22 Temmuz 2020 Çarşamba

4044

(19 TEMMUZ PAZAR)

Pazar gününe yeniden hızlı ve güçlü yoga serisi ile başladık, biraz ara verdiğim için sanırım zor geldi. Kahvaltımızı bahçede yaptıktan sonra kendime zaman ayırmak istedim biraz; sürekli evde işler oluyor ve bugün canım hiçbir şey yapmak istemiyor gerçekten. Sadece oturmak, çay kahve içip kitap okumak ve sakin bir gün geçirmek geliyor içimden...
Öyle de bir gün oluyor, her şey yolundayken akşamüstü hiç yoktan strese girmiş buluyoruz kendimizi. Sebebi; 3 renkli çılgın anne kedinin sabahın erken saatlerinden beri yavrularını beslemek için dönmemiş olması. Bu saate kadar gelmediğine göre kedin başına bir şey geldi, ne yapacağız şimdi yavruları diye dertlenmeye başlıyoruz... Etrafı arayıp insanlara sorup bulamayınca minicik yavrulara şırıngayla süt içirmeye çabalıyoruz.
Neyse ki son anda, tam veterinere götürmek üzere toparlanıyorken geliyor! Rahatlıyoruz ve bahçede sodalarımızı, not defterimizi alıp mumları yakıp hazır ve nazır bekliyoruz. Dünkü sohbetin devamını dinleyeceğiz; bu akşamki konular daha ağır olacak.
Açıkçası biraz mitolojiye giren, kimsenin bilemeyeceği ölüm sonrası alemleri anlatan bir konuşma oluyor. Yine de tüyler ürperten bir tarafı var şüphesiz; bardoda karşımıza çıkacak yaratıklar, ölüm anında elementlerin birbirleri içine çökerek bedenimizi terk edişleri, ve en son bilincimiz kapandığında bizi karşılayacak berrak ışık...
Bütün bunlarda kelimeleri aşan bir bilgelik var muhakkak ve ben metaforları sezmeye çalışıyorum. Bücürto öldüğünde neler yaptığımı hatırlayınca kendimden utanıp, onu sevgiyle düşünüyorum.
Hafta sonu workshopu sona erdikten sonra, rüyamda uyanmak niyetiyle uykuya dalıyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder