11 Mayıs 2014 Pazar

1781

(10 MAYIS CUMARTESİ)

Dünden beri ara vermeyen yağmura,
Önce göl sonra çamur olan sahne önüne,
Balçıkla sıvanan botlarıma,
Beklemekle gelmeyen servislere,
İstanbul'un yağmurlu cumartesi trafiğine,
İçki satılmayan boktan festival anlayışına,
Alkole ulaşmak için minibüslerle en yakın merkeze inip çıkmak zorunda kalmamıza,
Dağın başında orman içinde soğuk, nemli ve karanlık havada durmamıza,
Leş tuvaletlere ve uyuz güvenlik piçlerine,
Çantamda votka şişesi yakalayınca büyük iş becermiş sanan kapıdaki tiplere,
İptal olan gündüz konserlerine,
Tabanlarımız ağrıyarak saç diplerimiz sırılsıklam ve yorgunluktan pert halde eve dönüşümüze,
Erkek arkadaşımın öksürüklerinin artmasına,
Gogol programdan erken çıktığı için ilk 2-3 şarkıyı kaçırdığımıza...

Bunlara ve daha ne kadar olumsuzluk, şanssızlık varsa hepsine öyle bir değdi ki!
Sakin göründüğümüze bakmayın-henüz yeni varmıştık Koç Üniversitesi'ne ve önce bir şeyler yeyip içmek, kendimize gelmek istiyorduk. Alkole ulaşmak pek kolay değildi, üstelik koca çantamın arka cebine saklayıp içeri sokabildiğimiz votka yeterli gelmezdi 3ümüze ama- sarhoş olmak için iyi müzikten alası var mı?!
Okula kaçıncı girişimizdi hatırlamıyorum-ama işte votka&sprite doldurulmuş su şişeleriyle son girişimizde Gogol çaldığını duyarak koşturmaya başladık. Sahneye tahminimizden erken çıkmış olmalarına sinir olup beş dakikasını bile kaçırmış olduğumuza küfrederek, el ele önlere doğru ilerledik kalabalıkta. Zaten hiç azgın olmayan tuhaf bir kalabalık vardı yani- gençlik ölmüş öyle söyleyeyim.

Benim kadar zıplayan, bağıran, zevkle eşlik eden bir Allah'ın kulunu göremedim etrafımda, önümdeki kızcağız dönüp "Bunlar Gogol Bordello mu?" diye sordu. Sesim çıktığı kadar bağırdım gözlerimi açarak: "Bunlar harika!"

İlk şarkıya yetişemedim ama, ikinciden itibaren hatırlıyorum: Her daim coşturan Not a Crime, Eugene'in hayatı nasıl yaşadığını anlatan Wanderlust King, yeni albümden umut verici direniş şarkısı Dig Deep Enough, Malandrino, Rainbow ve Name Your Ship, bir önceki albümden tüm zamanların en manyak aşk şarkısı Pala Tute, özlem dolu My Companjera, varoşların ve göçmenlerin sesi Immigraniada, Trans-Continental Hustle, eskilerden çok sevdiğim Sally, belki de en sevdiğim Mishto, sözlerini felsefe edindiğim Indestructible (Kırık İngilizceleriyle Undestructable), herkesi coşturan ama beni artık biraz bayan Start Wearing Purple, genelde son şarkıları olan Ultimate (Baro Foro karışık) playlistlerini oluşturdu.
Gogol Bordello "Immigraniada" from Isaiah Seret on Vimeo.


Gogol Bordello - My Companjera from eli tishberg on Vimeo.



Sally from Carolina Cabrerizo on Vimeo.

Yıllar önce tanışma şansını yakaladığım bu müthiş herif; Çernobil'in ardından henüz bir yeni yetmeyken ülkesinden göç eden, Avrupa'da çingene kökenlerinin izini süren ve bir süre mülteci kamplarına yaşayan, Amerika'ya gittiğinde sokaklarda yattığı ilk günlerde rap&dub ritmlerine alışan ve sonunda gypsy-punk devrimini başlatan grubunu toplayan bu herif, bana birkaç yıl önce şöyle anlatmıştı: "Fikirlerim, benim kolumdaki sepete doldurduğum elmalar gibi ve konserde seyirciye birer birer fırlatıyorum. Kapan kapıyor..."

Çat pat suratımıza korkusuzca fırlattığı elmalardan bir kaçını kaptığımı hissediyorum. Çatır çatır ısıracağım şimdi, sulu bereketli fikirlerini ve yeniden karşılaşana kadar, ilk karşılaşmamızda bana içimdeki bastırılmış öfkeyi sanata dönüştürmemi öğütleyen bu adamdan aldığım feyzle içimdeki öfkeden çiçekler açtıracağım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder