17 Ekim 2024 Perşembe

5471

 (14 HAZİRAN CUMA)

Toplanma ve yola çıkış- 

yolda durmayı düşünmüyorduk aslında, ama annem isteyince durduk ve kızlara yemek söyledik. Yedirdik, benzin aldık, Karaağaç pazarına uğradık, derken 4 saatlik yol 6 saat sürdü. Yine de iyi geçti; yol boştu, kızlar son 1 saate kadar huysuzlanmadılar, kusmadılar ve korktuğumuz kadar sıcak da değildi. 

Ev elbette pisti, kızlar akşam coşkuluydu ve zorlandım biraz-aklım da Dirmit'te kaldı. 

Kısa bacaklı kedi burada.

5470

 (13 HAZİRAN PERŞEMBE)

Tatil öncesi hazırlıklarla geçti bugün, Dirmit kutu ve mama yemiyor dünden beri, kanepenin altında saklanıp yatıyor-veterinere götürdük.

5469

 (12 HAZİRAN ÇARŞAMBA)

Kaydı tutulmayan gün unutulup gidiyor.

5468

 (11 HAZİRAN SALI)

Gündüz market alışverişi, gönderiler, mailler, ödemeler, yemek ve ev işleri derken akşamüstü sıcaktan bezip yorgun düşüyorum ve bazı günler uyuya kalıyorum.

Kendimi azıcık daha iyi hissediyorken bile, vahşice öldürülen köpeklerin bakışlarını içimde taşıyorum. 

Hayatı bambaşka gözlerle yaşamanın verdiği o hali, kaybettiğim büyülü hali özlüyorum... 

5467

 (10 HAZİRAN PAZARTESİ)

Yaşamımı meditasyon & yoga & sağlıklı beslenme üçgeninde kurmak istiyorum. 

Çocuklar ve yaratıcılık, seyahat ve sanat ile doldurmak istiyorum hayatımı.

Yaşadığımız ülkenin manyaklık ortamı iyice bunaltmış durumda, kendime ve kızlara bir vaha yaratmak istiyorum...

5466

 (09 HAZİRAN PAZAR)

İlk defa iyi uyandım, gece terlemedim, ama sağ kulağım hala tıkalı, umarım çabuk açılır. 

Balgam çıkarmadan kahvaltı hazırladım, annemler gelecek, hafta içi çok yoğunum ve hava aşırı sıcak olacakmış. Artur'a gitmeyi cidden çok özledim, son eksikleri alıyorum. Deniz bize iyi gelecek, glütensiz ve şekersiz tariflere geri dönüyorum. 

Bir yandan, ülkemizdeki hayvan düşmanlığı delilik seviyesinde artık, nefretin gözü dönmüş vaziyette saldırıp yok ettiği canların korkusunu hissedebiliyorum. 

Artık iyileşiyorum ve meditasyona devam edeceğim. 

5465

 (08 HAZİRAN CUMARTESİ)

Emirli'ye gitmedik; sabahtan ev işleri ve yemeğe giriştik, erkenden yoruldum bile. 

Kızlar uyurken Youth filmini izledik, Sils Maria hayali kurduk....

10 Ekim 2024 Perşembe

5464

 (07 HAZİRAN CUMA)

Omicron-0 Rana-1 İlk iyileşme belirtisi hafif de olsa azıcık portakal kabuğu kokusu aldım.

Hala sinüzit baş ağrısı nezle durumum fena ama.

Leyla dünden beri çok öksürüyor, akşam ateşi yükseldi, doktora götürdük bugün. Bu hastane daha ferah ve yeni, doktor tatlı bir kadındı, ama sonuçta yine hep aynı ilaçları yazıyorlar. 

Ben iyi olmayınca evin düzeni alt üst oluyor, yatak odasında çamaşırlar yığılmış, kızların yataklarını silkeledim, mutfak topladım, tezgahı ocağı sildim ve yoruldum yine. 

Kendimi toparlamak için sağlıklı beslenme kürü yapmam lazım, vitaminler, salatalar, yoga, yürüyüş...

5463

 (06 HAZİRAN PERŞEMBE)

Hastayken zihnim de kötüye çekiliyor; akşama kadar çocuk istismarı haberlerine daldım çıkamadım. Burada yaşayarak kızları tehlikeye mi atıyoruz, onları tamamen yalıtılmış bir hayatta yaşatamayacağımıza göre...? Burası kötülerin ülkesi olmuş artık...

Almanya kırsalında ev baktık, nasıl bir iş yapılabilir, bunları düşündük.

5462

 (05 HAZİRAN ÇARŞAMBA)

Hastalığım arttı ve gece bir kulak ağrısı başladı ki durulmuyor... İnleye inleye sabahı zor ettim ve doktora gittik; covid omicron+kulak iltihabı+sinüzit+alerjik rinit teşhisi kondu. 

Ayakta duracak halim yok, hastane kalabalık ve aldığım sağlık hizmeti yalnızca ilaç yazan bir doktor. 1 hafta sürecek tedavim en az, bütün günü yatakta geçirdim ve hastayken moralim de çok bozuk. Ağlamak istiyorum, ona yazmak istiyorum, uyuyup uyanıp terleyip yatmaya devam ediyorum. Hiçbir yediğimin tadı yok, hatta berbat bir tat var, çok tuhaf çünkü asla koku almıyorum, en keskinini bile. Sabaha kadar 4 tshirt değiştiriyorum ve sağ kulağım yankılı duyuyor.

5461

 (04 HAZİRAN SALI)

Uykularım bölük pörçük, terliyorum, öksürüyorum, ağrılarım var, dönüp duruyorum, zor düşüncelere dalıyorum.

Zaten kötüydüm, sabah kızlar yine zorladı-zehir ettiler bütün sabahı. Yerlere saksıdan toprak saçtılar, tuvalet kağıtlarını buruşturup attılar, daha dün temizlenmişti ev, bugün yerler battı. Kreşe gitmek için ikisi de giyinmek istemedi, Leyla krize girdi ve ben artık bittim.

Sabrım tükendi, "Cezalısınız!" diye bağırdım, "Yeter artık bıktım, gideceğim gelmeyeceğim." Hatalı olduğumu bile bile kendimi durduramadım, başka nasıl başa çıkacağımı bilemedim. 

Bütün gün kreşe başlasınlar artık dayanamıyorum.

5460

 (03 HAZİRAN PAZARTESİ)

Gece yine ateş ve kabuslarla geçti, Leyla mızmız uyandı, bana sarılıp ağladı, kendime gelemedim.

Kahvaltı hazırlarken Vera oyun kartlarını yere fırlattı, topla dedim, toplamadı, inatlaştık ve kriz geçirerek ağladı. Bana kızgın olsa da, yine de beni istedi, zor zamanlardan geçerken bana ihtiyaç duyuyor. Ona yaptıklarının sonucu olacağını öğretmek istiyorum ve bazen bu sert davranmamı gerektiriyor, annemse yufka yürekli. 

Kreşe gittikten sonra dolapları topladım, kızların kullanmayacağı eşyalarını verdim. Bu akşam sangha Kuzguncuk'ta buluşuyor, ben gidemedim tabi. Hayalimde ada havası; soğuk beyaz şarabın buğusu, amfitiyatroda piyano yankısı ve yaz gecesi rüzgarında dağılan saçlar...

5459

 (02 HAZİRAN PAZAR)

Bu alerji olamaz bence, bütün vücudum kırgın, kollarım bacaklarım ağrıyor, ilaç alıp yattım.

Aslında kızlar fena geçirmediler geceyi, ben öksürük krizinden uyuyamadım. Çarşaf çarşaf terledim ve bir yandan ağladım. Bu kadar ağlamamın sebebini birden buldum sonra: geçen sene tam da bugün... Hislerim doruğundayken, hayatımın başka bir yere doğru akacağını umuyorken, tam tersi oldu-1 sene sonra bugün tamamen kopmuş gibi görünüyor aramızdaki iletişim.

Zeki Alasya'nın Kemal Sunal'ın cenazesinde mırıldanıp ağladığı türküyle içlendim bu akşam, dedemi hatırlayarak:

"Mezarımı derince kazın, dar olsun yar yar, dar olsun

Altı lale, üstü de çimen bağ olsun yar yar, bağ olsun"


5458

 (01 HAZİRAN CUMARTESİ)

Hala hastayım, dün yeni diziye başladık; Allan Poe'nun fazlaca modern bir yorumu.

Vera iyi gibi de, Leyla'nın ateşi vardı, gece ağlayarak uyandı, yanıma aldım, çok huzursuzdu. Benim de boğazım kötü, hava aniden aşırı ısındı, zamansız bir hastalık hali...

Öğleden sonra Emirli'ye gelip köpekleri besledik, yemekten sonra kızları yıkadık ve ben yorgun düştüm, her tarafım dökülüyor.

Akşam Vera çığlık çığlığa ağlamaya başladı kulağım ağrıyor diye- ne yapacağımı şaşırdım.

9 Ekim 2024 Çarşamba

5457

 (31 MAYIS CUMA)

Dün gece 9-10 defa uyandılar ağlayarak, beni de öksürük tuttu hiç uyuyamadım-berbat bir sabah. Oysa ki sergiye gidecektim, onun yerine doktora gittik.

Alerjik dedi, ilaçlarla geçecek ama hiçbirimiz iyi değiliz, annem de nezle. 

5456

 (30 MAYIS PERŞEMBE)

Kızlar kreşteyken yoga ve meditasyon yaptım ve o kadar iyi geldi ki!

Boyamayı bitirdim, anladım ki kızlar kreşe tam gün başlamadıkça ben bir şeyleri yetiştiremeyeceğim. Bunu kabullendim ve kendime yüklenmemeye karar verdim. 

Akşam pizza yaptık ve dondurmacıya gittik, ama kızlar fazla öksürmeye başladı.

5455

 (29 MAYIS ÇARŞAMBA)

Kreşe bırakırken bu hafta sorunsuz geçiyor, alıştılar galiba sonunda. 

Sonrasında kızları parka çıkardık, ben yine çalışamadım, hava ısınınca yaz moduna girildi, Artur planları yapılıyor. 

Hayatımda ikilikler olduğunu fark ettim ıstıraba sebebiyet veren; daha hafif olmak isterken hala çok yiyorum ve harekete düzenli zaman ayıramıyorum mesela. En yakınımdakilerle kıymetli vaktimizi iyi değerlendirmek istiyorum, ama hala uzağımdakileri özlüyorum...

5454

 (28 MAYIS SALI)

Bu akşam da dersimiz var, sutralar ilginç ve derinlikli, çalışmak istediğim ne çok metin var...!

Bize ödev verdiğin haikulardan bahsetmedin bile, çeviri ekibinden kimseyi göremedin, oysa ben oradaydım-eskisi gibi yakından takip etmiyor oluşun cidden heves kırıcı. Yüzeysel tavırlardan hiç hoşlanmam oldum olası...

5453

 (27 MAYIS PAZARTESİ)

Bu akşam da dersimiz var; nedense onun evinden ders yaptığını ekstra söyledin ve bu beni sinir etse de, son dönemde iyice kopmuş hissetsem de, eğitimler iyi geliyor. Zorlanıyorum ve zorlandığım zamanlarda sanki ne olduğumu, ne olmadığımı hatırlıyorum.


5452

 (26 MAYIS PAZAR)

Akşam ancak dönebildik, derse son anda yetiştim, banyo yapamadım.

İçimde hayata reset atma hevesi var; bedenen ve zihnen daha iyi yönetmek niyetiyle sağlıklı beslenme ve meditasyona geri dönmek ve birbirimize tutunmak...

5451

 (25 MAYIS CUMARTESİ)

Boşanan arkadaşlarımı düşündüm durdum dün gece, bu olay elbette herkesin kendi geçmiş travmalarını da tetikledi. 

Yarım gün kahvaltı, ev toplama derken öğlen Emirli'ye gittik. Hava rüzgarlı, bahçede kediler iyi, kızlar çok keyifli. Keşke arkadaşım da ailesiyle beraber burada olsaydı, dedim. 

Ailenin değerini tekrar anladım bugün. Cenaze sohbeti çok sinir bozucuydu; ben öldükten sonra Arapça yazılı yeşil örtüye sarılıp hiç anlam vermediğim dualar okunarak filan gömülmek istemiyorum! Şehrin karmaşasında beton bir odacığa konulmak istemiyorum. Belki küllerimin boğaza savrulması, yahut bir tepede asırlık bir zeytinin altında toprağa karışmak güzel olurdu...

5450

 (24 MAYIS CUMA)

Sabah Vera huysuzlandı, okula gitmek istemediğini söyledi, dünkü gibi olmasın diye ısrar etmek istemedim-ama daha beter oldu.

Parka gidelim o halde dedim, ama giyinip evden çıkmak istemeyip ağlayınca sinirlendim, bağırdım. "Senin gibi çocuk istemiyorum!" bile dedim bir ara. Haftaya evde kalmamayı düşündüm hatta, babaları götürsün kreşe diye, "Nefret ediyorum bu davranışlarından!" diye bağırdım, çok sertti.

Ardından parkta oynadılar, hepimiz sakinleştik, sonra cafeye gidip kek yedik, onları yandaki masaya oturttuk-kendi başlarına çok keyiflilerdi. 

Eve dönerken çok basit bir sebepten yine kriz geçirdi, ama bu kez sakin kalmayı başardım; çünkü biliyorum ki sebebi benim bağırmamdı. Kollarımda kendini sıkarak çıldırmış gibi ağladı, "Seni seviyorum, özür dilerim, seni asla bırakmayacağım." dedim sürekli. Sonunda geçti ve yumuşak davranıyorum ondan beri, korkmuş sanırım. 

Kızlar uyuduktan sonra yemek yaptım, bugün de böyle geçti, akşama arkadaşımız geldi ve şok bir haber verdi: eşiyle boşanmışlar. Hem bekliyordum hem de şaşırdım, hiç haberimiz olmadı süreçten. Hem üzüldüm hem de hayırlısı buymuş, dedim...