5 Ocak 2014 Pazar

1655

(04 0CAK CUMARTESİ)

Biraz nazlıydım bu akşam, içten içe kırgın, anlayamadığım fakat saklayamadığım şekilde kızgın...
Ama Hatay yine güzeldi, yeni seri billur gibi damağımızdan akarken azıcık paşa mezesi, pespembe pancar, İstanbul'un belki en iyi levrek marini ile ikişer midye dolma yanında iyi gitti.
Bir kart verdim sana, cebine de yakıştı hani-sana en çok zaten kırmızı yakışıyor, ne yazık ki.
Herkese baktım, yaş ortalaması yüksek ve suratlar sıradan geldi- en güzel masa bizimkiydi.
Humus elbet pastırmalı olmalıydı, ciğer muhakkak ipek gibiydi de ben tadına varamadım; o sırada sana kırgın olmak için sebeplerimi sayıyordum zira.
Hayvanlar gibi koklayarak, dokunarak hatırlamak için en az bir geceye ihtiyacım vardı; çok değil ama bir parçacık da seni üzmeye...
Birkaç fotoğrafımı çektin meyhanede, hatırlıyorum- gülümsüyordum rakı kadehi arasından, bakalım nasıl çıkacak?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder