23 Mayıs 2016 Pazartesi

2524

(22 MAYIS PAZAR)

Bugün hava rüzgarlı, ben eve sığamıyorum.
Sanırım kısıtlı zamanı mümkün olduğunca farklı şeyler yapıp kendimi besleyerek geçirmenin telaşı, haftaya dinlenmiş başlama isteğinin sabırsızlığı var üzerimde...

Geçen akşam ne güzeldi; filmden çıkışta Radika'da sezonun ilk ahtapotunu yiyelim dedik ve bir küçük rakı söyledik.
Baş başa yemek yediğimiz akşamları çok seviyorum, böyle mekanları da... Kaş kokusu geldi burnumuza.
Tulum peynirli kalamar dolma, ızgara ahtapot, köz patlıcanlı gavurdağı salata, levrek marin, zeytin piyazı lezzetliydi. Akşam serinliğinde göz göze oturmak en güzeliydi.
Haftaya tekrarlamak üzere diyelim!

Pazar günü Küçük Çamlıca'nın ormanlık alanında biraz yürüyüş yapıyoruz, manzarayı seyrediyoruz. Dışarıda oturmak pek mümkün değil, yağmur bastırdı bastıracak. Akşamüstü arkadaşlarımıza kahve içmeye uğrayıp Temmuz tatilimizi planlıyoruz.

Akşam tiyatromuz var; Tatbikat Sahne'de Köpeklerin İsyan Günü.
Festivalden 2 oyuna bilet alabildim bu sene, sonuncusu da bu.
 Nişantaşı'ndaki hayatın zekice çizilmiş bir portresini izliyoruz: babası Cumhuriyet'in ilk yıllarında doktor olan görmüş geçirmiş zengin bir ailenin kızı şimdi orta yaşlarında, kocasından uzaklaşmış ve başkalarından kolayca etkilenen yalnız bir kadın... Annesi dış dünyaya kendini kapatmış eski zarif kadehlerini evinde saklayan yaşlı ve huysuz bir hanım... Kocası yeni ortama uyum sağlayıp iş bağlantıları oluşturma çabasında, aşağılık kompleksiyle yaşayan yalaka ve korkak bir adam... Köpeklerini gezdiren çocuk bu zenginlerin dünyasına tepkili, lafını sakınmayacak kadar cesur ve hatta saldırgan... Anneye bakan kızcağız arada kalmış, Nişantaşı'nda gördüğü ve dahil olmaya çalıştığı hayatı bırakmak istemeyen ezik ve sessiz...
Erdal Beşikçioğlu ile yan yana seyrettiğimiz iyi bir oyundu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder