(02 EYLÜL CUMARTESİ)
Odamız aşırı büyük, sanırım kaldığımız en geniş oda bu. Clementin Suits; adı gibi şirin dekorasyonlu, mavi beyaz ferah bir atmosfere sahip. Bahçesinde oturmak, birer kahve içmek keyifli. Yalnız nasıl anlatsam bilemiyorum, internette yansıttığı imajdan biraz farklı bir işletme anlayışı var. Daha Avrupai ve profesyonel bekliyordum, biraz daha alaturka buldum. Müşteri kitlesi de yerli turist, haliyle Kaş'la kıyaslanmaz. Yine de buralarda bulunabilecek az sayıda iyi seçeneklerden biri sanıyorum.
Kahvaltı tatmin edici; peynir çeşitleri bol ve lezzetli, reçeller ev yapımı değişik değişik...
Bir tek ekmek çeşidi olmasını az buldum, beyaz undan kaçış yok küçük yerlerde ne yazık ki. Erik reçelini beğendim.
Denize girmek için yakında bir halk plajı olsa da, bayram kalabalığında tavsiye etmediler. onun yerine yakınlardaki bir sitenin plajına gittik; sabah bomboştu. Kayalıklardaki şezlonglardan ikisine yayıldık, su serin ama Artur'dan daha ılıktı. Giriş biraz taşlık ve yosunlu da olsa güzel bir denizdi, tadını çıkardık.
Akşamüstü arkamıza doluşan site sakini teyzelerin laf atmalarına maruz kalınca keyfimiz kaçtı; yabancılara yasakmış. Oysa ki onların yerini işgal etmiyorduk ve yeterince boş şezlong da vardı. Sinir olup kalktık mecburen, otele erken dönmemek için de yol üzerinde Teos antik kentini gezmeye karar verdik.
Buralarda demek 5000 yıl önce yaşayan insanlar varmış, diye düşünmek çok eşsiz bir duygu... Liman inşa etmişler, meclis binaları ve tiyatroları varmış-epey medeniler yani!
Başımızda çatır çatır yanan güneşten bayılacak gibi olduk yürürken, ama Dionysos tapınağı kalıntılarını görmek heyecan vericiydi.
Odada hızlıca hazırlandıktan sonra yemek için dışarı çıktık; bu akşam masamız Milos Restoran'da.
Burası Kaş mekanlarını anımsatan daha sevimli bir yer, menüde enteresan lezzetler var.
Bir şişe beyaz şarap açtırıp, meze dolabından haydari, kuru domatesli cevizli ezme ve fesleğenli mezgit seçiyoruz.
Asıl gönlümüzü çelen ara sıcaklar oluyor elbette; beğendili karides ve acı kalamar muhteşem.
Taptaze ve nefisler gerçekten, memnun ayrılıyoruz.
Odaya dönerken liman etrafında dünkü yavruları ararken, onlara bakan bir amcayla tanışıyoruz. Gözleri açılmayan bir başka yavruyu getiriyor bize, damlasını damlatıp biraz konuşuyoruz. En azından ilgilenen biri olduğunu görmek umut veriyor bana, içim biraz rahatlıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder