji harcamaya razıyım da, bazen cidden tükenmiş hissediyorum.
Emirli'deki anne kedi ortalığı batırmıştı, temizlemek hem midemi bulandırdı hem de zor oldu. Hayvancağız doğurduktan sonra aşırı agresifleşti ve hiçbir kediyi yaklaştırmıyor, hepsine saldırıyor. Mecbur ayrı yerde tutuyoruz, bir yavrusunu da bulamadık. Artık öldü mü, evin içinde bir yere mi sakladı meçhul! 
Ne yapsak diye düşün taşın işin içinden çıkamadık, bir yandan buzdolabı bozuldu, bir yandan Dirmit kısırlaştırılacak. Anlatabiliyor muyum birazcık hayat üstümüze üstümüze geliyor!
Akşamüstü az çalışabildik ve yorgunluktan uyuya kaldık. O kısacık uykumun arasında piyano sesleri duydum ve meleklerle buluştum sanki... O kadar iyi geldi ki, akşam kısa bir yürüyüşle ferahlattım içimi.
Yetmek imkansız ve kendimden veriyorum, ama yine de, yine de böyle yaşamak istiyorum...

4030

(05 TEMMUZ PAZAR)

Hiç de fena olmadı aslında, bir hafta sonumuzu evimizde geçirmek. Kedilerimiz mutlu, biz rahat, biraz keyif yapmak...
Piyanoda Gülnihal parçasını çalışıyorum, o kadar mutlu ediyor ki beni! Şimdiden çıkardım gibi, pratik lazım daha iyi olması için.
Gündüz ufak tefek işleri halledip yarına hazırlık yaptım, akşam arkadaşlarla parkta oturmaya indik. Birayla zeytinyağlılar çok güzel gidiyor benden söylemesi. Parkımızın sessiz köşesi de sanki sahil gibi, sadece genç kitle yerine çocuklu torunlu orta yaşlılar ağırlıkta.
Bu aralar en çok sevdiğim, çözülemeyen gizemler serisini izlemek-tam benlik!

4 Temmuz 2020 Cumartesi

4029

Ne yazık ki dün gece biz güzel bir uyku çekerken buzdolabı kendini soğutamamış ve bu sabah buzluktaki yiyecekleri eriyip kokmuş bulduk. Bütün plan alt üst oldu tabi; buzluğu temizleyip bozulanları ayıklamak bir iki saatimiz aldı. Ne yapacağımızı bilemedik, komşudan yardım istedik ve sonunda eve geri dönmeye karar verdik.
Neyse ki etlerin çoğu bozulmamış, yine de tabi can sıkıcı bir durumdu. Balkonda güzel bir kahvaltı ettikten sonra rahatladık, boşverdik her şeye. Bugün nasıl geçmek istiyorsa öyle geçsin madem!
Hatta uzun zaman sonra gündüz vakti işler olmadan evde ayak uzatıp keyif yapmanın tadını çıkardık. Eski günlerdeki tadı aldım diyebilirim, belki 2 sene sonra yeniden...
Gizemi çözülemeyen olayları anlatan bir belgesel seyredip kiraz yedik, kedilerimizi sevgiye boğduk. Öğleden sonra da mutfakta geçirdik; bozulmasın diye tüm sebzeleri yemek yapmamız lazımdı. Sonuç; kuşkonmazlı enginar, zeytinyağlı börülce, yoğurtlu cevizli kabak ve bolonez soslu makarna.
Ama günün en heyecan verici yarım saati; piyanoda Gülnihal'i çaldığım zamandı... 

4028

(03 TEMMUZ CUMA)

Sabah güne çok enerjik bir yang yoga dersi ile başladık, hareketli çeşitli pozlar denedik ve cidden fena terledik. Bitirince gelen rahatlama hissi paha biçilemez ama.
Kahvaltıdan sonra haftalık işleri toparlayıp alışverişimizi yaptık, arada bir de yavru kedilere damla yapmaya gittik. Biraz zorlasa da bizi minik velet, gözlerine krem sürmeyi başardık ve şimdiden iyileşmiş olduğunu görünce çok sevindik.
Akşam Dirmit kızımızı alıp Emirli'ye geçtik, eve girer girmez buzdolabı ötüyordu. Elektrik gitmiştir arada herhalde dedik, yeniden çalıştırdık ve sabaha kadar kendine geleceğini umduk. 
3 renkli küçük anne doğurmuş, bizim bahçedeki kutudan siyah beyazlı annenin yavruları çıkmış, o yatıyordu. Zaman ne çabuk geçiyor ve hayat nasıl da yolunu buluyor...
İlk doğan yavrular tam en tatlı zamanlarında, etrafta geziniyorlar, bizden korkup odunluğa saklanıyorlar. Umarım başlarına bir şey gelmeden büyür ve uzun yaşarlar sitede. Yeni doğuran 3 renkli çok agresif bir anne olmuş ama, bakalım nasıl ilerleyecek...

3 Temmuz 2020 Cuma

4027

(02 TEMMUZ PERŞEMBE)

Evde işleri toparlamakla geçen, yine ev hanımlığında zirve yaptığım sıcak basan bir Temmuz gününü, karşıki parkta 3 senedir görmediğimiz arkadaşımızla bitirdik. 
Yeniden hiç ara vermemiş gibi bir arada olmak acayipti biraz, yaban mersinli muffinler çok lezzetliydi ve çimenlerde sohbet etmek keyifliydi. 
Herkesin karanlık dönemleri oluyor, içine kapandığı ve yakın çevresinden uzaklaştığı, bir nevi kaçmak istediği zamanlar... Hangimizin olmadı ki? Mühim olan samimiyet diyorum-gerisi gelir.

2 Temmuz 2020 Perşembe

4026

(01 TEMMUZ ÇARŞAMBA)

Temmuz sıcağıyla geldi, yine de yaz havası gibisi yok!
Bugün kahvaltıyı Moda'da yapmak için annemle buluştuk ve uzun zamandır uğramadığımız çok sevdiğimiz mekana oturduk. Buranın ekmekleri nefis oluyor, üzümlü cevizli ekmek aldık eve. Kahvaltımızı güzelce ettikten sonra Kadıköy'ün kumaşçılarını gezdik; aradığımız saten kumaşlar spesifik tonlarda olduğu için biraz zorlandık. Sıcakta daracık dükkanlarda inip çıktık, kumaşlara bakıp kurdele, dantel seçmeye çalıştık. Bunalınca buzlu kahve molası verdik, öğleden sonraya kadar işlerimizi hallettik.
Eve döndükten sonra anladım ne kadar hararet bastığını, akşama kadar bir türlü ferahlayamadım. 
Evde yemek olmadığını fark edince pizza söyleyip sandalyelerimizi kapıp parka oturalım dedik. Güneşin batışına yakın gelen serin esinti öyle güzeldi ki, birer bira içip sohbet etmek çok iyi geldi. 
Hasta olan o çok tatlı sarı tüylü kediyi görünce üzüldük, umarım iyileşir...