16 Mayıs 2012 Çarşamba

1058

Bir Çeviri Denemesi:


Yırtıcı Kuşlar Arasında

Buradan aşağı inmek isteyeni,
Ne hızlı
Yutar derinlik!
-Ama sen, Zerdüşt,
Hala daha seversin uçurumu,
Çam ağacını da sever misin aynen?

Çam köklerini salar,
Kayanın bile
derinliklere ürpererek baktığı yerde-
Uçurum önünde duraksar-
etraftaki her şeyin
aşağı inmek istediği yerde:
Sabırsızlığı arasında
vahşi kayaların, çağlayan derelerin
Sabırla katlanarak
sağlam, suskun, tek başına…

Tek başına...!
Kim cüret etti başka
Burada konuk olmaya,
Sana konuk olmaya?...

Yırtıcı bir kuş belki,
Kendini, o sarsılmadan katlananın
saçlarına asarak, acısından zevk alarak,
Delice kahkahayla,
Yırtıcı-kuş-kahkahasıyla...

Neye bu kadar sabır?
alay eder acımasızca
Kanatları olmalı insanın, uçurumu seviyorsa...
Asılı kalmamalı
Senin gibi, "asılmış"!

Oh Zerdüşt,
En zalim Nemrut
Geçenlerde hala avcısı Tanrının,
Tüm erdemlerin tuzak-ağı
Kötünün oku!
Şimdi-
Senin kendin tarafından avlanan,
Senin kendi avın,
Senin kendine saplanmış...

Şimdi-
Tek başıma seninle,
İkimiz kendi bilgeliğimizde,
Yüz ayna arasında
senin önünde, kendisi yanlış
Yüz hatıra arasında
belirsiz,
Her yarada bitkin,
Her donda üşüyen,
Kendi ipinde boğulmuş
Kendinin yargıcı!
Kendinin celladı!

Niye bağladın kendini
Bilgeliğinin ipiyle?
Niye kandırıp çektin kendini
İhtiyar yılanın cennetine?
Niye süründün kendi içine?
Kendi içine-kendi içine...?

Artık bir hasta,
Yılan-zehrinden hastalanmış;
Bir esir
en çetin kurayı çekmiş:
Kendi çukurunda
Beli bükük ter dökerek,
Senin içine oyulmuş,
Senin kendini kazarak,
Beceriksiz,
Sert, katı
Bir ceset_
Üstüne yüz yükün yığıldığı
Senin tarafından aşırı yüklenmiş
Bir "bilen"!
Bir "Kendini tanıyan"!
O bilge Zerdüşt!...

En ağır yükü aradın:
Orada kendini buldun_
Kendini atamazsın kendinden...
Pusuda,
Çömelmiş,
Artık doğru duramayan biri!
Daha da yaklaşıyorsun bana mezarınla
Çarpık ruh!

Ve daha geçenlerde öyle gururlu,
Gururunun tüm cambazlıklarıyla!
Geçenlerde daha tanrısız münzevi,
Şeytanla birlikte çifte-münzevi,
Kızıl prensi her taşkınlığın!

Şimdi-
İki "Hiç" arasında
İçine bükülmüş
Bir soru işaretisin,
Yorgun bir bilmece-
Yırtıcı kuşlar için bir bilmece...

Seni "çözecekler" elbet
şimdiden acıkmaktalar senin "çözüm"üne
Uçuşuyorlar şimdiden senin etrafında, bilmecelerinin
Senin etrafında, "asılmış"!...
Ey Zerdüşt!...
Kendini tanıyan!...
Kendinin celladı!...




Kayalıkta kök salan çam ağacına duyduğu hayranlığa hayran kalan bir ben miyim?
Çam ağacı sabırla katlanırken, dallarına tutunan alaycı yırtıcı kuşun ağzından dökülen bilgelikle; "Neye bu sabır?!" - asılı kalanların değil, uçuruma düşmeyi göze alanların, ancak kanatlarına güvenenlerin derinliğe ulaşabileceğini hatırlatışının zalimliğine hayran kalan bir ben miyim?
Zerdüşt'ün ona bir bilmeceyi, kendi içine bükülen bir soru işaretini anımsatmasına hayran kalan bir ben miyim...?




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder