8 Kasım 2015 Pazar

2325

(04 KASIM ÇARŞAMBA)

Sabahları erken uyanmak düşündüğüm kadar zorlamadı beni, belki de hocayı sevdiğimden ve her gün yeni bir şey yapmanın hevesiyle güle oynaya gidiyordum diyebilirim.
Gün doğumuyla yataktan çıkıp dünden hazırladığım kıyafetleri giyinmek, yolda kara ekmekli sandviçimle kahvaltı etmek, motorda biraz dergi okuyup Beşiktaş'ta ışıklardan geçerken köpekleri sevmek, hatta Sarıyer minibüsünde toplantıya yetişen iş adamlarının telefon görüşmelerine kulak misafiri olmak dahi hoşuma gidiyordu.
Sonra okula yan kapıdan girip, sınıfa oturmadan evvel buzhane misali tuvaletlerinde üstümü başımı toparlayıp ruj sürmek ve belki bir çay almak günlük rutinlerimden olup çıkmıştı çoktan.
Öğle arasında Türkçe pop çalan yemekhanenin gürültüsüne söylenerek günlük yemeğimi seçer, genelde çorbayla başlayıp kahveyle bitirirdim.
Akşamüstü biraz enerjim düşünce bir kahve almaya iner, bu arada yan sınıflardaki öğrenci profilini gözlemledikçe kendimi şanslı hisseder, sonra da gözlerim yorulana dek tablo hesaplamaya devam ederdim.
Yeniden öğrenci olup sıraya oturmak, kendime kalemler alıp yeni bir deftere başlamak nasıl keyifli!

Bu kısa rutinin bitmesine tuhaf ama üzülüyorum içten içe, diyebilirim...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder