4 Haziran 2018 Pazartesi

3264

(02 HAZİRAN CUMARTESİ)

Hafta sonu çalışmam lazım, ama bugün değil.
Önce biraz rahatlamaya ihtiyacım var, kahvaltıdan sonra biraz evi toparlayıp öğleden sonra sahile inelim. Son yıllarda deli kalabalıklaşan ve tadı kaçan Caddebostan sahili bugün boş, çok hoşuma gitti bu hali. Çimler sigara izmariti dolu değil, dipdibe oturduğum grupların sohbetine kulak misafiri olmuyorum, tam sevdiğim gibi. Hava hem güneşli hem rüzgarlı, gökyüzü masmavi.
Gevşemenin keyfini çıkaralım biraz, hatta mümkünse telefonları çantamızda tutalım, aklımıza geldikçe habire elimizi attığımız sosyal medyadan da alışveriş sitelerinden de birkaç saatliğine uzak duralım. Sessizliği dinleyelim, sadece yan yana oturalım.
Bunu özlemişim, gerçekten dinlendiğimi hissettim.
Yanımızda kiraz, kayısı getirmiştik, bademi fındık... Birer bira, yanında dergi- yeter de artar bile!
Akşamüstü eve dönerken stresten arınmış ve hatta güneş altında biradan hafif de çarpılmıştık. Mahalle kedilerimizi kontrol edecekken, onları besleyen komşu teyzelerle karşılaşıp sohbet ettik biraz. Bizden başkaları da bakıyor diye seviniyorum, kendimi kötü hissetmem hiç olmazsa.
Akşamki seçimimiz bir İspanyol filmi; Sara'nın Defteri, Kongo'da kaybolan kız kardeşini ararken radikal asi gruplara rağmen hayatta kalmaya çalışan kadının öyküsü. Aslında, erkek çocuklarının kaçırılıp zorla asker edildiği ve koltan madenleri uğruna kanın oluk gibi aktığı bir Afrika hikayesi...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder