30 Haziran 2011 Perşembe
29 Haziran 2011 Çarşamba
736
Bu sabah yanında uyandım, öpücüklerle omuzlarım, kahvaltıyla göbeğim şımartıldı...
Baktım, çenenden-gerdanından-kulaklarına varan gülüşüne, gevşemiş bir mutluluk vardı...
27 Haziran 2011 Pazartesi
734
Eline doğmuş birini -kendinde artık olmayanlar için belki de-daha fazla sevmek, daha bir beğenmek...
Kendi yapamadıklarını onun yapacağını umut etmek, onun daha cesur olabileceğini hayal etmek...
Onun sen gibi kırılmayacağını düşlemek, hayatın ona daha az değeceğini, daha az derin izler bırakacağını sanmak...
Annelik böyle bir şey olacakmış demek, kuzenime mezuniyet ayakkabısı seçerken sezdim bunu bu akşam.
26 Haziran 2011 Pazar
733
Ayakkabı filan yok, bugün kapalıyız!
Kaprisli ayaklarınız bir kaç gün daha bekleyiversinler-bugün onları düşünmüyorum.
Onun yerine tembellikle geçireceğim bütün günü, filmler izleyeceğim beni masal dünyalarına götüren, ciddi filmlere tahammülüm yok bugün.
Boşuna dürtmeyin, arayıp sormayın, bugün kapalıyız!
732
(25 HAZİRAN CUMARTESİ)
Güzel bu akşam Kadıköy, yağmurlu.
Yağmurun yolda aniden bastırması bile güzel, bize sürpriz yapması, gece planlarımızı değiştirmesi...
Yan masadaki sap adamlar grubu bile sorun değil, atılan laflar ya da telefonumu istemeye cüret edenler...
Kadife sokak güzel bu gece, koşuşturan insanlar, yağmurda başlarını örtmeye çalışanlar, sonra şu bisikletli çocuk, ikide bir geçip duran, arkamızda duyduğum en garip Fransızcayı konuşan gençler ve espadril ayakkabıları güzel, şu karşımda duvara yaslanmış gözlüklü çocuğun geçen kış çizdiğim erkeğe çok benzemesi güzel, içimde huzursuz eden bir sesin konuşmaması güzel, gece vakti bir adamın çok belirli bir yerinin tadını özlemem güzel...
24 Haziran 2011 Cuma
731
Bir Dans Gösterisi İzlenimleri
İspanyol bir minik kız, somurtkan suratıyla önüne bakarak önce bir kaç dakika oturdu sahnedeki sandalyesinde, saçında kırmızı gül vardı, sonra müzikle beraber uyanır gibi kalktı, öne yürüdü, kollarını kaldırıp döndü, büyük bir ciddiyetle başını, belini kıvırdı, selam verdi...
730
(23 HAZİRAN PERŞEMBE)
Senin Kabusların-Benim Kabuslarım
Gecenin tam yarısı inlemelerinle, haykırdığın isimle uyanıp sana sitemkar, "Rana ben..." diyerek ve okşayarak seni sakinleştirmek istediğimde, içten içe senin kabuslarından ben korkuyordum ve sen uykuya daldıktan sonra ben saatlerce karanlıktan korktum...
Gece yarısının sabah kaybolan sisli gerçekliğinde, seninle sarmaş dolaş otururken bana yanlış isimle seslendiğinde sana kızmadan "Anlat..." deyince ben ve "Onun bakış açısı farklı..." diye anlatırken sen başka bir kadını bana, aslında ben içten içe kendi kabuslarımın gerçekliğinden korkuyordum ve günlerce karanlıkta ağladım...
22 Haziran 2011 Çarşamba
20 Haziran 2011 Pazartesi
727
Babalar Gününde Bir Babanın Ölümü:
Biraz rahatladım, ama ben daha başka hayal ediyordum seni karşılayacağım akşamı.
Sarılmayı istemiştim sana, bunca şeyden sonra. Yıpranmışsındır, üzülmüşsündür, ağlamışsındır, kim bilir neler neler düşünmüşsündür...
Teselli etmek istemiştim seni, ne kadar teselli edilirse işte...
Ölümün tesellisi yok, bunu en iyi bilenlerden biri benim.
Bana kızgındı sesin, bencilsin diyordu-
Ben oysa hepiniz için tek tek ayrı ayrı göz yaşı döktüm, karısı için, kardeşi için, senin için, en çok kızı için...Hep kızını düşündüm, biliyor musun?
Benim babam öldüğünde ne kadar öksüz kaldığımı hatırladım, dünyada yapayalnız kalmışlığın sızısını...Bir daha hiç göremeyecek olmanın nasıl bir şey olduğunu algılamaya uğraşmıştım, aklım almamıştı. Bu hasret benim çocuk aklıma sığmamıştı.
Bencil diyorsun, nasıl dersin bunu!?
Ben hepiniz için tek tek ağladım, sen şimdi üşümüşsündür diye ağladım, yorgundun, açtın, başın dönüyordu giderken.
Onca şey geldi başınıza yolda, lanetli haftasonu bu ya-arabanız bozuldu defalarca yolda kaldınız, yetişemediniz hastaneye, ben hepsini düşündüm burada, bilmiyor musun?
Bana yıllar sonra akrabalardan bir kadın geldi dedi ki: "Kızım amcana kızma-sade sen değil, o da babasını kaybetti."
Ben o an anladım babamın herkese baba olduğunu.
Ölen dedemin ardından en büyük ağabey olarak babacılık oynadığını...
Ben anladım, kızamam amcama artık hiç, o da öksüz bir çocuk sonuçta.
Onun için bencil deme bana-
Belki senden iyi anlarım ben şimdi onları...
belki senden çok acıdı benim canım, bencil deme bana...!
18 Haziran 2011 Cumartesi
16 Haziran 2011 Perşembe
723
Stajyer günlükleri
2. hafta,9. gün
Bugün öğlen arasında son defa Güneşli kıraathanesine gidip inşaat işçileriyle beraber kahvelerimizi içtik...Çünkü stajerlerin öğlen arasında dışarı çıkmaları yasakmış. Neden diye sormayın-çalışanlar sabahtan akşama kadar aynı sandalyeden kıçlarını kaldırmadan, yemek arası bile vermeden ömür çürüttükleri için belki de, hınçlarını kendilerinin isteyip de yapamadıklarını yapmaya cüret eden daha genç ve güzel kızlardan alıyorlarmış...
Bugün öğleden sonra sevimli çikolata tasarımcımız beni model olarak kullandı-deri biker ceketleri, trençkotları giydirdi, düğmeledi, evirdi çevirdi, inceledi, çıkardı... Gülümsedim-neden diye sormayın-belki de hasret kalıyor insan tonsürton griler arasında bir renk darbesine,kendini anlayacağını sezdiği bir yabancının günaydın demesine...
15 Haziran 2011 Çarşamba
722
Hayat Yerine:
onun yerine gezdim dolaştım, geç ve uzun bir kahvaltı ettim,
onun yerine sevgilimin bana çilek yedirmesine izin verdim,
onun yerine bana çilek yedirdi diye onu öptüm, hem de çilekli öptüm,
sonra şehre indim, yürüdüm, terledim, yoruldum, insanlarla konuştum,
bugün hayatın yerine durdun, bir ara verdim...
721
(14 HAZİRAN SALI)
Bugün, ucunda senle çimenlere serilmek var, mehtaba karşı deniz kokulu meltemi içime çekmek var diye katlanılabilir oldu...
Bu sabah, gecesinde koynuna sığınıp, küçücük kalıncaya dek kuytunda saklanıp huzurla uykuya dalacağım diye uyanılır oldu...
Bütün saatler, akşama birlikte vişneli-kavunlu dondurmayı dil üstünde kaydıracağız diye, sonra yapış yapış öpüşeceğiz diye geçer oldu...
13 Haziran 2011 Pazartesi
12 Haziran 2011 Pazar
10 Haziran 2011 Cuma
717
Sevgili staj günlüğü;
ben ilk haftanın son gününü
Alman bir genç kızın hemoroidlerini kaşımasını okuyarak doldurmaya çalıştım
Bazen gerçekten hayat bomboş olabiliyor!
Ama-aklıma bir sürü taze fikir geliyor, bu güzel...
9 Haziran 2011 Perşembe
716
Dün gece sırf şımartılmak istediğimden ve biraz da inadımdan, geç vakitte sarhoş ve yorgun kapısını çaldığım, geceyi yatağında geçirip sabahın köründe uyandırdığım ve buna rağmen beni baharatlı tost yapıp otobüste midem bulanmasın diye yanıma vererek uğurlayan bir sevgilim var.
Mutluyum sanırım...
715
(08 HAZİRAN ÇARŞAMBA)
Kudurmuş gibi, sabah 5:30da kızarmış gözlerle başlayan ve 5 saat yol tepilen, 10 saat çalışılan bir günün sonunda, inadına Taksim'e geçtim! 2 bira içtim, 2 laf ettim ama aslında, kendime bir şeyi ispat etmiş oldum-hiç bir şeyi kaçırmam eğer istemezsem!
Hayattan da geri kalmam!
7 Haziran 2011 Salı
6 Haziran 2011 Pazartesi
5 Haziran 2011 Pazar
712
"İş"ten önce son pazar kahvaltısı; babaanne usulü karışık yumurta ve nutellalı ekmek:tam bir çocukluk şımarıklığı!
Akşam çökerken içimize çöreklenen sinsi endişeyi dağıtmak için muzlu-çilekli-limonlu dondurma eşliğinde kız kıza sohbet:aslında ikimiz de sadece huzur arıyoruz...
3 Haziran 2011 Cuma
2 Haziran 2011 Perşembe
709
Beni yatakta bekliyordu,sıcacık...!
Kahvaltıda Sezen Aksu çaldı: "Evime götürdüm yatağımda-Kasığından öptüm seni"
Cemal Süreya söylüyordu...
Düşündüm, Cemal'e nazire yapacağım, içimden geldi, naçizane!
Bir deneyeyim:
Çimenlerde oturduk
Ensenden öptüm seni
Sonra kapını çaldım
Kahvaltıda öptüm seni
Yatağa yatırdım öptüm
Sıcağından öptüm seni
Sahile indirdim, serindi
Rüzgarından öptüm seni
Yüzünde izler vardı
Yaralardan öptüm seni
Dudakların kanamış
Kabuğundan öptüm seni
....
....
....
708
(01 HAZİRAN ÇARŞAMBA)
Çimenlerde sarıla devrile öpüştüğümüz, küçük oyunlarla birbirimizi kışkırttığımız, çocuklar gibi patates kızartmasıyla beslendiğimiz, güneş altında 3 birayla sarhoş olduğumuz güzel gün :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)