22 Mayıs 2017 Pazartesi

2888

(21 MAYIS PAZAR)

 Dünün hayalleri gözümüz önünden çıkmamışken daha, bugün dönüyoruz İstanbul'a...
 İstanbul'dan başka bir yerde yaşamak istersem bir gün, sanırım burası aklımda kalacak hep...
Aydın ve cana yakın köylü halkıyla, serin tepeleri ve mitolojik öyküleriyle kaz dağları, antik İda, gönlümde hep iz bırakacak...

Yola erken çıkmamıza rağmen çok uzun sürdü; zeytin ve zeytinyağı almak için uğradık bir kaç yere, sabun, kapari, ekmek, yumurta doldurduk bagaja... Erikler, kirazlar da eklendi yolda, tertemiz havasını içimize çektik götürüyoruz.

Keşan'da durup özellikle Çamlıbel Lokantası'nda satır et yedik öğlen. hayatımda yediğim net en lezzetli etti, nokta. Aşırı yağlı, aşırı güzel, yanındaki acı biberle öldürdüğüm efsane bir lezzet... Bir de ciğer sarma söyledik ki akıllara ziyan, midelere bayram...

Şehrimize yaklaştıkça insanlar değişti, arabalar değişti, trafik başladı, baş örtüleri değişti, reklam panoları ve radyo freskansları Tayyip'i anar oldu-oysa Ege'den Trakya'ya kadar esamesi okunmuyordu. Her küçük dükkanda, tezgahta resimleri asılı olan, solmuş da olsa fotoğrafları bayraklarla yan yana duran Atatürk'ün yanında adını sanını hiç duymamıştık...

Aslında hayatta kalmaya çalıştığımız bu baskı ortamını buralarda daha çok hissediyoruz, orada bambaşka bir dünya var diye düşündüm. Çok daha gerçek şüphesiz, çok daha saf ve temiz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder