11 Şubat 2013 Pazartesi

1326

(09 ŞUBAT CUMARTESİ)

Kapana kısılmış, köşeye sıkışmış hissettiğim, korkularımla baş edemediğim bu günün kahvaltısında kendimi zorlayarak bir parça simit yiyebildim. Midem her an içindekileri boşaltmaya hazır ağzıma yakın bir yerde duruyor gibiydi, duyduğum tek kelimeyle anında karnıma kontrol edemediğim ağrılar giriyordu. Bu kadar strese girmem gerek olmadığını kendime telkin etsem de faydası yoktu; bilinçten başka, daha derin bir şey hakim olmuştu bana, vücudumu o yönetiyordu-bana sormadan.

Saatler ilerledikçe gerginliğim geçmese de biraz azaldı, son anda bir hamle yapıp, gücümü toplayıp dışarı çıktım. Serin hava iyi geldi, makyaj yapmak iyi geldi.

Bir arkadaşın 30. yaşını kutlamak üzere kalabalık bir balıkçıda masaya oturduk, mezeler söylendi. Yavaş yavaş kendime geldim, belki hala içten içe biraz endişeliydim ama, hareketlerimi kısıtlamıyordum artık, bir bira içebildim ve keyfim yerine geldi. Hiç sıkılmadım, hatta güldüğüm, eğlendiğim anlar çok oldu. Korktuğum gibi yalnız kalmadım, dışlanmış hissetmedim, bir yabancı bulmadım yanımda. Bir iki ufak detay beni hafiften rahatsız etse de, üzerinde durulacak kadar önemli değildi.

Sonuç; atlatabildim! Kaçmadım, korkumla yüzleştim, birazcık daha güvendim ve gittim.

Olmasa daha iyiydi, muhtemelen gereksizdi ve bir süre sonra hatırladığımda utandıracak beni, ama güzel tarafı; bundan sonra bir daha bu kadar kötü olacağımı hiç sanmıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder