20 Ekim 2019 Pazar

3770

(19 EKİM CUMARTESİ)

Biraz geç de olsa evden çıkıp bienal gezmeye gidiyoruz-olley! Bu hafta sonu başka ailevi mecburiyetler sebebiyle yapamayacağız diye sinir oluyordum, ama işte Karaköy vapuruna bindik bile-benden mutlusu yok.
 Hava mis gibi, fazlasıyla ılık ve güneşli ve ben sonbaharın tadını daha güzel çıkarmayı istiyorum. Bienal için bugüne dek fırsatımız olmamıştı, bugün yeni açılan resim heykel müzesini gezmeyi planlıyoruz.
 7. kıta hepimizi ilgilendiren çok boyutlu dev bir mevzu olmasına rağmen, bienaldeki işler beni çok tatmin etmiyor açıkçası. Nedense açıklamalarda yazanlar kadar bana dokunmuyor, anlam ifade etmiyorlar.
 Yine de ilham verici bulduğum parçalar var elbette, eğlenceli veya absürt olanlar da...
Müze endüstriyel tarzda, eski liman deposuna göndermeler yaparak tasarlanmış kocaman bir alan olmuş. 2 katı gezdikten sonra acıktık, yorulduk ve beynimiz bulandı. Bir kahve molası verelim dedik.
 Starbucks'ta oturup marka sadakatinden bahsettik, bize bu kağıt bardaklarda kahveyi nasıl sattılar?
 Son katı da görmeden dönmeyelim diyerek tekrar müzeye girdik ve kapanana kadar kaldık. Deli bir sanatçının atölyesi tarzında yerleştirmeler vardı, hoşuma gitti burası.
Çıkışta kendimize Akın Balık'ta birer bira ısmarladık, sezonun ilk palamutunu yedik. Hava soğumayınca tam tatlanmamış ama, yine de ben çok memnun oldum buraya geldiğimize. Hayat hep böyle geçse!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder