18 Ocak 2019 Cuma

3494

(17 OCAK PERŞEMBE)

Dünden kalan endişeler ve sinir bozukluğu ile başladıysam da güne, kendimi motive etmeyi başardım. Hafif egzersizlerimi yaptıktan sonra kendime güzel bir kahvaltı hazırladım. Maillerime bakarken beni geren müşterinin mesajını en sona bıraktım. okuyunca gözlerime inanamadım- yanlış gördüğünü, beğendiğini söylemez mi-hayret vallahi!
Her şey birden yoluna girdi gibi oldu, fakat dün gece uyku tutmadığı için kafam kazan gibi, gözlerimi açamıyorum. Diğer bir aksilik de; tabanı değiştirilmesi gereken ayakkabıyı düzeltince çözüldü, neyse ki. Dün bir her şey karışmıştı ya bugün düğümler çözülüyor sanki.
O siparişi de bitirdim, paketledim ve Fransa'ya gidecek arkadaşıma vermek üzere hazırladım. Aklımdaki acil işleri toparladıktan sonra biraz dinlendim, daha doğrusu yarım saatliğine sızdım diyebilirim.
Akşamüstü de evi toplayıp hazırlandım, mahallenin yeni cafelerinden birinde arkadaşlarla kahve içmeye oturacağız. Kahveler çaylar eşliğinde San Sebastian cheesecake, Russian cake ve Alman pastası denendi. Gayet güzeldi, fakat buranın tatlıları hiç ismiyle orantılı olmuyor nedense. Brownie asla brownie ye benzemiyor mesela ama tadı çok güzel. Neyse; sohbet konumuz elbette iş. Aslında işin kendisi değil-iş yerindeki ayak kaydırma oyunları, insan kalitesinin bozukluğu ana başlığımız. Okumuş ya da alaylı, herkes kendini pek bir şey sanıyor ve kendini üstlerine göstermek için yapmayacağı dalavera yok. Şirketler de bencil ve zalimce yönetiliyor; amaç günü kurtarmak, benden sonra tufan mantığı... Tıpkı ülkenin yönetimi gibi yani. Neyse efendim bu sohbet bitmez, en iyisi biz kendimize bakalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder