(12 EKİM PERŞEMBE)
Bu sabah komşumla kedi kısırlaştırma operasyonumuz var, erkenden buluşup kediyi götürüyoruz. Burası bir barınak, ama tabi ülkemiz koşullarında en iyilerinden biri herhalde, gördüğümüz kadarıyla. Yine de o kafeslerde kapalı neşeli ve canlı varlıkların gözlerindeki küskünlük mahvediyor beni.
Kedimiz hamile çıktı, elimiz boş geri döndük. Yavruların doğacağı varmış. Kahve içmeye, bir başka arkadaşımın mahalledeki yeni mekanına oturalım dedim. Komşum çok tatlı ve candan biri, iyi zamanlarında eğlenceli, zeki, sohbeti dolu. Kötü zamanlarında fazlasıyla kendine güvensiz, sürekli şikayet eden birine dönüşmüş buluyorum. Keşke kendisi üzerinde çalışmaya başlaması için ona yardım edebilsem, ama insan kendisi istemeden hiç bir şey olmuyor.
Akşam Ahlat Ağacı'nı seyrettik, geçen haftadan sonra Nuri Bilge'nin kaçırdığımız filmlerini de izlemek istemiştik. Tabi kızlar geç uyumaya başladıkları için, 3 günde ancak bitirebildik ve biraz kopuk oldu. Entelektüel ve dokunaklı diyaloglar, bu adamın filmlerinin kilit taşı-şahane görsel karelerden sonra tabi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder