30 Aralık 2020 Çarşamba

4208

Bugün itibariyle haftanın ve yılın son kargolarını vermiş ve işlerden biraz uzaklaşmış vaziyetteyim. Yılbaşı organizasyonunu düşünmeye başladım; hediyeleri paketledim, mezeleri önden hazırladım. Umuyorum çok keyifli bol kahkahalı geçer ve yeni yıla enerji dolu gireriz!


4207

 (29 ARALIK SALI)

Daha pazartesinin yorgunluğunu atamadan salı tüm hızıyla başladı, gümrük kurallarına kafa yorduğum, bankacılık işlemleriyle uğraştığım bir gün oldu. 

İşleri toparladıktan sonra yılbaşı moduna girmek ve keyifli vakit geçirmek için sabırsızlanıyorum!

28 Aralık 2020 Pazartesi

4206

2021 hayallerimi düşünmeye başladım bugün, yeni yıl hedeflerim aklımdan geçmeye başladı.

Pazartesi rutinimize sabah kedileri parka bırakmak eklendi, normalden biraz daha yorgunum ama keyfim yerinde. Tüm kaygılarıma ve eksiklik hissime rağmen mutlu olmayı seçiyorum.

4205

 (27 ARALIK PAZAR)

Yine çalışamadım, hafta sonu komşularla, köpekleri beslemekle ve evi temizlemekle geçti... Yan tarafta yine suları yoktu ve yine çok açtı hayvanlar, yorulduğumu hissediyorum artık. Umarım bir çare bulunur en kısa zamanda ve bizim de yükümüz hafifler.

Yılbaşı kurabiyesi yapacak vakti buldum yine de arada, evi yılbaşı için elimizden geldiğince temiz bıraktık. Haftaya keyifli birkaç gün için yeniden bir aradayız!

4204

 (26 ARALIK CUMARTESİ)

Komşularımız kahve yapıp gelince bahçeye sandalyeleri atıp biraz mola verdik biz de bugün, iyi geldi. Yaşıtımız olan bu sempatik çiftle sohbet etmeyi seviyoruz, şimdi onlar da kedi sahiplendiler. Hava Aralık değil de mesela Ekim başı gibi; ılık bir esinti... Meşede yaprak kalmadı ama henüz kar hiç düşmedi.

Akşam yeni diziye başladık; Kalifat. Bir zamanlar kabuslarımın konusu olan sahneler beni epey gerdi, sürükleyici ama izlemesi benim için zorlayıcı bir dizi. 

4203

 (25 ARALIK CUMA)

Yine haftanın son günü sokağa çıkma yasağı başlamadan önce tüm hazırlıkları halledip Emirli'ye gitme telaşındayım. Bu kez evde yalnız olduğum için tüm işler bana kaldı; alışveriş yapmak, evi derli toplu bırakmak ve götüreceklerimizi arabaya yerleştirmek...

Bütün gün böyle geçti, akşam bizi heyecanla bekleyen ufaklığa kavuşmak en güzeliydi!

24 Aralık 2020 Perşembe

4202

somewhere i have never travelled,gladly beyond
any experience,your eyes have their silence:
in your most frail gesture are things which enclose me,
or which i cannot touch because they are too near
 
your slightest look easily will unclose me
though i have closed myself as fingers,
you open always petal by petal myself as Spring opens
(touching skilfully,mysteriously)her first rose
 
or if your wish be to close me,i and
my life will shut very beautifully,suddenly,
as when the heart of this flower imagines
the snow carefully everywhere descending;
 
nothing which we are to perceive in this world equals
the power of your intense fragility:whose texture
compels me with the colour of its countries,
rendering death and forever with each breathing
 
i do not know what it is about you that closes
and opens;only something in me understands
the voice of your eyes is deeper than all roses
nobody,not even the rain,has such small hands

4201

(23 ARALIK ÇARŞAMBA)

Rüyalarda buluştuklarımız hayatımıza dahil midir, hocam?

Peki, aklımda kalanların aklında kalmış mıyımdır? Lütfen kızmayın hocam!

Kimse bilmese de bir şey ifade eder bazı hisler ve kimse duymasa bile anlamı vardır bazı sözlerin.

Siz ne dersiniz, saygıdeğer hocam?...

23 Aralık 2020 Çarşamba

4200

 (22 ARALIK SALI)

8'de uyansam geç kalktım diyorum,

Yarım gün kendime ayırsam oyalanmış sayıyorum,

Öğretmen kadar esneyemezsem yogada iyi değilim,

Piyanist kadar çalamazsam piyanoda beceriksizim,

2020de neden az kazanmışım yoksa ben çalışkan mı değilim?

Nedir benim kendimle alıp veremediğim...

21 Aralık 2020 Pazartesi

4199

Dün erken yatmıştık aslında, yine de karanlıkta kalkıp eve dönmek biraz yoruyor beni. Yine içim burkularak ufaklığı evde bırakıp dönüyoruz bir pazartesi sabahı.

Bizimkiler uslu durmuşlar neyse ki, eve dönünce her zamanki telaş; 8 gibi kahvaltımı ettikten sonra birden enerjim düşüyor. Kendime bir dizi izleyip uzanma izni veriyorum, sonrasında gönderiler hazırlanacak, klasik işler beni bekler.


4198

Dün gece yine planlamadığımız şekilde geçti ve şarabı biraz fazla içtiğimi düşünüyorum. Hafif bir huzursuzlukla uyandım, hani daha çok dikkat edecektik diye kendimize kızdım.

Bugün yoga için enerjim yok ve aç uyandım, öyleyse kahvaltı ederek başlayalım. Köpekleri beslemek için çıktık, yakındaki çiftliklere uğrayıp süt, yumurta, mantar da aldık, her şey öyle taze ki...

Yeni yavrular bulduk, sevinsem mi üzülsem mi-umarım hayatları güzel olur! Her bir köpeğe ayrı yemek koymak, kavga edenleri ayırmak bazen yorucu oluyor gerçekten. Çalışmaya fırsatım olmadı ama, bu hayvanların en azından bugün aç yatmayacaklarını bilmek yetiyor bana.

Akşam Bikram filmini izliyoruz; tahmin edileceği gibi yoga için epey bir ilham verici, adamın ne yaptığı ayrı konu. Ama bu self-disiplin, kendi bedeni üzerindeki hakimiyet çok etkileyici. Şüphesiz, birinin kendine yatırım yapmayı seçmesi beni en çok etkileyen şey...

4197

 (19 ARALIK CUMARTESİ)

Sabaha ateş elementi yoga ile hareketli bir başlangıç yaptık, ardından kahvaltı soframızı keyifle kurduk. Hafta sonu rutinimiz yazın bahçede, kışın bahçeye karşı uzun uzun kahvaltı etmek...

Öğleden sonra komşularla göle yürüdük, köpekleri beslemeye gelenler olduğunu görünce çok sevindik. Biraz hava almış olduk, dönüşte yan taraftaki köpeklerle kedileri beslemeye gittik yine. Bu hayvanların kafesteki haline çok üzülüyorum, umarım onların koşullarını iyileştirebiliriz.

Akşamüstü elmalı kek yaptım, evi süpürdük. Kediler hafta sonu bizde kalınca hızla dağılıp kirleniyor ev, ama onların mutluluğunu görmek yetiyor. Her biri bir köşede, kimi battaniyede kimi koltukta uyurken nasıl da tatlılar!

Akşam yine bahçede şarap içmeye davetliyiz, bu kez yan komşumuzun kızı gelmiş. Yoga ve spiritüel konulara meraklı olduğunu keşfedince sohbet ediyoruz, varilde ateş yanıyor bir yandan. Giderek bu insanlara biraz daha açıldığımı fark ettim, bir yandan sıkılıyorum her cumartesi aynı ortamdan bir yandan keyifli de geçiyor. Hayatımın kontrolü elimde değilmiş gibi hissedince hırçınlaşıyorum, istediklerimi yapamıyorum diye sinirli oluyorum. Ama içinde olduğum hali kabul ettiğimde akışa bırakıyorum kendimi...

18 Aralık 2020 Cuma

4196

Haftanın son günü geriye bükülmeler yoga dersi ile bomba gibi başladı; köprüyü başarınca kendimi çok iyi hissettim.

Kışa girdiğimiz bu hafta benim daha fazla uykuya ihtiyacım vardı sanırım; geç kalktığım günler çabucak geçti ve her zamanki gibi planladığım işler yetişmedi.

Zaten sokağa çıkma yasaklarındaki düzenimiz; cuma ve pazartesi günlerini alışveriş ve yolda geçirmemize sebep oluyor biraz. Bu düzende olabilecek en güzel şekilde idare ettiğimizi düşünüyorum. 

Bugün yine alınacakları alıp son gönderileri verip yola çıkma vakti; bizi bekleyen ufaklığa!

4195

 (17 ARALIK PERŞEMBE)

Istırapla birlikte yaşayabilmek, acıya katlanabilmek, hatta bunun da ötesinde başına gele her şeyi sevmek; yani amorfati üzerine en çok düşündüğüm kavram son zamanlarda...

Bu yaşıma kadar ne çok zaman kaybetmişim meğer, ne boş şeylere vakit harcamışım... Henüz keşfettiğim bu yol upuzun ve ben biraz ürküyorum.

Basite indirgeyen kişisel gelişimciler, her şeyi çözdüğünü sanarak konuşanlar bir yana- kendine giden yolda düşe kalka ilerleyenlere selam olsun.

16 Aralık 2020 Çarşamba

4194

"Sessiz ve derinden" insanlar en sevdiklerim

sakin güç en kuvvetlisi

kendini gösterme telaşı olmayanlar en dikkat çekenler 

ve kendini tanımaya cüret edenler en cesurlarımız

4193

 (15 ARALIK SALI)

Şimdiden ayın ortasına geldik ve ben sanki hiçbir şeye yetişemiyorum. Sürekli yetişememe hissi içinde olmaktan da sıkıldım ayrıca. 

Bugünü atlattıktan sonra akşam beraber yılbaşı ağacımızı kuruyoruz; ama ben klasik ağaçlar süslemeyi hiç sevmedim ki. Bizim bir duvar ağacımız var, bu sene biraz geciktiyse de sade ve hoş oldu bence. 


14 Aralık 2020 Pazartesi

4192

Pazartesinin en sevilmeyeni belki de bugün; kalabalıkla yiyip içip keyifli vakit geçirmeye alışınca işlere dönmek zor geliyor. Bir de artık bünye fazla alkolü hiç kaldırmıyor...

Sabahın karanlığında yola çıkması gereken dostları uğurladık, sonra ben biraz daha yattım. Evi toparlayıp çıkmamız zaten öğleni buldu, saçma bir müşterinin beni sinir etmesiyle birlikte pazartesi olduğunu idrak ettim.

Hayatımızın bu sene dönüştüğü bu yeni hali ben sever oldum... Her pazartesi ve cuma telaşlı geçse de, bazen taşınmak yorsa da, çoğu kez hayvanların durumu kaygılandırsa da... Bir anlamı var sanki böyle yaşıyor olmamızın. 

4191

 (13 ARALIK PAZAR)

Dün gece olaylı bitti, tahmin edilebileceği gibi. Rakı bardaklarının hiç boş kalmadığı ve Ahmet Kaya şarkılarına avaz avaz eşlik edildiği bu gecenin ertesinde hepimiz pertiz. Birimiz daha kalkamadı.

Anlaşıldı ki bugün kendimize gelmeye çalışarak geçecek; ben yine de hafif esneme ağırlıklı bir yoga dersi ile başlamayı seçiyorum güne. Kahvaltıdan sonra aslında çok yorgun hissediyorum, ama köpekler aç kalmasın diye bu sefer diğer bölgelere mama bırakmaya gidiyoruz.

Akşamüstü biraz evi toparladıktan sonra oyun vakti; her zaman kahkaha garantili tabu ile hafta sonunu kapatıyoruz. Çabucak geçti, keşke yarın da tatil olsa!

4190

 (12 ARALIK CUMARTESİ)

Hep birlikte başladığımız güzel Aralık sabahı, yağmurlu ve serince... Yoga yaptıktan ve keyif kahvesi içtikten sonra kahvaltı sofrasına oturmamız öğleni buluyor. 

Ardından köpeklere tavuklu makarna haşlayıp götürüyoruz; yağmur çamurda bu iş daha zor oluyor ama ne yapalım, yeter ki doysunlar. Bu sefer besleme noktasına mama dökülmüş görünce seviniyorum, yine de biz sıcacık yataklarımızda uyurken onların dışarıda soğukta kaldıklarını bilmek içimi acıtıyor.

Akşam planlarımız sitemizin ihtiyar delikanlısı mangala çağırınca değişiyor, sonrasını ne ben anlatayım ne siz sorun- komşularla halaylı, şarkılı, şaraptan sonra rakılı, ıslak ve komik bir gece devam ediyor...

4189

 (11 ARALIK CUMA)

Haftanın son günü telaşesi; akşam sokağa çıkma yasağı başlamadan önce Emirli'ye varmak gayesiyle biraz arttı. Planladığım işleri yetiştiremediysem de keyfim çok yerinde, zira bu hafta sonunu arkadaşlara beraber geçireceğiz. 

Gün içinde işleri toparlayıp alışverişimizi halledip akşam trafiğe rağmen eve geldiğimizde bir anda parti moduna geçiyoruz: şömine başı sıcak şarap&kestane bize yetiyor partilemek için. Genel kültür oyununu da özlemişim, eskiden oynardık ya hani.

Eve kapanmanın en keyifli hali!

4188

 (10 ARALIK PERŞEMBE)

Bu hafta bitsin istiyorum, hatta mümkünse bu yıl bitsin!

Hepimizin bir şekilde epeyce zorlandığı bu dönem sona ersin ve hayatlarımız değişsin artık...

Bazen eskiyi özlüyor ve her şey eskisi gibi olsa diyoruz, ama bizi bugünkü halimize getirenin de eski düzen olduğunu unutuyoruz.

Belki de hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmaması iyidir, bilemiyorum...

Daha yavaş üretim ve daha sakin tüketimin mümkün olduğu, doğanın ve canların kıymetli olduğu bir dönem gelsin.


10 Aralık 2020 Perşembe

4187

 (09 ARALIK ÇARŞAMBA)

vaziyet planı

Her yeni güne uyandığımda bir şekilde endişelerime rağmen yeniden başlıyorum, gün içinde bana iyi gelen veya farklı bakış açıları gösteren konuşmalar dinliyorum, kendimi toparlamış oluyorum akşamüstü. Ne oluyorsa akşam bütün enerjim düşüyor ve yemekten sonra kendimi vakit öldürürken buluyorum; istediğim şeyleri yapmak yerine sadece boş geçiyorum. Yatağa girdiğimde içim öfkeyle dolu olduğundan uyuyamıyorum, bir şeyleri yırtıp parçalamak istiyorum.


9 Aralık 2020 Çarşamba

4186

 (08 ARALIK SALI)

Öğlen hava güzeldi, karşıki parkta bir kahve içmeye oturmak iyi geldi. Ama genel olarak iyi değilim bu aralar, zorlanıyorum. Bitmek bilmeyen bu süreçten yoruldum artık, hiç bir şekilde rahatlayamamaktan, sonunu görememekten sıkıldım. Bu haldeyken kendimi her yeni güne motive edip devam etmek zor geliyor, anlamsız sanki... 

Bu durumda nasıl devam edilir, bilmiyorum ben gerçekten.

7 Aralık 2020 Pazartesi

4185

Dün bizden başkaları da bu köpeklerle ilgileniyor diye rahatlamıştım aslında, ya da rahatladığımı sanmıştım. Ama yüzlerini hatırladıkça, seslerini duydukça uyku tutmadı gece yine. Kışı nasıl geçirecekler, ne yapsınlar burada?? Zihnim hiç susmadı, içim içimi kemirdi durdu... Yetişememek duygusu beni mahvediyor.

Sabah erkenden toplanıp çıktık, aklım onlarda kaldı. Eve döndüğümüzde elbette kedilerimizin kumunu temizlemek, mama su tazelemek, getirdiklerimizi yerleştirmek filan derken vakit geçiverdi. Bu arada gündemdeki haberler içimi karattı ve iyice panik krizine soktu beni; ne ara bu kadar berbatlaştı bu memleket? Ne zamandır bunca pisliğin arasında yaşıyoruz biz sahi?...

Kötü oldum, ağlasam ağlayamadım, güne devam edecek gücü kendimde bulamadım. İnsanlardan tiksindim artık, gerçekten. Bazılarının neden intihar ettiğini çok iyi anlayabiliyorum. Dayanılacak şey değil.

Kendimi toplamam zaman aldı, hatta toplayamadım hala. Beni anlayan biriler var, biliyorum, benim acımın aynısını hisseden birileri var mutlaka...

4184

 (06 ARALIK PAZAR)

Son haftalarda yoga yapamamıştık, bu sabah esnemeli bir seri ile yeniden başlıyoruz rutinimize. İkimize de iyi geliyor ve kahvaltıda en sevdiğimiz komedi dizisiyle haftasonuna neşeli bir giriş yapıyoruz. 

Sabahlar çok güzel de günün sonrası telaşlı devam ediyor; sokağa çıkma yasakları ve restoranların kapanmasıyla birlikte iyice aç kalan köyümüzdeki köpekleri besleme işine girişiyoruz. Geçen ay keşfettiğimiz daha ekonomik ve besleyici yöntemle tavuk ve makarna haşlayıp kovalara döküyoruz. Ama bu da hem uzun sürüyor, hem mutfak kirleniyor, eve kokusu siniyor maalesef. 

Yine de şikayete vakit yok, şimdilik başka bir çözüm de yok. İş başa düşüyor ve dün gibi bugünü de yemek hazırlayıp götürmekle geçiriyoruz. Sadece sitedeki köpekler bir yana, kapalı duran komşu mekandakileri, bir de gölün etrafındaki başıboş köpekleri beslemeye gidiyoruz. Bir anda onlarcası koşarak gelince, mama az gelip birbirlerine saldırınca içim parçalanıyor. Oysa her birinin hakkı tok kalmak, onlar sadece biraz sevilmek istiyorlar, sadece yaşamak istiyorlar...

Bu hallerini görünce kahroluyorum ve biz olmasak nasıl hayatta kalırlar diye endişelenmekten uyuyamıyorum geceleri. Neyse ki, içimize su serpen şeyler oluyor: önceden hep buraya yemek artığı getiren teyze yine beslemeye gelmiş. Geçen hafta araba çarpmış olan köpeği de tedaviye götürüyorlar, o kadar rahatladım ki anlatamam. Ayrıca 2 genç adam da minibüslerinin arkasını tavukla doldurmuş getirmişler, epeyce ete doyuyor bizim keratalar. 

Akşamüstü kendimize birer kahve koyup bahçeye oturduğumuzda rahat bir nefes alabiliyoruz. Evi temizlememiz gerek şimdi de, her taraf battı. Akşam yorgun düşmüş ve her hafta bu düzeni devam ettirmenin ağırlığı altında ezilmiş hissediyorum...

3 gece burada kaldığımız için bilin bakalım kim en mutlu?

4183

 (05 ARALIK CUMARTESİ)

Dün akşam sokağa çıkma yasağı başlamadan ancak yetiştik diyebilirim, erkenden hazırlanmaya başlamamıza rağmen. Trafik yoğundu, dükkanlar kapanıyordu biz kılpayı girip kasaptan köpekler için tavuk kemiği ve marketten makarna aldık. Son dakikada yetiştiğimize ve bolca bulduğumuza sevindik. Emirli'ye giderken sanki tatile gider gibi keyifliydik; aslında bir haftasonu kalacağız...

Köyün girişindeki köpekleri besledik, meydandakileri, bizim yolda artık tek başına kalanı, sonra tabi sitedekileri doyurduk gider gitmez. Kendimize yemek ısıtmamız geç oldu, evdeki ufaklık ve sitenin diğer 2 kedisi de kendilerini sevdirmeye geldiler.

Akşamı hep beraber mutlu mesut geçirdik, hem zihin üzerine bir belgesel indirdim hem de bir suç mini dizimiz var-en sevdiklerim!


4 Aralık 2020 Cuma

4182

Bugün biraz daha iyi uyandım ve daha güçlü hissediyorum. Son haftalarda artık kapalı olan restoran cafelere gitmediğimiz halde, evde yoga yapmadığım ve piyanoya vakit ayırmadığım halde neden bu kadar yorgun  hissediyorum ve işlerimi yetiştiremiyorum diye düşündüm. Sanırım zamandan çok enerjiyle ilgili...

Kendime biraz izin vermeye ihtiyacım varmış demek ki, sürekli geliştirmek istediğim şeylerin peşinde koşturup yıpranmışım. Bu da bir dinlenme yavaşlama dönemi olsun bakalım...

Kışın sonunda kabuğumdan çıktığım ve yeniden hareketlendiğim zamanlar da gelecek elbet.

3 Aralık 2020 Perşembe

4181

Dün gece yattığım yerde uyuyamadım, tüm yorgunluğuma rağmen dalamadım çünkü zihnimi susturamıyordum bir türlü... Gece babaannemle amca tarafından kuzenlerimi rüyamda gördüm, ağlayarak uyandım. Nefesimi sakinleştirmem uzun sürdü, kediler üzerime çökünce uyuyamadım tekrar... Böylece sabaha akşamdan kalma gibi uyandım. Sanki dün gece dans edip içerek sabahlamışım gibi, sersem ve yorgun...

Pazara çıkmaktan vazgeçtim, kendime ancak öğlen gelebildim. Tam anlatamadığım tuhaf bir durumum var; hasta değilim ama bitkinim. Nefes çalışması yaptıktan sonra başım hafif döner ve bacaklarım boşalır ya-aynen öyleyim. Kalbim anormal hızlı atıyor ve bu sürekli devam ediyor.

Sıcak bir banyonun ardından adaçayı iyi geldi biraz, endişelerimin kaynağı ile yüzleşmek için birkaç şey okudum. Sonra çalışmaya oturdum, bugünkü önceliğim vakti verimli kullanmak değil şüphesiz. Kendime izin vermem gerektiğini anlıyorum. Durma izni, yavaşlama izni, bencillik izni...

4180

 (02 ARALIK ÇARŞAMBA)

Bugün şanslı bir gün oldu ve yorulduysak da içim rahatladı biraz.

Kış gelmesiyle birlikte restoranlar da kapatılınca ormana terk edilmiş köpeklerin vaziyeti, bir de üstüne üstlük komşumuz olan mekanda ihmal edilen hayvanların durumu beni o kadar endişelendiriyor ki, hafta içi de onları beslemek için geliyoruz. Bugün de işimizi ayarlayıp çıktık geldik ve önce Uzundere kasabından kemik alıp eve giderken, piknik alanındaki köpeklere tavuk bırakan gençlerle karşılaştık. Seyyar köfteciymiş bunlar, 2 günde bir geliyorlarmış bakmaya. Öyle sevindim ki- helal olsun!

Bütün Emirli köyündekilere mama bıraktıktan sonra evde yan taraf için tavuk makarna kaynatmaya başladık. Tencerelerle kaynatıp kovalara döktük, hem ortalık kirlendi hem de epey uzun sürdü ama sonuçta 40 tane filan hayvanı doyurmuş olduk. Asıl içimi rahatlatansa, yan tarafta biriyle tanışıp konuştuk, biraz da olsa bu hayvanlara bakmalarını sağlayabildik gibi, en azından kötü karşılanmadık diye mutlu oldum.

Ancak akşamüstü kendimize birer kahve koyup çalışmaya başlayabildik, tahminimden daha fazla yorulmuşum ama. Evdeki yavrunun yaramazlığı hepsinden beter zaten, asla yemek yaptırmıyor bücürük! Neyse akşama kadar biraz ayakkabı boyadım, dönüşte de arabayı bıraktık filan derken yine akşam oluverdi.

1 Aralık 2020 Salı

4179

Bugün kış geldi ve daha uzun uyumak, daha az harekete etmek isteyen vücudum bu duruma henüz alışmaya çalışıyor gibi. Enerjimi daha tam bulamadım ve geceleri kötü rüyalarla boğuşuyorum...

Yine de günün hakkını vermeye çalıştım ve kahvaltıdan sonra biraz evi toparladım, kışlık atkı berelerimizi yerleştirdim, kileri elden geçirdim. Gönderilerimi teslim edip siparişleri geçtikten sonra biraz çalıştım. 

Yeniden kısıtlamalar geldiği için birazcık zorlanacağız sanırım, ama önceden yaptığımız gibi yine beceririz bir şekilde. Emirli'de daha uzun kalacağız bu sefer hafta sonu, birileri çok sevinecek bu işe!

30 Kasım 2020 Pazartesi

4178

Hafta sonu üzerimden tır gibi geçmiş adeta, dinlenmekten ziyade yorgun düşmüşüm. Kalbimi susturmakta hala zorlanıyorum ve nefeslerimi sakinleştirmeye çalışıyorum.

Uzun uyumak iyi geldi bugün, kendime özenle kahvaltı hazırladım yine. Benim için günün en keyifli vakti kedilerimle yatak keyfi ardından kahvaltı ederken bir şeyler izlediğim zaman... Ev işleri filan derken çalışma masama oturmam geç oldu, evden çıkmadan devam etmeye karar verdim bugün. 

Yeni haftaya başlarken ayı kapatıyoruz ve içimde kaygılar dolu olsa da, kendime bir yol çizdiğimi hissediyorum...

4177

 (29 KASIM PAZAR)

Dünkü olaydan sonra aklımdan atmak imkansızdı o kafese kapatılmış aç ve perişan hayvanların halini. Çok zor ettim sabahı ve yeni güne uyanmak zor geldi. Kendimi toparlamaya ve umudumu yüksek tutmaya çalışıyorum yine de, en azından bir şekilde biz besleriz, belki başkalarından destek isteriz, belki sahibiyle konuşup ikna ederiz hayvanları barınağa aldırırız-bir şekilde çözüm bulunur diye umuyorum.

Son 2 haftadır ihmal ettiğim yoga ve meditasyon beni biraz sakinleştirdi, kahvaltıdan sonra yeniden tavuklu makarna haşlayıp kovalarla götürdük. Bu kez birazcık daha içim rahatladı, en azından iki gün üst üste karınları doydu diye. Kedilere de mama bıraktık bolca, sularını tazeledik. Halleri gerçekten biz gitmesek perişan olacakmış, iyi ki gitmişiz bu hafta sonu. Belki hastalanmaktan belki ölmekten kurtardık hiç değilse onları...

Öğleden sonra evi temizleyip, yeni yaptığım ayakkabının fotoğrafını çektik bahçede. Sonra bir yandan yaramazlığıyla bizi sinir edip bir yandan sevgisiyle güldüren ufaklığı mutlu ettik. Bir sarılışı var, öyle mutlu ki...!

Bütün hayvanları kurtaramayacağımı ben de biliyorum, tüm acıya sen çare bulamazsın diye sürekli kendime tekrar ediyorum, ama yanıbaşımdaki bu ıstıraba kayıtsız kalmak bana yakışmaz, elimden gelmez.

4176

 (28 KASIM CUMARTESİ)

Hafta sonlarını Emirli'de geçirmek artık rutinimiz oldu, bazen sıkılsam ve başka yerlerde olmayı özlesem de bir yandan iyi geldiğini hissediyorum. Burada biraz inziva modunda doğaya yakın, insanlara uzak kalıyoruz. Aylardır kalabalığa karışmamış olmak ruhumu dinlendirdi, alışverişi sınırlı tutmak biraz tüketim alışkanlıklarımı sorgulattı, makyajdan uzak kalmak cildime iyi geldi...

Bu akşam yan taraftaki restoran kapalı olduğu için kafeste tutulan hayvanları merak edip mama vermeye gittik, iyi ki de gitmişiz. Açlıktan birbirini yiyen köpeklerin, yalvaran kedilerin hali beni o kadar sarstı ki kendime gelemedim. Belli ki en az 1 haftadır aç kalmışlar, belki daha önceden de bu vaziyettelerdi biz bilmiyorduk. Bir türlü kendimi toplayamadım ve ne yapılabileceğini düşündüm durdum. Gece uyuyamadım, içime oturdu. Nasıl olur bilemiyorum ama sadece tek dileğim bir şekilde bu durumdan kurtulmaları, onlar için en iyisini tüm kalbimle diliyorum. 

27 Kasım 2020 Cuma

4175

 Kasım hızlı ve iddialı başladı, sönük ve tembel geldi sonu. Neden böyleyim 1 haftadır diye düşünürken birden farkına vardım da; hayatımda ne çok kaygı kaynağı var. Herkes gibi ben de ne zaman normale döneceğiz, eski hayatımıza geri dönebilecek miyiz diye düşünüyorum... İşimle ilgili kaygılarım var; ekonomik veya başarı odaklı düşünceler... Kişisel hayatımla ilgili endişeler ve yaşımın getirdiği ikilemler... Herkes gibi sağlık konusunda kaygılar, belirsizlikler diz boyu...

Neden hala istediğim gibi bir insan olamadım? Bu sorunun beki de fazla yüklenmek olduğunu fark ediyorum şimdi kendime. Aslında iyi idare ediyor sayılırız şu durumu; 8 aydır... Her sabah insanüstü bir çabayla yoga ve nefes çalışması yaptıktan sonra aşırı sağlıklı kahvaltımı edip full motive işime konsantre olup akşam da piyanoda ışıklar saçamıyorsam bence normal- son derece normal!...

26 Kasım 2020 Perşembe

4174

İhtiyacım olan enerjiyi bir türlü bulamıyorum, ay sonu havalar iyiden iyiye soğuyunca kendimi erkenden yorulmuş hissediyorum. İşime kendimi vermekte zorlanıyorum ve ev işlerini ertelemeye çalışıyorum. Tek istediğim uzanıp korku filmi seyretmek, benim de konfor alanım bu işte!

4173

 (25 KASIM ÇARŞAMBA)

Hayatın bambaşka bir yüzüyle çat diye karşılaşınca bugün, yakınımızda her gün yaşanan acıyı, biz görmesek de hala devam eden yokluğu düşündüm...

Sultanbeyli kasabına giderken yol kenarından doğru dürüst Türkçe konuşamayan çarşaflı bir kadınla elinden tutan oğlan çocuğunu aldık arabaya, evlerine bıraktık. Oğlan araba tamirinde çırakmış, işten çıkarmışlar. Annesi ameliyat olacakmış tekrar, fazla yürüyemiyormuş, çat pat anlattı.

Evin önüne geldiğimizde çay ikram etmek istedi annesi bize, içime dokundu çok. Belki sade çay vardı evinde, belki her gün içemiyordu çayı bile. Bu ikiyüzlü düzenin yarattığı ıstıraba ne yapsam deva olamayacağımı, asla  yetemediğimi hissettim...

4172

 (24 KASIM SALI)

Emirli'de keyifli bir kış geçireceğiz gibi; burada kalan 3 kedinin evimizde yer edinmesi, yanımızda huzur bulması çok hoşumuza gidiyor. Köpekler için de hem ekonomik hem daha besleyici bir yol bulduk; kasaptan aldığımız tavuk artıklarını makarnayla birlikte haşlayıp veriyoruz. Böylece hem sıcak bir şey yemiş oluyorlar soğukta, hem de ıslanmadan bozulmadan kalabiliyor. 

Pandemiden beri hayatımız hafta sonları buraya gelmeye indirgendi; bir yandan kaçırdığımız her şey için üzgünüm ama bir yandan da bu ufak rutinlerimizi seviyorum galiba. Şömine karşısında çay kahve içmek, ısınırken dinlenmek... Yavru kedinin aşırı sevgi dolu hallerine gülmek, yaramazlığına kızmak... Bahçemizde aynı meşe ağacının her mevsimdeki hallerini görmek...

24 Kasım 2020 Salı

4171

 (23 KASIM PAZARTESİ)

Yeni haftaya zinde bir giriş yaptığım söylenemez, 1 haftadır hem yoga ve nefes çalışmalarımı ihmal ettim hem de işleri çok boşladım. Doğum günü hazırlıkları, partisi, ardından temizliği derken birkaç gün geçti böyle. Yeniden işlere adapte olmakta zorlanıyorum ve hala dinlenemedim sanki.

Haftalık yemeğimizi pişirdikten sonra kızlar kahveye geliyor; aylardır görmediğim kuzeni merak ediyordum. Bir derdi olduğu belliydi de, nedenini bilmiyorduk. Onu dinlerken biz de kendi ilişkilerimizi anlatmaya başladık bir yandan; geçmişe gittik bugüne geldik. Hepimizin benzer süreçlerden geçtiğini gördük ve bence daha yakınlaştığımızı hissettik.

Akşam yine ben fazlasıyla düşük buldum kendimi; hasta olacak gibi, hasta olmaktan korkmakla teslimiyet arasında bir yerlerde...

4170

 (22 KASIM PAZAR)

Dün gece 2 gibi yattık ve fazla da içmedik aslında, ama yine de pert haldeyim bu sabah... Bir türlü uykumu alamam böyle zamanlarda zaten, bir de acayip susuyorum. Sürekli su içsem de toparlamakta zorlanıyorum, sanırım şekerim yükseldi dünden beri. Yaşlanmış da olabilirim tabi...

Kahvaltı merasimi yine aynı; dün barıştığım arkadaşımız yerinde duramıyor ve sürekli konuşup hareket ederek beni mutfakta ambale ediyor- neden ona tahammül edemediğimi bir kez daha anladım. Belki iyi niyetli, samimiyetinden böyle davranıyor ama o kadar yorucu ki! Sürekli müdahale etmesinden, yerli yersiz her şeye karışmasından bıktım.

Mutfak masasında kahve içerken biraz konuşuyoruz onunla; kendini sakinleştirmesini, mümkünse zihnine bunca farklı şeyi bir anda yüklememesini salık veriyorum. Dinliyor dinlemesine ama, mizacı böyle- değişmesi çok zor... Bunun dışında açgözlülüğü beni en çok rahatsız eden tavrı sanırım; sürekli bir eşyayı istemesi, durmadan yemek yemesi bana fazlasıyla itici geliyor. Çocukluğunda ne yaşamış olmalı ki böyle olmuş, diye düşünüyorum...

Yine de konuştuğumuz için memnunum, umarım aklında birazcık kalmıştır ve farkındalık oluşturmuşuzdur. Akşamüstü onlar da gittikten sonra ben hepten çöküyorum, aşırı yorgunum. Köpekleri besleyip toplanıp eve dönüyoruz biz de.

4169

 (21 KASIM CUMARTESİ)

Pandemi yasakları sebebiyle erken başlayıp erken bitecek olan doğum günü partimin hazırlıkları kahvaltının hemen ardından başladı; örtüler serildi, masalar yerleştirildi. Şömine yakılıp ev sıcacık yapıldı. Kanepeler hazırlandı, içkiler sıraya dizildi. 

Bugün çok uzun zamandır misafir ağırlamadığımız için bize iyi gelecek, hem de okuldan 2 arkadaşımı tanıştırmış olacağım. Keyifli bir ortam kendiliğinden oluşuyor zaten; herkes geldiğinde görüyorum ki benim için sürpriz biri de var aralarında. 

Geçen aydan beri konuşmadığım, aslında tahammül sınırımın sonuna geldiğimiz için yok saydığım bir arkadaşım da gelmiş. Geldiğine sevindim, demek ki beni önemsiyor diye düşündüm, kendini affettirmek ister gibi hareketleriyle ona normal davranmayı seçtim önce. Bugün sadece gülüp eğlenmek istiyorum.

Yenildi, içildi, eğlenildi ve yasak başlamadan bir grup arkadaşımız evlerine döndü. Bizimkiler kalmaya karar verdi, akşam devam ettiği için sevindim. Hiç umutlu olmadığım bir senede beklemediğim kadar keyifli geçen bir doğum günüm oldu, gerçekten mutlu oldum.

4168

(20 KASIM CUMA)

Emirli'ye bugün gelebildik, dün akşamki huzursuzluğu üzerimden attım gibi.

Köpekleri doyurduk, bizi çok özleyen kedileri sevdik. Evi silip süpürdük, ortalığı toparladık. Bu akşamdan pastayı yapmak niyetindeyim, içimde ya olmazsa endişesi... İlk defa yaş pasta yapacağım ve epeydir şekerli bir tarif denemiyordum.

Akşam artık biraz yorulmuş olsam da, pastayı başardığıma mutluyum. 2 kekin arasında balkabağı püresi ve krema, üzerini de kremaya kapladıktan sonra dolaba atıldı bekliyor...

4167

 (19 KASIM PERŞEMBE)

Sonbahara henüz alışamayan vücudum üşüyor bu aralar ve enerjisi düşük, yogaya motive olmakta zorlanıyorum. Bugün kendime bakım günü ilan ettim ve uzunca bir aradan sonra kuaföre gittim. Lacivert tırnaklarımla kendimi çok daha iyi hissederek çıktım.

Akşam alışverişimizi yaptık; şarap, peynir, şarküteri, ıvır zıvır aldık hafta sonu için. Son günlerde nabzım yüksek atıyor, içimde bir huzursuzluk var tam anlayamadığım. Sanki 35yaş sendromu tuttu beni, hala durumun düzelmemesi ve içinde olduğumuz yalnızlık, kapanmışlık da eklenince böyleyim işte...

Bir şeyleri bekler gibiyim, ama neyi beklediğimden emin değilim. Kendime bir not düşeyim istedim bu akşam: "Yanımdan geçip gidenler veya derinliğime dokunanlara, yaklaşmaya korkanlar ya da gerçek beni tanımaya cüret edenlere, anımı kayan yıldızlar misali ışıldatanlara, fena halde tutunduğum acıma, bırakamadığım dayanılmaz varoluşa... Büyük bir teşekkür borçluyum."

18 Kasım 2020 Çarşamba

4166

Doğum günü partilerim resmen bugün başladı; hiç beklemediğim bir şekilde hem de!

Belki 1 yıldır görüşmediğim çok yakın arkadaşım evine çağırınca sevindim, yağmurlu bir günde Kadıköy'e geçtim. Erken bir şişe şarabı içerken laf lafı açtı, sohbet keyifli ilerleyince zaman da geçiverdi. 


Tiramisu pastamın mumlarını üflerken yogada uçan ejderha Galavasana pozunu yapabilmeyi diledim. Bu hafta birazcık işlere boş verip kendime konfor alanı yaratmış olabilirim, bence hak ettim bunu...

4165

 (17 KASIM SALI)

Bu sabah erkenden uyandığım halde biraz daha yatakta kaldım, sanırım daldım bir ara uykuya. Son günlerde en sevdiğim saatler sabah 7-8 arası kedilerle yatak keyfi zamanımız; hepsi öyle masum ve sevgi dolu oluyor ki! 

Temizlik günümüz yine kahvaltı sofrasıyla başladı ve rutin işleri halletmeye çalışarak devam etti. Muhasebeci, ardından akşamüstü kahvesi araya sıkıştırıldı. Tam rahatlayacağım saatler gelmişti ki, kısa bir asansörde kalma macerası yaşandı. O arada kulağıma çalınan kedi sesinin verdiği endişeyle karışık umut, 1 haftadır kayıp olan Fındık hanımı hiç beklemediğimiz anda kapımızda buluverdiğimiz andaki sevinçle sonlandı.

16 Kasım 2020 Pazartesi

4164

 Sabahın karanlığında uyandım ve uykumu hiç alamamış olsam da yataktan çıktım.

Kahvaltıya yetişsin diye ekmekleri fırına verdim, kedilerin mamasını suyunu tazeledim, mutfağı toparladım. İlacımın saatini beklerken kitap okudum, derken acıktım. 

Kahvaltımı yapıktan sonra her zamanki ev işlerine başlayınca zaman geçiverdi, öğlen üzeri annemle buluştum. Hayat yaşlandıkça zorlaşıyor sanırım, hele ebeveynlerin artık çocuklaştılarsa... Annemin stresini almaya çalıştım, onla bir kahve içtim. 

Bir ayakkabı için malzeme baktık ama bulamadık, başka bir müşteri içinse kumaş aradık. Bir iki işimizi daha halledip eve döndüğümüzde günü yarılamış ve yorulmuştum bile. Kendime hızlıca bir şeyler hazırladım, çalışmaya başladığımda epey geç olmuştu saat.

Yaş ilerledikçe gençliğimizdeki o kaygısız eğlenceleri yaşayamıyoruz galiba, o kadar gamsız olamıyoruz artık... Ama başka bir şey oluyor; kimseye ihtiyacın kalmıyor bir yaştan sonra. Tek başınalığın tadına varıyorsun ve çok az kişi yakınında olsa yetiyor. Ben de tam bu yaştayım işte.

4163

 (15 KASIM PAZAR)

Sakin bir hafta sonu; ufaklık da ortaya çıktı keyfimiz yerine geldi bugün. Geçen günkü nefes çalışması bana çok ağır geldi, kendimi nasıl zorlamışsam her tarafım ağrıyor dünden beri. Bu sabah esneme ağırlıklı yoga serisi biraz rahatlattı.

Kahvaltıdan sonra kahve demleyip yeni diziye başladık; eski günlerdeki gibi. Keyif yapmaya vakit ayırabildiğimiz zamanları seviyorum. Geçen hafta hayatımın son yıllarının muhasebesini yaparken bulmuştum kendimi; bugün itibariyle o ruh halini geride bırakıyorum yavaş yavaş. 

Hareketli yeni bir hafta beni bekliyor!

15 Kasım 2020 Pazar

4162

 (14 KASIM CUMARTESİ)

Ritüeller

Meditasyon yaparken buhurdanlığıma nane ve çam yağı damlatmak iyi geliyor, kahvaltı etmeden önce yoga yapmak ve kahvaltıyı ritüel gibi hazırlamak iyi geliyor, çalışmaya başlarken bir fincan kahveyle masa başına oturmak, akşamüstü piyano çalmak için yarım saat ayırmak iyi geliyor...



13 Kasım 2020 Cuma

4161

Hayat bazen ürkütücü bir yalnızlık, ıssız bir çöl gibi uzanıyor önümde...

Ve ben çölde kendi başıma hayatta kalmak için bir sebep bulamıyorum.

Bu koskoca kalabalık dünyada beni gerçekten duyan var mı bilemiyorum.

Kendimden geçtim, masumlar için ne kadar çabalasam da yetemiyorum.

"la vie est bréve 

un peu de reve 

un lien d'amour - 

et puis bonjour 

la vie est vaine 

un pen de peine 

un pen d'espair 

et puis bonsoir"

4160

 (12 KASIM PERŞEMBE)

Yol kenarlarında sessiz sedasız canını teslim eden kedicikler, sahipleri tarafından terk edilince üzüntüden ölen sadık köpekler, insanların elinde işkence edilen hayvanlar, aç ve muhtaçken görülmeyenler, böcek gibi yok sayılıp istenmeyenler, dükkan önlerinden kovulanlar, hayatın telaşı içinde hiç önemsenmeyenler, dikkatsiz sürücülerin tekeleri altında ezilenler, evlerin yakınında yaşamalarından rahatsız olunup ormanın ıssızlığına bırakılanlar... Ömrünün sonuna dek bir tek kere başı okşanmayanlar ve daha niceleri... Hepinizin acısını içimde hissediyorum.

11 Kasım 2020 Çarşamba

4159

 Gece huzursuz geçti biraz; hem akşam yemeği fazla geldi, hem de sağlığımda bir sorun olduğunu düşünmek beni içten içe güçsüz düşürdü sanırım... Rüyamda Dirmit'in kaçtığını gördüm, sık sık uyandım.

Ama yine de sabah biraz fazladan uyuyup, kedilerimle yatakta keyif yapınca keyfim yerine geldi. 5i bir yerde, hepsi huzur içinde mırmır yatarken baktım ve düşündüm de: "Benim hayatım çok güzel!"

Yeniden hevesli hissetmeye başladım, yataktan kalkıp yoga yaptım. 2020nin sonuna yaklaşırken bir şeyler okudum ve son 3 yılın muhasebesini yaptım geriye dönüp; 2021'den itibaren yepyeni bir döneme giriyorum. Hayatımda yeni bir sayfa açılacağını hissediyorum ve heyecanla bekliyorum. Sonunda, hep olmak istediğim kişi olacağımı biliyorum.

Motivasyonum yüksek başladığım gün, rutin işleri hallederek devam etti ve akşamüstü annemle çay molası verme fırsatımız oldu. Vitaminlerimi alıp eve döndüm, doğum günüm için arkadaşlarımı organize ettim. Biraz ayakkabı boyadım, işlerimin arasında yeni buhurdanlığımda küçük bir aromaterapi deneyimi de yaşadım.

Güzel bir Kasım olsun!


4158

 (10 KASIM SALI)

Nefes çalışması ile güne başladım; hiç zannettiğim gibi sakin ve sıkıcı bir şey değilmiş! Hatta zorlandım, sonrasında da bacaklarım ağrıdı...

Temizlik gününün ilk yarısı yine kışlıkları çıkarmak, dolabı silip ütülenenleri kaldırmakla geçti. Eşyaya köle mi olduk diye düşünüyorum bazen, senede 2 defa bunu yaşarken... Ne çok giysimiz, ayakkabımız ıvırı zıvırımız var. 

Öğlen hızlıca işe başlıyorum, gönderileri hazırlamak için dükkana uğruyorum. Dönüşte kaldığım yerden devam; çalışma odamda düzenlemek istediğim raflar ve çekmeceler beni bekliyor. Aslında evrakları elden geçirip dosyalamak niyetindeydim, ama çok sıkıldım ve yoruldum. Gerisi haftaya kalsın dedim.

Akşam doktorumla telefonda görüşünce birden moralim bozuldu; ilacımın dozunu arttırmamı söylediğinde sanki bir şeyleri başaramadığımı hissettim. Daha dikkatli beslenmeliyim, daha çok hareket etmeliyim, neden hala kontrol altına alamadım bu işi diye dert ettim kendime. Sanki o kötü senaryoların tümü canlandı birden zihnimde...

Bir şişe şarap açtık, Leonard Cohen dinlerken tango yaptık, terapi niyetine.

9 Kasım 2020 Pazartesi

4157

Pazartesi yine yoğun başlıyor; Güneş ile beraber uyanıp nefes çalışmasıyla önce ısınıyorum, ardından esneklik yoga dersini tamamlıyorum. Sanırım sıkı bir kahvaltıyı hak ettim; avokadolu yumurtalı ekmekler hazırlıyorum kendime, yanına meyve doğruyorum. 

Bugün havadan mı nedir bir nostalji duygusu var içimde, melankolik ama huzurlu hissediyorum. Sanki hayatın özünü sezer gibi, aslında ne kadar küçük olduğumuzu anlar gibi...


4156

 (08 KASIM PAZAR)

Pazar sabahları erken uyandığımda, hani bir kaç sayfa kitap okuyup yeniden uykuya dalmak gibi bir lüksümüz oluyor ya- ona bayılıyorum!

Böyle bir sabahtı, nefis ekmek üstü kahvaltı hazırladık ve neşeyle yedik. Yan tarafa gittik yine, kedileri alıp onlara yer yapmak vardı aklımızda. Ama köpeklerin de kedilerin de çoğunun verildiğini gördük, umarım gerçekten güzel yuvalara gitmişlerdir... Biraz içimiz tuhaf oldu, sevinsek mi bilemedik ama, iyi düşünelim iyi olduklarını umalım.

Bir yandan üstümüzden bir yük kalkmış oldu, böylece sitede bakılan 3 kedi kaldı, sorumluluğumuz fazla artsın istemiyoruz. Yetişmekte zorlanıyoruz evdekilerle birlikte. Yavru köpeklere kutu hazırladık koyduk.

Öğleden sonra evi temizlemeye karar verdik; uzun süredir fırsat bulamadığım işlere giriştim. Camları sildim, odunluk düzenlendi, araba yıkandı. Akşam yorgunluk çöktü ikimize de, güzel bir yemek hazırlayıp dinlendik...

4155

 (07 KASIM CUMARTESİ)

Çalışma rutinimiz değiştiğinden beri cumartesileri akşamüstü ancak çıkabiliyoruz evden, kahvaltı keyfini biraz uzatıp evi toparlamak istiyoruz gitmeden önce. Yine önce kasaba uğrayıp Uzundere ormanlık arazideki köpekleri, ardından Emirli köyündeki köpekleri besleyerek geldik hafta sonu evimize. Neredeyse bütün hafta yağmurluydu ve geceleri soğuyor hava artık, dışarıda kalan hayvanlar için gerçekten üzülüyoruz. 

Bugün ama çok verimli geçti, tahminimizden çok köpek doyurduk ve bahçede bıraktığımız yavru kediyi yerinde bulduk. Elbette bizi çok özlemiş ve tepemizden inmedi geceye kadar, nasıl da sevgiye muhtaç yaratıklar bunlar! 

Akşam güzel bir balık yedikten sonra dizimizi bitirdik, uykuya dalarken aklımda bana kendimi neyin zeki ve güvenli hissettirdiği vardı...

4154

 (06 KASIM CUMA)

Meditasyona başlamak bir eşikti benim için, önyargılarımı kırmak zordu. Öylece oturacak mıyım ve öylece oturacaksam bunun ne anlamı var gibi düşüncelerim vardı... Sürdürmek ise ayrı bir mesele- her gün hem yoga hem meditasyon hem nefes çalışmasına vakit ayırmak ciddi bir zaman istiyor. Kasım niyetlerimden biri de her sabah olmasa bile haftada 3-4 gün meditasyonu sabah rutinime dahil etmek.

Bu sonbahar hayatıma dahil etmek istediğim bir başka mevzu da aromaterapi; ki zaten 2 sene önce katıldığım bir workshopta giriş yapmıştım. Ses gibi kokunun da eskiden beri terapide kullanıldığını bilmek bir şey uyandırdı içimde ve çağımızın hepimizi getirdiği "kendine iyi bakma" meselesinin bir parçası olması gerektiğini anladım. Buhurdanlık ve uçucu yağ karışımları sipariş ederek bugün kendime bir güzellik yaptım.

Akşamüstü arkadaşlarım kahveye uğradı, kekler pastalar getirmişler. Hayatımın son 5 yılına geriye dönüp baktığımda neler gördüğümü anlattım ve son ayların pandemi gündeminde nelerin hasretini çektiğimizi konuştuk... 

Her sabah içimde yine de "Buna da şükür" diyen bir ses duyuyorum...

6 Kasım 2020 Cuma

4153

 (05 KASIM PERŞEMBE)

Depremin enkazını ruhumdan yavaş yavaş atarken Kasım'ın ilk haftasının da sonuna geldik sayılır.

Peki, yapmam gerekenleri ihmal etmemek pahasına kendimden ödün verdiğim, beni heyecanlandıran şeylere daha az vakit ayırmak zorunda kaldığım bu durumdan nasıl çıkacağım?

Ve- benim hislerim o kadar değersiz, hatta anormalse, insanlarla etkileşim içinde olmayı özlemem adeta bir zayıflıksa senin için, biz nasıl konuşacağız gerçekten?

Hayal kırklığıyla doluyum aslında, ama kendime acımaktan nefret ettiğim için bambaşka şeylerle doldurmayı seçiyorum içimi. Kimse görmese de, kimse bilmese de ben kendimi biliyorum- bu yeter.

4 Kasım 2020 Çarşamba

4152

 Bugün birazcık daha iyiydim sanırım ama yine de kafamı toparlamakta zorlanıyorum, işe veremiyorum kendimi. Sürekli gündemdeki haberlere bakıyorum; deprem, seçim...

Herkes gibi ben de bu kaotik haldeyken Kasım havası birden yağıyor birden açıyor. Evi düzenledikçe, eşyaları eleyip biraz sadeleştikçe sanki zihnimin içi de sakinleyecek...

Kısırlaştırdığımız minik sarı kedi çalışma odamda bana eşlik ediyor; böyle uslusunu görmedim! Umarım çok güzel bir hayatı olur...

4151

 (03 KASIM SALI)

Haftanın temposuna adapte olmaya çalışırken, günü değerlendirmeye çabalarken saatler geçip gidiyor... 

Bir yandan temizlik ve ev düzeni, bir yandan yetişemediğim işlerim ve kişisel gelişim alanlarım...

Kasım ayı yağmurla başladı ve hava İstanbul normallerine göre bence erken soğudu. Akşama bir çocuk doğumgünü davetimiz var, kısırlaştırılan sarı kediyi alıp evden çıkıyoruz. 

İnsan arasına karışmayı özlemişiz, doğumgünü pastasında sanatımızı konuşturuyoruz, gülüp eğleniyoruz. 

3 Kasım 2020 Salı

4150

 (02 KASIM PAZARTESİ)

Yeni haftaya ve yeni aya başlarken, işler başımdan aşkın gibi hissediyorum. Bugün hep ev işleriyle geçti ve ancak kendime gelebildim. Hafta sonu yorgunluğunu yenice atıyorum, kışa girerken düzenlemem gereken dolaplar ve biriken işler beni bekliyor...

Depremle ilgili haberlere bakmaktan kendimi alamıyorum, bir yandan kötü oluyorum ama bazen de mucize kurtuluşlara sevinçten ağlıyorum. Sanırım hepimiz böyleyiz bu günlerde; endişeli ve yüreği kabarık bekleyişte...

Burada olursa ne yaparız diye düşünüyorum; hiç bir şey gelmez sanki elimden. Kedileri nasıl kurtaracağım, anneme nasıl yardım ederim, bilmiyorum... Tüm canların kurtarılmasını diliyorum.

4149

 (01 KASIM PAZAR)

Dün gece uyuyamadım hiç, şarabı fazla kaçırınca susadık ve kediler sürekli üstümüze yattı. Yorgun uyandım, hemen hastaneye kan vermeye gittik. Sabah boştu, çabucak kan verip döndük. Kahvaltıdan sonra tek istediğim yatıp uzanmaktı, akşama kadar olmadı.

Emirli'ye gidip hem köpekleri beslemek hem de kısırlaştırmaya sarı kediyi getirmek istiyorduk. Hava arada yağıyor ve akşamları epey soğudu. Sonbaharın gelmesine sokak hayvanları için üzülüyorum. Yine kasaptan aldığımız tavuklarla Uzundere köpeklerini, köydekileri ve sitemizdekileri doyurduk. Ev soğuk olduğu için hiç durmadan geri döndük.

Akşam yeni diziye başladık; satranç oyuncusu bir kadının hikayesini anlatan keyifli bir dönem dizisi. Dinlenmeye çok ihtiyacımız vardı...

2 Kasım 2020 Pazartesi

4148

 (31 EKİM CUMARTESİ)

Dün başlayan hayal kırıklığı hissine depremin karamsar endişeleri eklendikten sonra bir de, yatmadan evvel sağ kulağımın uyuşup tıkanmasının yarattığı panik geldi. 

Bugün 3 doktor randevusuna art arda girdim; tüm testlerimi yazdırdım ve neyse ki kulağımı çabucak açtırdım. Hatta burun eğriliğim için ameliyat fikrine bile ısındım!

Öğleden sonra eve dönerken alışverişlerimizi yaptık, akşama sonbahar sofrası kuracağız. Arkadaşlarımız yemeğe geliyor, bir sürü şarap ve peynir aldık. Şahane bir sofra hazırladık balkabaklarıyla, ay çiçekleriyle.

Sohbet muhabbet, kah endişelerimiz kah kırgınlıklarımız kah keyifli anılar derken 6 şişe bitmiş... Durmayı bilmiyoruz!

4147

 (30 EKİM CUMA)

Bugün hayal kırıklığı yaşıyorum; her seferinde bekleyip yine aynı sonla karşılaşmak zor geliyor bana...Yine aynısı oldu, bu sefer inanmıştım oysa ki. Şimdi randevu almam gerekecek tahliller için, ama hangi güne belli değil-belirsizlikler can sıkıyor. 

Alışverişten sonra haftalık gönderileri hazırlayıp paketledik, akşamüstü dedemi ziyarete gittik annemle birlikte. Anneannemle dedemi iyi gördüm, ama bu sırada bir deprem haberi aldık. Zaman geçtikçe vaziyetin kötülüğü ortaya çıktı ve hepimiz haberlere gömüldük kaldık...


4146

(29 EKİM PERŞEMBE)

Dün ilk defa rutinime döndüğümde ne kadar rutinlerime bağlı olduğumu fark ettim bir kez daha. Tatili Emirli'de ev işleriyle geçirdik; mutfak raflarını düzenledim, giysi dolaplarını boşaltıp dedemlerin kıyafetlerini kaldırdım. Bizim için kışlık bir kaç eşya yerleştirdik, artık kış geldi sayılır.

Hava iyice soğumadan aklımızdaki en önemli iş, kediler ve köpekler için yer yapmak. Onu da bir an önce halledersek çok içimiz rahatlayacak. 

4145

 (28 EKİM ÇARŞAMBA)

Uzun zaman sonra evde yalnız kaldığım ilk gün sanırım ve ben yalnızlığın da keyifli olabileceğini hatırlıyorum. Son aylarda, aslında pandemiden beri belki- kendimizi içinde bulduğumuz aşırı yoğun ve stresli iş temposu, evde kapalı kalmanın yarattığı bunalımla birleşince sinirler gerilmişti. Bugün bir işin son günü ve şimdiden rahatladık.

Bilgisayar ve internet arızalarıyla geçen 2 haftanın ardından ilk kez bugün doğru düzgün çalışma fırsatı buldum; kaldığım yerden işime konsantre olmaya çalıştım. Akşam Emirli'ye geçtik, kedileri köpekleri doyurduk ve akşamı sakin geçirdik.

4144

 (27 EKİM SALI)

Hesapta yokken alışveriş yaparken bulduk kendimizi bugün; kırılan gözlüğün yerine yenisi seçildi. Ben de zaten ne zamandır kot bakmak istiyordum kendime, bugüne kısmet oldu. 

Evde temizlik vardı ve bütün gün internet arızalıydı, dışarıda olmam çok isabetli oldu yani. Yeni giysiler giymek bile yakında bu durumdan kurtulacağız umudunu yeşertmeye yetiyor...


26 Ekim 2020 Pazartesi

4143

 Erken uyandım, zaten huzursuz bir geceydi. 

Yoga esneme serisi yaptım ve kendimi iyi hissederek başladım güne. 

Birkaç belge için yardımım gerektiğinde yine yazıcıyı bilgisayara bağlamak ve programları indirmekle filan uğraşmak zorunda kaldım. 

Kahvaltıya oturduğumda uyandığımdan 3 saat geçmişti sanırım, öyleyse waffle hak edildi! Wafflle üzerine ballı fıstık ezmesi ve tarçınlı muz? Kesinlikle.

Tam bir pazartesi yoğunluğu ile başlayan gün, bana şunları düşündürdü: Her yeni aya başlarken niyetlerimi not alıyorum, ne kadar azını yapabildim Ekim ayında. Tatil planlıyorduk, fırsat olmadı. Kendime zaman ayırmak nedense bir türlü mümkün olmuyor ve ben piyano için vakit yaratamıyorum. İşlerim de iyi gitmedi, istediğim gibi verimli çalışamadım. Tek güzel tarafı; arkadaşlarımız 2 hafta sonu mangala geldiler ve bir akşam da hafta içi kahve içmeye gittik. Çarşambaları date night ilan ettik; bir kere bira içmeye oturmuştuk, bir akşam da sushi yedik. Bunlara bile seviniyoruz artık...

4142

 (25 EKİM PAZAR)

Yine ev düzenlemesine daldığım bir pazar günü; mutfak raflarını elden geçirdim. Kışlık köz patlıcan hazırladık, yan tarafa kedileri beslemeye gittik. Bu hayvanları yarı aç kafeste gördükçe çok üzülüyorum. Tek isteğim onların bir kısmını alıp bakacağımız bir yer hazırlamak, sorumluluk zor da olsa yeter ki kaybolmasınlar ve iyi olsunlar. 

Eve vakitlice dönüp yerleşiyoruz, yarın yeni hafta hızlı başlayacak. Kaldığım yerden işlere devam.


4141

 (24 EKİM CUMARTESİ)

İşleri ihmal ettim bir süredir, müşterilerle ilgilenemedim ve 2 haftadır 1 çift ayakkabı boyadım sadece. Hep yetişememekten yakınırken zorunlu ara verdim işe birkaç günlüğüne, ne yapalım oluyor bazen böyle...

Bugün keyfim yerinde, hava mükemmel ve ben İstanbul'u gezmeyi çok özledim. Eski fotoğrafları elerken biraz baktım da; 2015 senesi ne kadar şahane geçmiş. Efsane Kaş tatilimiz, adadaki bienal, Moda'da hafta sonu kahveleri, 15 şişe şampanya içilen unutulmaz doğum günüm... Eskiden neden mutlu olduğumu ve 3 yıl öncesinde niçin kendimi bunalımda hissetmeye başladığımı çok iyi anladım. Bir zamanlar hem kendimi aralarında rahat hissettiğim bir arkadaş grubum varmış, hep beraber eğlendiğimiz ortamlarımız, hem de hayatımızda çok sevdiğimiz ait hissettiğimiz yerler varmış...

2016 sonundan beri en yakın çevremden 2-3 insan hayatımdan çıktı, bu sene de malum ya evde kalıyoruz ya da mahallede geziyoruz. hayatımızın bir parçası olan İstanbul'un o semtleri yok artık; Boğaziçi, Boyacıköy, Kireçburnu, Anadolu Feneri, Göksu Deresi, Karaköy, Moda bile yok... Beyoğlu'nun ölümü içimi sızlatmıştı da buralarla avunuyordum, şimdi avuç içi kadar yere sıkıştık baksana. 2 sokak ötede ancak kahve içmeye gidebiliyoruz, orada bile içimiz rahat etmiyor. Hafta sonu Emirli'de ağaçları, gölü görüyoruz da yaşadığımızı anlıyoruz-yoksa hepten delireceğiz.

Hayat hepimiz için çok tuhaf bir senaryo hazırlamış bu sene, mecburen oynuyoruz bizler de. Umuyorum bu dibe vuruşun çok hızlı bir çıkışı olur ve umuyorum hayattan alacağımız keyifli zamanlar kısa sürede gelir...

4140

 (23 EKİM CUMA)

Son günlerimi hep sinirli geçirdim bu bilgisayar yüzünden; hem ekranı bozuldu, hem hesaplarımla ilgili bir sıkıntı vardı beni sürekli dışarı atıyordu, hem de internete bağlanmakta direniyordu. Rutinlerimin değişmesi meğer ne kadar zorluyormuş beni ve ne kadar muhtaçmışım teknolojiye. Gerçekten her seferinde aynı şifreleri girip defalarca kere kimlik doğrulama kodlarını yazarken kendime hakim olamadım ve asabi bir insana dönüştüm.

Bu sabah sakin bir kahvaltı etmek için annemle dışarıda buluşuyoruz ve yöresel tereyağı, peynirler sunan bir mekana oturuyoruz. Biraz fazla yağlı gelse de lezzetli bir kahvaltı sonrası servisten çıkan laptopumu alınca benden mutlusu yok. 

Tabi akşama kadar yeniden içine belgelerimi yüklemek, hesaplarıma tekrar giriş yapmak ve adam etmekle uğraşıyorum. Artık tükenmiş hissediyorum akşam saatlerinde, boynum ağrıyor bırakıyorum. Teknoloji işimizi kolaylaştırıyor mu zorlaştırıyor mu emin değilim...

4139

 (22 EKİM PERŞEMBE)

Bilgisayarım hala çıkmadı, bugün de evde temizlik günü olduğuna göre ben de yavaştan dolap düzenlemeye başlasam iyi olur. Kışlıkları çıkarıp yazlıkları kaldırmak beni yoran ve 1 günde bitirmekte zorlandığım bir bahar mevsimi işidir. Bu sene parti parti yapmaya karar verdim, önce giysi dolabımdaki ince elbiseleri, askılı bluzları kaldırmakla başlıyorum. Yaza veda etmek, mayoları deniz gözlüklerini hurçlara koyup kaldırmak biraz hüzünlü geliyor. Hiç giymeden kaldırdığım yazlıkları gördükçe bu sene ne acayip bir hal yaşıyoruz diye düşünüyorum tekrar... 

Evi düzene sokmak ne kadar zahmetli ve bitmeyen bir mesele, sürekli bir yeri düzenlerken buluyorum kendimi ve her hafta yeni bir yeri düzenlemem gerekiyor! Daha kitaplığa el atmadım, bugünlük bu kadar yeter. Giysilerimi tertipli görmek bile bana umut veriyor, bu kış acaba nereye gidebileceğiz bu elbiseleri giyebilmem için? 

Akşamüstü bilgisayarımı servisten almaya gittiğimde kötü bir sürprizle karşılaşıyorum; bitmemiş ve hazır olmadığını haber de vermemiş. Biraz hayal kırıklığına uğrayarak dönüyorum, evde rahatlamak için bir film izliyoruz yine. Festivalde bu sene 3-4 güzel film seyrettik; Mother and Son tam bir İran filmi, Book of Vision çok hoş atmosferi olan enteresan bir hikaye, çok güzel deliren İngiliz adamın performansı...

4138

 (21 EKİM ÇARŞAMBA)

Bugün çalışamıyorum madem; evi toparlayayım. Sabah acelem yok madem, yoga yapayım.

Emirli'de sonbahar en güzel renkleriyle selamlıyor bizi, sessiz sakin ortalık. havanın bile telaşı yok sanki...

Gündüz evi silip süpürmekle geçiyor, öğleden sonra dönüyoruz. Caddede sushi yemeye karar veriyoruz aniden, o kadar özledim ki!

Uzun yürümek iyi geliyor, düzgün bir şeyler giyip azıcık makyaj yapmak iyi hissettiriyor. Birer bira içince bizden mutlusu yok gibi, eve döndükten sonra film festivali çevrimiçi devam ediyor...

4137

 (20 EKİM SALI)

Geçen haftadan beri süregelen bilgisayar sorunlarını artık çözmek umuduyla servise götürüyorum bugün, öncesinde haftanın acil gönderilerini binbir güçlükle hazırlayıp. 

Akşamüstü Emirli'ye geçip köpekleri besliyoruz yine, kasaptan aldığımız kemiklerle ve sanki biz doyuyoruz onların yerine. Yeni doğum yapan anne köpek hala aynı köşede, ona fazladan mama bırakıyoruz. 

Kendi mahallemizdeki kediler öyle bakımlı ve genel olarak şanslılar ki, araba altında can verenler hariç gayet iyi bir yaşam sürüyorlar sokakta. Ama buraya gelince her seferinde içim kararıyor aç ve muhtaç hayvanları gördüğümüzde, nasıl geçirecekler kışı diyorum, bizden başkası da var mıdır mama veren? 

Bazen de ne kadar baksan elinden geleni yapsan yetmiyor işte, yine kayboluyorlar. Son 1 senedir bağ kurup kaybettiğim hayvanları hatırladıkça geceleri uyuyamıyorum, rüyalarımda ağlıyorum. Onların acısıyla özdeşleşme Rana, diyorum kendime, ama çok zor...

Hayat böyle işte; anlık bir rüya sadece. Sevdiğimiz her şey geçici, hayat boyu bağlandığımız herkesi bir anda kaybedebiliriz. Hiçbir şey sonsuz değil, bizim hayatımız da dahil ve sevdiklerimizin hayat boyu da bizle kalma garantisi yok. Anla bunu artık Rana, kabul et, diyorum.

Benim gibi bunları düşünen var mıdır acaba? 

19 Ekim 2020 Pazartesi

4136

Pazartesi sendromu, kendini Merkür retrosuyla gösterdi bugün: bilgisayarımın hem ekranı bozulmaya başladı, hem tüm hesaplarımdan beni her açışta dışarı atıyor, hem de wifi ağına bağlanmayı reddediyor!

Sabah erken uyanıp İstanbul'a döndük; kahvaltıyı gecikmeli yaptıktan sonra öğlene kadar günün gönderilerinin çıktısını almaya uğraştım, bir türlü sisteme giremedim filan. Tam bir kaostu, sinirim bozuldu iyice.

Günün 2.yarısını işlerimi halletmek için yolda geçirdim; bilgisayar servisine uğrayıp muhasebeciye gittim, dükkana uğradım ve eve döndüğümde hava kararıyordu bile. Artık sonbaharın serin yüzü iyiden iyiye kendini gösteriyor...

Akşam ayakkabı siparişimi bitirmem lazımdı, biraz daha çalıştım. Verimli uzun bir gün oldu.

4135

 (18 EKİM PAZAR)

Dün gece yağmur öyle bastırdı ki, ormandaki köpeklere aklımız takıldı çok. Nereye sığınırlar bu havada, onlara bir yer yapamadık diye üzüldük.

Haftanın tek deliksiz uykusuydu, dinlenmiş uyandım ve güzel bir kahvaltıdan sonra evdeki işleri hallettim. Yan taraftaki mekan kapalı gibi, oradaki kedilere bakmak istiyorduk. Mohikan'ı göremedik diye aklımızda kalmıştı, yine içeri girip sahibiyle konuştuk ama ortada yoktu. Umarım iyidir, kardeşleri bizim tarafa geldiler, hepsi çok aç kalmış gibiydi. Bütün hayvanlara yetemeyeceğimi bilsem de, içim rahat etmiyor onların aç ve bakımsız hallerini gördükçe...

Öğleden sonra çalıştım biraz, bu hafta çok verimli kullanmam lazım zamanı. Geçtiğimiz hafta benim için yıpratıcı ve yorucuydu; ne yoga yapabildim ne doğru düzgün piyano çalma fırsatı bulabildim. Bu haftaya zımba gibi girip her şeyi yapmak istiyorum.

Akşamüstü ikimize de öyle bir yorgunluk çöküyor; film festivalinden 2 filmi arka arkaya seyredip bu gece de burada kalmaya karar veriyoruz.


4134

 (17 EKİM CUMARTESİ)

Kendimi nasıl yormuşsam bu hafta, nasıl yıpramışsam kafamı kaldıramıyorum bu hafta sonu...

Uykusuzluk, sürekli doktora gidip gelmek, ailenin sıkıntılarına dahil olmak, bütün bunlar arasında yetiştiremediğim işler- hepsi birikmiş üzerime çökmüş gibi hissediyorum...

Mükemmel bir kahvaltı hazırlanıyor neyse ki ve kedilerimizle mutluyuz iyi ki. 

Ardından piyano çalmak güzel hissettiriyor yine, öğlen bir işimizi halletmek için yürüyoruz, yürümek de açıyor beni. Akşamüstü Emirli'ye giderken Uzundere kasabına uğrayıp köpekler için kemik alıyoruz, hem piknik alanındaki köpekleri hem de sitedekileri besliyoruz. Onlar doydukça sanki ben doyuyorum.

Akşam arkadaşlarımız da gelince, yağmura rağmen mangal yakıp sofrayı verandaya kuruyoruz. Hemencecik meze salata hazırlıyoruz, çok acıktık ve her şey nefis. Yorgunluğuma rağmen keyfim yerine geliyor bu akşam, gece huzurlu uyuyorum.

16 Ekim 2020 Cuma

4133

Bazı günler her şeyi bırakıp gitmek istiyorum

bazı sabahlar bambaşka bir hayata uyanmayı hayal ediyorum

tanımadığım insanlarla konuşmayı özlüyorum

bilmediğim yerlerde olmayı istiyorum

en yakınımdan daha yakın bazen uzaklar


4132

(15 EKİM PERŞEMBE)

Dün akşam mahallenin yeni vegan cafesini denemeye karar verdik; artık her çarşamba akşamı dışarıda ufak bir date night yapıyoruz. Burası çok sevimli bir mekanmış, menü fazla değil ama kahvesi lezzetli ve sağlıklı tatlıları mevcut. Arkadaşlar da eklenince tatlı sohbetli bir akşam oldu.

Bugün de yine hem temizlik günü hem doktor randevum var-koşturmacaya devam yani. Her seferinde 10 dakikalık işlem için yarım saatten fazla beklemek ve yolda geçirdiğim zaman beni geriyor, ama yapacak bir şey yok sanırım. Bugün de ben güzel haberle ayrılıyorum, eve heyecanla dönüyorum...

Şampanya vakti-

4131

 (14 EKİM ÇARŞAMBA)

Tuhaf bir şey yaşıyorum bilgisayarımı açınca; tüm hesaplardan çıkarmış beni, şifrelerimi değiştirmemi istiyor. Hepsini tek tek değiştirip kaydetsem de, tekrar açtığımda yine aynı terane... Kod gönder mesaj gönder derken bir maile bakmak uzun sürüyor, çok sinir bozucu... 

Bu hafta, 2 kere doktor kontrolü ve bir de bu durumlarla uğraşmaktan iş yapamadım resmen. Bir yandan annemin ruh hali parlak değil; ilgilenmek zorunda kaldığı dedemin bakıcı sorunsalına ben de ucundan dahil oluyorum mecburen. Bıkkınlıkla suçluluk arasında gidip geliyorum...

Neyse ki bugünkü doktor muayenesi bizi umutlandırdı, beklediğimizden daha güzel haberler aldık-hadi inşallah!

13 Ekim 2020 Salı

4130

Sabaha karşı ilaç içmeye uyandığımda kedilerin sevgisi geldi, hepsi birden şımardılar, Latte'nin de maması bitmiş, bağırdı durdu. Ona mama koydum sonra uyuyamadım, güne yorgun başladım. 

Kahvaltıdan sonra ortalığı toplayıp çiçekleri suladım filan işlere daldım, uykusuz olduğum için yarım saat kadar yattım- kayıp bir gün oluyordu. Öğlen yoga yapmak için kendimi zorladım ve yeni bir bacak esnetme serisine başladım. Ortaçağ işkenceleri gibiydi, ama kendime getirdi.

Lezzetli bir yulaf lapası pişirdim kahvenin yanına, sabahmış gibi çalışmaya oturdum. Bugünlerde biraz dalgınım ve eksikliğini hissettiğim heyecanları hatırladıkça, eskileri düşünürken buluyorum kendimi... Birden durup dururken aklıma geliyor bir an, gözümde canlanıyor sanki dün gibi- korkutuyor beni. Hala anımsıyorum, hala düşünüyorum, hala aynı yerdeyim de yoksa ben duygularımı mı bastırıyorum?...

12 Ekim 2020 Pazartesi

4129

 Eve dönüşü bu sabaha bırakmıştık, biraz apar topar evden çıktık ve telaşlı oldu tabi. Unuttuğum birkaç şey var, bu evde de toplamam gereken bir kaç şey beni bekliyordu.

Yeni haftaya başladığımızı algılayamadım ve kafamı toplamaya fırsat bulamadım bütün gün. Sabah rutinimin dışına çıkınca günüm gergin mi geçti nedir? Annemle biraz alışveriş yaptık, kahve içtik, orası güzeldi de akşamüstüne ertelenen doktor randevum epey vaktimi aldı. Trafik bunalttı ve doğru düzgün iş yapamadan geçti bugün.

Dedemin defalarca değişen bakıcılarının muhabbeti de bezdirdi artık, umarım her şey yoluna girer yakında...

4128

 (11 EKİM PAZAR)

Emirli'de mis gibi bir sabaha uyandık; bulutsuz gökyüzü gibi berrak ve aydınlık...

Yoga derslerinden yeni bir seriyi denedik, bakasana çalıştık. Kahvaltıya efsane avokadolu mantarlı yumurtalı dürümler hazırladık. Çok keyifli bir gün başladı yani, öyle de devam etti.

Gündüz biraz çalıştım, elimdeki siparişi tamamladım. Saçlarımı maşa yapmak için bile vaktim kaldı, arkadaşlarımız gelene kadar. Önden birer kahve içmeye oturduk terasa, beylere rakı koyup bayanlar blush ile devam ettik. 

Sohbet etmek, kızıllaşan güneş, bir nefes almak, güz meyveleri, hayatın sadeliği öyle eşsiz bir güzellikte ki! Burası iyi ki, dediğimiz yer...

4127

 (10 EKİM CUMARTESİ)

Sabah yoga, banyo derken kahvaltıyı öğlene doğru yaptık. Piyano çalmaktan keyif aldığım bir gün oldu, alışverişimizi yapıp Emirli'ye akşamüstü gidebildik. Bu hafta sonu burası sakin, hava da mis gibi temiz...

Birlikte yemek yaptık, mutfakta vakit geçirmek ve bir şeye yetişmek zorunda olmamak hoşuma gitti. Yemekten sonra film festivalinden ilk filmimizi seyrettik. 

9 Ekim 2020 Cuma

4126

Bu sabaha iyi uyandım, dünden sonra çok daha dinç ve güçlü hissediyorum kendimi.

Dün duyduklarım ve düşündüklerim ne kadar güçsüz, çaresiz hissettirmişti... Oysa hayat ne getirirse getirsin, oyunbozanlık yok. Her şeyi kabul, hepsine evet! Böylesi yakışır bize.

Ejderha serisini pratik ederken sabah, şimdiye kadar hiç yapamadığım pozların 3ünden 2sini yapabildiğimi fark ettim. 1 tek poz kaldı beni zorlayan, onu da haftaya çözerim bence. Ardından dağ nefesi çalışmasını yaptım ve başım döndü. 

Kahvaltıya uçarak gidecektim neredeyse! Günlük işlerim için oraya buraya koştururken bile enerjim düşmedi bugün, keyfim yerindeydi hep. Arada bir aklıma geldikçe kendimi huzursuz hissetsem de dünkü karamsarlık içinde değilim artık. 

Geceleri kalbimde uyuttuğum hocam, rüyalarımda buluşalım...

4125

 (08 EKİM PERŞEMBE)

Gece kedilerden sürekli uyandım ve biraz alkol dokundu sanırım, biraz da havadaki yağmur sıkıntısından bunaldım. Sürekli uyarısı yapılan fırtınanın gelmesini tetikte bekler gibiydim gece boyu, bir türlü huzur bulamadım. Dinlenemeden uyanınca yoga zor geldi, yine de bırakmadım.

Temizliğe kadar meditasyonumu da yapmış kahvaltı sofrasını hazırlamıştım. Sonra enerjim o kadar düştü ki- yarım saat kadar uzandım, öğleden sonraki doktor randevuma yetişmeden önce gönderileri hazırlamam gerekiyordu. 

Kliniğe enerjik ve neşeli girdim, herkes de kedi suratlı maskemi ve salaş kıyafetimi çok beğendi, iltifatlar aldım. Beklerken yine gerildim, içime bir panik hissi geldi ama iyi yönettim sanırım. Fakat doktorun raporu yorumlamasından sonra dakika dakika umutsuzluğa düştüm, cidden çok moralim bozuldu.

Eve dönüp konuştuktan sonra, bu şimdilik başkalarıyla paylaşmak istemediğim sırrımızı, korku ve karamsarlık kapladı içimi. Kendimi çalışmaya zorladım, akşam beklenen yağmur bastırınca bıraktım. Biraz dışarıyı seyrettim, bir korku filmi açıp comfort zone uma dönmek istedim ama kendimi veremedim. Hep korktuğum bir şeye sanki çok yakında mecbur kalacakmışım gibi gelmeye başladı, ama belki de korktuğum kadar zor değildir? Belki de bugün endişeyle düşündüğüm detayların hiçbir önemi kalmayacak kadar çok mutlu olacağız sonucunda...

4124

 (07 EKİM ÇARŞAMBA)

Sabah yogasının ardından meditasyonun 2. gününü de yaptıktan sonra kendimce güzel bir kahvaltıyı hak ettim. Bugün dinlediğim online bir girişimcilik semineri bana moral verdi, motivasyonumun düşük olduğu şu dönemde iyi geldi. 

Öğleden sonra bu ay adım attığımız konuyla alakalı bir şeyi daha aradan çıkardık; zor ve sıkıntılı da olsa bitti gitti. Heyecan ve telaş bitmiyor bu ay, böyle bir giriş yaptık sonbahara ve devam edecek gibi görünüyor... 

Elimdeki ayakkabı siparişini tamamladım her şeye rağmen, akşam randevu için sözleşmiştik. Mahalle barımız biz oturduktan sonra güzel çalmaya başladı, bir bira yanına patates derken sohbet keyifli olunca birer tane daha söylendi. Dönerken yağmur çiseliyordu, kendimizi hafiflemiş hissediyorduk ve Katibim parçasını çalmak geldi içimden gece gece...

7 Ekim 2020 Çarşamba

4123

 (06 EKİM SALI)

Bugün meditasyona başladım, geçen ay niyet etmiştim ama ancak bu sabah olabildi. Tahminimden daha sakin kalabildim, düşünceler çok da akın etmedi zihnime. Hayatıma oturtmak istediğim günlük rutinin ilk adımını atmaya çalıştım bugün; sabah hapımı aldıktan sonra 2 saat bir şey yemeden durdum ve bu bekleyiş bana zor gelmedi. 

Kahvaltıyı geç yaptım, ardından çalışmaya başladım. Sosyal medya için içerik üretmek ne kadar vaktimi alıyor, bir kez daha farkına vardım. Akşamüstü arkadaşlarım aradı, uzun uzun telefonla konuştuk. Gelecek endişeleri ve son 6 aydır hissettiğimiz yoksunluk en sık tekrarlanan mevzularımız...

Akşam yürüyüşe çıktık ve mahalle kedilerini besledik; bir yandan konuştuk. Düşünüyorum da, şimdi birden pandemi bitse, her şey serbest olsa ilk ne yapardık? Başta hep bu sürecin biteceğini düşünür ve bir sonraki ayı beklerdim, artık içimden gelmiyor sanki pek çok şey. Kimle buluşmak isterdim, nerede nasıl vakit geçirmek isterdim fırsatım olsa? 

Bu kadar yoksunluğunu çektiğim anlamlı sohbetler, heyecan veren tanışmalar, anlaşıldığımı hissettiren buluşmalar... Düşündüm durdum ve gece rüyamda yaşadım yine...

5 Ekim 2020 Pazartesi

4122

 Nasıl enerjisiz bir pazartesiye başladım, motivasyonumuz çok düşük, hava basık ve bunaltıcı, gece defalarca uyandığım için yorgunum ve insanların saçma sapanlıklarından bıkkınım.

Birkaç aydır hayatımızdaki eğlenceli şeyler azaldı ve ancak ileri yaştaki yarı deli komşularımızla sosyalleşebiliyoruz ya, ondan sanırım iyice sıkıldım artık. Bu süreçte sadece evde kalmadık kendimiz ve birbirimizle başbaşa da kaldık ve arkadaşlarımızdan bazıları hayatımızdan ya çıktı gittiler ya da aramızdaki bağ kopmak üzere... Yaprak dökümü iyidir yine de bence, bir arınma döneminden geçtiğimizi düşünüyorum.

Artık sonuna yaklaştığımız bu dönemin bitmesini sabırsızlıkla bekliyorum, yeniden neşeyle hayata katılacağımız zamanları, dans edeceğimiz geceleri...

4121

 (04 EKİM PAZAR)

Kahvaltıya çağırıldık ve reddedemedik, yine 60+ yaş komşularımızla başlıyoruz pazar gününe. Ben de şeftalili kek yapıp götürüyorum, kahveye küs olan komşularımız da katılıyor. Hala bir gerginlik var gibi ortamda, bu da beni rahatsız ediyor biraz. 

Öğleden sonra evdeki bir işi halletmek için komşumuz yardıma geliyor; buzdolabını yerleştirmek için mutfak mermeri ucundan kesmemiz gerekiyordu. Ufacık bir köşeyi törpülemek bile ne kadar tozutuyor ortalığı, evin için duman ve koku doluyor. Ardından bir de dolabın kapaklarını değiştirmek isteyince iş uzuyor, ama bitince aklımda kalan bir meseleyi daha halletmiş oluyoruz.

Bir başka aklıma takılan mesele ise; 1 ay önce siteden toplayıp sanayi bölgesine bıraktıkları kediler. Emily'i öyle çok seviyordum ki, onu nereye götürdüklerini bilmemek beni çok üzüyordu bugüne kadar. Vicdanımız rahat olsun en azından bir görmeye gidelim dedik ve üşenmeden gidip baktık. Ama hiç kedi göremedik ve bekçi yine onu getirmediklerini söyledi. İnanmıyorum aslında ama, tek umudum bir yerlerde iyi olması, umarım sağlıklıdır ve mutludur güzel rustik kızım...

Mutfaktaki her şeyin temizlenmesi gerekiyor mermer kesiminden sonra, dünden beri evi süpürüp silmek, toz alıp banyo temizlemek derken akşam yorulmuş hissediyorum kendimi. Eve geç dönüp geceyi kedilerimle huzurlu geçirmek istiyorum...

4120

 (03 EKİM CUMARTESİ)

Hafta içi birkaç doktor randevusunu hallettiğim için kafam bir parça rahatladı, ilk adımı atmış olduk. Ama epeyce yorulmuşum ve yıpranmışım, hafta sonunu sakin geçirmek istiyorum. Bu sabah evde kahvaltı edip piyano çalmak çok iyi geldi, bu aylarda yoga ve piyano için her gün vakit ayıramıyorum. Öğleden sonra alışveriş yapıp Emirli'ye geçtik, yine köpekleri besledik.

Akşam yemeği terasta yerken bir film seyrettik, ihtiyacım olan buydu...

4119

 (02 EKİM CUMA)

Biraz stresli bir gün daha beni bekliyor; çok basit bir işlem için bile olsa hastaneye gitmek insanı geriyor malum. Bir film çektirmek için epey fazla beklediğim için ben de gerilmişim, her şey bittiğinde akşam rahatlamak için parkta bir bira içip pizza paylaşıyoruz...


1 Ekim 2020 Perşembe

4118

 Ekim'e hızlı bir giriş yapıyoruz; dolunayda netliğe kavuşan çok mühim bir gündemimiz var. 

Yepyeni bir mevsimde yeni bir süreç başlıyor bizim için; haydi hayırlısı!

Dün gece midem rahatsızlanınca hiç uyuyamadım ve bugün de koşturmacalı bir gündü, biraz stresliydi benim için açıkçası. Yine de kolaylıkla geçti ve yorulsam da memnunum bu adımı attığıma. Yarın ve önümüzdeki hafta birer adım daha var atılacak, ardından her şey umarım çok güzel olacak...

4117

 (30 EYLÜL ÇARŞAMBA)

Bugün kendimize izin verdik; kahvaltıya çok tatlı bir yere gittik. French toast, somonlu eggs benedict, pestolu omlet... Film festivali biletlerine baktık, bu sene evde izleyeceğiz, böylesi de güzel.

Caddeyi boylu boyunca yürüdük, kahve filan aldık, bu arada hava ısındı. Eve döndüğümüzde yorulmuştuk bile, biraz piyano çaldım. yeni biten ayakkabıyı fotoğraflayıp bir süre işlere baktım, aslında kendime bakım için vakit ayırmak niyetindeydim. Hiçbir zaman vaktim yetmiyor işte...

Son anda aldığım hediye de gelince çok sevindik; artık gelenekselleşen yıldönümü pijamalarımız harika. Akşamüstü hazırlanıp adaya geçtik; hava tam bahar... Yine aynı mekana oturup beyaz şarap açtırdık, basit ama lezzetli Akdeniz mezeleri seçtik. Zeytinin kokusu, peynirin tadı, enginarın çıtırtısı, levreğin ağızda dağılması... Bizi aldı Porto'ya götürdü ve bir sonraki yıldönümümüzü Hotel Sandeman'da geçirmeye karar verdik!

4116

 (29 EYLÜL SALI)

Keyifsiz bir gün, kendimi zorlayarak akşama kadar çalıştım ve suskun yatağa girdim, öylece...

28 Eylül 2020 Pazartesi

4115

Kendime verdiğim sözler:

"Yapamadıklarımı tekrarlamaktan vazgeçeceğim, yetişemediğim şeyleri saymak yerine yapabildiklerime odaklanacağım. Olamadıklarım için hayıflanmak yerine sahip olduklarıma memnun olmayı seçeceğim. Kendimi yetersiz hissettiğimde şikayet etmek yerine daha anlayışlı davranacağım kendime, bir çocukla konuşur gibi..."

4114

 (27 EYLÜL PAZAR)

Bugüne ne kadar güzel başladım aslında; harika bir sabahtı, şahane bir ışık vuruyordu odamıza, yoga yaptıktan sonra kahvaltı etmek keyifliydi, hava ılık ama bunaltıcı değildi, terasta fotoğraf çektik...

Ne olduysa öğleden sonra bir enerjim düştü; çabaladığım hiçbir işte ilerleyemediğimi düşündüm, sosyal medya için fotoğraflardan bir türlü seçemedim, birkaç saat harcadığım bitki bakımı konusunda kafamı netleştiremedim, sanki bugünü boşa geçirmiş gibiydim...

Akşamüstü lutenica yapmaya başladık, ama tencerenin dibi tuttu, hani sanki neye elimi atsam başarısız oluyorum gibi gelmeye başladı. Emek harcadığım her şey boşa mı gidiyor, ben nelerle uğraşıyorum böyle?... Kendimi zor durdurdum ve akşamki zihin eğitimi workshopuna odaklanmaya çalıştım.

Dünkü uzun girişten sonra bu akşamki ders daha derinlikliydi bence, bir sürü notlar aldım ve ödevler belirledim. Kendime tutabileceğim sözler vermeye karar verdim ve bir yola girdiğimi, yeni yeni keşfettiğim bir gizli kıta bulduğumu hissettim...

27 Eylül 2020 Pazar

4113

 (26 EYLÜL CUMARTESİ)

Dün geç yattık ve ben yeterince uykumu alamadığım için mi, içimdeki hayal kırıklığı yüzünden mi bilmem, kendimi fazlasıyla yorgun hissediyorum. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor, bitkinim ve hastalanmaktan korkuyorum. 

Kendimi toparlayabilmem akşamüstünü buluyor, alacaklarımı alıp Emirli'ye geldiğimizde hava mis gibi. Ortalık sessiz sakin ve bahçedeki salıncakta biraz oturmak, kahve içmek çok iyi geliyor. Bugün hiç çalışasım yok, akşam bir eğitime katılacağım. 

Heyecanla beklediğim bu zihin eğitimine başlangıçta çok kendimi veremiyorum, belki yeni bir şey öğrendiğimi hissetmediğimden. Sona doğru birkaç kilit cümle kalıyor aklımda: "Ressam resmin içinde, her şey aynı zihnin parçası..."

4112

 (25 EYLÜL CUMA)

Eylül ayı paldır küldür geçip giderken ben bugün bir süredir yapamadığım şeylere vakit ayırabildim. Güne ejderha yoga serisi ile başlayıp kahvaltıdan sonra biraz piyano çaldım. 

Gün içinde yine birkaç işe koşturdum, aşırı detaycı bir gelin adayının ayakkabı siparişini boyadım ve akşam arkadaşlara yemeğe gittik. Sanırım herkes için zor bir süreçten geçiyoruz; çalışanlar ayrı çalışmayanlar ayrı bunalmış vaziyette... 

Ben hep kendi yoluma gitmeyi seçtim hayatta...

24 Eylül 2020 Perşembe

4111

Çiçek bakımı 101 dersine başlamış gibiyim birkaç gündür; videolar izleyip notlarımı alıyorum, farklı malzemeler edinip balkonu yenilemeyi planlıyorum...

Dün yeni bitkiler aldım, bu sabah da bozulanları söküp attım, saksıları hazırladım. Kedileri bir süre balkondan uzak tutup burada bitkiler için güzel bir ortam yaratmaya çalışacağım. Sonbaharda yapmak istediklerimden biri de bu.

4110

 (23 EYLÜL ÇARŞAMBA)

Rüyalarımda hala yaşayan bir babaannem, hala beni aşağıda kapı önünde bekleyen lisedeki erkek arkadaşım, hala kendimi rahat ve ait hissettiğim bir ailem var. Özlediğim mutluluklar, beni ben yapan kişiler...

Artık hayatımda yoklar ve bazen çok yalnız hissediyorum, sırf bu yüzden kendi ailem olsun istiyorum, her koşulda yanında kalacağım ve hep çok seveceğim biri, güvendiğim biri, yanı başımda...


22 Eylül 2020 Salı

4109

Ne kadar yazsam az; en sevdiğim mevsim...

Bu mevsimde babamı kaybettim, bu mevsimde okulu kazandım ve bu mevsimde evlendim. Hayatımın en unutulmaz anıları hep Eylül'dedir...

21 Eylül 2020 Pazartesi

4108

Geceleri sürekli uyanarak geçirdiğim için güne yorgun başlıyorum, bir de hava değişimi mevsimi-biraz halsizim bugün. Öğlen dişçi randevumuza yetişiyoruz; yüksek güvenlikli adli hastaneye girer gibi dezenfekte işlemlerinden geçerek giriyoruz dişçiye. Halimiz komedi, diş temizliğinden sonra biraz hava almaya ihtiyacımız oluyor. 

Bu mevsimde yürümek çok güzel, kahve içmek için bir yere oturuyoruz. Çikolatalı kruvasanı hak ettiğime inanıyorum, inanmak istiyorum. Eve döndüğümde o kadar yorgun düşmüşüm ki, sanki ne yaptım? Vitaminlerimi içip yemek yaptıktan sonra masa başı işlerime bakıyorum.

İçimde günlerdir aynı heyecan...

4107

 (20 EYLÜL PAZAR)

Komşularla kahvaltıya davetliyiz bu sabah, limonata gibi derler ya-öyle bir Eylül havası, Emirli'de bahçede masa kurulmuş.

Hayatımın kontrolünü elime alamadığımdan yakınıyorum sabah, erken bir kahve demleyip salıncakta otururken. İstediklerimi yapamıyorum bir süredir, hayat ne getiriyorsa onu yaşıyor gibiyiz daha çok.

Kahvaltıdan sonra yağmur çiselerken kalkıp lutenitsa yapmaya girişiyoruz; mangalda közlenen patlıcan ve biberler, kavrulan havuçlarla beraber kaynayan domateslere ekleniyor... Mutfağı muhteşem bir koku sarıyor; karı koca hararetle çalışıyoruz. Soyması, doğraması biraz zor ama bu lezzetin eşi benzeri yok. Komşulara birer kavanoz götürüyoruz, sonra da kendimize ait pazar akşamımız başlıyor...

4106

 (19 EYLÜL CUMARTESİ)

Sonbaharın ilk palamudu, terlemeden ilk yürüyüş, hafiften bahar yorgunluğu, akşamüstü mangal sofrası, komşu dedikoduları...

4105

 (18 EYLÜL CUMA)

Bu sonbaharın projelerinden biri de; balkondaki bitkilerimizi elden geçirmek, saksılarını değiştirmek ve yaşatamadıklarımı yenileyip güzel bir ortam yaratmak.

Bazen ne olduğunu bile anlayamadan gayet iyi büyüyen çiçeklerim birden yaprak döküyor, biraz daha ilgilenmem gerek kendileriyle... Kediler için de zararlı olan bitkileri öğrendik, şimdiye kadar yaprak kemiren kedilerimiz için ciddi risk oluşturduğunu duyunca iyice endişelendim. Bir düzenleme yapmamız lazım acilen.

Akşam geç saatte Dirmit gözünden 3. operasyonunu geçirdi; içime dert oluyor bu hali. Pandeminin başında onu Erenköy'de bulduğumuz günden beri genel durumu iyileşse de, morali düzelse de, gözü aynı sanki, belki daha kötü. Ona yeterince iyi bakamadığımızı düşünüp geriliyorum ve bu sefer tamamen iyileşmesi için sıkı tutacağız damlalarını.

17 Eylül 2020 Perşembe

4104

Koşturmacadan geriye kalan hayatıma neler sığdırabilirim?

Bunca telaşa ve bu kadar çok işe rağmen nasıl heyecanımı koruyabilirim?

Bu kadar tüketmeye gerçekten gerek var mı?

16 Eylül 2020 Çarşamba

4103

Sabah keyifsiz uyandım, dün akşamki konuştuklarım aklımda. Kendime fazla mı yükleniyorum acaba yoksa tam tersi, gerçekten tembel miyim? Bazen oyalandığımı fark ediyorum ve hala zaman yönetimini beceremediğim için kendime kızıyorum. Bazen de tek kişi nasıl bunca işe yetişsin ki diyorum. Hem ev işleri, hem kendi markanı yönetmek, müşterilerle ilgilenmek ve ürünleri hazırlamak, bir yandan sosyal medya tarafına kafa yormak ve sürekli güncellenen e-ticaret dünyasına ayak uydurmaya çalışmak... 

Bir yandan her sabaha yoga ile başlamak istiyorum, her gün sağlıklı yemekler hazırlamak ve kendimi iyi hissettiğim şeylere vakit ayırabilmek; piyano çalmak, kitap okumak, sahilde oturmak, arkadaşlarımla kahve içmek... 

Bütün bunları dengeleyebildiğim zaman sanki her şey yerine oturacak, ama henüz yapamadım bir türlü. Son seneyi tamamen bu konuyla uğraşarak geçirdim diyebilirim; günlük rutinler ve zaman yönetimi.

2021'den ilk isteğim; bunu artık oturtmak.

4102

 (15 EYLÜL SALI)

Akşam saatlerinde geldik bahçemize, salıncağa oturduk... Yavru kediler ortada yoktu, biraz keyfimiz kaçtı o yüzden. Sohbet ederken göz göze bakamayacak kadar yorgun olduğumuzu fark ettim; neye yetişiyoruz bilmem... Ne yapıyoruz da zaman bu kadar hızla akıyor gün içinde ve nasıl oluyor da hala yetiştiremiyoruz işlerimizi? Aylardır yapmak istediğim birkaç şey var; hem kişisel hem işle ilgili birkaç konu... Hiçbirinde ilerleme kat edemediğimi fark ediyorum şimdi. Ne kadar uğraşsam da istediğim yere gelemediğim konular var, yeterince motive olup çaba sarf etmediğim konular da... Ben hepsine yetişmeye çalışırken ve kendimi sürekli hırpalarken hayat geçip gidiyor...

Bu sene farklı biraz, hepimiz farkındayız sanırım. Ben de sene sonuna kadar hem zihnimi biraz terbiye etmek hem de yakın gelecek planlarımı elden geçirmek niyetindeyim. Evde arınmak, bedenimde arınmak, içimde arınmak...

14 Eylül 2020 Pazartesi

4101

 Yorgun uyandığım bir pazartesi, tam da tatil sonrası işlere geri dönüş depresyonu ve hafta içinde bitirilmesi gerekenlerin telaşı...

Enerjim o kadar düşüktü ki bütün günü doğru düzgün iş yapamadan geçirdim, yarından itibaren umutluyum kendimden. Hayat ne kadar çabuk geçiyor ve ne kadar az şey sığdırabiliyoruz...

4100

 (13 EYLÜL PAZAR)

Dünden sonra kendimizi biraz toparlayabildik, yola çıkmadan önce son bir deniz yapalım dedik. Öğlene kadar hala yakıcı Eylül güneşinin ve serin suyun tadını çıkardık, sonra toplanmak 2 saat sürdü. Her seferinde yorgunluk oluyor ama, yine de değiyor buraya gelmeye bence...

Akşamüstü dönüşe geçtiğimizde hava kapalıydı, civarlara yağmur yağıyordu belli ki. Yolda bir gökkuşağı görünce iyi şansa yordum bu sürprizi, sonbahar bize güzellikler getirecek!

Akşam kedilerle kavuştay yaşadık, uslu durdukları için hepsini çok sevdik...

4099

 (12 EYLÜL CUMARTESİ)

Dün aniden gelişen olaylar ailemize bomba gibi düştü ve beni de herkes gibi huzursuz etti... Neden ailemle alakalı kendimi bildim bileli bir sorun var hep? 30lu yaşlarıma kadar benim ailem en mükemmeli sanarak yaşadım ve yetişkinlik çağım bana ne yazık ki aksini öğretti. Gelecekle ilgili kurduğum tatlı samimi hayaller bir kez daha sarsıldı. Zemin kaygan ve ikide bir altımdan çekiliyor gibi hissediyorum, bir türlü güvende olamıyorum...


4098

 (11 EYLÜL CUMA)

Karaağaç pazarı ufak ve tenha, fiyatlar İstanbul'la yarışır. Yine de burayı seviyorum; domates, salatalık, topan patlıcan, salça, kabuklu badem, üzüm alıyoruz tezgahlardan. Bizim peynirci kardeşlere yine uğrayıp sepet peyniri, İzmir tulumu, taze keçi peyniri alıyoruz.

Alışverişimizi bitirip eve döndükten sonra biraz çalışıp yine akşamüstü sahile iniyoruz. Bu hafta deniz suyu serin, ama tertemiz... Bu akşam balık yiyeceğiz; balıkçıya uğrayıp midye dolma ve barbun seçiyoruz. En sevdiğim mevsim!

4097

 (10 EYLÜL PERŞEMBE)

Biz evde değilken evde temizlik olunca ister istemez geriliyorum, kedilere bir şey olur mu diye korkuyorum. Pencereyi açık unutur mu diye aklım hep orada...

Bugün de yine gündüz evde geçti; biraz çalıştım ve akşamüstü denize indikten sonra yemeğe gittik. Artur klasiklerinden Göl Gazionosu, ardından dondurmacı...

10 Eylül 2020 Perşembe

4096

 (09 EYLÜL ÇARŞAMBA)

Evi fena bulmadık; bahçe de ilk seferki kadar perişan değil. Tam 1 ay sonra yeniden buradayız ve sanki hiç ayrılmamışız gibi... 

Gündüz temizlik ve alışverişle geçse de, burada olmak yeter, hep diyorum. Bu manzarada ve sessizlikte çalışmak bile daha güzel. 

Ancak akşamüstü denize inebiliyoruz, plaj tenha ve güneş artık yakmıyor. Hava çok rüzgarlı olduğundan deniz soğuk. Bu mevsimde genelde çok ılık ve sakin olur oysa, dün gece fırtınalıydı. Yine de yüzüp suyun tadını çıkarıyoruz, biraz kumsalda oturup gün batımına yaklaşırken eve dönüyoruz.

Bu akşam mangal yakılacak, köz patlıcan biber salatası, taze roka, domates... En güzel mevsimdeyiz, en güzel yerdeyiz!

4095

 (08 EYLÜL SALI)

Gündüz hızlıca son işleri toparlayıp hazırlanıyoruz, akşamüstü yola çıkacağız. Çiçekleri sulayıp kedilerin mama ve sularını yenileyip arabaya biniyoruz; önce Emirli'den bir iki şey alacağız, ardından istikamet Artur!

Yol kısa sürse de geç çıkabildiğimiz için, bir kahve molasıyla birlikte akşam varıyoruz eve. Serinlemiş ortalık, tek tük gidenler olmuş ama yine de dolu sayılır site. Temizliği yarına bırakıp bu geceyi dinlenerek kapatıyoruz...

4094

 (07 EYLÜL PAZARTESİ)

Bütün temposuyla süren hayatımıza bu akşam bir konser planı renk katıyor; tatil öncesi yorgunluğumuza rağmen heyecanlıyız. Bu yıl sanırım ilk ve belki tek konserimiz olacak; Babazula'yı boğaza karşı dinleme keyfine varacağız. 

Özlediğim şeyler: 1. Boğaz tarafında olmak-havası yeter

2. Konserde ön sırada dans etmek

3. Topuklu ayakkabı giymek

Gayet mesafeli açık hava konseri bana şunu düşündürüyor; önceden takip edip planlarsak, bu koşullarda bile hayatın tadını çıkaracağımız aktivitelere katılabiliriz.

6 Eylül 2020 Pazar

4093

Emirli'de sakin bir sabaha uyandık; güneşli ama serince bir Eylül sabahı terasta yoga yaptık. Ardından bahçeye kahvaltı sofrası kurduk, ne güzel...

Yavru kediler çok mutlu bizimle, Dirmit'in gözü iyileşiyor gittikçe, göl sessiz ve keyfimiz yerinde. Kahve, salıncak, kitap, meşe gölgesi-daha ne olsun?

4092

 (05 EYLÜL CUMARTESİ)

Nedense inanılmaz yorgun başladım güne; gözlerim dinlenmemiş, yogadan sonra her tarafım ağrıyor...

Onun dışında keyfim yerinde, kahvaltıdan sonra evde biraz işlerle uğraşıyoruz. Piyanoda yeni parçaya başlayacak zihin açıklığım yok, eski Beethoven sonatını yeniden çalışıyorum, hala istediğim gibi mükemmel değil.

Akşamüstü enerjimi toplayıp Emirli'ye yola çıkıyoruz, yakındaki mahallenin kasabını komşular önermişti, oraya uğrayacağız. Uzundere tarafında çöplerle dolu bir piknik alanı ve aşağısında onlarca aç köpek... Ne kadar kalbim kırılıyor anlatamam, hepsine yetişmek mümkün değil, onları kaderlerine terk etmek çok acıtıyor. Birkaçını biraz besliyoruz, elimizden geldiği kadar.

Arkadaşımız da gelince keyfimiz yerine geliyor birden; hemen mangalı yakıp hızlıca sofra kuruyoruz. Basit rakı sofrası en güzeli: kavun, peynir, salata, közde patlıcan. 2 dubleye eşlik eden klasik Türk müziği, gevşetince hepimizin uykusu geliveriyor. Keyifli bir akşamla sonlanan gün...

4091

 (04 EYLÜL CUMA)

Uzum zamandır kuaföre gitmemiştim, bugünkü işlerin arasına sıkıştırdım ve çok iyi geldi. Güzellik bir ihtiyaç gerçekten, ya da en büyük lüks...

Akşam yine uzun zamandır yapmadığımız bir şey yaptık; eskiden son derece sıradan sayılacak bir aktivite: dışarıda yemeğe çıktık. Yeni normal hayatımızda ilk restoran deneyimimiz oldu. İstanbul manzarası nefisti, sadece havası yeter bu şehrin. Bir kadeh beyaz şarap yanına balık, biraz sohbet; mutlu olmam için yetti de arttı bile.



3 Eylül 2020 Perşembe

4090

 Sabah kendime hatırlatmak istediklerim: "İnsan nereye giderse gitsin kendinden kaçamaz."

"Dışarıdan görünen her zaman biraz sahtedir, kimsenin içi bilinmez."

"İnsanın senede 1 gün efkarlanmaya hakkı vardır; ayrıldıklarını anmaya-ama ayrılık yoktur aslında..."

4089

 (02 EYLÜL ÇARŞAMBA)

Yaz sonu sıcakları bunaltırken, bir yandan Eylül planları yapılıyor.

Yetişilmesi gereken işler varken, bir yandan hayaller kuruluyor.

Hayatımdan çıkan insanlar oldu, kalanlar belli oldu. 

Bir yandan arınırken bir yandan yeni güzelliklerle doldurmak istiyorum buradaki kısıtlı zamanımı...

2 Eylül 2020 Çarşamba

4088

 (01 EYLÜL SALI)

Yılın en sevdiğim zamanı geldi; hasat ve göç mevsimi, hazırlık ve arınma mevsimi, öğlen hala yaz ama akşamlar serin eser mevsimi, akşamüstleri közde mısır ve kahvaltıda üzümle peynir mevsimi, hafta içi tenhalaşan adada çamların altında kitap okuma mevsimi, kızıllaşan Güneş ışığının vurduğu Boğaziçi'nin en güzel mevsimi...

Eylül'ün güzelliğine yaraşır bir ruh haliyle yaşamak niyetiyle...

1 Eylül 2020 Salı

4087

 (31 AĞUSTOS PAZARTESİ)

Ay sonu, yaz sonu, hafta başı...

Hasat dolunayı yaklaşırken, sadeleşme vakti geliyor...

Alttan alta güz havası kendini hissettiriyor...

Hayatımda daha fazla yer vermek istediklerim...

Atık bırakmaya niyet ettiklerim...

Beklediklerim, beklemediklerim...

Hoşgeldin Sonbahar

31 Ağustos 2020 Pazartesi

4086

 (30 AĞUSTOS PAZAR)

Emirli'de dinlenmiş sakin ama sıcak bir sabaha uyandık, esneme ağırlıklı yoga pratiğimizi yaptıktan sonra menemen hazırladık. 

Kahvaltıdan sonra bir süre uzanmaya ihtiyacımız oldu; sanırım baş etmekte zorlandığımız dertler ve diğer her bizi tıkayan şeyleri üstümüzden atmak için... Bizi uzaklaştıran ufak tefek sinir bozucu olayların dökülmesi ve rahatlamak için...

Ancak akşamüstü işlere oturabildik; elbette planladıklarımız yapamadım. Kişisel bakım için biraz fazla zaman ayırdım bu pazar, tam o anda hiç beklenmedik bir şey oldu ve anne kedi ortaya çıkıverdi! Kayboluşu ile beni çok üzen kedilerden biri olan, eve aldığımız ufaklığın annesi aniden kapımızın önünde belirdi. İnanılmaz sevindim, inşallah Emily de çıkar!

Tam siparişleri toplayacaktım ki komşular mangala çağırdı ısrarla. Baskı altında hissetsem de ayıp olmasın diye gittim, bu arada yine 2 haftadır kayıp olan maskeli yavru da geldi! Birdenbire hiç umudum kalmayan 2 kediyi görmek çok rahatlattı beni, çok sevindirdi. Hadi bir tane daha!...

Akşam mangal sohbeti keyifliydi; astroloji, ülkenin durumu, sitenin işleri, bahçede organik tarım... Eve döner dönmez bizim oğlanın yaramazlık yapmış olduğunu fark etmemiz haricinde harika bir gündü...

4085

 (29 AĞUSTOS CUMARTESİ)

Dün akşam Little Buddha filmini izlemek geldi içimden, sanırım çok eskiden seyretmiştim ama pek hatırlamıyorum. Güzel anlatılan bir hikaye ve etkileyici bir oyunculuk...

Kahvaltıdan sonra evi toparlayıp çıkalım diyoruz bugün Emirli'ye, biraz piyano çalmak da istiyorum. Keşke orada bir piyanom olsa!

Öğlen saatinde akla gelmeyecek bir Şile trafiğine takılıyoruz ne yazık ki, yol uzadıkça sıcaktan bunalıyorum ve unuttuğum İstanbul trafiğini hatırlamak hiç hoşuma gitmiyor.

Neyse ki ufaklık evde uslu durmuş ve bizi çok özlemiş. O kadar tatlı ve öyle sevecen ki, tek istediği bizimle olmak. Minicik patileri, ürkek bakışlı suratı içime işliyor... 

Günün 2. yarısını burada keyifli geçirmeye çalışıyoruz; yeni aldığım tarifle peynirli kraker yapıyorum ve aşırı güzel oluyor. Soğuk bir şişe blush açıp yanına meyveli peynir tabağı hazırlıyoruz ve filmin devamını izlemeden önce biraz müzik dinliyoruz. İyi ki bu bahçe var, iyi ki bu ufacık alan bize ait ve iyi ki bu akşam buradayız!

4084

 (28 AĞUSTOS CUMA)

Haftanın son iş günü; klasik cuma yorgunluğunun üzerine bu kez fazladan tatil sonrası stresi ve kedilerle alakalı yaşadığım üzüntü eklenmiş durumda. Bu aralar hayattan keyif alamadığımı, bu hayata ait olmadığımı hissediyorum sıklıkla. Azıcık bir şey vardı elimde beni heyecanlandıran, geçici de olsa mutlu eden, son 6 aydır onlardan da mahrum kaldım sanki...

Kurban bilinci hiç hoşuma gitmiyor aslında ve kendime acımaktan hazzetmiyorum. Bu hayatı beğenmesem de ben yarattım, diyorum kendime. Beğenmiyorsan sen değiştireceksin! Peki bu koşullarda ne yapabilirim? Hayatıma bana iyi gelen yeni bir şeyler sokmak için ne yapabilirim? Var olana neden bu kadar tahammülsüzüm?

Her şeyin sebebi çok basit ve fiziksel belki de, belki 10 yıl evvel de var  olan gerçek bugün ortaya çıktı. Kimse kimseyi kandırmadı, ben kendimi kandırmadıysam eğer. Şimdi sahip olduğuma ne kadar sahip çıkabilirim? Bu sorular hiç bitmeyecek gibi...

4083

 (27 AĞUSTOS PERŞEMBE)

Bugünkü planımız malzeme alışverişi için Eminönü'ne gitmek. Yeni tasarımlardan beğenilen bir modelin dantelini bulmakta sıkıntı yaşadık son aylarda, müşterilerden biri ile sorun çıktı bu yüzden. Bu hafta aklımdaki işlerden en önemlisi, bu modeli oturtmak, gerekirse benzer bir dantel bulup yeniden tasarlamak.

En sevdiğim kahvecide cappucino içerek başlıyoruz gezmeye ve şansımız inanılmaz yaver gidiyor: bir türlü bulamadığımız o dantelin aynısını elimizle koymuş gibi buluveriyoruz! Danteller, boncuklar ve pullar aldıktan sonra eve dönüyoruz. Sabah bulutlu olan hava öğleden sonra güneş açınca bunaltıcı bir sıcak oluyor, arabaya yürürken yorulduğumu hissediyorum.

Akşamüstü biraz dinlenip rahatlamak için parkta birer bira içmeye ihtiyacımız var ikimizin de, ama azıcık keyif yaptıktan sonra bir olaya tanıklık ediyoruz. Kağıt toplayıcı Afgan çocuklardan birine başka bir adam vurup yaralamış. Ambulans gelmesini beklerken çaresizliğine üzülüyoruz.

4082

 (26 AĞUSTOS ÇARŞAMBA)

Emirli'de geçirdiğimiz sakin bir gün; kedilerin yokluğunda burada mutlu olmak çok zor. Her seste irkiliyorum, her bakışta onları hatırlayıp özlüyorum. Buraya gelme keyfim kaçtı adeta, eskisi gibi gülemiyorum...

Ay başında kısacık bir tatil yaptık ya, sonrası ve öncesi yorgunluk karışıklık... Bu evi birkaç haftadır ihmal etmiştim, bugün temizliğe giriştim. Gerçekten ne çabuk kirleniyor ve ne kadar emek istiyor ev işi. Zaten karantina süreci başladığından beri, gezmek için evden çıkmadığımız halde, nasıl oluyor da işleri yetiştiremiyoruz diye konuşuyoruz aramızda. Hafta sonu caddeye inip sinemaya gitmeler, arkadaşlarla yemekler filan hayatımızdan 6 aydır çıktığına göre biraz zaman artması lazımdı geriye. Ama tersine, yine işler birikiyor ve nasıl oluyor aklım almıyor.

Düşündüm de, 2. hatta 3. evin işleri çıktığı için olsa gerek! İlk 2 ay zaten temizliğe kadın gelmediği zaman kedilerle bir arada yaşamanın gerektirdiği üzere her gün süpürge yapıyorduk. Hafta sonu da Emirli'de tadilatlar, değiştirdiğimiz eşyaların kurulumu ve temizlik yapıyorduk. Derken Artur'a gitmeye karar verince o evin de açılması gerekti, hayatımızdan eksilen keyifli zamanların yerine ev işleri doldu demek ki.


26 Ağustos 2020 Çarşamba

4081

 (25 AĞUSTOS SALI)

Kışlık domates biber sosu hazırlamaya kendimi fazla mı kaptırdım acaba, bugün hiç durmadım ve çok yoruldum. Belki de başka bir işe kendimi vermekte zorlandığımdandır...

Dirmit yine gözünden ameliyat oldu, artık iyileşmesini her şeyden çok istiyorum! 6 aydır sıkıntı çekiyor, sürekli bir sağlık sorunuyla mücadele ediyor güzel kızım... Ama mutlu olduğunu biliyorum yine de, çünkü çok seviliyor.

Akşam Emirli'deyiz, ufaklık uslu durmuş ama bizi görünce yerinde duramıyor. Dirmit ablasıyla anlaşamıyor tabi ki ve elbette kudurmak istiyor. Her yavru kedinin hakkı.


4080

 (24 AĞUSTOS PAZARTESİ)

Yaz sonuna doğru yaklaşırken, tek isteğim sanırım tekrar Artur'a gidebilmek... Ama 2. tatil planımı şimdilik ertelemek zorunda kalıyorum, çünkü hesapta olmayan sıkıntılar çıktı işte. Uğraştıran müşteriler ve yeniden tedarik edilmesi gereken malzemeler yüzünden burada olmak zorundayım. 

Ağustos sonuna doğru salça mevsimi gelmiş demektir; biz de domates sosu, menemenlik ve çorbalık soslar hazırlamaya başladık. Gündüzler sıcak ve bunaltıcı, akşamlar serin ve esintili...

İçimde sabah akşam hep aynı acı; hem bilinmezlik hem yas hem de aynı anda alev alev yakıcı bir kin... Dünyanın haberi olmadan ben kendi içimde neler yaşıyorum, neler hissediyorum ve sindirmeye çalışıyorum. Anda kalmaya çabalıyorum ama aklımda hep aynı öfkeli, acı çeken sözler...


23 Ağustos 2020 Pazar

4079

Artık bir şekilde rahatlamak zorundayım; çalışmak ve hayatı sürdürmek için. Kedileri göremedik ve büyük ihtimalle götürülmüşler. İnsanların sadece gerizekalı mı yalancı ve kötü mü olduklarını bilemiyorum, ama burada olduğunu iddia ettikleri kediler yok dünden beri. İçimden çeşitli intikam planları geçiyor ve elimden alınan bir şeye öfkelenmekle onların canı için üzülmek arasında gidip geliyorum. Bir yandan yeterince araştırmadığım için kendimi suçluyorum, ama böyle devam edemem...
Her neredelerse, tek dileğim onlar için en iyisinin olması. Umarım bir mucize olur ve çıkıverirler karşımıza, umarım iyilerdir, umarım...

Dün gece dinlendim, endişelerime rağmen bir şekilde bugün mutlu ve huzurlu hissetmeye yaklaştım. Elbette kurtardığımız minik yavrunun yardımıyla. Öyle komik ve sevimli ki!
Bahçeden topladığımız domates biberlerle kendimize güzel bir kahvaltı sofrası kurduk, dizimizi açtık yine. Kartal'daki organik pazara gittik sonrasında, değişik bir deneyim oldu. Fazla çeşit olmasa da keyifliydi, her şey pahalı olsa da kokuları lezzetleri harikaydı. Dönüşte organik patlıcanları mangalda közleyip tahinle ezdik, şeker gibi soğanların tadına vardık.

Biraz çalıştım bahçede akşam, işleri ihmal ettiğimi daha doğrusu kafamı toplayamadığımı fark ediyorum bir süredir. Tatil planlarını erteledim ve sıkı çalışıp birikmiş siparişlerimi tamamlamaya karar verdim, bu hafta kendimden beklentim yüksek!

4078

 (22 AĞUSTOS CUMARTESİ)

Sabah dinlenemeden uyandım, hem yorgunum hem akşamdan kalmayım. Üstümdeki kötü karmadan kurtulmak ümidiyle kendimi banyoya attım, kahvaltımı yaparken öfkeli ve küskün hissediyordum kendimi.

Güne güzel başlamadım yani; düşündüm de, içimi açabileceğim, hislerimi anlatacağım kimse yok etrafımda. Ne yaptım, ya da ne yapmadım da böyle oldu? Kendime acımak istemiyorum- 

Öğlen her şeye bir sünger çekip yeniden devam edebilmek istedim, düştüğüm yerden kalkmayı seçtim, zor da olsa. Birazcık dinlenmek iyi geldi, ardından hafta sonu yapılacak işlere atıldık zaten. 

Arabayı servisten aldık, kaymak gibi olmuş. Alışverişimizi halledip hazırlandık hızlıca, Emirli'ye yola çıktık. İçimde hep aynı soru: Acaba kediler orada olurlar mı? Endişeyi bir kenara atmak çok zor, düşünmemek imkansız.

Aklımdakilerden biri de eve kapattığımız yavruya ne oldu sorusu, evi nasıl bulacağız diye biraz gergindim. Oysa çok uslu durmuş bükübük, hiçbir şeyi kırıp dökmemiş. Kumunu temizleyip onla oynadık bütün akşam, yemekten sonra dizi açtık. Aklımın gerisinde hep hüzünlü bir bekleyiş var...

22 Ağustos 2020 Cumartesi

4077

 (21 AĞUSTOS CUMA)

Zorlayan bir haftanın, hatta 2 haftanın sonunda bu akşam biraz mola... Stresten uzaklaşıp sohbet ettiğim, şahane bir masayla ağırlandığım keyifli bir akşam uzun zamandır olmamıştı. 



21 Ağustos 2020 Cuma

4076

 (20 AĞUSTOS PERŞEMBE)

Artık bugün de beklemediğim bir şanssızlık yaşayınca her şeyi sorgulamaya başladım. 

Sabah zaten ağlayarak uyandım rüyamdan ve bir süre kendime gelemedim. Aceleyle kahvaltı edip işlerimi toparlayıp çıktım, dükkana gittim. Öğleden sonra eve döndüğümde bir müşteriden gelen memnuniyetsiz mesajla karşılaştım, aslında hak verdim biraz ve hemen telafi etmek istedim. Evde temizlik bitince çıktım tekrar atölyeye gittim ve annemin yardımıyla ayakkabısını yeni baştan tasarladık. Normalde kullandığımız malzemeyi bulamayınca epey sıkıntı çektik. Sabırla döküp diktik dantel parçalarını... Sonuç bizi tatmin etti, eve geri dönerken biraz rahatlamıştım ama ilerisi için bu modelle ilgili kaygılarım vardı.

Kışlık soslara devam ettik evde, bu arada müşteriden tekrar olumsuz bir mesaj gelince artık tükendiğimi hissettim. Onca emek, vakit ve harcanan enerji boşa gidecek şimdi. Yaptığım  işi sorgulamaya başladım ve neden bu kadar çok çabaladığım halde bunca sorunla yüzleştiğimi düşünerek üzüldüm. Bunları düşünmeye devam etmemem gerektiğini hatırladım sonra, okuduğum kitabı anımsadım. Hikayeye takılmadan ve yaşanan deneyimi geride bırakıp şu ana taşımayarak yoluma devam etmeliyim.

Bu hafta da geçen hafta kadar yoğun ve stresli geçti, artık bitsin ve lütfen bu küçük kötü karmalar dönemi sona ersin.