(20 AĞUSTOS SALI)
Hayatımda tekrar bir boşluğa, anlamsızlık sarmalına düştüm. Geçen seneki hayallerimden uzaklaştım, ay başındaki hayallerimden bile uzaklaşmak zorunda kaldım. Belli ki hiçbir şey eskisi gibi değil, ama hala ileride-zamanı geldiğinde- başka türlü olabilir, diye düşünüyorum.
Bir yandan bu yoğun ve talepkar hayatı sürdürmek çok zor geliyor; yaşantımı kendi arzumca düzenleyememek... Üstelik; ne konuşabildiğim ne değiştirebildiğim bir sorun var en yakın ilişkimde ve bunu erteliyorum gibime geliyor.
Boşa geçirdiğim farkındalıksız saatlerin verimsiz günlerin bilincindeyim, sağlıklı beslenmek ve spor yapmak istesem de aksine devam ediyorum. Kısır döngüyü kıramıyorum.
Leyla dün kreşten çıktıktan sonra arabaya binmek istemedi, ağlamaya başladı ve eve kadar arttırarak devam etti. Boğazı yırtılırcasına ağlıyordu ve başta ben sakindim, ama giderek öfkelendim ve kendimi elimle ağzına bastırıp "Sus! diye bağırırken buldum. Giderek çığrından çıktı, eve çıkarırken kucağımda zor zapt ediyordum. Eve girince zorla duşa soktum, ikimiz de terden sırılsıklam olmuştuk.
Banyodan çıkıp bornozunu giydiğinde birkaç dakika kırgın gözlerle bana sessizce bakışını unutmayacağım. Özür dileyip sarıldım, meğer okulda kalmak için ağlıyormuş.
Akşam parkta hiperaktif ve sinirliydi tavırları, stres atmak ister gibi. Dönüşte yine ağlayacak oldu, ama sustu. Yatırırken "Bugün güzeldi, değil mi?" diye sorduğumda "Ama bana bağırdın" dedi. Kalbime dokundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder