20 Kasım 2011 Pazar

879

(19 KASIM CUMARTESİ)

Doğumgünümün unutulmazları:
Lavantalı ve güllü creme brulee; yeniden yorumlanmış bir klasik-herkes için biraz fazla tuhaf olabilir, bence son derece başarılı-her şey yerli yerinde.
Herkesin tartışmasız favorisi profiterol piramidi-üstelik limonlu portakal aromalı!
Bizi birleştiren Ülker Napoliten-Gelenekselleşen kırmızı ve sütlü hediyem:)
İstanbul, yine bir şekilde geceye yayılıyor-etrafımızda, içimizde, tepemizde, her yerde...
Ev yapımı rezeneli sosisler ve dana bacon tabağı-doyuran bir başlangıç.
"Annesi diğer yavruları götürmüş, bunu bırakmış-bu yüzden hüzünlü bakıyor."

Ufuk hafif sisli, Kasım'ın son güneşli günlerinden birinde renkler uzakta eriyor...
Başımızı kaldırdığımızda renklere boğulduk-yer gök sarı, yeşil!
Son baharda ağaçlar yapraklarını, hayvanlar tüylerini, insanlar saçlarını döküyor ve en çok da yaprakların dökülüşünü izlemek keyifli oluyor...

----------------------------------------------------------------------------------------------
Erkenden başlayan doğum-günüm dolu dolu geçti: Önce taptaze bir köy kahvaltısı, ardından temiz havada yürüyüş, akşam Tünel tarafına geçtikten sonra başlayan gurme akşam yemeği ve geceyi noktalayan müthiş ses oyunlarıyla dolu bir serbest soul-folk-jazz konseri... Ama şüphesiz en tatlısı, dünyanın en ılık sırtına sarılarak uykuya dalmaktı...!

Bu akşamın şarkısı Elif Çağlar ile Ferhat Öz'den geldi:
"What if you go away?"
"Babe I promise I'll stay"
"What if you start to lie?"
"Baby I'll never make you cry"
"Should I trust you?"
"Trust me"
"Trust you"
"Trust me"

Gülümseyerek düşündüm-ellerin belimdeydi-güveniyorum, benimle kalacağına...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder