28 Nisan 2021 Çarşamba

4327

 (27 NİSAN SALI)

Gece iyi uyuyamadık, sabah hemen doktor randevumu aldım. Biraz içim rahatladı ve ilk 10 günü Emirli'de geçirip, doktor için dönmeye ve kalan günlerde İstanbul'da olmaya karar verdik. Sanırım en makul bu şekilde olacak, en azında iki tarafı dengelemiş olacağız.

Arkadaşlarımla telefonda konuştum bugün ve üniversite anıları iyi geldi. Ben o rıhtımda oturan kız olmak istiyorum; kendine güvenen ve hayal ettiği hayatı yaşayacağına inanan!

Bir şekilde kendimi düştüğüm çukurdan çıkarmak zorundayım; yeniden ayağa kalkmak ve hevesimi geri kazanmak zorundayım. 

4326

(26 NİSAN PAZARTESİ)

Erken uyandım, garip ve hoş olmayan bir rüyadan. 

Hızlıca toparlandık çıktık, Dük'ü evde yalnız bırakmak her seferinde içimi acıtıyor...

Yol fena geçmedi, en son anda biraz kötü oldum ama yine de. Evde kedileri sağlam görünce sevindim, kahvaltıdan önce biraz örtü silkeleyip tüy ruloladım-çünkü kedi anası olmak bunu gerektirir.

Hızlıca maillerime geri dönüp öğlen yürüyüşe çıktım, sonunda ilke defa bugün yürüyüşe çıkabildim! Hava güzel ve koru kalabalık, yürümek iyi geldi. Markete uğradık dönerken ve kendime büyük bir iştahla salata hazırladım. Ama yedikten sonra yine midem kazındı.

Kendimi çalışmaya konsantre olmak için zorladım ve başardım da, en azından başladım. Akşama kadar her şey yolunda gibiydi ki; 17 günlük tam kapanma haberleri geldi.

Gerçekten beklemiyordum ve sinir oldum; Emirli'de geçirsek buradaki kedileri ne yapacağız, burada kalsak oradaki hayvanlar açlıktan ölür mü diye düşünüp durmaktan strese girdik. Karar verememiştik hala yatmadan önce, ne saçma sapan bir hayatımız oldu son 1 senedir!


26 Nisan 2021 Pazartesi

4325

(25 NİSAN PAZAR)

Yürüyüş yapmak istiyordum, ama hava yine soğudu. Hafta sonu nefes alarak güzelce açık havada yürüsek istiyorum, her hafta sonu kış geri geliyor...

Enerjim de düşük zaten, iki mide yanması arası kendimi iyi hissedebildiğim 1 saatlik vaktim kalıyor. O saatte de azıcık ayakkabı siparişlerimle ilgileniyorum, bazen de ara öğün hazırlıyorum...

Çok zor zamanlar herkes için, benim için de ayrıca daha zor... Yağmurlu havada evde kapalı kaldık, mide ağrılarımı duymamak için kendimi dizilerle oyalıyorum. Dük Bey'in keyfine diyecek yok- her gün dışarıda fink attı, eve gelince de mamasını yedi kendini sevdirerek uyuya kaldı...

4324

 (24 NİSAN CUMARTESİ)

Sabahları yataktan çıkıp güne başlamak için hevesim yok hiç, gün içinde de bir şey yapasım yok ki zaten.

Sadece köpekleri beslediğimize seviniyorum, bu arada yeni yavrularımız oldu ve hepsi de tosun gibi tatlı mı tatlı! Onları kaybedecek olmak beni üzüyor, gelecekleri belirsiz ve çok daha iyi hayatları hak ediyorlar..

Biraz araba kullandım bugün, göle indik ve en son besleme noktasından daha aşağıda kalan 7 köpeği gördük. Buraya kimse uğramıyor belki de, gözlerden uzaktalar ve diğerleri saldırdığı için yukarı çıkamıyorlar sanırım. Gerçek hayatta kalma savaşı burada, gözlerimizin önünde sürüyor ve biz ısrarla görmezden geliyoruz o canları...

İnsan kadar bencil, menfaati için diğerlerini hiçe sayan, yalnız kendisi yaşasın kazansın isteyen, insan kadar kendini bir şey zanneden canlı yok dünyada!

24 Nisan 2021 Cumartesi

4323

 (23 NİSAN CUMA)

Bahar sapsarı çiçeklerle, papatyalar ve manolyalarla gelmiş buralara... Keşke eskisi gibi enerjik olsam, sabah uyanır uyanmaz yoga yapabilsem, uzun uzun yürüyebilsem.

Kahvaltılar günün en sevdiğim saatleri; midem ağrımıyor ve yediklerim rahatsız etmiyor. Bu sene sezonu açıp bahçeye kuruyoruz masamızı; kuş cıvıltıları arasında.

Evin temizliğe ihtiyacı var, ama vaktimiz veya enerjimiz yok. Biraz dolapları, yerleri silip idare ediyoruz. Köpeklerden 2si yine doğurmuş; 7 tane mini minnak yavrumuz olmuş! Öyle tatlı bıdıklar ki, beslemeye gittiğimizde sevdirdiler, sularını tazeleyince şıpır şıpır içtiler. Kısa süre içinde hangisini kaybedeceğiz acaba, diye düşünmek üzüyor beni. 3 yavru da yolun kenarında gördük, onlar fazla çıkmadılar dışarı.

Sitemizde de yeni doğuran bir kedi kızımız vardı; 1aylık olmuş yavruların gözleri açılmış. İnsanlar doğanın içinde yaşarken doğayı katletmekle bu kadar meşgul olmasa ve bu dünyayı paylaştığımız hayvanları kurtulmak gereken bir pislik gibi görmese, hayatlarımız ne güzel olurdu...

4322

 (22 NİSAN PERŞEMBE)

Bu hafta sonu 3 gün Emirli'de olacağız; son iş gününü de işleri toparlayarak geçirdim. Zaten tam randımanlı çalışamıyorum birkaç haftadır, bir de üstüne hiç hesapta olmayan aksilikler çıktı uğraşmam gereken. Rahatsızlığımla birlikte müşteri sorunlarıyla uğraşmak daha da zor geliyor.

Araba yolculuğu da ayrıca sarsıyor beni, pazartesi cumaları biraz kötü oluyorum. Umarım yakında bu durum biraz düzelir artık... Eve gelince Dük beyi kömürlükte bulmamız ayrı bir şok oldu. Banyo camındaki sinekliği delip çıkmış, aşağı atlamış herif! Evde tutamıyoruz adamı...

Akşam evi süpürüp kahvaltı sofrası hazırladık şipşak, zaten akşam saatlerinde midem kıvrandırmaya başlıyor uyuyana kadar...

21 Nisan 2021 Çarşamba

4321

Sabah uyandığımda enkaz gibi görünüyordum, aynada kendime acıdım. Birkaç telaşlı telefon görüşmesi ve beyin fırtınası sonrası bir karar verdim; ince eleyip sık düşünerek bir mesaj yazdım. Müşteriye gönderdikten sonra bir nefes aldım, banyoya girdim rahatlamak için. 

Biraz zaman vermek istedim kendime; doktor randevusuna kadar toz aldım, saçlarımı yaptım, meyveli yulaf kasemi yedim. Doktorda her şeyin normal seyrettiğini öğrendim, reflü ilacına izin verince epey rahatladım. Önümüzdeki ay önemli bir kontrolümüz var; onu da geçersek çok rahatlayacağız.


4320

 (20 NİSAN SALI)

Sabah erken uyanıp kendimi biraz zorlayarak kalktım yataktan ve kahvaltı hazırladım. Hatta çilekli yoğurtlu ara öğünümü de hazırladım, belki sonra mutfağa giremem diye. Beklerken temizliğe gelen abla aradı, eşi korona olmuş. Demektir ki 2hafta en azından gelemeyecek, ben de oturup kendim kahvaltı ettim. 

Annemden gelip ortalığı toparlamasını istedim, mutfak enkaz alanı gibiydi. Öğlen de gönderilecek ayakkabıları hazırladık, akşamüstü eve yürüyerek döndüm. Hava güzeldi, hem de markete uğrayacaktım, ama biraz zorlandım nedense. Nefes nefese kalıyorum maskeyle, eve döndüğümde masa başına oturdum işlere bakayım diye. Kötü bir sürprizle başımdan aşağı kaynar sular döküldü okuduğum bir maille.

Açıkçası son haftalarda zaten işleri ihmal ettiğimin farkındayım, biraz korkuyordum içim rahat değildi. İşte bu sefer telafisi kolay olmayan bir hata yapmışım; aslında bir sürü aksilik üst üste geldi... Akşama kadar kendimi suçladım, panikledim ve ne yapsam nasıl halletsem diye düşünüp durmaktan mideme ağrılar girdi. Zombi gibiydim yatağa girerken, kıvranıyordum.

20 Nisan 2021 Salı

4319

 (19 NİSAN PAZARTESİ)

Biraz huzursuz bir gecenin ardından, erken kalkıp eve döndük. Dönüş yolunda beklediğimden biraz daha iyiydim, ama son anda bir atak geldi, kusmamak için kendimi zor tuttum. Eve yerleşip kahvaltı ettikten sonra biraz rahatlamak istedim, dizi izlerken uyuya kalmışım. Kediler de üstüme yatınca bana fenalık basmış, öğlene doğru zar zor uyandım.

Öğlen işlerimi halletmek için evden çıktım, muhasebeciye uğrayıp oradan oraya gidip gelmek bana zor geldi, araba zaten midemi bulandırıyor. Eve döndükten sonra da akşama kadar sürekli apartmandan iğrenç yemek kokuları çıktığı için, midem hiç durulmadı. Çok zor bir gün geçirdim, akşam ancak kendime gelebildiğimde biraz piyano başına oturdum...

4318

 (18 NİSAN PAZAR)

Bu hafta sonu biraz daha iyiyim, özellikle bugün en az rahatsızlık çektiğim gün oldu şimdiye kadar... Daha az ve sık yemem gerektiğini anladım, bundan sonra daha çok dikkat edeceğim. 

Yine de yorgun ve biraz motivasyonsuz hissediyorum kendimi; içimden hiç çalışmak gelmiyor. Bu sefer de böyle olsun, biraz da tembellik hakkımı kullanayım. 

Öğleden sonra yürüyüşe çıktık, göle doğru mis gibi çiçek kokusunun keyfini sürdüm. Dönüşte biraz yorulmuş ve acıkmıştım, yatakta yeni bir diziye başladık. Handmaidens Tale çok meşhur bir diziydi ama izleme fırsatımız olmamıştı. Aslında sevdiğim bir tarz, ama bu dönemde ruh halime iyi gelmeyen distopik atmosferi ve işlediği konu sebebiyle izlemesem daha iyi gibi...

Akşam Heart Sutra atölyesinde çok aklımda kalan bir söz not aldım: "The bad news is you are falling through the air, nothing to hand onto, no parachute. The good news is, there's no ground." Müthiş devrimci bir bakış açısı!

Bir kez daha, 3 büyük dinle karşılaştırdığımda Budizmin bakış açısının ne kadar medeni ve ileri olduğunu gördüm. Tüm varlıklarla bir ve aynı olduğumuz bilinciyle hayatı yaşayabilsek, zaten bu acıların hiçbiri olmazdı dünyada. 

4317

 (17 NİSAN CUMARTESİ)

Huzurlu uyanıyorum Emirli'deyken; kahvaltı zaten en sevdiğim şey, tek yiyebildiğim öğün. Sonrasında biraz uzanmaya ihtiyaç duyabiliyorum, bu sabah serin ve yağmurlu. Yatakta Bay Bıyıklı'nın "Son insan" ını okumak keyifli... 

Uzun zamandır mutfağı yasaklı bölge ilan etmiştim asla girmiyordum, bugün ilk defa yemek yaptık birlikte. Zeytinyağlı yaprak bezelye, yoğurtlu pancar kavurma, patates salatası... Yerken hoşuma gitti, hatta haftalardır değişik bir şey tatmak çok güzeldi, ama sonrasında yine midem rahatsız oldu. 

Akşam epey sancılı geçti, ilaç alıp kendimi toplamaya çalıştım. Lotus Sutra workshopuna katıldım; Budizmin mitlerine hayranım. Tek tanrılı dinlerin kutsal kitapları ile karşılaştırılınca, antik Yunan, Roma, Hint metinleri inanılmaz bir öngörü ve hayal gücü barındırıyor. Gece yatmadan merak edip Tevrat'ı okumaya başladık ve nasıl ilkel bir metin olduğuna şaştım kaldım yeniden. 

4316

 (16 NİSAN CUMA)

Kendim için bir şey yapmak istedim, haftalardır basite indirgenmiş tatsız tuzsuz bir hayat sürdürüyorum ve kendime ait çok az şey kaldığını hissediyorum. Öğrenecek çok şeyim olduğunu düşündüğüm Budist hocamın atölyesine katılmaya karar verdim hafta sonu. 

Hayatımın elimden alındığını hissediyorum tam olarak; 1 yılı aşan ve en kötü dönemini geçiren bu pandemi sürecinde yaşadığım zor durum, bir yandan dışarıda İstanbul'dan geriye ne kaldı, diye düşündüren arsızca yağmalanan çok sevdiğim şehrim... 

Art arda kapanan müdavim mekanları, artık yerinde olmayan anılarımızın mihenk taşları... Hayatım sanki son birkaç yıldır sürekli bir eskilme, bir kaybediş öyküsü...

4315

 (15 NİSAN PERŞEMBE)

Birkaç hafta sonra pazar alışverişine çıkabildim bugün, sanırım daha iyi günümdeyim. Fazla dolaşmadık tabi, ama baharın geldiğini hissetmek hoşuma gitti. Domates, salatalık, çilek aldım. Bir hevesle belki yiyebilirim diye, taze pancar ve yaprak bezelye aldım. Zeytinyağlı hafif yaz yemekleri çekiyor canım...

Her gün tek düşünebildiğim yemek, ne yesem kötü olmaz, ne yemek isteyebilirim... Her an yanlış bir şey yiyip bütün günümü berbat edebilirim çünkü; mayın tarlası gibi bu mevzu. Hayatım buna indirgenmiş vaziyette işte. Kendime yatırım yaptığım bir dönemdeydim, şimdi odağım nerelerde...

4314

 (14 NİSAN ÇARŞAMBA)

Neden sevinemiyorum? Gelecek için heyecanlanamıyorum henüz...?

Fiziksel acı çok baskın bir duygu şüphesiz; tüm vücudunuz sağlamken 1 dişiniz ağrısa, dişim ağrıyor deriz, diye dikkat çeker Schopenhauer. 

Her günümü tek bir güzel his duymadan, sadece sabahtan akşama kadar her şeyden tiksinerek, her an neden iğreneceğimi bilmeden tetikte bekleyerek geçirdiğim için sanırım mutlu olamıyorum. Açıkçası kendimi sadece hasta hissediyorum, keyif aldığım hiçbir şeyi yapmama izin vermeyen bir hastalıkla boğuşur gibiyim. Sadece hayatta kalmaya çalışıyorum ve normalde yaptığım şeylerin hiçbirini yapamıyorum gün içinde. Tek istediğim bu sürecin bitmesi, bir şekilde değişmesi, kolaylaşması...

14 Nisan 2021 Çarşamba

4313

 (13 NİSAN SALI)

Hala istediğim gibi yürütemiyorum hayatımı, hala yogaya başlayamadım. Hala tam iyi hissetmiyorum, daha iyi olsam da. Hala geceleri uyanıp endişeli, öfkeli düşüncelere kapılıyorum. Hala  verimli çalışamıyorum gün içinde, işleri zar zor toparlıyorum ve hep geriden geliyorum. 

Henüz 1 ay olmadı, belki de kendime biraz fazla yükleniyorum. Belki normal bir durum benimkisi ve umuyorum az kaldı zor günlerimiz...

13 Nisan 2021 Salı

4312

 (12 NİSAN PAZARTESİ)

Bugün de daha iyi uyandım; sanırım artık yeni bir döneme girdik. Bir daha eskisi gibi korkunç ızdırapların geri geleceğini sanmıyorum artık. Tabi hala tam normal değilim ve her zaman devam eden mide şikayetlerim var. Ama yine de- hayata devam edebileceğim boyutlarda bu artık.

Kahvaltıdan sonra evi toparlayıp İstanbul'a dönüyoruz. Tam da hava ılımaya başlamıştı bugün, bahçeyi bırakıp dönmek üzdü. Evdeki işler vesaire derken, her pazartesi gibi başladık haftaya işte.

Akşamüstü biraz hava almak istedim, koruya yürüdük, yine hafiften rahatsızlandım. Hızlı yürüyemiyorum, şimdiden güçten düşmüş gibiyim. Akşam güzemli bir cinayeti 

4311

 (11 NİSAN PAZAR)

Dünden beri daha iyiyim, çok şükür! Sonunda biraz daha iyi hissedeceğim günlerin umudu geldi, hiç bitmeyecek gibi gelen kabus biraz aydınlandı...

Bugün de ayakkabı boyayamadım, ama evde biraz daha temizlik yaptık, mahlepli mis gibi çatal pişirdik. Süt yumurta almaya giderken arabayı ben sürdüm, köyde biraz pratik yaptım. Bahçede oturamadık ama, hava sertti. 

Arkadaşlarımla, ailemle telefonda konuştum bu hafta sonu; azıcık desteğe ihtiyacım var. Görüşemesek de konuşmak iyi geliyor, hava güzelleşince sahilde piknik hayali kurduk. O kadar canım istedi ki- çimenlere örtü serip oturduğumuz, açık havada mis gibi nefes aldığımız bir günü...


4310

 (10 NİSAN CUMARTESİ)

Bugün sanki daha iyi uyandım, biraz daha az midem bulanıyor ve o berbat reflü yanması epeyce azaldı. Güneş açtı, hava soğuk olmasına rağmen iyi hissettiriyor. Geçi yine tembel bir gün geçirdim; pek bir şey yapasım yoktu. 

Yavaş yavaş enerjim yerine gelir umarım, bu haftayı daha güzel verimli geçirebilirim. Biraz temizlik yaptık, köyde biraz yürüdük. En azından sabah uyandığım andan akşam uykuya dalana kadar aralıksız süren kötü hisler yok artık...

4309

 (09 NİSAN CUMA)

Dün evde ufak bir doğum günü yaptık; 3 kişicik, sessiz sakin değişik bir doğum günü... Eve pide söyledik, pasta aldık. Mide rahatsızlıklarım elverdiği ölçüde tadını çıkardım, en azından bir yakınımızla konuşmak iyi geldi ikimize de.

Bugün yine Emirli yolundayız; hava epey soğuk, bahar gelmemeye inat ediyor gibi. Kasaptan aldığımız tavukları köyün köpeklerine dağıtıp eve varıyoruz. Dük bey ile anası bizi özlemişler. Akşam ortalığı toparlayıp yemeğe oturuyoruz. Birlikte yeni bir diziye başlıyoruz; lüleli takkeli adamlar...

4308

 (08 NİSAN PERŞEMBE)

Haberi aldığımdan beri, son aylarda yatırım yapmaya başladığım pek çok kendimi geliştirme konusunu öylece bıraktım. Piyano çalmak için motivasyonum düşük, yoga zaten yapmaya halim yok, zihin eğitimi workshoplarına vakit ayıramıyorum ve meditasyonu unuttum sanki birden.

Fiziksel rahatsızlıklarım birçok şeyi zorlaştırıyor, yataktan çıkabildiğim ve biraz iyi hissettiğim vakitleri de işlerime ayırıyorum; çünkü bir yandan sürdürmem gereken bir işim var. Ama bir yerden toparlamak zorundayım yarıda bıraktığım hayatımı, böyle de yaşanmıyor! 

Belki bir süre eskisi kadar başarılı olamayacağım yogada, ama yine de yapmaya devam etmek isterim. Piyanoda zorlayan parçaları çalışmak için enerjim kalmayabilir, ama en azından pratiğimden uzaklaşmadan geçireyim bu dönemi. Kendime değer katacak ve yaşamımı anlamlı kılacak şeylere geri dönmek zorundayım, hep yaptığım gibi; düştüğüm yerden ayağa kalkmak...

4307

 (07 NİSAN ÇARŞAMBA)

Bu dönemin geçip de kendimi yeniden eskisi gibi zinde hissedeceğim, hayattan keyif alabileceğim zamanların geleceğini hayal etmeye çalışıyorum, inanmak zor geliyor...

Sanki bir daha eski hayatım geri gelmeyecek ve ben eski ben olmayacağım gibi ürkütücü bir his var içimde. Bir bakıma da öyle - ve ben yeni hayatıma, hayatta üstleneceğim bu yepyeni role hazırlanmaya çalışıyorum aslında...

Yine de eğlenip güleceğimiz, hala kendimize vakit ayırabileceğimiz zamanlar diliyorum. Tekrar dostlarla birlikte dans edip kadeh tokuşturacağımız geceler, seyahat edeceğimiz yeni yerler diliyorum. 

6 Nisan 2021 Salı

4306

Mis gibi bir Nisan günü, aslında öyle harika geçebilirdi ki! 

Ama yine evde, dışarıdaki güneşe karşı içim karanlık, tamamen hayattan kopmuş halde geçirdim.


4305

 (05 NİSAN PAZARTESİ)

Sabah iyice uyandım, kahvaltıyı kendim hazırladım, ardından mutfağı sildim toparladım. İlk defa iş yapabilecek kadar iyi hissettim kendimi yani, öğlen yolda biraz kötüleştim yine. Eve döndükten sonra pek iyi geçmedi; akşamüstünü bomboş geçirdim. Neden bu kadar motivasyonum sıfırlandı ve hiçbir şey yapmak istemiyorum şimdi?

Hayatımda keyif aldığım tek bir şey bile yok- düşündüm de. Kendimi iyi hissettiren uğraşlarımı yapamaz oldum, bir şeyler paylaşabildiğim arkadaşlarımı göremez oldum, çok sevdiğim yerlere gidemez oldum...

Daha kötüsü; bunlardan herhangi birinin değişeceği umudum da yok, yakın zamanda en azından. Kendime ait değilmiş gibi hissettiğim bir bedene hapsolmuş durumdayım; sabah uyandığımdan akşam yatana kadar sürekli ve sadece tiksinti, rahatsızlık v güçsüzlük içindeyim. 

Bu durum ne zaman nasıl düzelecek, ben hayatımı geri alacak mıyım?

4304

 (04 NİSAN PAZAR)

Burası bana iyi geliyor; mutfaktan sürekli çıkan berbat kokular yok, kediler gece rahatsız etmiyor ve hava güzelse yürüyüş yapabiliyoruz. 

Bugün yağmurlu ama, gece sabaha kadar şakır şakır yağdı ve çatı yine aktı. Tekrar tekrar uyanmaktan bölük pörçük rüyalar arasında sıkıntılı geçti gecem...

4 Nisan 2021 Pazar

4303

 (03 NİSAN CUMARTESİ)

Dün akşam birden çok kötüleşmiştim; yine titremeler mide ekşimesiyle kıvranmalar... Sanırım aç kalmak hiç iyi gelmiyor ve akşam yemeği yerine kek yediğim için böyle oldu.

Sabah kendimi kötü hissediyordum; çok değil 1 ay önce yaptığım her sabahki rutinlerimin hiçbirini şimdi yapamıyorum, kendimi sürekli güçsüz hissediyorum. Hasta gibiyim ve fiziksel olarak bu kadar kötüyken, mutlu da hissedemiyorum sanki...

Hafif bir yoga yaptım, biraz iyi geldi, bulantımı unutturdu. Öğleden sonra biraz daha iyi oluyorum; hava mis gibi olunca yürüyüşe çıkalım dedik. Göle yürüdük, bahar kadar güzel mevsim var mı?!

Dönüşte masayı bahçeye atıp çalıştım biraz, keşke hava hep böyle gitse ve ben mucizevi bir şekilde aniden düzelsem. Sahilde pikniğe gidebilsek, hafif ve özgür hissedebilsek...

4302

 (02 NİSAN CUMA)

Bu sabah birazcık daha iyi uyandım ve limonlu yaban mersinli bahar keki istedi canım. Baharın gelişini hissetmek çok güzel; bedenim bu yataktan çıkamasa da hayallerim Yeşilyurt köyünde, Kaz dağlarında...

Kendim geldikten sonra kahvaltımı edip eldeki malzemelerle aklımdakine en yakın olan böğürtlenli kek pişirdim, çok da güzel oldu.

Bugünü biraz kendime bakım için ayırdım; bir süre kuaföre filan gidemeyeceğim, makyaj da oje de yok hayatımda. En azından saçlarıma maşa yapıp kendimi iyi hissedebilirim.

Akşamüstü Emirli'ye yola çıkarken nasıl olacağım diye endişeliydim, ama çok midem bulanmadı. Erken çıkamayınca marketi pas geçip kasaba uğradık sadece köpekler için.

Hafta sonları yine sokağa çıkma yasaklarında buradayız bir süre...

4301

 (01 NİSAN PERŞEMBE)

Ufak tefek işleri hızlıca halletmeye çalıştığım günün akşamına arkadaşlarımıza gideceğiz. Aylardır kimseyle görüşmediğimiz için çok özlenen bir akşam bu...

Pizza yapmışlar bizim için; harika çünkü benim de yiyebileceğim bir şey. Hatta şimdiye kadar hiç böyle doğru düzgün yememiştim sanırım. Evde mutfaktan çıkan iğrenç yemek kokuları o kadar tiksindiriyor ki beni, çoğu zaman bir şeyler yemek için girmemle çıkmam bir oluyor. Kapısını kapatıp yasak bölge ilan etmiş durumdayım adeta mutfağın. 

Oğullarının ne kadar büyüdüğünü görünce şaşırıyorum; bilgisayar başından hiç ayrılmayan bir çocuğa dönüşmüş. Anne babası da bu durumdan şikayetçi, ama ne yazık ki arkadaş çevresi daha etkili oluyor ve çocukların artık ergenliğe erkenden girdiklerini gözlemliyorum. Büyüdükçe dertleri de büyür derler ya...

Bu akşam ilk defa midem kötüleşmeden yatağa giriyorum ve keşke artık böyle olsa, diyorum.

4300

( 31 MART ÇARŞAMBA)

Biraz gerici bir gün benim için; çünkü doktor randevum var. Gündüz işlerimi halletmeye çalışıyorum ve ardından hastaneye yetişiyorum. 

Bir sürpriz daha beni bekliyor! Yine geçen seferki gibi, tam idrak edemeden ve üstesinden gelemeden çıkıyorum hastaneden...

Çok acıktım ve susadım; artık uzun aç kalamıyorum. Anneme haberi verdiğimde soğukkanlı halime şaşırıyor ve tam sevinemiyoruz sanki, çünkü birden hiç aklımda olmayan ihtimaller üşüşüyor.

Biraz endişelerim arttı tabi; ama ne gelirse kabul ederek yaşayıp göreceğiz...