24 Haziran 2018 Pazar

3280

(18 HAZİRAN PAZARTESİ)

Çıralı'da son günümüz; kahvaltıdan sonra baktık hava güzel, hemen denize gittik. Tabi ki biraz sonra tekrar yağmaya başlayınca geri döndük, bizi biri yukarı bıraksın diye beklemeye başladık. Oyalanırken ben de sosyal medya paylaşımlarımı yaptım, umarım etkisini görürüm, satışlara da yansır takipteki artışlar...
Antalya civarındaki bölgeleri tatil için çok seviyorum, ama bu virajlı yollarda saatlerce otobüsle gidip gelmek, bir de araba beklemek zorlaştırıyor. Hava alanından otogara, otogardan Çıralı'ya, Çıralı'dan Kaş'a derken-cidden bir yolculuk da burada yapıyoruz. Nedense arabalar da gelmek bilmiyor ve yağmurda serinleyen rüzgarda yol kenarında bekleyip duruyoruz.
Sonunda Kaş'a vardığımızda akşamüstü olmuştu bile, sıcakların tam bastırmamış olmasına rağmen otele yürümek, o meşhur yokuşu çıkmak beni terletti.
Önce Hideaway'de birer kokteyl içmeye oturduk, ben apple martini söyledim ve çok sevdim. Burası müthiş bir gizli bahçe, çiçekli kedili loş bir bir avlu. Geç keşfettiğim güzel bir mekan, her zaman iyi müzik çalıyor.
Akşam için rezervasyonumuz yok, ilk akşam yemeğimiz için Ruhi Bey'e oturuyoruz. Buranın klasik meyhanelerinden, ilk gelişimizde burayı denemiştik. Ufak rakının yanına kavun peynir, yoğurtlu cevizli kabak, tahinli patlıcan ezme, ızgara ahtapot seçiyoruz. Tahinli patlıcanı beğenmedik, yoğurtlu kabak sıradandı, ahtapot yumuşacık ve lezzetliydi. İlerleyen saatlerde kalabalıklaştı, sıcak basınca biz erkence kalktık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder