31 Ağustos 2018 Cuma

3350

(27 AĞUSTOS PAZARTESİ)

Tatilin ikinci yarısı; bayram kalabalığı ve hastalığın en zorlu günleri geride kaldı... Hala aksırıp öksürmekten şikayet etsem de, en azından daha bir halim yerinde bugün.
Belcekız Plajı'na iniyoruz, burası da küçük çakıllı bir koy, alabildiğine turkuaz suyu olan. Öğleden sonra birer bira içip tadını çıkarıyoruz güneşin. Tatile getirdiğim 3 kitaptan birine sarıyorum: Tehlikeli Sevişmeler.
Edepsiz dili beni güldürüyor, aslında hep aynı tema etrafında dönen birkaç kısa hikaye okuyorum. Aynı ufak tefek renkli gözlü esmer kadın, ve hep bir trafik kazasında ölüm var-enteresan. Özellikle cennette hurilerle olana bayıldım!
Akşam balık haline uğrayıp kaya levreği ve barbun alıyoruz; aklım balıklarda. Fakat dönüş yolu biraz uzayınca, arkadaşlardan biri kötüleşiyor, midesi bulanmaya başlıyor. Araba mı tuttu acaba derken, evde daha da halsizleşip kafasını kaldıramaz oluyor. Ne olduğunu anlayamıyoruz, kalkıp apar topar hastaneye gidiyorlar sonunda. Serum alıp döndüğünde pek de iyileşmiş görünmüyor.
Biz de mecburen yine çok geç yemeğe oturup bütün balığı ikimiz yiyoruz, bu tatilde neden her birimize sırayla bir şeyler olduğunu anlayamadan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder