28 Eylül 2020 Pazartesi

4115

Kendime verdiğim sözler:

"Yapamadıklarımı tekrarlamaktan vazgeçeceğim, yetişemediğim şeyleri saymak yerine yapabildiklerime odaklanacağım. Olamadıklarım için hayıflanmak yerine sahip olduklarıma memnun olmayı seçeceğim. Kendimi yetersiz hissettiğimde şikayet etmek yerine daha anlayışlı davranacağım kendime, bir çocukla konuşur gibi..."

4114

 (27 EYLÜL PAZAR)

Bugüne ne kadar güzel başladım aslında; harika bir sabahtı, şahane bir ışık vuruyordu odamıza, yoga yaptıktan sonra kahvaltı etmek keyifliydi, hava ılık ama bunaltıcı değildi, terasta fotoğraf çektik...

Ne olduysa öğleden sonra bir enerjim düştü; çabaladığım hiçbir işte ilerleyemediğimi düşündüm, sosyal medya için fotoğraflardan bir türlü seçemedim, birkaç saat harcadığım bitki bakımı konusunda kafamı netleştiremedim, sanki bugünü boşa geçirmiş gibiydim...

Akşamüstü lutenica yapmaya başladık, ama tencerenin dibi tuttu, hani sanki neye elimi atsam başarısız oluyorum gibi gelmeye başladı. Emek harcadığım her şey boşa mı gidiyor, ben nelerle uğraşıyorum böyle?... Kendimi zor durdurdum ve akşamki zihin eğitimi workshopuna odaklanmaya çalıştım.

Dünkü uzun girişten sonra bu akşamki ders daha derinlikliydi bence, bir sürü notlar aldım ve ödevler belirledim. Kendime tutabileceğim sözler vermeye karar verdim ve bir yola girdiğimi, yeni yeni keşfettiğim bir gizli kıta bulduğumu hissettim...

27 Eylül 2020 Pazar

4113

 (26 EYLÜL CUMARTESİ)

Dün geç yattık ve ben yeterince uykumu alamadığım için mi, içimdeki hayal kırıklığı yüzünden mi bilmem, kendimi fazlasıyla yorgun hissediyorum. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor, bitkinim ve hastalanmaktan korkuyorum. 

Kendimi toparlayabilmem akşamüstünü buluyor, alacaklarımı alıp Emirli'ye geldiğimizde hava mis gibi. Ortalık sessiz sakin ve bahçedeki salıncakta biraz oturmak, kahve içmek çok iyi geliyor. Bugün hiç çalışasım yok, akşam bir eğitime katılacağım. 

Heyecanla beklediğim bu zihin eğitimine başlangıçta çok kendimi veremiyorum, belki yeni bir şey öğrendiğimi hissetmediğimden. Sona doğru birkaç kilit cümle kalıyor aklımda: "Ressam resmin içinde, her şey aynı zihnin parçası..."

4112

 (25 EYLÜL CUMA)

Eylül ayı paldır küldür geçip giderken ben bugün bir süredir yapamadığım şeylere vakit ayırabildim. Güne ejderha yoga serisi ile başlayıp kahvaltıdan sonra biraz piyano çaldım. 

Gün içinde yine birkaç işe koşturdum, aşırı detaycı bir gelin adayının ayakkabı siparişini boyadım ve akşam arkadaşlara yemeğe gittik. Sanırım herkes için zor bir süreçten geçiyoruz; çalışanlar ayrı çalışmayanlar ayrı bunalmış vaziyette... 

Ben hep kendi yoluma gitmeyi seçtim hayatta...

24 Eylül 2020 Perşembe

4111

Çiçek bakımı 101 dersine başlamış gibiyim birkaç gündür; videolar izleyip notlarımı alıyorum, farklı malzemeler edinip balkonu yenilemeyi planlıyorum...

Dün yeni bitkiler aldım, bu sabah da bozulanları söküp attım, saksıları hazırladım. Kedileri bir süre balkondan uzak tutup burada bitkiler için güzel bir ortam yaratmaya çalışacağım. Sonbaharda yapmak istediklerimden biri de bu.

4110

 (23 EYLÜL ÇARŞAMBA)

Rüyalarımda hala yaşayan bir babaannem, hala beni aşağıda kapı önünde bekleyen lisedeki erkek arkadaşım, hala kendimi rahat ve ait hissettiğim bir ailem var. Özlediğim mutluluklar, beni ben yapan kişiler...

Artık hayatımda yoklar ve bazen çok yalnız hissediyorum, sırf bu yüzden kendi ailem olsun istiyorum, her koşulda yanında kalacağım ve hep çok seveceğim biri, güvendiğim biri, yanı başımda...


22 Eylül 2020 Salı

4109

Ne kadar yazsam az; en sevdiğim mevsim...

Bu mevsimde babamı kaybettim, bu mevsimde okulu kazandım ve bu mevsimde evlendim. Hayatımın en unutulmaz anıları hep Eylül'dedir...

21 Eylül 2020 Pazartesi

4108

Geceleri sürekli uyanarak geçirdiğim için güne yorgun başlıyorum, bir de hava değişimi mevsimi-biraz halsizim bugün. Öğlen dişçi randevumuza yetişiyoruz; yüksek güvenlikli adli hastaneye girer gibi dezenfekte işlemlerinden geçerek giriyoruz dişçiye. Halimiz komedi, diş temizliğinden sonra biraz hava almaya ihtiyacımız oluyor. 

Bu mevsimde yürümek çok güzel, kahve içmek için bir yere oturuyoruz. Çikolatalı kruvasanı hak ettiğime inanıyorum, inanmak istiyorum. Eve döndüğümde o kadar yorgun düşmüşüm ki, sanki ne yaptım? Vitaminlerimi içip yemek yaptıktan sonra masa başı işlerime bakıyorum.

İçimde günlerdir aynı heyecan...

4107

 (20 EYLÜL PAZAR)

Komşularla kahvaltıya davetliyiz bu sabah, limonata gibi derler ya-öyle bir Eylül havası, Emirli'de bahçede masa kurulmuş.

Hayatımın kontrolünü elime alamadığımdan yakınıyorum sabah, erken bir kahve demleyip salıncakta otururken. İstediklerimi yapamıyorum bir süredir, hayat ne getiriyorsa onu yaşıyor gibiyiz daha çok.

Kahvaltıdan sonra yağmur çiselerken kalkıp lutenitsa yapmaya girişiyoruz; mangalda közlenen patlıcan ve biberler, kavrulan havuçlarla beraber kaynayan domateslere ekleniyor... Mutfağı muhteşem bir koku sarıyor; karı koca hararetle çalışıyoruz. Soyması, doğraması biraz zor ama bu lezzetin eşi benzeri yok. Komşulara birer kavanoz götürüyoruz, sonra da kendimize ait pazar akşamımız başlıyor...

4106

 (19 EYLÜL CUMARTESİ)

Sonbaharın ilk palamudu, terlemeden ilk yürüyüş, hafiften bahar yorgunluğu, akşamüstü mangal sofrası, komşu dedikoduları...

4105

 (18 EYLÜL CUMA)

Bu sonbaharın projelerinden biri de; balkondaki bitkilerimizi elden geçirmek, saksılarını değiştirmek ve yaşatamadıklarımı yenileyip güzel bir ortam yaratmak.

Bazen ne olduğunu bile anlayamadan gayet iyi büyüyen çiçeklerim birden yaprak döküyor, biraz daha ilgilenmem gerek kendileriyle... Kediler için de zararlı olan bitkileri öğrendik, şimdiye kadar yaprak kemiren kedilerimiz için ciddi risk oluşturduğunu duyunca iyice endişelendim. Bir düzenleme yapmamız lazım acilen.

Akşam geç saatte Dirmit gözünden 3. operasyonunu geçirdi; içime dert oluyor bu hali. Pandeminin başında onu Erenköy'de bulduğumuz günden beri genel durumu iyileşse de, morali düzelse de, gözü aynı sanki, belki daha kötü. Ona yeterince iyi bakamadığımızı düşünüp geriliyorum ve bu sefer tamamen iyileşmesi için sıkı tutacağız damlalarını.

17 Eylül 2020 Perşembe

4104

Koşturmacadan geriye kalan hayatıma neler sığdırabilirim?

Bunca telaşa ve bu kadar çok işe rağmen nasıl heyecanımı koruyabilirim?

Bu kadar tüketmeye gerçekten gerek var mı?

16 Eylül 2020 Çarşamba

4103

Sabah keyifsiz uyandım, dün akşamki konuştuklarım aklımda. Kendime fazla mı yükleniyorum acaba yoksa tam tersi, gerçekten tembel miyim? Bazen oyalandığımı fark ediyorum ve hala zaman yönetimini beceremediğim için kendime kızıyorum. Bazen de tek kişi nasıl bunca işe yetişsin ki diyorum. Hem ev işleri, hem kendi markanı yönetmek, müşterilerle ilgilenmek ve ürünleri hazırlamak, bir yandan sosyal medya tarafına kafa yormak ve sürekli güncellenen e-ticaret dünyasına ayak uydurmaya çalışmak... 

Bir yandan her sabaha yoga ile başlamak istiyorum, her gün sağlıklı yemekler hazırlamak ve kendimi iyi hissettiğim şeylere vakit ayırabilmek; piyano çalmak, kitap okumak, sahilde oturmak, arkadaşlarımla kahve içmek... 

Bütün bunları dengeleyebildiğim zaman sanki her şey yerine oturacak, ama henüz yapamadım bir türlü. Son seneyi tamamen bu konuyla uğraşarak geçirdim diyebilirim; günlük rutinler ve zaman yönetimi.

2021'den ilk isteğim; bunu artık oturtmak.

4102

 (15 EYLÜL SALI)

Akşam saatlerinde geldik bahçemize, salıncağa oturduk... Yavru kediler ortada yoktu, biraz keyfimiz kaçtı o yüzden. Sohbet ederken göz göze bakamayacak kadar yorgun olduğumuzu fark ettim; neye yetişiyoruz bilmem... Ne yapıyoruz da zaman bu kadar hızla akıyor gün içinde ve nasıl oluyor da hala yetiştiremiyoruz işlerimizi? Aylardır yapmak istediğim birkaç şey var; hem kişisel hem işle ilgili birkaç konu... Hiçbirinde ilerleme kat edemediğimi fark ediyorum şimdi. Ne kadar uğraşsam da istediğim yere gelemediğim konular var, yeterince motive olup çaba sarf etmediğim konular da... Ben hepsine yetişmeye çalışırken ve kendimi sürekli hırpalarken hayat geçip gidiyor...

Bu sene farklı biraz, hepimiz farkındayız sanırım. Ben de sene sonuna kadar hem zihnimi biraz terbiye etmek hem de yakın gelecek planlarımı elden geçirmek niyetindeyim. Evde arınmak, bedenimde arınmak, içimde arınmak...

14 Eylül 2020 Pazartesi

4101

 Yorgun uyandığım bir pazartesi, tam da tatil sonrası işlere geri dönüş depresyonu ve hafta içinde bitirilmesi gerekenlerin telaşı...

Enerjim o kadar düşüktü ki bütün günü doğru düzgün iş yapamadan geçirdim, yarından itibaren umutluyum kendimden. Hayat ne kadar çabuk geçiyor ve ne kadar az şey sığdırabiliyoruz...

4100

 (13 EYLÜL PAZAR)

Dünden sonra kendimizi biraz toparlayabildik, yola çıkmadan önce son bir deniz yapalım dedik. Öğlene kadar hala yakıcı Eylül güneşinin ve serin suyun tadını çıkardık, sonra toplanmak 2 saat sürdü. Her seferinde yorgunluk oluyor ama, yine de değiyor buraya gelmeye bence...

Akşamüstü dönüşe geçtiğimizde hava kapalıydı, civarlara yağmur yağıyordu belli ki. Yolda bir gökkuşağı görünce iyi şansa yordum bu sürprizi, sonbahar bize güzellikler getirecek!

Akşam kedilerle kavuştay yaşadık, uslu durdukları için hepsini çok sevdik...

4099

 (12 EYLÜL CUMARTESİ)

Dün aniden gelişen olaylar ailemize bomba gibi düştü ve beni de herkes gibi huzursuz etti... Neden ailemle alakalı kendimi bildim bileli bir sorun var hep? 30lu yaşlarıma kadar benim ailem en mükemmeli sanarak yaşadım ve yetişkinlik çağım bana ne yazık ki aksini öğretti. Gelecekle ilgili kurduğum tatlı samimi hayaller bir kez daha sarsıldı. Zemin kaygan ve ikide bir altımdan çekiliyor gibi hissediyorum, bir türlü güvende olamıyorum...


4098

 (11 EYLÜL CUMA)

Karaağaç pazarı ufak ve tenha, fiyatlar İstanbul'la yarışır. Yine de burayı seviyorum; domates, salatalık, topan patlıcan, salça, kabuklu badem, üzüm alıyoruz tezgahlardan. Bizim peynirci kardeşlere yine uğrayıp sepet peyniri, İzmir tulumu, taze keçi peyniri alıyoruz.

Alışverişimizi bitirip eve döndükten sonra biraz çalışıp yine akşamüstü sahile iniyoruz. Bu hafta deniz suyu serin, ama tertemiz... Bu akşam balık yiyeceğiz; balıkçıya uğrayıp midye dolma ve barbun seçiyoruz. En sevdiğim mevsim!

4097

 (10 EYLÜL PERŞEMBE)

Biz evde değilken evde temizlik olunca ister istemez geriliyorum, kedilere bir şey olur mu diye korkuyorum. Pencereyi açık unutur mu diye aklım hep orada...

Bugün de yine gündüz evde geçti; biraz çalıştım ve akşamüstü denize indikten sonra yemeğe gittik. Artur klasiklerinden Göl Gazionosu, ardından dondurmacı...

10 Eylül 2020 Perşembe

4096

 (09 EYLÜL ÇARŞAMBA)

Evi fena bulmadık; bahçe de ilk seferki kadar perişan değil. Tam 1 ay sonra yeniden buradayız ve sanki hiç ayrılmamışız gibi... 

Gündüz temizlik ve alışverişle geçse de, burada olmak yeter, hep diyorum. Bu manzarada ve sessizlikte çalışmak bile daha güzel. 

Ancak akşamüstü denize inebiliyoruz, plaj tenha ve güneş artık yakmıyor. Hava çok rüzgarlı olduğundan deniz soğuk. Bu mevsimde genelde çok ılık ve sakin olur oysa, dün gece fırtınalıydı. Yine de yüzüp suyun tadını çıkarıyoruz, biraz kumsalda oturup gün batımına yaklaşırken eve dönüyoruz.

Bu akşam mangal yakılacak, köz patlıcan biber salatası, taze roka, domates... En güzel mevsimdeyiz, en güzel yerdeyiz!

4095

 (08 EYLÜL SALI)

Gündüz hızlıca son işleri toparlayıp hazırlanıyoruz, akşamüstü yola çıkacağız. Çiçekleri sulayıp kedilerin mama ve sularını yenileyip arabaya biniyoruz; önce Emirli'den bir iki şey alacağız, ardından istikamet Artur!

Yol kısa sürse de geç çıkabildiğimiz için, bir kahve molasıyla birlikte akşam varıyoruz eve. Serinlemiş ortalık, tek tük gidenler olmuş ama yine de dolu sayılır site. Temizliği yarına bırakıp bu geceyi dinlenerek kapatıyoruz...

4094

 (07 EYLÜL PAZARTESİ)

Bütün temposuyla süren hayatımıza bu akşam bir konser planı renk katıyor; tatil öncesi yorgunluğumuza rağmen heyecanlıyız. Bu yıl sanırım ilk ve belki tek konserimiz olacak; Babazula'yı boğaza karşı dinleme keyfine varacağız. 

Özlediğim şeyler: 1. Boğaz tarafında olmak-havası yeter

2. Konserde ön sırada dans etmek

3. Topuklu ayakkabı giymek

Gayet mesafeli açık hava konseri bana şunu düşündürüyor; önceden takip edip planlarsak, bu koşullarda bile hayatın tadını çıkaracağımız aktivitelere katılabiliriz.

6 Eylül 2020 Pazar

4093

Emirli'de sakin bir sabaha uyandık; güneşli ama serince bir Eylül sabahı terasta yoga yaptık. Ardından bahçeye kahvaltı sofrası kurduk, ne güzel...

Yavru kediler çok mutlu bizimle, Dirmit'in gözü iyileşiyor gittikçe, göl sessiz ve keyfimiz yerinde. Kahve, salıncak, kitap, meşe gölgesi-daha ne olsun?

4092

 (05 EYLÜL CUMARTESİ)

Nedense inanılmaz yorgun başladım güne; gözlerim dinlenmemiş, yogadan sonra her tarafım ağrıyor...

Onun dışında keyfim yerinde, kahvaltıdan sonra evde biraz işlerle uğraşıyoruz. Piyanoda yeni parçaya başlayacak zihin açıklığım yok, eski Beethoven sonatını yeniden çalışıyorum, hala istediğim gibi mükemmel değil.

Akşamüstü enerjimi toplayıp Emirli'ye yola çıkıyoruz, yakındaki mahallenin kasabını komşular önermişti, oraya uğrayacağız. Uzundere tarafında çöplerle dolu bir piknik alanı ve aşağısında onlarca aç köpek... Ne kadar kalbim kırılıyor anlatamam, hepsine yetişmek mümkün değil, onları kaderlerine terk etmek çok acıtıyor. Birkaçını biraz besliyoruz, elimizden geldiği kadar.

Arkadaşımız da gelince keyfimiz yerine geliyor birden; hemen mangalı yakıp hızlıca sofra kuruyoruz. Basit rakı sofrası en güzeli: kavun, peynir, salata, közde patlıcan. 2 dubleye eşlik eden klasik Türk müziği, gevşetince hepimizin uykusu geliveriyor. Keyifli bir akşamla sonlanan gün...

4091

 (04 EYLÜL CUMA)

Uzum zamandır kuaföre gitmemiştim, bugünkü işlerin arasına sıkıştırdım ve çok iyi geldi. Güzellik bir ihtiyaç gerçekten, ya da en büyük lüks...

Akşam yine uzun zamandır yapmadığımız bir şey yaptık; eskiden son derece sıradan sayılacak bir aktivite: dışarıda yemeğe çıktık. Yeni normal hayatımızda ilk restoran deneyimimiz oldu. İstanbul manzarası nefisti, sadece havası yeter bu şehrin. Bir kadeh beyaz şarap yanına balık, biraz sohbet; mutlu olmam için yetti de arttı bile.



3 Eylül 2020 Perşembe

4090

 Sabah kendime hatırlatmak istediklerim: "İnsan nereye giderse gitsin kendinden kaçamaz."

"Dışarıdan görünen her zaman biraz sahtedir, kimsenin içi bilinmez."

"İnsanın senede 1 gün efkarlanmaya hakkı vardır; ayrıldıklarını anmaya-ama ayrılık yoktur aslında..."

4089

 (02 EYLÜL ÇARŞAMBA)

Yaz sonu sıcakları bunaltırken, bir yandan Eylül planları yapılıyor.

Yetişilmesi gereken işler varken, bir yandan hayaller kuruluyor.

Hayatımdan çıkan insanlar oldu, kalanlar belli oldu. 

Bir yandan arınırken bir yandan yeni güzelliklerle doldurmak istiyorum buradaki kısıtlı zamanımı...

2 Eylül 2020 Çarşamba

4088

 (01 EYLÜL SALI)

Yılın en sevdiğim zamanı geldi; hasat ve göç mevsimi, hazırlık ve arınma mevsimi, öğlen hala yaz ama akşamlar serin eser mevsimi, akşamüstleri közde mısır ve kahvaltıda üzümle peynir mevsimi, hafta içi tenhalaşan adada çamların altında kitap okuma mevsimi, kızıllaşan Güneş ışığının vurduğu Boğaziçi'nin en güzel mevsimi...

Eylül'ün güzelliğine yaraşır bir ruh haliyle yaşamak niyetiyle...

1 Eylül 2020 Salı

4087

 (31 AĞUSTOS PAZARTESİ)

Ay sonu, yaz sonu, hafta başı...

Hasat dolunayı yaklaşırken, sadeleşme vakti geliyor...

Alttan alta güz havası kendini hissettiriyor...

Hayatımda daha fazla yer vermek istediklerim...

Atık bırakmaya niyet ettiklerim...

Beklediklerim, beklemediklerim...

Hoşgeldin Sonbahar