28 Şubat 2019 Perşembe

3536

Bir haftalık moral bozukluğu ve ufak tefek sıkıntılardan sonra, sonunda bugün rutinime geri dönebildim. 8'de kalktım ve sabah egzersizlerimi yaptım. Güzelce kahvaltımı ettim, piyanomun başına geçtim. Geçen hafta hiç beceremediğim parçayı epeyce çaldım, artık söktüm sanırım. Defalarca üzerinden geçip mükemmelleştirmek kaldı.
Öğlene doğru işlere başladım, yetişmesi gereken bir kaç sipariş var. Hepsini sıraya koydum ve bir süredir aklıma takılan bir ayakkabıya başladım. Önce biraz zorlandım ama sonra yoluna girdi, her şey yoluna girdi sanki bugün biraz...
Akşam piyano dersim ertelendi, ama pek üzülmedim, daha çok çalışıp kendime zaman yaratmış olurum böylece. Bugün iyi iş çıkardığıma göre yarın seramik atölyesine de gidebilirim.
Bir de şu gözleri kör olmaya yakın kara yavru kediyi iyileştirebilsek, dünden beri göremediğim için endişelendiğim Agresif de çıksa ortaya...

27 Şubat 2019 Çarşamba

3535

Bugün daha iyi kalktım, boynum tutuktu geçmiş sayılır. Gece bir türlü sakinleşip uykuya dalamadım, sık sık uyandım ve içeride bir şeylerin düştüğü gürültüsünü duyunca kedilere bir şey oldu sandım. Yine huzursuz bir geceydi yani, ama sabah egzersizimi yapıp kahvaltımı ettikten sonra kendimi iyi hissederek güne başladım. 
Daha doğrusu başlayamadım çünkü elektrik kesildi, tam da banyodan çıkmıştım. Ya gelmezse 1 saate kadar saçlarımı nasıl kurutup dışarı çıkarım diye endişelendim, bari boyamaya başlayayım derken elektrik geldi. Tam maillerime baktım yine gitti, haydaa. Böylelikle zaten öğlene kadar vaktim vardı, doğru düzgün çalışamamış oldum.
Neyse, öğlen annemle buluşup Üsküdar'a geçtik; tiyatrodan önce yemek yiyeceğiz. Hava yine buz kesmiş, ne giysem ısınamıyorum bu kış...
Yemekten sonra kendimize geldik ve oyuna yetiştik. Karıncalar, bir savaş vardı tek kişilik tek perde bir oyun ama asla sıkıcı değil. Sahnede neredeyse dekor yok, ama kendini paralayan bir oyuncu var. İnanılmaz enerjik ve hiç anlamadan oyunun sonuna geliveriyoruz. Takdir ettim, bu kadar iç karartıcı bir konu ancak böyle anlatılabilirdi.

3534

(26 ŞUBAT SALI)

Henüz rutinime geri dönebilmiş değilim, hala erken uyanamıyorum ve düşmemin etkisiyle hala her tarafım ağrıyor... Yine de bugün güneşli olduğundan mıdır nedir, çok daha moralim yüksekti ve keyifle çalıştım. Annem yardım etmese nasıl yetişirim bilemiyorum bütün her şeye...
Akşam yemekten sonra bu kez de acayip bir karın ağrısı girdi, birden çok üşüdüm titreyip ürpermeye başladım. Ne olduğumu anlayamadım aslında ama rahatsızlandım, sıcak sı torbası yapıp battaniye altına yattım bir iki saat. Yavaş yavaş normale döndüm, büyütülecek bir şey değil ama bu günlerde biraz fazla oldu sanki bu sorunlar?

26 Şubat 2019 Salı

3533

(25 ŞUBAT PAZARTESİ)

Biraz enerjim düşük başlıyorum haftaya, hem moralim yerinde değil hem de yorgunluğumu atamamış gibiyim. Epey geç uyanıp işlere isteksiz başlıyorum bu pazartesi.
Banyoda aniden düşünce belim, boynum incinip bacaklarım eziliyor bir de. Görünmez ev kazası sonrası her tarafım ağrıyor. Yine de ben egzersizlerimi yapıp esnemeye açılmaya çalışıyorum.
Oklarımı uzağa fırlatıyorum her zamanki gibi ben; gelecek bahar günlerini bekliyorum...

24 Şubat 2019 Pazar

3532

O kadar çok işim var ki, tüm acil siparişler üzerime yığıldı sanki. Rutin işler yetmezmiş gibi, her şey benden daha fazlasını bekliyor bu aralar... Şubat ayı için planladığım kendi özel işlerimi yapamadım, Mart sonuna kadar da zor görünüyor.
Nasıl yetiştireceğimi düşünmekten yoruldum, dün akşamüstü artık bıraktım çalışmayı. İçimden gelmiyorsa birkaç saatlik dinlenmeyi çok görmeyeyim bari kendime, eskisi gibi hafta sonu evde pinekleyip dizi izlediğim zamanlara geri dönmek istedim.

3531

(23 ŞUBAT CUMARTESİ)

Söyleniyordu da inanmıyordum nedense, birdenbire kışın geri geleceğine. Hele güneşli aydınlık bahar günlerinden sonra böyle istekli kar yağabileceğine.
Bir ileri bir geri- halimiz de böyle bahardan kışa, kıştan bahara...
Büzüşmeyin, parıldayın, diye okumuştum ya-izin vermeme kimsenin beni söndürmesine.
"Sen kendini sevdiğin şeylere adarken, ışığını fark eden biri" olursa, işte o...

22 Şubat 2019 Cuma

3530




3529

(21 ŞUBAT PERŞEMBE)

Bir yolunu bulmalıyım bu kısır döngüden kurtulmanın, bir şekilde artık daha güvenli olmalıyım kendime. Kendi hayatımın merkezinde ben varım ve her şey bana göre, ben iyiysem herkes iyi, onu anladım. Ben istersem her şey olur, ben tereddütteysem olmaz bunun farkındayım.
Bu akşam bayağı bir düştüm, ama yeniden çıkacağım günler yakındır elbet...

21 Şubat 2019 Perşembe

3528

(20 ŞUBAT ÇARŞAMBA)

Sabah sabah yerimde duramadım, bir şeyler yapmak geldi içimden, çıktım seramik atölyesinde gittim. Geçen cuma seramikte fazla kalamamıştım, bugün devam ettim çalışmaya kaldığım yerden. Dokulandırdığım vazomu oksitleyip sırladım, deniz kabuğu tabağımı sırlayıp akışkan çalıma yaptım filan. Bu kez farklı şeyler deniyorum, bakalım nasıl çıkacaklar.
Burası bana çok iyi geliyor, beni anladığını hissettiğim insanlarla sohbet etmek, beni kabul ettiklerini bilmek rahatlatıyor. Bir kahve bir sigara eşliğinde rengarenk kapının önünde Vegas'lı sohbetlerimiz...

20 Şubat 2019 Çarşamba

3527

(19 ŞUBAT SALI)

Dinlenmiş uyandım ama bu sefer de gün çabucak geçti gitti. Bu haftalar cidden yoğunum ve hem siparişleri yetiştirmek hem de kendi işlerime zaman ayırmak istiyorum. Bugün 3 satış yapmış olmanın sevincine içimdeki heyecanlar karıştı, yerimde duramadım. Akşam yemekten sonra bile çalışmaya devam ettim ayakkabı boyadım...

19 Şubat 2019 Salı

3526

(18 ŞUBAT PAZARTESİ)

Bu pazartesi yine 6da uyandım, dünyanın en yorgun insanıydım bütün gün.
Bir ara işleri yarına erteleyip biraz yatsam diye düşündüm öğlene doğru, ama yine çıktım işleri halletmek için. Ertelenmeyecek kadar acil ve yoğun işlerim var bu aralar.
Mecburen kendimi Kadıköy'e taşıdım; zorlanarak muhasebeciyle görüştüm, boncuk seçtim ve bankaya uğradım. Seramik planımı ertelemek zorunda kalsam da bugün evde yatmadığım için ve akşam halim olmadığı halde piyano çaldığım için kendimle gurur filan duyuyorum.

18 Şubat 2019 Pazartesi

3525

(17 ŞUBAT PAZAR)

Uykumu aldım bugün, yine de yorgun hissediyorum biraz. Sonunda güneşli bir gün!
Sabah kahvaltıda sanat müziği dinlemek istedim, Zeki Müren'e hevesle eşlik ettim.

Sonra içimize oturan bir olay yaşandı, aşağıdan sesler gelince anladım. Yazmak bile istemiyorum, aklımdan da atamıyorum. İnsanlar içinde yaşadığımız dünyayı bombok ediyorlar, sadece yok olsalar diyorum bazen.

Öğleden sonra hayata devam etmeye çalıştım ve bir iki saati müşterilere ayırdım. İşler fazlasıyla birikti bu aralar, çok çalışmam lazım. Akşamüstü yakışıklı dedemi ziyarete gittim, biraz ihmal etmiştim son haftalarda onu. Haline üzülmemek elde değil, yine de iyi ki var...

Yatarken kalkarken, her daim yine içimde bir bahar, her şeye rağmen!

17 Şubat 2019 Pazar

3524

(16 ŞUBAT CUMARTESİ)

İngiliz kraliyetinin hırslı kadınlar arasında bölüşülüp erkeklere pek az şeyin düştüğü kara mizah tadında bir dönemin eğlenceli öyküsü... The Favorite; kraliçenin gözdesi olabilmek uğruna bu huysuz ve zayıf karakterli, yarı deli çirkin yaşlı kadının kıçını yalamakta yarışan etrafındaki kadınları anlatıyor.



15 Şubat 2019 Cuma

3523

Uykusuz güne taze yaşam koçumla kahve içip sohbet ederek başladım. Elbette bilmediğim bir şey söylemedi ama beni durumumla yüzleştirdi, bu da beni sarsmaya yetti. Sonrasında biraz seramik yaptım ama rahatlayamadım. Aklıma hep sorular takıldı kaldı, yine de günlük işlerimi halledip hafta sonuna umutlu girmeye çalıştım.

Bakalım hayat bana neler getirecek?

3522

(14 ŞUBAT PERŞEMBE)

Yepyeni bembeyaz bir duvarı
günlerce gecelerce baştan aşağı
rengarenk çiçeklere, mis gibi bahara
heyecanla boyamak istiyorum...

13 Şubat 2019 Çarşamba

3521

Hava berbat, kış giderayak sağlam üşütüyor ve iyice ıslatıyor...
Bugün iyi uyanmadım, dün gece epey geç uyuyabildim, son zamanlarda tutturduğum günlük rutinimi bozdum. Öğlene kadar ancak maillerime geri dönebildim, müşterilerle yazıştım.
Öğlen annemle çıktık, Kadıköy'deki işlerimizi yetiştiremeyeceğimizi düşünerek erteledik ve doğrudan Üsküdar'a geçtik.
Tiyatro biletimiz var, öncesinde bir şeyler yemek istiyoruz. Buranın eski kebapçısında oturup öğlen yemeğimizi yedikten sonra yağmur altında kahve içecek bir yer aranıyoruz. Burası eski mahalle ortamı; kahveler kıraathane modunda. Bir süre dolandıktan sonra keyifli bir mekana atıyoruz kendimizi; öğrenci işi bir yer belli. Eski Beşiktaş mekanlarını hatırlatıyor, üst katında birer kahve içiyoruz hızlıca.
Oyuna yetişiyoruz neyse ki; 2. Dünya savaşı ile açılıyor perde. Hitler işgali altındaki Rusya'dayız.
 Bombardıman altında tanışıp aynı harabe eve sığınan iki gencin öyküsüne birdenbire bir başka çocuğunki dahil oluyor.
 Savaşın ardından 3 arkadaş hayatlarına devam ediyorlar, sonunda 2si evleniyor. Kadın aslında aşık olduğu adamdan uzakta evlilik hayatını sürdürürken her sene doğum gününde onun telgrafı geliyor.
Biraz ağır tempolu ama eli yüzü düzgün bir oyundu, çıkışta bu yağmurda tam da trafik saatinde arabanın aküsü bitmeseydi daha iyiydi tabi!

3520

(12 ŞUBAT SALI)

Güneş üzerimize ışıldasın! Aydınlık olsun.


11 Şubat 2019 Pazartesi

3519

Saati kurduğum saatte kalkamadım, hafta sonunun yorgunluğunu üzerimden yeni atıyorum bugün. İçimde bir huzursuzluk; var aklımın bir kenarında hep aynı konu, bilinmezlik...
Yoga yapamadan başladım bu pazartesiye; haftalık pazar alışverişini yaptım önce, hava sert ama baharın geldiği de hissediliyor. Kedilere mama bıraktım, aldıklarımı yerleştirip dükkana uğradım. Öğlen annemde çalışmaya karar verdim; zira bizim alt katın banyosu yapılıyor ve tadilat sanki beni odamdaymış gibi. Gürültüden durmak imkansız, boyalarımı alıp anneme taşındım. Prens oğlum ve Safi kızımla takıldım bugün, çok tatlılar.
Akşamüstü eve döndüğümde hala devam ediyordu, duymamaya çalıştım ve müşterilere geri döndüm. Derken akşam oldu bile; yarın ancak toparlarım birikmiş işleri.
Haydi bir cesaret, bir şans, bir şey olsun!

3518

(10 ŞUBAT PAZAR)

Dün gece erkenden uyuya kalanlarımız oldu, ben yine biraz dayandım. Sabah da erkence kalktım, bazen akşamdan kalmaysam da fazla uyuyamıyorum böyle. Allahtan somonlar midemde uslu durdular, fazla rahatsız olmadım gece. Kediler odamızda kavga ettiler, biz uyuduk...
Kahvaltıyı hazırlama esnasında yine dedikodular gündeme geldi, estetik güzellik mevzuları açıldı, tam kadınız yahu!
Fırında peynirli patatesler yaptık, sucuklu yumurta da eksik değildi, kahvaltı soframız dün akşamı aratmadı. Bu hafta sonundan sonra yaza kadar ölüm orucuna girsek yeridir!
Eve dönüş kısmı elbette biraz hüzünlü oluyor, çocuklar için daha fena. Dönüş yolunda peynirden susayıp 2 şişe su içip de trafikte kalınca benim halim daha da fena.
Sonunda evimize varmak hissi güzel; bugün çalışamamış olsam da akşam biraz piyano çaldım en azından. Bu hafta çok şey var yapmak istediğim, bakalım nasıl yetiştireceğim hepsini.

3517

(09 ŞUBAT CUMARTESİ)

Sabah erkenden uyandık, evde işlerimizi toparladık, bugün temizlik var. Öğlen yola çıkacağız, ancak hazırlandık. Alışverişimizi yaptık, doğum günü pastasını teslim alıp yola koyulduk.
Çerkezköy'de arkadaşlarımızın evine davetliyiz bu hafta sonu onlarda kalıyoruz cümbür cemaat. Zaten ilk saatlerimizi mutfakta çalışarak geçiyor; birer kadeh şampanya doldurup dedikodu eşliğinde kanepeleri hazırlıyoruz. Keyifler gıcır, Fransız peynirleri nefis...
Şampanya içip somon fümeye doyduğumuz bu lüks gecenin sonunda herkes biraz cozurtuyor. Çocuk neşesi hepimize bulaşıp mutlu ediyor. Şampanyayı mı fazla kaçırdım, keçi peynirini mi emin değilim. Bir doğum günü de böyle geçiyor, mutlu zamanlarımız olsun...

9 Şubat 2019 Cumartesi

3516

(08 ŞUBAT CUMA)

"İnsan, ötekinin arzusuna mahkumdur."
Agah Aydın'la uzun uzun sohbet edesim var...

7 Şubat 2019 Perşembe

3515

Kış geri geldi, tam evde battaniye altına uzanıp film seyretme havası!
Ama ben erkence uyandım, sabah yogamı yaptım, kahvaltıdan sonra güne zinde başladım.
Ev işlerini toparladım, maillerime baktım, rutin işleri hallettikten sonra annemle bir ikindi kahvesi içmeye çıktım. Akşamüstü aynı enerjim kalmamıştı artık; karanlık ve depresif günler malum. Müşteri eskizleriyle günü tamamladım, düşünmem gereken diğer şeyleri bir süreliğine daha erteledim...
Güneşli ve heyecanlı bahar günleri çok yakında, biliyorum.

3514

(06 ŞUBAT ÇARŞAMBA)

Bugün gerginim biraz, içimde huzursuzluklar başladı yeniden.
Kaybetme korkusu, geleceğin belirsizliği, bir yandan hayatımı nasıl yönlendireceğime karar verememiş olmak...
Sabah zaten erken uyanamadım, gece art arda kabus gördüğüm için. Tarot açtım uzun süre sonra; yakın geçmişimde hırsızlık kartı çıkınca şaşırdım kaldım. Bu kadar olur, geçen gün yaşadığım olay resmen küçük bir dolandırıcılık bana göre. Yakın geleceğim zafer, işimde başarılı olacağıma yordum. İlk kart uykusuz gecelerimi ve kapana kısılmışlık hissiyatımı anlatıyordu, ikinci karttan gelen yardım çok güzeldi. Büyücü, Joker çıkan açılımlarda hep bir yeni başlangıç potansiyeli vardır.
Egzersizi pas geçtim, yani çok iyi başlamadım güne. Kahvaltıdan sonra elektrik kesildi birden, üstelik alt kattaki tadilatın gürültüsünden evde durulmaz oldu. Biraz ayakkabı boyayayım dedim, ama birazdan bilgisayarın şarjı bitecek, piyano bile çalamıyorum elektrik yokken!
Sinir oldum, ne yapsam bari kalkıp seramiğe gideyim dedim. Bugünü en azından böyle değerlendireyim, geçen hafta gidememiştim hem. Çok da iyi oldu, bana iyi geldi seramik atölyesi. Yaşadığım dükkandaki krizi anlattım, herkes şaştı kaldı. Sonra yeni bir vazo yaptım kendime, bir de şarap peynir sunumu yapacaktım ya onun bir kadehini hazırladım.
Kendime bir yaşam koçu buldum! Bakalım beni nasıl yönlendirecek, neler gelecek başıma, çok komik olacağı kesin.
Akşamüstü eve döndükten sonra yine stresler sardı beni, belirsizlik kadar zoru yok, beklemek kadar güç şey yok bazen.
Bu akşam da böyle olsun bakalım, çok yakında her şey değişecek ve hayatım yeniden hareketlenecek, biliyorum. Haftaya bir sürü planlarım var...

5 Şubat 2019 Salı

3513

Bu sabah daha iyi uyandım, dün gece tüm uykusuzluk ve kafa yorgunluğumun üzerine güzel bir uyku çektim. Kendimi daha güçlü hissediyorum, ama hala sinirliyim ve bu işin peşini bırakmak da istemiyorum. Sürekli dükkanı kontrol etmek zorunda hissediyorum, içim rahat etmiyor.
Sabah egzersizleri ve ekmeksiz sağlıklı bir kahvaltıdan sonra yerimde duramadım, kalkıp gittim yine. Geçen yılın maaş bordrolarını imzalattım, ne olur ne olmaz ilerisi için. Tekrar konuştum, benden habersiz bir şey yapamayacağını anladı artık.
Biraz daha rahatlamış halde döndüm eve, kafam yerindeyken okumak istediğim sosyal medya makalelerini okudum. Instagram stratejileri için hashtag listeleri belirledim, tahminimden uzun sürdü. Birkaç saatimi bu işe verdikten sonra biraz bunaldım, bir yandan websitem hakkında konuştum arkadaşlarla.
Akşamüstü de müşterilere geri dönüp eskiz yapacaklarımı belirledim, yarın yine sıkı çalışıp çok iş halletmem lazım!

3512

(04 ŞUBAT PAZARTESİ)

Sinirden uyuyamadım tabi ki, erkenden uyanıp dükkana gittim. Ağzıma geleni saydım döktüm, sinirimden konuşturmadım karşımdakini. Çok haklıyım çünkü!
"Kimdi o dünkü insanlar? Dükkanımda ne işleri vardı?" diye başladım, oranın benim dükkanım olduğunu bellettim. Kendini dükkanın sahibi sanıyor adama bak! Kirayı veren benim, hava parasını güya o veriyor diye hak iddia ediyor ama hiçbir şey verdiğini de sanmıyorum. Sözüne güvenilmez artık onun.
Benim arkamdan iş çevirmek neymiş görsün, kimle iş yaptığını anlasın. Kafasına göre iş yapamaz burada, bu dükkanda olan her şeyden ben sorumluyum bir kere devlete karşı. Cahil insanlarla iş yapmaya çalışıyoruz işte başka bir şey değil!
Nefret ettim, öfkemi kussam da rahatlayamadım sinirimden deli oluyorum kendi dükkanımda elin kadınının işlerini yaptırdığını hatırlayınca. Olacak şey değil!

Öğleden sonra ancak sakinleşip masa başına oturabildim, hava da o kadar güzel ki bugün! Akşamüstü kendime bir güzellik yapmak için çıktım bir süredir aklıma taktığım fondöten ve kapatıcıyı aldım, sonra da arkadaşımla birer çay içmeye oturduk. Bir türlü yoluna koyamadığımız biriken işlerimizden, günlük çalışma planlarımızdan konuştuk. Her şey sonunda daha iyi olacak, inanıyorum!

3 Şubat 2019 Pazar

3511

O kadar sinirliyim ki ellerim titriyor yazamıyorum!
Kendi dükkanımda tesadüfen hiç tanımadığım kadının tekinin makinasını getirmiş ve ustasını çalıştırmakta olduğunu gördüm bugün. Şaka gibi ama gerçekten böyle oldu, bir de pişkinler ki sormayın! Ama kabahatin büyüğü benim ayakkabı ustamda; belli ki onlarla o anlaşmış burayı kiraya veriyor hafta sonları.
Sinirden ne yapacağımı şaşırdım, bir yandan vitrin yapmaya gelmişiz onunla uğraşıyoruz. Kendime hakim olup işimi yaptım, ama aklımdan bir türlü çıkmıyor ve konuşmadan rahatlamam mümkün değil. Ne hakla bana sormadan benim dükkanıma birilerini getirir de çalıştırırsın be adam, sen kimsin?
Yarın ilk iş sert bir dille anlatacağım; benimle iş yapmak istiyorsa bundan sonra dükkanın anahtarı bende duracak ve kendi kafasına göre iş yapmayacak. Başkasıyla çalışmak istiyorsa kendine dükkan bulup çıksın. Nefret ettim bugün şark kurnazlarından.

3510

(02 ŞUBAT CUMARTESİ)

Bu hafta sonu çalışmam lazım diye mızmızlanıyorum biraz, geçen hafta sonları ne kadar güzeldi gezmiştik... Bu sefer dükkanı toparlayıp vitrini yapmam lazım, artık bu iş aradan çıksın istiyorum. Dükkanım tamamen şeklini alsın, benim de içim rahat etsin.
Evde biriken çok eskiden kalma ayakkabıları, kötü olmuş malzemeyi atıp eledik ve iyi durumda olanları dükkana taşıdık. Neyse ki geniş yer var, her şeyi aldı, yavaş yavaş düzen oturtuyoruz.
Bir yandan da acil yetişmesi gereken siparişler var, hızlı başladık bu aya. Akşamüstü dükkandaki işlerimizi bitirip Kadıköy'e geçiyoruz, kurdele boncuk almak bahane. Balık pazarında oturup birer biranın yanında midye tava, kalamar ve karides yemek şahane!
Akşam bir film izleyelim diyoruz; aklımda kalan Suspiria'nın yeni çevrimini açıyoruz. Başlangıçta iyi gibi de, sonunda hepten abuklaşıyor, yine tuhaf bir film oluyor ilki gibi.
Çok fazla yürüdüğüm, yorulduğum günün sonuna geldik, yarına yine işler bizi bekliyor...

1 Şubat 2019 Cuma

3509

Sabah daha da erken uyandım, saat çalmadan önce ve henüz gün aydınlanmamışken. Yataktan çıkmam yarım saati buluyor tabi kedileri sevmekten, ama o da benim huzur anım. Kalktığımdan beri hiç durmadan bir şeyler yapmış olmama rağmen akşam olduğunda bütün gün doğru düzgün bir iş yapmadan geçip gitmiş gibi hissediyorum. Bu yetişememe, yetememe hissinden kurtulamıyorum ve fazlasıyla stres yaratmaya başladı son zamanlarda. Çok fazla şeyi aynı anda yapmaya çalışmanın bedeli bu sanırım, Şubat ayı dolu dolu geçecek demiştim zaten.
Bugünün keyif vakti; piyano başına oturduğum saat ve annemin evinde  ikram ettiği mısır unlu kekini yerken Prens'le oynadığım yarım saatti.