15 Haziran 2014 Pazar

1812

(10 HAZİRAN SALI)

Gündüz yakıcı güneş, akşam 7 gibi battıktan sonra hava epeyce serinliyor burada... Hiç bunalmadan yürüyoruz akşamları, yorgun ve sarhoş döndüğümüz odamızda nasıl uykuya daldığımızı bile hatırlamıyoruz.

Bu gece ilk rakımızı, Ruhi Bey Meyhanesi'nde içmeye karar verdik-mavi kareli masa örtüleri ile ismini sevmiştik.
"Ben Ruhi Bey, nasıl olan Ruhi Bey
Nasılım
Bir yaz ikindisinden çıktım geldim
Diyelim bir pazartesiydi, biraz da şöyle geldim

(...)" *
Erikli kabak turşusu ile elmalı biber turşusunu duymuştuk buranın gelirken, onlardan söyledik. Tahinli patlıcan ve midye dolmayı hep sevdiğimiz için ekledik, portakallı uskumru ve beyaz leblebi onlardan geldi. Hepsi güzeldi; ardından istediğimiz deniz ürünleri kokoreç daha güzeldi.

Yağlı, baharatlı öpücüklerle neşeli, hafif yorgun ve savruk odaya dönüp uyuya kaldık. Kimseye anlatamayacağım en güzel rüyalardan birini gördüm bu gece...


*Edip Cansever'in şiirinden alıntı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder