30 Mayıs 2015 Cumartesi

2166

(29 MAYIS CUMA)

Canım Ege çekiyor bu mevsimde... Henüz soğuktur suyu, havası rüzgarlı, sokakları havadar...
Ekşi otlarını, etli midyelerini, yağlı peynirlerini özledim.
Çok yakmayan güneşini, mavi pencere pervazlı beyaz evlerini, taş sokaklarında kıvrıla kıvrıla gezinmeyi, nefesime limon çiçeği kokusunu çekmeyi özledim.

Ben aslında hep Ege'ye ait hissettim...

2165

(28 MAYIS PERŞEMBE)

O günler...
Unutulmaz.

27 Mayıs 2015 Çarşamba

2164

Bugünün Vakitleri

Alacakaranlıktan bile erken uyandığım ve huzursuz düşüncelerle 2 saat uykuya yeniden dalamayınca mesajlar yazdığım bir sabah...
7den sonra 8den önce bir aralık tekrar uykuya daldığım ve 10u geçerken kafam kazan gibi halde uyandığım bir gün...
Pembe domatesli zeytinyağlı kahvaltı hazırlayıp kendimi mutlu etmeye çalıştığım ve üzerine suya girip tazelendiğim bir öğle üzeri...
Dün yarım bıraktığım işleri halletmeye Kadıköy'e geçtiğim ve beklenmedik şekilde soğuyan ara ara yağmur çiselen havanın boşalttığı sokakların tadını çıkardığım sakin bir öğlen vakti...
Önümüzdeki ay hevesle beklediğim ilk deniz tatilim için bikiniler seçtiğim karar vermenin zor olduğu akşamüstü saatleri...
Uçak biletlerimizi aldığımız ve yerimizi ayırttığımız akşam...

26 Mayıs 2015 Salı

2163

Uzaktan mutluluk: Festivale gidemedim ama festival düğünü için bir çift ayakkabı boyadım!
İngiltere'de bir çiftlikte gerçekleşecek bol yeşilli, çadırlı, eşek arabalı ve koyunlu bir düğün...

2162

(25 MAYIS PAZARTESİ)

Vur patlasın çal oynasın günlerden sonra işlere geri dönmek, üstelik böyle hızlı bir tempoyla haftaya başlamak kolay olmadı elbet...
Akşamları sahile inmek en güzeli yorgunluğu atmak için...

25 Mayıs 2015 Pazartesi

2161

(24 MAYIS PAZAR)

Evde kalmak için güzel bir gün-dışarıda hava bahar olsa da!
Geçen gecenin yorgunluğu, huzursuz uykusuzluk araları ve yaklaşan ayrılığın huysuzluğu...ancak kanepe sevişmeleri ile geçebilirdi.
Bir kase vişneli ice ice baby de yanında çok iyi gitti...

2160

(23 MAYIS CUMARTESİ)

Yine aslında gitmek istemediğim bir yer için hazırlanıyorum; elbisemi yaz rengi seçtim, saçlarım yapılıyor, ışıltılı yağlar sürüp mis gibi kokuyorum...ve akşam savaşa hazırım!
Normalde hiç ilgimi çekmeyecek insanlarla sohbet konusu açmaya çalışıyorum yine-gayet de başarıyorum gibime geliyor bana. Alçalmayı becerebiliyorum...

Bence harikayım-benden hevesli dans eden var mı pistte? Üstelik dış kapının dış mandalıyım!

Yeni maskelerle yeni balolarda karşılaşmak üzere- hepinizden bir süreliğine kurtulduğuma sevinçliyim.

22 Mayıs 2015 Cuma

2159

Buharda gevşedikten sonra gözeneklerimi sıktırıp yatıştırıcı maskelerle ferahladığım, bir de üstüne oksijen kafası yaşadığım bu sabah... pestilim çıkmış gibi hissederek uyuya kaldığım akşamüstüne bıraktı yerini. Oksijen çarptı!
Otel rezervasyonları ve uçak bileti bakmalar başlayınca yazın geldiğini idrak ettim iyice; içim kıpır kıpır!

21 Mayıs 2015 Perşembe

2158

Bir devrin hikayesini okuyorum; hikayeden gerçek olduğunu bilerek ve belki yeterince anlayamadan ama içimde duyarak, ben doğmadan buralar nasılmış diyerek, merak ve saygı ile, hüzünlendikçe yutkunarak ve her gece hevesle okuyorum...

20 Mayıs 2015 Çarşamba

2157

Yorgun uyandığım, içimden pek çalışmak gelmeyen, aheste geçirdiğim bir gün...
Güneş bir günlük göz kırptı, hava sabahtan beri kapalı, rüzgarlı ve az da yağmur atıştırdı.
Ama ışıltılı vücut yağı siparişi verdiğime göre yaz geliyor!

2156

(19 MAYIS SALI)

Yaz başı tatil gününde adalara doğru dürüst sefer yapmayan aptallara rağmen, akşamüstü bir şekilde Burgaz'a geçmeyi başardık. Sıcakta adayı turlayıp canımızdan bezmemiş olduk belki de böylece, neyse. İskeleye uzanan kuyruğun yanından sıyrılıp masa bulmanın hep zor olduğu Barba Yani'ye geçtik. Arkadaşları beklerken 1 büyük söyledik.
Meze seçme ritüeline bayılıyorum! Cam dolaba harikalar diyarı gibi bakıp parmakla şundan bundan seçmek çok eğlenceli. Biz de bu kez turist misafirlerin şerefine masayı donattık: radika, deniz börülcesi, fasulye pilaki, bolca tam yağlı beyaz peynir, sulu tatlı kavun, yaprak sarma, yoğurtlu semizotu, levrek marin, patlıcan salatası, soslu patlıcan kızartma...
Meyhane adabını pek bilmeyen yabancılar hapur hupur giriştiler, mecburen çabuk yedik biz de biraz. Ardından kalamar ve ahtapot söyledik; sanırım şimdiye dek en keyif alarak yediğim kalamar ve ahtapottu bunlar; kocaman ve yumuşacık...

Arada 10.yıl marşıyla bayrak sallayan masaya gülerek, alışkanlıklarımızın farklarından sohbet ederek ve her şeyden biraz söz açarak akşamı erken tamamladık. Geri dönüş her zamanki gibi soğuk ve sıkıcıydı; hiç bitmesin ada akşamları!

18 Mayıs 2015 Pazartesi

2155

2 yıl sonra yeniden İstanbul'a gelen Hollandalı arkadaşım ve kız kardeşini Türk şarabı tatmak üzere Galata'da sevdiğim şarap butiğine davet ettim. Buranın atmosferi çok güzel, fakat servis hep yavaş. Yöresel peynir ve şarküteri tabağı ile bana göre pek da ahım şahım olmayan sıcak&soğuk mezeleri kapıştılar.

Erdoğan'ın yüksliş öyküsü ve düşüş vaziyetinden, merkez bankasına dahi karışan trajikomik tavırlarından, Ortadoğu batağından, El Nusra ve IŞİD gruplarından, Şii-Sünni çatışması ile İran'ın politik konumundan, Gezi Parkı isyanından ve daha pek çok şeyden konuştuk...

Burayı hala seviyorum!

2154

(17 MAYIS PAZAR)

Mutlu pazar pikniği; Fenerbahçe parkında boş masa bulamayınca iki ağaç arasına yayılmamızla başladı...
 Keşke daha çok fotoğraf çekseymişiz; ama işte harika vakit geçirirken genellikle fırsat kalmıyor!
 
Yemyeşil çınarın serin gölgesi altında içimizi ferahlatan Sekt, çiçekli örtüye kurulan bağdaşlar, yanımızda tontik bir minnoş-daha kalkmam ben buradan!

Kahvaltının en güzeli 9da başlayıp 3e kadar süren; ıspanaklı börekli ve kekli bitendir malum. Fıstık sakız ağaçları da pelite benzeyen dinazor ağaçlardır...


2153

(16 MAYIS CUMARTESİ)

Telaşlı cumartesilere yaz sıcakları eklenince terlemek kaçınılmaz!
Bir baba ile oğluna hediye seçmek için koşturduğumuz bu akşamüstünü 2 t-shirt, 1 bandana, 2 çorap ve 3 iç çamaşırı ile tamamlayıp tantuniyle tatlıya bağladık.
Ertesi gün planladığımız kahvaltı pikniği için aldığımız yoğurtla çilekleri markette unuttuğumuzun ise, çok sonra farkına vardık...

15 Mayıs 2015 Cuma

2152

Bugün erkenden uyandırdı ben dün gecenin gerginliği, ben de fırsata dönüştüreyim dedim ve gözlerimi açamazken sahile indim. Bostancı'ya yürürken deniz havası aldım, rahatladım.
Kendime Beyaz Fırın'da menemen ve dereotlu poğaça ısmarlamaya karar verdim, bu kadar sıkıntılı bir günün ardından ihtiyacı vardı.
Evde birkaç işi hallettikten sonra vakit geçirmeden bir süredir ertelediğim alışverişimi yapmak için çıktım. Henüz insanlar doluşmamışken önümüzdeki hafta giymek için üzerime çok güzel oturan şeftali rengi bir elbise seçtim.
İç ısıtan somon rengine canlılık katacak küpeler, yaz kokan bilezikler ve lavanta mavisi zarif bir çanta beğendim.
Savaşa hazırım-bir de şampanya tonlu aydınlatıcımı bulabilirsem...

14 Mayıs 2015 Perşembe

2151

Müşterinin de hayırlısı var, uğursuzu var.
Hiç beklemediğiniz bir anda manyağın tekiyle uğraşmak zorunda kalabiliyorsunuz.
Bazılarını elinizden geleni yapsanız da memnun edemiyorsunuz; çünkü kurt yemiş içlerini.
En iyisi önüne bakıp yola devam etmek, zaten genelde hiç iz bırakmadan def olup gidiyorlar...

13 Mayıs 2015 Çarşamba

2150

Herkesin birbirinden zaman zaman nefret etme hakkı saklıdır, değil mi?
Kimsenin kimseyi her şeyiyle sevemeyeceği de açık-
Güzel dünyada yine bugün de
Körler sağırlar birbirini ağırlıyor
Kimsesizler birbirine tutunuyor

2149

(12 MAYIS SALI)

Moda sahilinde swing toplaşması varmış, geldik gördük.
Swing dediğin hani öyle lakayt-adeta latin esintili rock'n'roll tarzı bir dans, hem nostaljik hem eğlenceli soft bir jaz...
Birer bira içip sohbet ettik sahilde; 20li yaşların sonuna doğru mevzular hep işler güçler oluyor, parayı nereden kazanacağımız yahut nasıl bir hayat istediğimiz gibi temel, hiç çözülemeyecek meseleler. Fazla daldığında seni efkarlandırır, biz de fazla dalmadan kalktık-hava iyice soğumuştu akşam rüzgarıyla.
Sahibini yan tarafta oturanlarla kaynaştıran ve sevilince çılgınca neşelenen köpek ile koca poposuna kırmızı skinny pantolon giymiş dans eden umarsız kızı sahilde bıraktık.
Barlar sokağında sık sık oturduğumuz izbe bir bara tuvalete girmek için uğrayıp, Kadıköylü arkadaşımızla haberleştik.
Onunla da bir bira içelim dedik, evininin karşısındaki küçük, samimi mahalle barına oturduk.
Eskilerden söz açtık; dolunayda şaman ayinleri, Hindistan'a gidip kendini bulanlar, kaybedenler...

11 Mayıs 2015 Pazartesi

2148

Fırtınalı bir günde boyadığım Uyuyan Güzel ayakkabıları; bana 6 yaşımda her hafta sonu kiraladığımız Hansel ve Gretel filminden bıkmış annemin "Bu hafta da Uyuyan Güzel'in kasetini alalım?" deyişine nasıl burun kıvırdığımı hatırlattı...





2147

(10 MAYIS PAZAR)

Mutfakta bir Aşk Hikayesi

İstediğimiz kadar çok şey yapamasak da bu hafta sonu, bazı planlarımızı ertelesek de, bu pazar sabahı menemeni bizi daha bir yakınlaştırdı.

Her zaman kendini yemek yapmayı iyi beceren bir adam olarak tanıttın, hatta diyebilirim ki reklamını yaptın!
Balığa defne yaprağı koymayı akıl etmek veya rokalı makarna salatası benim çıtamın epey altında kalıyor maalesef-diğerleri gibi kolay olmadığım için bağışla.

Kahveyi siyah içme alışkanlığını da fazla ilginç bulmamıştım doğrusu; ama gold tekilanın portakal ve tarçınla servis edileceğini bilmeni takdir etmiştim yeni tanıştığımızda.

Senin kadar yetenekli ve hatta senden daha hevesli başka adamlar da tanıdım, önemli olan bana yemek pişirmendi; en başından beri beni etkileyecek detay burada saklıydı.

Herkese kendini sevdirmeye çalışan insanları oldum olası sevmeyi reddettim-senin için bir istisna yapamam.

Bu pazar benim için pişirdiğin dünyanın en basit yemeği menemen, yediklerimin en güzeliydi.





2146

(09 MAYIS CUMARTESİ)

Bazen oluyor böyle, durup dururken bir yerden -bir şekilde...
Eskiye dönüveriyoruz.
En sevmediğim günler bunlar; güneşli havada içim kasvet dolu, unutmak istediğim her şeyi bir bir hatırladığım acımasız günler...
Bu kez biraz daha az şiddetli oldu sanki yine de-birbirimizi fazla kırmadan akşamı sarılıp uyuyarak bitirdik en azından.
Bende iz bırakmış öyle çok şey var ki; korkutan, öfkelendiren...
Bunlarla baş etmek ikimiz için de zor, biliyorum.
Artık daha güçlüyüm ama, orası kesin.
Artık daha güçlüyüz, değil mi ?

8 Mayıs 2015 Cuma

2145

Bir iki kadeh şaraba ihtiyacım var bu akşam, dün akşam kopan öfkeli fırtına ardından bugün hava sakin ama karanlık, şimdi havayı sigara dumanıyla ağırlaştırmanın vakti...

7 Mayıs 2015 Perşembe

2144

İnsanları memnun etmek çok zor, dedi usta.
Özünde iyi olan adamların tümü bir şekilde gariban bu memlekette, diye düşündüm.

Sorunlu, yani sorun çıkarmak için çaba sarf eden insanlar sanırım her yerde var.
İnsanlarla iş yaptığımız müddetçe de bu tip sıkıntılara hazır olmalıyız, farkındayım da yine de pes ediyorum bazen.
Geçen hafta deneyip çok rahat bulduğu ayakkabının bu hafta ayağına olmadığını iddia eden birine ne cevap verilebilir mesela?
Her hafta asgari 1 manyakla karşılaşıyoruz, çok eğlenceli!


2143

(06 MAYIS ÇARŞAMBA)

Bu adam o kadar ben ki, diye düşündüm dün gece Amok Koşucusu'nu bitirdiğimde.
Yalnızca farklı yazmış; daha derinlikli ve katmanlı, ustaca kurgulamış. Bütün öykülerinde bir çöküş, kendi sonunu bekleme de değil- sona hazırlık. Korku içinde ama sağlam durarak kendi sonuna/sonunu hazırlayan karakterler...
Her hikayede peşinden sürükleyen, merakı cezbeden tutkulu bir kapılma süreci; dipsiz bir uçuruma düşüş manzarası...
Kıyıda kalmış insanların acınası, tiksindirici hikayelerini anlatmış hep, acınası olan he şeyin biraz tiksinti verdiği doğrudur.
Dünya çöküyor gibiyken, başka ne yazılabilirdi?

5 Mayıs 2015 Salı

2142

Xıdır bu gece bize kıpkırmızı güller getirsin

2141

(04 MAYIS PAZARTESİ)

Alerji başladı, çilekle enginar çoktan çıktı
Yürüyüşler, kendini eve sığdıramayışlar
Toplaşmalar, tanışmalar başladı
Ağaçlar süslendi, böcekler çiftleşti
Başka yerlere gelmeyecek kadar sanki
Mis gibi bir bahar
Şehrimize zillerle deflerle geldi!


3 Mayıs 2015 Pazar

2140


Birkaç günlük ayrılık ve işlerin getireceği sorunlarla uğraşmadan önce... Sıcacık bir ekmek yoğurmak iyi gelir pazar kahvaltısına.

2139

(02 MAYIS CUMARTESİ)

Akşamdan kalma uyandım, makyajımı ne ara çıkardığımı ve dün gece neden ağladığımı hatırlamıyordum.
Bu çok güzel bir cumartesi günü olacaktı; çünkü hem birlikte uyanmıştık hem de akşam sağlam bir oyuna biletimiz vardı.
Kendime gelmem tahminimden uzun sürdü ama, Nispetiye tarafında geçtikten sonra bir restoranın sakin arka bahçesinde zeytinyağlı tabağımı yerken kendime geldim.
Oyuna son anda yetişen arkadaşlarla birlikte heyecanla yerlerimizi aldık; ilk kez geldiğimiz Tatbikat Sahnesi Erdal Beşikçioğlu'nun İstanbullular Ankaralıları daha fazla kıskanmasın diye açtığı yer...
Bu küçük pasajda beklenmeyecek kadar ferah ve şık bir mekan yaratmışlar. Sahnenin bu kadar iyi kullanıldığı bir oyun daha izlemiş miydim, emin değilim. Farklı ve modern bir "Bir Delinin Hatıra Defteri" yorumu... Birkaç ay önce Genco Erkal'dan izlediğim için bir çok repliği ezbere tekrar ettim içimden.
 Genco'ya kıyasla çok daha güçlü, bangır bangır ve sert bir tavırla oynadı Erdal. Ürkek ve pısırık değil, öfkeli ve ürkütücü bir 7. dereceden memuru canlandırdı. Vurguları ve hoplayıp zıplamalarıyla seyirciyi her an canlı tuttu diyebilirim, hatta irkiltti.
 Ter içinde kaldı sonuna doğru; yorucu bir performanstı ve kendini tamamıyla verdiği belliydi. Alkışı fazlasıyla hak etti!
Gogol belki de en ilham verici yazardır gelmiş geçmiş-öyle zengin bir tekst var ki ortada zaten herkesin bir şeyler katıp ayrı güzellikte yorumlamaması mümkün değil.

Palto ile Burun asla eskimeyecek metinler, her zaman en sevdiklerim arasında...

2138

(01 MAYIS CUMA)

Mayıs'ın ilk günü hem güneşli hem serin-ada sezonunu açmaya karar verdik.
Toplaşmalardan pek korkan canım hükümetimizin engellediği ulaşım araçları arasında Kadıköy-Büyükada vapuru da varmış; mecburen Bostancı'dan bindik.
Ada bizi; baharı selamlayan sakinleri, gün ışığıyla gözümüzü alan sokakları, mor salkımlı ahşap evleriyle gülümseyerek karşıladı...
Erguvanlar, mor salkımlar, leylaklar ve biberiye çiçekleri ile adını bilmediğim türlü türlü mor çiçekle renklenen İstanbul'un en güzel mevsimi Mayıs!
Kedileri besleyen teyzenin yaklaşmasıyla, başlarını hep birden aynı yöne çeviren kedi çetesine afiyet olsun deyip; sokağa park etmiş motora karşılıklı kurulmuş kedilere selam verdik ve en çok da tuğla bir bahçe kapısının iki başını tutmuş martılara güldük.
Bir ara sokakta çizili seksek görünce dayanamam-bir de uysal bakan sokak köpeği!
Haftanın yüklerinden hemencecik arındık, adanın temiz havasını alınca bir güzel rahatladık...
Akşama doğru Fıstık Ahmet'in yerine oturup arkadaşlarımızı beklerken mezelerin suyuna bandık.
Sonrası bol keyifli, biraz sarhoş, epeyce yüksek sesli, göbekli Dj.li, Rum tavernası şarkılarıyla neşeli geçti...