11 Eylül 2017 Pazartesi

2998

(08 EYLÜL CUMA)

Pazar alışverişini yapacağız dönüş yoluna çıkmadan önce, kahvaltıdan sonra hemen Karaağaç pazarına gittik. Burhaniye kadar büyük olmayan bir köy pazarı burası, her şey taptaze...
Mis gibi incirler, yeşil saplı kara üzümler, tazecik cevizler, kabuklu bademler, küçücük kabaklar seçiyoruz. Son durak peynirci, tadarken doyuyoruz sepet peynirleri, kekikli peynirler ve keçi peynirini...
Ellerimiz kollarımız dolu, alnımız terli ve arabamız tepeleme ayrılıyoruz pazardan. Bahçeden lavanta yolup adaçayı topluyoruz son olarak. Hazırlıkları hızla tamamlayıp yola çıkıyoruz, dönüş yolu hep daha can sıkıcıdır ve daha uzun sürer ya nedense...
Birkaç saat sonra köftecide mola verip feribota biniyoruz. İstanbul'da trafiğe kalmazsak olmaz-elbette Maltepe civarında trafiğe giriyoruz ki şehre döndüğümüzü anlayalım.
Yorgun argın eve vardığımızda kedilerimize bakan arkadaşımız bizi karşılıyor, kendimi banyoya atıyorum. Bir başka arkadaşımız kedisini getirip bize bırakıyor, bizimkilerle dalaşırsa diye endişeliyim. Arka odaya Diego'yu kapatıp uykuya dalıyorum, çok yorgunum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder