25 Ocak 2020 Cumartesi

3867

(24 OCAK CUMA)

Dünkü bunalım halimden çıkmak için biraz da, bugün Eminönü alışverişine çıkmaya karar verdim. Sabah erken uyandım, kahvaltıdan sonra annemle buluşup karşıya geçecektik. Tam evden çıkmadan önce yatak odasındaki giysi dolabının kapısını sertçe çekerken parmağımı sıkıştırdım. Dolap kapısı normalde kendiliğinden kapanan bir sistemdi, ama bozulunca zor açılıp kapanır oldu. Ben de biraz fazla zorladım sanırım ve birden kapanınca sağ elimin baş parmağını kötü incittim. Buz tuttum hemen, yine de şişti morardı. Kırmadığıma şükrediyorum, büyük iş açılabilirdi başıma yoksa.
O panikle evden çıkarken gözlüğümü takmayı unutmuşum, Eminönü'ne gözlüksüz gittim. Vapurda vergilerimi ödeyeyim dedim, önce yeni hesabıma eski şirket hesabından para göndermem gerekiyordu. Malum devlet bankalarına mecbur kaldık bu aydan itibaren; eft yaptım. Bekledim bekledim para gelmedi, bankayı aradım sordum. Dediler ki gelen bir şey görünmüyor, yoksa yanlış hesaba mı gönderdim diye korktum bir an. Defalarca kontrol ettim; yok doğru IBANa göndermişim. 45 dk. geçti gelmedi hala, acaba benim onayım mı gerekiyor diye düşündüm ve gönderdiğim özel bankayı aradım. Artık bildiğiniz gibi bir insanla konuşmak pek kolay olmuyor, sesli sisteme derdimi anlatmak zorunda kaldım. Benim müşteri numaram sistemde kayıtı değilmiş, telefon numaramla uyuşmuyormuş, şubeye gitmeliymişim. Ya sabır!
Kamera şakası mı yaşıyorum diye söylenerek bir kaç kere daha denedim, aynı adımlarda aynı tuşlara basıp bekledim. Sonunda sorunum çözülmedi ama, eft hesabıma yattı. Demek 1 saat sürebiliyormuş.
Anlayacağınız; güne şahane başladım ve Eminönü kalabalığına dalmadan önce kahveye ihtiyacım vardı.
Dantel, pul ve boncuk alışverişimizi yaptıktan sonra Mısır Çarşısı'na girdim. Bugün burası tuhaf şekilde daha tenha, işimiz çabuk bitti sayılır. Aklımda yeşil çay almak vardı; beyaz çay ve yaseminli yeşil çay aldım. Biraz da hindistan cevizi kurusu, renkli tane karabiber. Baharat ve çayların renkleri arasında neşemi buldum.
Eve döndükten sonra dükkana uğrayıp yeni modellerimiz hakkında konuştum ve gönderileri bıraktım. Akşamüstü artık yorulmuştum, banyoya girip biraz müşterilere mesaj yazdım. Akşamı evde geçirmek istemiyordum, caddeye inip pizza yemeye karar verdik. Ara sokaktaki kediler yine aynı yerdeydi, hepsi birbirinden tatlı!
Birer bira içip keçi peynirli salata ve pizza paylaştık. Keyfim iyice yerine geldi, sadece hava çok soğuktu. Eve döndükten sonra kahve yapıp film izlemek istedik, ama Boşnak-Sırp işkence hikayesi beni fazlasıyla gerince yarıda bıraktık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder