27 Ağustos 2018 Pazartesi

3349

(26 AĞUSTOS PAZAR)

Bugün biraz dinlenmek istedik hepimiz, özellikle de biz iki sümüklüler Deniz ve ben.
Sabah zaten bir enkaz halinde uyandım sanki gece boyu dayak yemişim gibi her tarafım ağrıyor. Kahvaltıdan sonra fazla dayanamadım ilaç alıp uyuya kaldım. Bahçedeki şezlongta gölgede uzanmak, uykuya dalıp rüzgarı hissetmek o kadar tatlıydı ki...
Yıllardır sanırım bahçede uyumamışım, belki Artur'da geçirdiğim lise yazlarımdan beri.

Öğleden sonra birer birer uyanıp kendimize geldik, bir şeyler atıştırıp hazırlanmaya başladık. Katrancı Orman Kampı'nı göreceğiz bugün, akşam üstü de olsa denize girmek istiyoruz. Kıvrılan yollar bizi yüce dağlar arasından götürüyor, sonunda çamların altına park edip kumsala iniyoruz. Fethiye'nin nadir kumluk plajlarından biri burası, deniz sığ ve sakin. İlerledikçe epeyce büyük bir kamp alanı olduğunu fark ediyoruz, ciddi kalabalık ve bir pespayelik hakim. Halk plajı tadında, mangallı kilimli, bol çocuklu bir yer.

Önce pek sevmiyoruz ama, denize girip hızlıca açıldıktan sonra daha temiz suya ulaşınca insanlardan uzakta yüzmenin keyfine vardık. Dibi görünmeyen bulanık karanlık suda göldeymiş gibi, denize dik inen kayalıklara tutunan çam ağaçlarının gölgesinde yüzdük...

Eve döndükten sonra saat geç de olsa, benim burnum tıkalı da olsa, aklımda olan şu filli Hint restoranına gitmeye karar verdik. iyi ki de gitmişiz; çok hoş geçti. Fazlasıyla konuşkan şef bizle çok alakadar oldu, hem Thai hem Hint mutfağını denedik. Ben hastalığımdan dolayı tüm kokuları alamadığım için eksik bir deneyim yaşadım, ama yine de zevk aldım. Başlangıç olarak gelen mercimek unundan kıtır eğlenceliydi, onion bhaji denen soğan mücverini sevdim, bir tek spring rolls böreği bence gereksiz ve yavandı. Hindistan cevizi sütlü Thai currysini daha çok sevdim, Hint currysinin acısı bana baskın geldi.

Akşam zencefil ve acıdan burnum açılınca rahatça uyudum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder