30 Aralık 2010 Perşembe

555


İçime akıttığın pis dereyi temizlemeye çabalıyorum_
neyse ki engin bir denizim ben, tertemiz...

29 Aralık 2010 Çarşamba

554


Ancak ayakkabıyı giyebiliyorsan,
gerçekten prensessin...

553

(28 ARALIK SALI)

Evlenmeye karar verdim, 7 yıl sonra
Belki de 3...

28 Aralık 2010 Salı

552

(27 ARALIK PAZARTESİ)

Şimdi anlıyorsun ne kadar kırıldığımı, kendine saklamayı seçtiğin şeyler olduğunu öğrendiğimde,
şimdi anlıyorsun değil mi, en çok tek olmayı istediğimi, şimdi anlıyorsun sen de işte...

27 Aralık 2010 Pazartesi

551

(26 ARALIK PAZAR)

Evde sakin bir gün geçirmeyi çok özledim...

26 Aralık 2010 Pazar

550

(25 ARALIK CUMARTESİ)

"İlk doğuşum geçti gitti; bu solukta aşktan doğmuşum; ben, kendimden de fazlayım artik, ikinci kez doğmuşum ben."


549

(24 ARALIK CUMA)

Boşuna mı bunca dökülmesi saçlarımın?
Bana yedirdiğin çilekler boşuna mı?
Terlemeler boşuna mı, yatak gıcırtıları?
Uydurulan Yunanca sokak adları?
Ya öğretilen öpücük isimleri?
Kahvaltılar boşuna mı?
Serin gecelerin yağmur şıkırtıları?
Çimenlerde içilen biralar boşuna mı?
Limon kokuları boşuna mı?
Boşuna mı dökülen göz yaşları?
Sarılıp ağlamalar, gülüşmeler?
Hayali kurulan tren yolculukları?
Bütün bunlar boşuna mı?...

23 Aralık 2010 Perşembe

548

kodlar...hayatım kodlardan ibaret...

547

(22 ARALIK ÇARŞAMBA)

Beni hiç etkilemiyor doğrusu
Bu gösterişli tavırlarınız bayım,
Özür dilemek için bence artık çok geç
Ve hala yüzüme bakacak cesaretiniz
Olduğunu görmek daha tiksindiriyor beni!

22 Aralık 2010 Çarşamba

546

(21 ARALIK SALI)

Yüksek ökçelerime sordum,
"Daha kaç kişiyi çiğneyeceksiniz?"
Küstahça cevap verdiler:
"Dilediğimiz kadar!..."

20 Aralık 2010 Pazartesi

545

Üç kız kardeşten biri, doğar doğmaz başlamış ömrümün ipini eğirmeye, ikincisi ölçmekte, üçüncüsü kesecek günün birinde... İstanbul'da dolaşmaktayım; ömür ipim etrafa dolanıyor, yumak an be an sarılıyor yüzlerce yüz, ses, renk, koku, çeşni labirentinde... Baktığım her bir yüz, bakışımı yakalayan her bir gülüş, çaldığım her bir kapı yahut attığım her bir adım hafızamda farkına varmadan kaydediliyor... Hatıralar; ipte düğümler_zamana attığım her düğüm, geçeni gelene bağlayan köprü... İpteki her kesik; içimdeki bir yarık_zamanı yutan bir kara delik... Dolaşık görüntüler ve kaotik duygular arasında kayboldum. Yolumu bulabilecek miyim?...

544


(19 ARALIK PAZAR)

Abdal'ın Yolculuğu_Ölüm ile Karşılaşma (XIII)

Abdal, nadasa bırakılmış sarı bir tarlaya doğru ilerlemektedir, kafası henüz görüntülerden arınmakta... Hava soğuktur, kıştır, ağaçlar çıplak... Ardında bir iskelet görmektedir, kara zırha bürünmüş, beyaz bir ata binmiş... Onun Ölüm olduğunu tanır.
Durduğunda naçizane, sorar: "Öldüm mü?"
Gerçekte boş ve ıssız hissetmektedir.
İskelet cevaplar: "Evet, bir bakıma. Eski dünyanı feda ettin, eski kendini kurban ettin. İkisi de ölüp gittiler."
Abdal bunun üzerine düşünmeye dalar, mırıldanır: "Ne acı..."
Ölüm bunu bir baş sallamasıyla kabul eder, "Evet, fakat yeniden doğmanın tek yolu bu. Yeni bir Güneş doğuyor şimdi ve bu senin için dönüşüm vakti."
Ölüm giderken Abdal sözlerindeki doğruluğu sezmektedir. Kendisi de bir iskelet gibi hissetmektedir, olduğu her şey ondan sıyrılıp atılmış... Bu, anlamaktadır ki, tüm büyük dönüşümlerin başlama şekli, eti kemiğe dek sıyırmak, sonra kemiklerin üzerine yeniden et ve kan toplamak....

543

(18 ARALIK CUMARTESİ)

Hatırlamak istemediğim bir gün

17 Aralık 2010 Cuma

16 Aralık 2010 Perşembe

541

Ortaya çıkarmak: delillerle göstermek, ispat etmek
Ortaya çıkmak: yokken var olmak, meydana çıkmak, türemek.
Örtmek: korumak, görünmez duruma getirmek veya gizlemek amacıyla üzerine bir şey koymak.
Meydana çıkarmak: açıklığa kavuşturmak, belli etmek, bulmak.

Bir zamanlar, ancak örtüsünü kaldırınca ortaya çıkıyordu şeyler...

15 Aralık 2010 Çarşamba

540

Yaşlı ve cool bir kadın olup kocaman inatçı gülümsememle sokaklarda yürümek istiyorum!

Siyah kat kat elbisemin içine jartiyerimi, altına platform ayakkabılarımı giyip dışarı çıkmak istiyorum!

Siyah pırlantalı kedi tırnaklarımı takıp parmaklarımı bir adamın sırtına geçirmek istiyorum!

14 Aralık 2010 Salı

539

Hasta yatağımdan kalkıp şehrin tozunu attıracağım geceleri sabahlara bağlayacağım günleri sabırsızlıkla, hırsa yakın bir yaşam tutkusuyla beklerken bir bilgenin sözlerini hatırlıyorum:

"Gül düşünür gülistan olursun, diken düşünür dikenlik olursun."

Rumi

13 Aralık 2010 Pazartesi

538

Benim hala umudum var
İnkar etsem de istediğim kadar

537

(12 ARALIK PAZAR)

Nefes aldıkça boğazımın acıdığı,
uykumun arasında öfkemin kabardığı
yastığımın hem gözyaşlarıyla
hem çeşitli vücut sıvılarıyla ıslandığı
zamanın yittiği tuhaf, uzun bir gece...

11 Aralık 2010 Cumartesi

536

......
......
???
!!!!!!!!!!!!!!!

...

...

..
.

......

9 Aralık 2010 Perşembe

534

Ateşli kabuslar arasında kıvranılan sabah ezanı vakitleri
Beni bir otelin balkonunda en büyük korkumla yüzleştiren sen
Ve Galata efsaneleriyle karışan düşlerimde giydiğim pabuçlar....

8 Aralık 2010 Çarşamba

533

Merhaba ben Rana Öztok,
Bugün sizlere Galata Kulesi'ni çizerken
Bir yandan da hikayesini anlatacağım
Ahşaptan yapılan ilk Bizans kulesinden
Gözü dönmüş haçlıların yıktığı ve ardından
Cenevizlilerin yığma taş tekniğiyle yeniden yaptığı
Bu 70 metrelik yangın gözetleme kulesi
Neler görmüş neler geçirmiş dinleyeceksiniz
Fatih'in karada yürüyen gemilerini gören
Kulenin zindanında kimin kanı aktı ya da
Kazıklı Eflak Voyvodası'nın kafatası
Nasıl olup da kule dibine gömüldü
Voyvoda caddesinde yürürken ağır ağır
Esrarlı efsaneleri birer birer anlatacağım...

7 Aralık 2010 Salı

532

Sen hayatımda olursan; insanlara, her şeye ve kendime daha fazla inanabilirim, diye düşünmüştüm. Hayata daha sıkı tutunabilirim sanmıştım.

Öyle olmadı. Sen olduğun için, her şeye ve herkese, hatta kendime daha az güveniyorum şimdi.

531

(6 ARALIK PAZARTESİ)

3 Vakit:

Kuşluk: Unutulmuş vakit
İkindi: Uyanılmış vakit
Dem: Uyuşulmuş vakit

5 Aralık 2010 Pazar

530

İlan:

Her şeyi benle birlikte keşfetmeye hevesli, yazgısını bütünüyle kabul etmiş ve hatta başına gelenlerin tümünü seven, "iyi" ya da "kötü" gibi ayraçlara ihtiyaç duymayan, hayatta ne yaparsa yapsın bunda bir dağa tırmanma olan, bir de mümkünse hafif etli, ensesi kalınca adam aranıyor

529

(04 ARALIK CUMARTESİ)

Yağmura karşı rüzgara karşı yürüdük
Hava bozacak demişlerdi, bozmuştu işte
Kedere doğru, çaresizlik içinde yürüdük
Ben birini bekliyordum, o birini arıyordu
Kış gelecek demişlerdi, gelmişti birden
Ben birini özlüyordum, o birini düşlüyordu

4 Aralık 2010 Cumartesi

528

(3 ARALIK CUMA)

γνῶθι σεαυτόν:*

Beceriksiz adamlardan nefret ediyorum,
Kendini tanımayan insanlarla tanışmak istemiyorum.

Nedense, hayatıma şöyle ya da böyle giren tüm "güçlü" adamlar,
Kısa süre sonra güçsüz, iradesiz zavallı mahlukata dönüşüyorlar.
Bir şekilde kabul etmeliyim, sanırım "iyi" bir anne değilim.




*γνῶθι σεαυτόν: "Kendini tanı" anlamındaki Yunan atasözü. Delphoi Apollon Tapınağı'nda yazar.

2 Aralık 2010 Perşembe

527

Karmançorman ve kendimden kaçar halimde
Kendinden habersiz bir kız beni bol bol güldürdü.

1 Aralık 2010 Çarşamba

526

Hayatın baş döndürücü hızına kapılıp hiç düşünmeden geçirdiğin
günlerin gecelerinde, kendi içine düşmekten korkmak...

Ve bir soru: Neden ikisi bir arada olmuyor?
Neden ya yatakta huzurluyum, gülüyorum
Ya da dışarıda koşturuyorum, çalışıyorum-
Birini yaparken öbürünü özlüyorum, neden?