Yolculuğa çıkarken illa ki bir son dakika etek tutuşması olur.
Sabaha karşı 4te uyanıp kafamız ayılmadan yollara düştük, İstanbul uyanmıştı bile...
Çok sevdiğimiz bu şehri bu sabah terk etmekten mutluyduk, hava alanına vardığımızda kalabalığa şaşarak bekledik.
Hava ağarırken uçağımız havalandı, terleten telaşı geride bırakarak Antalya'ya uçtuk.
Antalya hava limanından otogara, otogardan Kaş istikametine arabalara bindik indik. Molalarda ayran ve bol su içtik.
Güneş yükselmiş, etraf kızmıştı çoktan. Kaş otogardan pansiyonumuza bavullarımızı çeke çeke ulaştığımızda bayılmak üzereydim.
Neyse ki; dev bir kase ton balıklı salata beni kendime getirdi...
Bir duş alıp yerleştikten sonra soluğu Küçük Çakıl tarafındaki mekanlardan birinde aldık, fakat acayip dalgalıydı, denize girmek mümkün değildi.
Ahşap platforma vuran sert dalgaların hafifçe ıslattığı şezlonglara uzanıp gazete okurken kısa, tatlı uykulara daldık...
Akşam yemeğini Tzatziki Meyhane'e yemeye karar verdik; sevimli bir anne-kızın işlettiği, çarşının kalabalığından yukarıda sakin, hoş bir yer...
Mezelerden yoğurtlu kırmızı biber, acı yeşil biber, deniz börülcesi, levrek marin, patlıcan söğürme ve cevizli kabak-havuç seçtik.
Bir şişe roze şarap açtırıp sohbet ederek keyfini ala ala, yavaşça yedik. Ardından etrafa şöyle bir bakmak için, kimler gelmiş, insanlar ne yapıyor diye, meydanda dolaşmaya indik.
Sanırım en güzel uykuya ilk gece daldık...
Sabaha karşı 4te uyanıp kafamız ayılmadan yollara düştük, İstanbul uyanmıştı bile...
Çok sevdiğimiz bu şehri bu sabah terk etmekten mutluyduk, hava alanına vardığımızda kalabalığa şaşarak bekledik.
Hava ağarırken uçağımız havalandı, terleten telaşı geride bırakarak Antalya'ya uçtuk.
Antalya hava limanından otogara, otogardan Kaş istikametine arabalara bindik indik. Molalarda ayran ve bol su içtik.
Güneş yükselmiş, etraf kızmıştı çoktan. Kaş otogardan pansiyonumuza bavullarımızı çeke çeke ulaştığımızda bayılmak üzereydim.
Neyse ki; dev bir kase ton balıklı salata beni kendime getirdi...
Bir duş alıp yerleştikten sonra soluğu Küçük Çakıl tarafındaki mekanlardan birinde aldık, fakat acayip dalgalıydı, denize girmek mümkün değildi.
Ahşap platforma vuran sert dalgaların hafifçe ıslattığı şezlonglara uzanıp gazete okurken kısa, tatlı uykulara daldık...
Akşam yemeğini Tzatziki Meyhane'e yemeye karar verdik; sevimli bir anne-kızın işlettiği, çarşının kalabalığından yukarıda sakin, hoş bir yer...
Mezelerden yoğurtlu kırmızı biber, acı yeşil biber, deniz börülcesi, levrek marin, patlıcan söğürme ve cevizli kabak-havuç seçtik.
Bir şişe roze şarap açtırıp sohbet ederek keyfini ala ala, yavaşça yedik. Ardından etrafa şöyle bir bakmak için, kimler gelmiş, insanlar ne yapıyor diye, meydanda dolaşmaya indik.
Sanırım en güzel uykuya ilk gece daldık...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder